Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN HAFTANIN SÖZÜ Christoph Daum (FC Köln Teknik Direktörü) ‘’Bir yarım Beşiktaş’ta bir yarım Fenerbahçe’de... Ama Adnan Polat başkan olur, beni çağırırsa Galatasaray’a gelirim.” 4 milyon... Var mı arttıran? Sat!... B eşiktaş Kulübü’nde genel kurulun eli kulağında.. İsimler belirleniyor, parayı veren yönetime girecek. Girecek de yönetimin neresine girecek? Başkan koltuğunda elbette Demirören var, ya sonrası... Başkan yardımcılığı ve futbol şube sorumluluğu en önemli koltuklar. Ama açık arttırmaya konulan futbol şube sorumluluğu. Bu görev nedense en önemli ve de en çok eleştirilen bir görev olmasına karşın eski bir futbolcu bu işe soyunuyor ve de bu diken üstündeki görevi almak için 4 milyon YTL’yi, yani eski hesapla 3.5 trilyonu gözden çıkarıyor. Bu ne sevgi ah... Beşiktaş’ı yöneteceklerin işine gücüne bakıyorum, hemen hemen yarısı iş adamı, yarısı hukukçu. Hepsi de dünyalığını yapmış insanlar ama kulüp yönetmek çok farklı bir şey. Bugün hangi kulübe bakarsak bakalım hepsinin de müthiş borçları var. Futbolun endüstri olmasına sevinelim mi yoksa dövünelim mi? Yıldırım başkan “Elini cebine atmayan yanıma gelmesin” demiş. Başkanın kulüpten bir hayli alacağı var. Acaba yine paralı askerleri yönetime almak yerine birkaç ekonomist bu yönetim için daha yararlı olmaz mıydı? Neyse bu işlere aklımız ermez. İşi futboldan, ekonomiden anlayanlara değil de yine iş adamlarına bırakalım. Beşiktaş Kulübü’nün seçilecek yeni yöneticilerine de başarılar dileyelim. Ancak şu notumu da yazının dibine iliştirmeden geçemeyeceğim. Kimi yazarlarımız ‘’Futbolu futbolcular yönetir ‘’diyorlar da nedense akıllarına göre yaptıkları ideal!.. Yönetim listesine hep iş adamlarını öneriyorlar. Neden acaba? Kulüpler can, Haluk bey koltuk derdinde F BAŞARININ YOLU Pembe haberlere bayılıyorum ntalya’da yapılan TSYD Eğitim Semineri’nde konuşan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök, spor medyasındaki yalan haberleri ‘’pembe haberler’’ olarak yorumlamış. Spor medyasıyla ilgili bir eğitim seminerinde konuşulması gereken en önemli konu bu olsa gerek.. Ama Özkök ‘’Pembe haberler okuıyucuyu mutlu ediyor’’ derken ne de olsa söylediklerine pek inanmamış olmalı ki biraz terlemiş. Gerçi medyanın görevi okuyucusunu mutlu etmek olmasa da yalan haberlerden mutlu olanlardan birisi olduğumu ve okudukça da keyiflendiğimi baştan söyleyeyim. İşte son örneklerden biri. Hamit Alman Ligi’nin önemli takımlarından Schalke’nin futbolcusu... “Galatasaray’a geliyor’’ dediler, ‘’Ne güzel ,hiç olmazsa bizim çocuğumuz ‘’dedim. ‘’G.Saray Kulübü Başkanı Özhan Canaydın, yakın dostu olan Schalke Başkanı’yla yemek G eçenlerde bir holdingde yapılan bir toplantıda ‘’başarı ve başarısızlık’’ tartışılmış, başarılı olmanın bazı kriterleri saptanmış. Gazetede okudum, başarılı olmanın bir takım yolları varmış , işte birkaçı... i Başarılı olmanın 2 yolu vardır. Biris . istek un yoğ isi ikinc u, tutk Başarılı olmak için başkasının alkışlamasına gerek yok. Başarılı olmanın ödülü başarılı olmaktır. Slogan ya başarılı ol ya başarılı ol... Başarı kendinizi başarıya formatlamakla olur. Tek sorun mesleğin gerektirdiği formata girebilmek. Başarıya giden yolda yapmanız ız gerekeni kendinize yaptırabiliyorsan başarı işte budur. Başarılı olmanın daha birçok yolu var ama ben ülkemizde başarılı olmanın tek sırrını uzun listede bulamadım. Merak ettiyseniz söyleyeyim... ‘’Başarıya giden her yol meşrudur.’’ A yedi ve Hamit’in transferini bitirdiler’’ dediler, “Bu iş bitti’’ dedim. ‘’Adnan Polat araya girdi, iş bozuldu’’ dediler... Bozuldum, ‘’Hamit Galatasaray’a gelmek istiyor’’ dediler, sevindim. ‘’Schalke’nin her şeyi olan Möller, Hamit için bana kimse başvurmadı’’ dediler, şaşırdım... Ertesi gün ‘’Möller Hamit’e izin vermiyor’’ dediler, düş kırklığına uğradım. Gele gele Hamit’in hediye ettiği forma geldi. ‘’Özhan başkan forma boş geldi ama inşallah içi de gelecek sözünü verdi’’ dediler. Beklemeye aldım. İşte Galatasaraylı yandaşları 1 hafta keyiflendiren, sonra da ‘’Bugün olmasa bile sezon sonunda olur’’ duaları yaptıkları bir pembe haber... Kime zararı var? Futbolun tatile girdiği günlerde futbolu sıcak tutmanın, futbolseverleri heyecanlandırmanın, umutlandırmanın zararı olur mu? Peki ya medyanın asıl görevi? Canım şimdi pişmiş aşa su katmanın yeri mi?.. utbolumuz kaos yaşıyor. Bir yanda Türk futboluna büyük maddi kaynak olan İddaa’nın askıya alınması, diğer yanda Futbol Federasyonu Başkanlığı koltuğunda oturan kişinin sağa sola koşarak can simidi arayışına girmesi, futbolumuzu derin dondurucuya koymaktan farksız. Önce kulüplerin yaşam kaynağından başlayalım. İhalesi iptal edilmiş, uygulama askıya alınmış. Yani kulüplerin İddaa’dan aldıkları para akışı bir süre duracak. Bu kulüplerin kepengi kapatması demektir. Bu borç üstüne borç demektir. Bu verilen çeklerin ödenmemesi demektir. Bu futbol değirmenini döndüren suyun kesilmesi demektir. Çözüm devletin elinde; yani futbol şimdi siyasilerin gözünün içine bakıyor demektir. Bu bakış yasanın bir an önce değişmesi demektir. Bu krizle uğraşacağına Futbol Federasyonu kendi derdine düşmüş, yasalarla inatlaşmaya girmiş. Federasyon başkanlığına seçimle gelen Haluk bey ise kendisine oy verenlerin oylarının ömür boyu geçerli olduğunu sanarak yeni imzalara pek yüz vermiyorsa da yine ne olur ne olmaz diyerek birkaç kapının zilini çalmaya devam ediyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir karar vereceğini bilmese de stratejisini ‘’Ya iktidar ya muhalefet” üzerine kuruyor. CHP Başkanı Deniz Baykal’a koşarken, Başbakan Tayyip Erdoğan’dan da randevu almak için araya adamlarını sokuyor. Bu da yetmiyor.... UEFA başkanlık seçiminde aday olan Platini’ye koşuyor, FIFA Başkanı Blatter’le sarmaş dolaş oluyor. Bir zamanlar saf dışı ettiği sevgili Şenes Erzik’in de yanından ayrılmıyor. Benden habersiz gider aday olur korkusundan mıdır nedir. Bildiği bir şey vardır belki de... Haluk beyin ‘’cankurtaran’’ sandığı FIFA, Haluk beyden önce gelsin de para kaynağı krize giren kulüpleri kurtarsın. Haluk beyden başkasını tanımayan Blatter birader şimdi kime başvursun da şu yasayı bir an önce Meclis’ten geçirsin? 20