Catalog

NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN H A F T A N IN SÖZÜ ERIC GERETS “Havaalanında yeterince arkadaşım var. Lucescu gelirse haberim olur.” Sponsor olmazsa spor biter F utbol Federasyonunun özerk olmasından sonra spor federasyonlarını da sıra ile özerk yapan GSGM acaba doğru yolda mı? Özerklik düşünce olarak güzel. Devletin spordan elini çekmesi bir devlet politikasının ötesinde özerk olmayı öteden beri isteyen federasyonların da isteğiydi. Ben de özerkliği destekleyenler arasındayım. Ancak görünen örnekler var ki özerklik yanlış anlaşılmakla kalmadı, hak hukuk adalet de bu arada silindi. Bugün özerk olan federasyonlardan kaçının savcılarla, yargıçlarla başının dertte olduğunu söylememe gerek yok. GSGM'nin açtığı davalar da cabası. Özerkliği keyfilik olarak anlayan zihniyet karşısında özerk federasyonları denetleme ve gözetim görevi yapan devletin de pek rahat olduğu söylenemez. Şimdi olayın bir başka yanına bakalım. Özerk olmayı öteden beri isteyen federasyonlar bu özgürlüğe kavuşur kavuşmaz başlarını kaşımaya başlarken, gerek ekonomik nedenlerle gerek medyanın tutumu karşısında sponsorlar da düşünmeye ve spora başka bir açıdan bakmaya başladılar. Çünkü medya öncelikle futbol sonra basketbol ve biraz da voleybol dışındaki sporlara pek önem vermemekte , hatta ata sporumuz güreş bile spor sayfalarında kendilerine yer bulabilmek için uğraş vermektedir. Cumhuriyet ve spor dergi, amatör sporların sorunlarını kamuoyuna duyurma yolunda yürüyor. Spor dünyada ya devlet tarafından korunur ya özel sektör devletin yapmadığını ya da yapamadığını yapar, spora ve sporcuya sahip çıkar. Ama istediği de kendi firmasının reklamını yapmak, ürününü spor yolu ile kamuoyuna yansıtmaktır. Sponsorluk düşüncesinin temelinde ekonomi yatar. Sponsorluk müessesesi bir alışveriştir , kuralları da ekonomi kurallarına paraleldir. Ancak bu kurallar dünyanın gelişmiş ekonomileri için de geçerlidir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ise sponsorluk müessesesi iki noktada yoğunlaşıyor. Özel sektör olaya ya ‘sosyal vergi' olarak bakar, yani halktan aldığını spor yolu ile halka verir ya da üretimini tanıtmak amacı taşır. Üretim olmadığı için ‘‘ ben hangi malımın reklamını yapacağım ki'' diyen özel sektörün bir yanı sponsorluğa sıcak bakmaz ise bunun için eleştirilemez. İthal ettiği malın reklamını yapan özel sektör ise sponsor olmak yerine ilan vermeyi tercih ederse o zaman da sponsorluğun özendirici yanını araştırmak federasyonları özerk olmaya teşvik eden devlete düşer. Devlet eğer spordan elini çekerse devletin yerine sporu ve amatöre sporcuyu koruyacak bir başka müessesenin oluşması kaçınılmazdır. Futbolun dışındaki Olimpik sporlar destek bulamazlarsa Türkiye ne Olimpiyat ne dünya şampiyonaları yapabilir. Sporcusu olmayan ülkelerin spor seyircisi de olmaz. Son aylarda özerk spor federasyonlarının ‘‘Devlet özerk federasyonlardan desteğini çekerse ne yaparız'' yakınmalarını daha şimdiden duymaya başladık. Kasımda federasyonlar yeniden seçime gidecek. Bugün başkanlığı yürütenlerin bir kısmının yeniden aday olmayacakları söyleniyor. GSGM seçim öncesi her adaydan programını ve parasal açıdan nasıl ve hangi kaynaklardan destek göreceklerini ve işlevlerini nasıl yapacaklarını mutlaka yazılı olarak almalı ve Başkan olan adayın seçim öncesi programını ve vaadlerini kamuoyuna açıklamalıdır. TV’DE FUTBOL SOHBETİ TV ÖLESİYE SEVGİ rjantinlinin aşkı bir başkadır; Arjantinlinin futbol aşkı daha bir başkadır. Boca Juniors kulübünün yandaşları ise daha değişik bir aşkla bağlıdır kulüplerine... Onlarınki ölesiye bir aşk... Bizim futbol fanatikleri gibi ‘‘Ölmeye ölmeye ölmeye geldik'' diye bağırmazlar, öleceksek ölürüz derler ve ölürler. Arjantin'de her yıl onlarca futbol aşkı nedeniyle intihar edenleri gazetelerden okuyoruz. Ama bu kez olaylar bir başka türlü gelişmiş. Onlar için ölümden sonraki yaşamda da fanatik yandaşlık ve ebediyete dek Boca Juniors kulübü var. Boca Juniors kulübü bu ölümüne tutkuyu gözönüne alarak bugüne dek dünya spor tarihinde görülmemiş bir projeyi yaşama geçirdi. Yaşam derken aslında ölümsüzlüğe giden mezarlıktan söz edeceğim. Evet Boca Juniors kulübü yandaşları için bir mezarlık yaptırdı . Boca Juniors'un renkleri olan Sarı Mavi renklerle donatılmış mezarlıkta, teknik direktörlere ve futbolculara da yer ayrılmış... Şimdilerde ise ortaya bir sorun çıkmış, ya kulübün dünyanın dört bir yanına dağılmış yandaşları da bu mezarlığa gömülmek isterlerse ne olacak? Mezarlığa gömülen iki eski futbolcunun arkasından kimler gelecek bakalım. Yandaşlar Maradona'dan ‘‘ölünce buraya gömülmesi'' için imza toplamaya başlamışlar bile... Boca Juniors başına aldığı beladan nasıl kurtulacak, orasını Allah bilir. A 'lerin futbol sohbetleri çoğu zaman futboldan uzaklaşıp kayıkçı kavgasına dönüşüyor, o zaman da benim gibi düşünenler zap yapıp kanal kanal dolaşıyor. Ama bir gazeteci M.Nedim Koca kardeşim nasıl başa çıkıyorsa bilemem, tüm spor muhabbetlerini banda alıp özetini Vatan'da veriyor. Ben de onun hazırladığı özetin de özetini yaparak bu futbol muhabbetlerini okurlarımla paylaşmak istedim. Çoğunu yakından tanıdığım meslektaşlarımın, futbolsuz bir ülkede futbol sohbetlerine bir renk getiren konuşmalarından birkaç örneği birlikte okuyalım. Ziya Şengül ile Adnan Aybaba muhabbeti: Adnan sen bilirsin lüferin kilosu kaça? Burada futbol konuşmayalım, tiyatro oynayalım. Sabri Ugan: Bu tür konularda hassas olalım. Adnan Aybaba:Yav bırak yaa. Sen de hassasa taktın bu akşam. Şansal ile Erman Toroğlu sohbeti: Erman Hoca yukarda Allah var demek suç mu? Toroğlu: Suç, sarı kart Erman Toroğlu ‘‘ Yılmaz hocam Lugano'yu tutması için vermiş birini, ama o amcam gitmiş Aksaray'da simit satmaya'' Çavuşoğlu: Japon İmamotu mu ne .Turistik olarak aldılar, adamı. Oynatmazlarsa Japonlara nasıl forma satacaklar? Aziz Üstel: Yav bırak Allah aşkına. Cikletten hokus pokus İnamotoyu çıkardılar. Delgado, Ricardinho sana ne ,bana ne ,kime ne, bize ne oynuyorlar, oh ne güzel. Bilgin Gökberk: 200 bin dolara Tokyo'dan pompacı bile getiremezsin. 20