Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C S SPOR FUTBOL ARALIK SALI Düşüş ekonomiye de yansıdı TUĞRUL AKŞAR rumda. Yüzde 22’lik diğer gelir kalemleri içindeyse, Sportif A.Ş.’lerin temettü gelirleri, logolu ürün satım gelirleri (merchandising gelirleri), hibe ve yardım gelirleri ile kulüplerin İddaa’dan sağladıkları yıllık 30 milyon dolar civarındaki gelirler yer almakta. Futbol pastasının paylaşımına bakıldığında dört büyük kulübün toplam gelirin yüzde 34’ünü kendi aralarında paylaştıklarını görüyoruz. Nitekim aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere, dört kulübün yıllık gelirleri toplamı 158.3 milyon dolara ulaşırken; diğer liglerdeki tüm 149 profesyonel kulübün payı yüzde 60 civarında kalıyor. Toplam futbol pastasının yüzde 34’ünü kendi aralarında paylaşan dört büyük kulübün gelirleri dikkate alındığında ise Fenerbahçe’nin rakipleriyle arasındaki farkı açtığını görüyoruz. Yukarıdaki tabloda yer alan verilere göre Fenerbahçe’nin futbol pastasından aldığı pay yüzde 15 iken; bu oran Galatasaray’da yüzde 9, Beşiktaş’ta yüzde 6, Trabzonspor’da ise yüzde 3 civarında. on şampiyonluğunu 198384 sezonunda yaşayan Trabzonspor dile kolay tam 23 yıldır şampiyonluğa hasret. Daha da kötüsü bugüne kadar kazandığı 6 Lig şampiyonluğu ve 7 Türkiye Kupası ile ligimizde İstanbul egemenliğine son veren ilklerin takımı Trabzonspor, rekabetin de gerisinde kalmış görünüyor. Sportif anlamda gerileme dönemine giren Bordo Mavililer, ekonomik anlamda da arzu edilen noktadan çok uzak. Futbol pastasından aldığı pay her geçen yıl azalıyor ve rekabetçi yeteneğini de giderek yitiriyor. Bu yazımızda Trabzonspor’un içinde bulunduğu ekonomik durumun analizini yapmak istiyoruz. Bunu yaparken de Türk futbol pastasından aldığı payı baz alarak “rekabetçi denge” içindeki yerini saptamaya çalışacağız. Yaptığımız hesaplara göre Türk futbolu yıllık yaklaşık 500 milyon dolarlık bir büyüklüğe sahip. Yaratılan bu gelir yaklaşık 13 mil yar dolarlık Avrupa futbol pastasının yüzde 3.7’sine karşılık geliyor. Bu haliyle bakınca Süper Ligi’miz çok da süper görünmüyor ama ihmal edilemeyecek kadar da bir gelir yaratabilmekte... Bu gelirler içinde en önem li kalemi yüzde 30’la naklen yayın gelirleri oluştururken; bu geliri takip eden diğer önemli kalem olarak karşımıza yüzde 16’lık payla sponsorluk gelirleri çıkıyor. Tribün gelirlerinin payı ise yüzde 13’e düşmüş du FUTBOL PASTASININ PAYLAŞIMI TEMETTÜLER SORUN yrıca Trabzonspor’un orta ve uzun vadede rekabet üstünlüğünü olumsuz etkileyecek bir başka gelişme de Sportif A.Ş.’nin yapılanması ve halka arz modelindeki yanlışlıklardan kaynaklanan her yıl ciddi temettü dağıtım politikasıdır. Gelirlerin Sportif A.Ş.’de, giderlerin kulüpte bırakıldığı bu model, biçimsel olarak farklılıklar gösterse de öz olarak tipik bir Galatasaray ve Fenerbahçe modeli olarak karşımıza çıkıyor. Her yıl minumum 3 ila 3.5 milyon dolar arasındaki bir paranın kulüp dışında temettü olarak ödenmesi, kulübün orta ve uzun vadede aktifinin erimesine ve mali bünyesinin zayıflamasına yol açacak olumsuz bir yapılanmadır. Sportif A.Ş.’nin her ne kadar İMKB’deki halka açık kısmının mülkiyetini gösteren finansal enstrümanın adı hisse senedi olsa da gerçekte bu senetler birer gelir ortaklığı senedi olarak varlığını devam ettiriyor. 2005 yılında halka arz olunan Trabzonspor bugüne kadar dağıtmış olduğu temettü ile halka arz gelirinin daha şimdiden yüzde 15.41’ini kulüp dışına transfer etmek durumunda kalmıştır. F utbol pastamızı oluşturan gelir kalemlerinin kulüplere dağılımına bakıldığında; bu pastadan en büyük payı dört büyük kulübün aldığını gözlemliyoruz. Nitekim, TV yayın gelirlerinin yüzde 42’si; tribün gelirlerinin yüzde 49’u; sponsorluk gelirlerinin yüzde 23’ü; saha içi reklam gelirlerinin yüzde 35’i dört büyük kulübe gidiyor. Dört büyük kulübün toplam pastadan aldığı payın bu kadar yüksek olması aslında Türk futbolunun temel sorunlarından birisini oluşturuyor. A HAVUZ GELİRLERİ DÜŞÜYOR 2 00506 sezonunu şampiyon tamamlayan Galatasaray’ın Fortis Kupası gelirleri dahil olmak üzere toplam havuz gelirleri 15.3 milyon dolara ulaşırken; ligi ikinci sırada tamamlayan Fenerbahçe’nin Fortis Kupası’nda da final oynaması nedeniyle toplam havuz gelirleri 16.5 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmiş durumda. Beşiktaş’ın 14.1; Trabzonspor’un da 8.5 milyon dolarlık bir havuz gelirine ulaştığı 200506 sezonunda, ligi ilk üç sırada tamamlayan üç büyük kulübün havuz gelirlerinde bir önceki yıla göre önemli artışlar yaşandığı görülüyor. Buna karşın ligimizin dördüncü büyüğü Trabzonspor’un sportif başarısızlığı ise havuz gelirlerinin bir önceki yıla göre 1.4 milyon dolar azalmasına neden olmuş durumda. NE YAPMALI? 1980 TARAFTAR NE KADAR BÜTÇE AYIRIYOR? EN AZ SPONSOR GELİRİ T 8 oplam 65 milyon dolarlık futbol sponsorluk gelirlerinin yüzde 30’unu üç büyük kulüp kendi arasında paylaşırken, Trabzonspor’un payı yaklaşık yüzde 3.7 civarında. Fenerbahçe 8.7 milyon dolar yıllık sponsorluk geliri elde ederken, Galatasaray geçen sezon ana forma sponsorluğundan 3 milyon dolar olmak üzere toplam 6.5 milyon dolar sponsor geliri elde etti. Beşiktaş ana forma sponsorundan 4.5 milyon dolar, ikinci sponsordan da yaklaşık 500 bin dolarlık gelir elde ediyor. Trabzonspor 2.4 milyon dolarla bu alanda en az gelir elde eden kulübümüz. T araftarın gerçek anlamda kulübüne önemli ölçüde finansal ve ekonomik katkı sağladığı endüstriyel futbolda ne yazık ki ülkemizde kulüplerimizin bu olanaktan yeterince yararlanamadığını gözlemliyoruz. Yaptığımız araştırmalar sonucunda; ülkemizde bu anlamda kulüplerine en büyük desteği Fenerbahçeli taraftarın verdiğini görüyoruz. Sarı Lacivertli taraftarlar, kulüplerine yıllık ortalama bin 738 dolarlık bir katkı sağlarken, G.Saray yandaşları bin 70 dolarlık bir bütçe ayırıyorlar kulüplerine. Beşiktaş’a gönül veren sporseverler takımlarına 875 dolar katkı yaparken, BordoMavili renklere gönül verenlerse 556 dolarlık harcama yapıyorla kulüpleri için. ’li yılların sonundan itibaren futbolda başlayan endüstriyel transformasyon, kulüpleri yeni gelişmelerle yüz yüze bıraktı. Bu gelişmelerin farkına varan ve buna göre hareket planını belirleyen futbol kulüpleri, parasal gelirlerini arttırıp marka değerlerini yükselterek, başlangıçta kendilerine rekabet üstünlükleri sağladılar. Kazanılan rekabet üstünlüğünün itici etkisiyle sportif başarılarını daha da arttıran bu kulüpler, yeşil sahalarda kazandıkları başarılarını zaman içinde ekonomik olarak da taçlandırmasını bildiler. Bu endüstriyel dönüşüm trendini yakalayamayan ve buna göre kendi organizasyonel yapısını yeniden konumlandıramayan kulüpler ise geçmişin başarılarıyla avunmak durumunda kaldılar. İşte Trabzonspor’un sportif ve mali tarihsel sürecinin arkasında yatan temel neden bu. Bu değişim ve gelişimin farkına varamayan yönetimler, dünya markası olabilecek Trabzonspor’un vizyonunu daralttılar ve lokal başarıların peşinden koşarak kulübün küçülmesine neden oldular. Trabzonspor sportif başarısızlık nedeniyle özellikle performans kriterlerinin ön plana çıktığı yeni havuz gelirleri dağıtımından ve Fortis Kupası’ndan daha az pay almaya devam ediyor ve bu trend adeta kronik bir hal almış vaziyette. Bu olumsuzluk da doğal olarak İstanbul egemenliği karşısında rekabetin Trabzon’un aleyhinde işlemesine neden oluyor. Aslında Trabzonspor’un sorunları çözülmeyecek ve içinden çıkılmayacak sorunlar değildir. Ancak sorunlara, taraftarın baskısına boyun eğmeksizin, palyatif çözümlerden uzak durarak, sağlıklı ve uzun erimli yaklaşmak gerekiyor. Yönetsel bütünlüğün sağlanması, camianın desteğinin tekrar kazanılması, kısa süreli sportif sonuçlara göre yönetsel ve stratejik kararlar alınmaması Trabzonspor’un önünü açacaktır. EPosta:taksar?gmail.com