Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2MART2003.SAYI884 r dan, tanrının yarattığı her şeyden etkilenerek büyüdüm, öyle eğitildim. En önemlisi, temiz büyüdüm. Asalet sonradan olmazlafı vardır ya, buna çok inaniyorum. Aileni/deki feodal yapıdan söz ettiniz. Sinema ve müzik çalışmalarınızı aileniz nasıl karşıladı ? Çok iyi karşıladı. Ailemin hepsi zaten îstanbul'daydı. iyi eğitim görmüş kişilerdi.OnlarUrfa'dayken,benbu/ radauçmadım.Bendoğmadanyirmi sene önce buraya gelmişler. Şehzadebaşı'nda anneannemin konağı vardı. Cumhuriyet'in başından beri burada mülk edinmişler, yarı zamanı Urfa'da, kalanını lstanbul'da geçirmişler. Feodal, ama aynı zamanda uygar bir aile. Dünyailebağlankopmamış. Sanatlailgilenmem konusunda teşvik bile edilmişimdir. Birkere, hepsi müzisyen. Hiç bilmedikleri enstrümanlan ellerine alır, cırt cırt çalarlardı. Yani tut ki Afrika'dan bilmem ne enstrümanı geldi. " Bu nasıl bir şeydir" diye bakarsın ya! Bizde o enstrüman birkaç dakika içersinde çözülürdü. Özellikle dayılarım çok yetenekliydi. Yani genlerden geliyor müzik... Evet, müzik ve dansın içinde bü yoktu. Türkiye'ye konser vermeye gelcn Los Bravos grubunun gitaristini görüp âşık olduğumda, daha lise son sınıf öğrencisiydim. Konserlerinde uçtum tabii ki, ama beni adam yerine koymadılar. lspanya'da bir film projeleri vardı. Dünyanın her tarafından, Meksıkalı kızlara benzeyen, ya da Latin tipi olan genç kızları davet ediyorlardı. Tabii böyle bir fırsata balıklama atladım. Los Bravos'ın gitarıstiyleflörtetmenın de faydası oldu tabii. Beni davet ettıler. Okulu bıtirdikten sonra kalkıp gittim.Ofilmdeoynadrm.Oynadırndiyorurnama.benden başka seksen kız vardı. Sadece üç dakika göründüm. Ama o bir başlangıçtı. Ardından Yul Bryner, Charles Bronson ve Robert Mitchum 'un oynadığı Viva Zapata'nın ikinci versiyonunda, yine iki üç dakikalık bir rol aldım. Sinemayı öğrenme isteğı böylece başladı. Sinema etkisi altına almıştı beni. Hele hele Ispanya gibi bir ülkeye, koca bir Amerikan şirketi gelmiş, set kurmuş. Üstelik dünyanın en önemli starları oynuyor. Benim orada olmam bile mucize! Nedeni şu; çok iyi ata biniyorum, çok iyi silah kullanıyorum, enerji doluyum, Meksikalıyabenziyorum, ayrıca Ispanyol'a, Hintliye, Araba, Türk'e de benziyorum.Nebileyim,herkesebenziyorum.Uluslararası bir tipim var. Bin bir surat yani. Böylebir kız oluncadikkatçekiyorsun,anlıyormusun? Yaevdekiler? Türkiye'ye tatile geldim o sıralar. Annem duruma el koydu, "gitmeyeceksin" dedi. On yedi yaşında bir çocuktum aslında. Böylece Türkiye'de kaldım. Ardından mıştım. Ardatutturdu; müzik diye. "Türkçeşarkıbilmiyorum ki.nesöyleyeceğim," dediysem de, sonundakandırdılar. I layatımda ilk kez Türkçe bir parça öğrendim. Bu, Erkin Koray'ın "Şaşkın" adlı parçasıydı. Hemenbir listehazırladık. "Şaşkın"parçasınındıs,ındalspanyolca, Almanca ve îngilizce şarkılar seçtik. Sahneye bir çıktım, pir çıktım. îlk çıkışımda, izleyenler arasında Haldun Dormen de vardı. Dört kere sahneye çağrıldım. Yıkıldı ortalık. O güne kadar kimse böyle bir şey görmemiş; elinde mikrofon, sahnenin bir ucundan diğer ucuna koşan bin. Millet şaşkına dönmüştü. O şaşkınlığı çocukken ben de yaşadığımı hatırlıyorum. Şu anda sahne şovlarına baktığımda bu kadar cesur kimseyi göremiyorum. Bir de Erkin Koray vardı, cesur çıkışlarıyla... Tanrı bana bu enerjiyi, yapma isteğini, yeniliğe açık olma içgüdüsünü herhalde belli bir misyon yüklediği için verdi diyedüşünüyorum. Niyebirbaşkası değil de, ben!.. Demek ki belli bir misyonu yüklenebilecek potansiyeli görmüş bende. Gerçekten o tarihte olabilecek bir şey değiJ bu. 68'li, 70'li yıllardan söz ediyorum. Şimdiki kliplerebakıyorumda...Bizimdönernimizdeklipin"k"siyok. Ben Türk televizyon tarihinin ilk müzikal filmini çeken kişiyim.l979'da Haliî Ergün'le beraber, "Asiye Nasıl Kurtulur"un"Çırpınış" adlı başka bir versiyonunu çektik. Bu film TRT'de yayınlandı, ama sonraTRT'de çıkan bir yangında, arşivdeki bu film yandı. Yani o kadar farklı şeyler yapmışım ki, bir yandan mü \ uımm V V Taner, Çizmeli Keıli filminde. yüdüm. Dokuz aylıkken yürümeye ve konuşmaya başlamışım. Dayım eline bir enstrüman alınca başlarmışım dans etmeye. Bu sonradan olma değil ki, doğuştan... Sonra tspanya... Ispanya, Afrika, Amerika, Hindistan,Tibet...aklına gelen neresi varsa, gittim. Ondan sonra da burada şöhret... Sinemada oynama fikri nasıl gelişti? Sinemada oynamak gibi fikrim YılmazGüney'denteklifgeldi.Heyecanlandım,panik oldum. Titreyerek karşısına dikildim. Yılmaz Güney " Allah Allah, bu daha çocuk, nasıl oynar" dedi. îspanya'da görünmüşüm ya, bana kalırsa çok büyük tecrübem var."İyi" dedi, sevimli buldu beni. Onun üzerine Kafkas kızını oynadım. Sonra... Aşağı yukarı altı yedi tane Türk filmi yaptım. Çektiğin filmlerin hepsi adam gibi mi diyeceksin? Türk sinemasını bilmediğim ıçin, saygı duyuyordum yönetmene. Çünkü Amerikan sinemasında görmüştüm, yönetmen ne derseoyuncularonuyapıyor. lyibiroyuncuolabilirdim, çünkü sinemaya gönül vermişım ama, baktım Türk Sinemasının dünya sinemasıyla ilgisi yok. O kadar ilkel şartlarda çalışıyorlar ki, sonunda bu işin olmayacağına karar verdim. Bana göre değil, dedim. Yurtdışınagidip, tekrar denemeye karar vermiştim kı, Arda Uskan o dönem flört ediyordum "sen aslında müzisyensin, neden bunun üzerine düşmüyorsun " dedi. Müzisyenliğim nereden geliyor? Oğrencilik yıllarımda hem klasik bale eğitimi, hem de Şerif Yüzbaşıoğlu'ndan şan dersleri al 3 zık, bir yandan korev ografiler... Farklı olmak için, bir anlamda devrim yapmak, yenilik yapmak için uğraşıyorduk bunlarla. Benbunlanyaparken Haldun Dormen de, kulaklarıçınlasın, "sahnelere bir panter düştü" diyordu. Fakat beni hatalı bulurdu. " Türkiye'nin on beş yıl önündesin,yapmabunu,seninyaptıkların yıllar sonra yapılacak" derdi. Ama içimdeki patlamayı hiçbir zaman durduramadım. Ben yol açtım, arkadan bir sürü insan dans etti, kos tümlerim farklı birgörselliğeyol açtı Şarkılarınız genelde aşk teması üzerinde yoğunlaşmış, ama bunun yani sıra, kişinin ruhsal Devamı arka sayfada