Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2MART2003.SAYI884 13 üzerinden bir başka sap verdi. "Ağacı.cinsinegöreayırmak yetmez. Müzik aletleri için kesilecek ağaçlarda budak olmamalı;köknarlardan incevesık damarlı olanlar seçilmeli; su yolları da eğik değil düzgün olmalı. Hammadden iyi olacak ki, yaptığın ürünler de değerli olsun. Sonra ağaçlarıkafan estiği zaman kesemezsin. Ağaç suyu tam çekmeden keseceksin. Kesim için en iyi zaman eylül ile aralık aylan arasıdır." Kalkıp bir bardak su içtikten sonra konuşmasını sürdürdü: " Ashnda her şey gibi ormancılık da, müzik aletleri yapımı da ekip işidir. Keşke ormancılar da mahkemedeki bilirkişiler gibi, ağaçtan vebitkiden anlayanlara danışsalar da, ekimi ve kesimi gereksinime göre yapsalar." Elindeki işini sürdürürken; "Ekip çalışması olmayan bir ailenin, bir işin, hatta bir ülkenin başarılıolmasızordur" dedi. Kısa bir yemek arasından sonra, akşama dek, kenar çemberini kesti, arka ve ön dipliği presledi, arka ve ön kapağı yapıştmp yan fazlalıklarını aldı. Mandolinin tüm işlemlerini bitırip macun ve boyayı yapması için Ali Usta'ya verdi. BÖCEK KADAR ALETLER Eskiden boyayı da kendisi yapıyordu ama birkaç kez zehirlenip tedavi gördükten sonra, boya yasaklanmıştı kendisine. Zehirlenmek de sırtının kamburu gibi, sigortasız çalışmak gibi, emeğinin ucuza kapatılması gibi meslek gerçeklerinden biriydi. Yetmiş yaşına karşın, tatil yapmadan çalışmış, ama yarım yamalak ödemeler sonucu bir türlü emekli olamamıştı. Kendi atölyesi varken mandolinlerini almaya gelen müzik aletleri tüccarları; "Bu böcek kadar aletler bu kadar eder mi?" diyerek malı ucuza kapatırlar; mağazada üçdört katına satarken pahalı bulanlara ise; "Bu dana kadar aletler ucuza verilirmi" derlerdi. Paydos saati gelip de herkes çıktıktan sonra, son yaptığı mandolini eline aldı. tstediği gibi olmuş, yaptığı içine sinmişti. Bireliyleokşayıpöptükten sonra özenle astı mandolini ve eve gitmek üzere yola çıktı. Ertesigün çalarsaatinzili.pili bitinceye dek çalıp durdu ayarlandığı saatte. "Hasretcan" uçup kondu başucuna ve telaşla ötüp uyandırmaya çalıştı ev arkadaşını... Ekrem Usta için yeni bir gün daha başlamıştı.# FAZIL SAY Türkiye • K bir virtüöz SEVAL DENtZ KARAHALİLOĞLU Ben ilk değilim, sonuncu da olmayacağım. Bizim meslekten olup da klasik müziğe destek vermeyen sanatçı yoktur" diyor Fazıl Say. Hepimiz onu dünyanın dört bir yanında verdiği sayısız konser haberleri ve sahnedeki dikkat çekici performansıiletanıyoruz. Herzamanki mesafeli ve mütevazı tavrına karşın sanatçı, birkaç yıldır da ozel bir misyon yüklenmiş görünüyor. Bunu sıkılgan bir tavırla reddetse de "Türkiye yollarında bir virtüöz" projesi hâlâ devam ediyor. Yaptığı sıra dışı etkinliklerle hep gündemde kalan Say, ne kadar çok insana ulaşabilirse bunu klasik müzik adına o kadar çok kâr sayıyor. Bir piyanistin Anadolu yollarına düşmesi çok sık rastlanan bir olay değil. İnsana en ücra kasabalara kadar ulaşacakmışsınız gibi bir izlenimi veriyor. Bu "Türkiye yollarında bir virtüöz" isimlibirprojeydive halen devam ediyor. Bu projenin amacı, klasik müziğin yaygınlaşmasını sağlayarak, halka tanıtmak ve sevdirmek. Şimdiye kadar hep şehirlerde kon serler verdik. Âşık Veysel'in doğduğu Sıvas'ın Sivrialan köyünde özel bir konser verildi, ama o da çok özel bir olaydı. Onun dışında Samsun, Sıvas gibi hep büyük şehirlere gittik, ama oralarda da klasik müzik etkinlikleri hemen hemen hiç olmuyor. Şu anda proje devam ediyor. Önümüzde Erzurum, Kayseri, Niğde, Diyarbakır, Ankara, Adana, Aspendos ve Bodrum konserleri var. Bu kentlerin çoğunda beş yılda bir tek tük konserler oluyor. OraJarda klasik müzik, halka çok yabancı olduğu için seyircilerle daha çok kaynaşan programlar yapıyoruz. Mesela, ben konserlerde çaldığım eserleri anlatıyorum. Gaziantep konseri çok iyi oldu ve televizyonda Türkiye genelinde defalarca yayımlan dı. Böylece, konsere gelemeycn illerdeki seyirciler tarafından da izlendi. Siz izleyicisi ile mesafesi olan bir sanatçı olarak tanınıyorsunuz. Bu konserler, sanki bu imajı bir parça olsun kırdı... Hayır, ben mesafeli değilim ashnda. Klasik müzik konserlerınin çok sık olduğu kenderde, öğretici olmaya ve abartmaya gerek yok. Ama klasik müziğin çokender dinlendiği yerlerde^hem biraz eğitici olmak, hem de eğitimi sıcaklığı ile vermek gerekiyor. Yanı onu biraz hafife indirge mek gerekiyor. Ama, tabii hiçbir şey zorla ol maz. Son zamanlarda sizi hep sıra dışı etkinliklerde görüyoruz. Mesela, Mercan Dede ile berabersahnealtnanızgibi... Mercan Dede ile yaptığımız çalışma tümüyle geniş kitlelere yönelikti. Istanbulvelzmir'deger çekleştirilen bu tekno parti organizasyonuna binlercegençgeldi. Yedı sekiz bin genç insan Mercan Dede ile birlikte senfoni orkestrası eşli ğinde klasik müzik dinledi. Bu organizasyonun amacı, yine büyük şehirlerde, klasik müzik dinleyen kitleyi genişletmek, genç insanları, yeni yetişen nesli yakalamaktı. Mercan Dede ile yaptığımız bu etkinlikte planlanan önce büyük bir klasik müzik konseri vermek, arada küçük bir geçişle tekno partisine bağlamaktı. Herkes kendi işini yaptı. Birlikte sahne aldığımız bölüm üç beş dakikaiık bir süreydi. Beraberce oturduk, çalıştık ve yaptık. Sonra Mercan Dede kendi müziğini yaptı. Bu tip konserler diğer şehirlerde de tekraryapılabilir, çünkühakikaten o genç insanların gelip birikisaat klasik müzik dinlemesi neresinden bakarsanız bizim için kârdır. Anlaşılan, gelecekte de bu amaçlı projelerinizi sürdüreceksiniz... Evet, özellikle yakın bir gelecekte ilkokullar ve ortaokullarda klasik müzik konserleri vermeyi düşünüyorum. Oralarda konserler organize etmeyi istiyorum. Sadece kendim için değil, birçok müzisyenin okullarda çalması için böyle bir organizasyonu gerçekleştirmek istiyorum. Böyle bir misyonu ilk yüklenen de, tek yüklenen de ben değilim. Sonuçta, Türkiye'de bizim meslekten olan herkes bu sorumluluğa sahiptir. Çünkü, doğal olarak iki arada bir derede kalmışhk durumu ortaya çıkıyor. Çünkü Türk halkı klasik müziği az tanıyor. Okullarda öğretilmiyor. Son yıllarda, insanların kulakları kendi müziğinin dejenere edilmişine alıştırıldı.Son yirmi yılı düşünecek olursanız, samimi olarak herkesin bir şeyler yapması gerekir diye düşünüyorum. Son olarak, Izmir solistleri ile birlikte verdiğiniz Oda Müziği konseri ile bir ilki gerçekleştirdiniz değil mi? Evet, Kartal Akıncı, Fulya Ergüden, Çetin Aydar ve Tahir Sümer ile beraber çahşmaktan hakikaten çok zevk aldım. Bu IzmirSanat'ın organize ettiği bir Oda Müziği konseriydı. Bu sanatçıların adlarının daha çok anılması gerek. Ben bu sanatçıların kıymetlerinin kendi şehirlerinde bilinmesini istiyorum. Beraber çalışmamızın esas nedeni b u . # Fazıl Say'ın Anadolu konserleri sürüyor. Yakında kendi bestelerinden oluşan bir albümü çıkacak olan Say, ilk ve orta eğitim öğrencilerine | de konserler