23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

rUMHURİYKrDERGİ v Soldan sağa: Günyol, Erhat, MagdiEyuboğlu... Soldan sağa: Erhat, Eyuboğlularve GünyoL.. Erhat veMelih Cevdet Anıtay... pfanlay .yapmaya /orladı. Butun eçyalar satılıp Istanbul'a dönülecekti Klasik filolojı ile Roman fılolojisi arasında bocalayan Azra'nın kafası karışmıştı, Türkiye'de okuma, kariyer yapma olanaklan var mıydı? Işte taın bu sırada, Bclçıkalı ıkı aile Azra'ya evlerını açtılar, Brüksel'de kaldı ve eğitımını tamamladı... "Benı okutma/larsa" korkusıınıı ıçınde saklı tutarak 1934 Ağustos'unda lstanbul'a döndü. Edebiyat Fakültesı'ne ba^vurduğunda bütün korkusu, Tüıkçeyi doğru konuşamamaktı, kayıt sırasında korktuğu başına geldı. Memurıın sorularını yanıtlamakta zorlanıyordu. Kendısını "alaycı bakışlarla süzen bir genç" yardım etti. O genç Orhan Veli'ydi. Memurun "Nerede okudunuz" sorusuna verdiği "Beljika" yanıtı hep aralarında hep espri konusu olacaktı. Dostluklarını birlikte üretime taşıdılar. Tercüme Dergısı'nın 34 ve 36. sayılarında ıkılının ımzasıyla Sappho, Alkman, lloratıus'tan şiir çevirilerı yayımlanacaktı. Üç Çin şiiri de Erhat ve Velı imzalıydı. Istanbul Oniversitesi'nde Roman Filolojisi bölümü vardı, başında da Hıtler ıktidarının ünıversitelerden kovduğu profesorlerden Leo Spitzer. Erhat Ispanyolca bilmemesine rağmen Spitzer'ın evınde düzenlediği Ispanyolca semınerlerine katıldı. O seminerlerin öğrencilerınden biri Güzin Dino, diğerı Mîna Urgan'dı. Grup seminerdcn sonra Tokatlıyan Oteli'nin pastanesınde soluklanır, yemeklerini Beyazıt'ta Emın F.fendı Lokantası'nda yer, Küllük Kahvesi'nde saatlerce konuşur, tartışırdı. Spitzer'in doçenti Sabahattın Eyuboğlu ile de yıllar sürecek dostluğun ilk adımları o günlerde atıldı...Erhat bu donemın çalısma ve ılışkılerını, Spitzer, altı asıstanı ve Eyuboğlu ile beraberlığı "Yaşam birliği" olarak tanımlayacaktı. Ankara yıllan... ğraf: ARA GUL Azra Erhat, Balıkçı 'nın portresinin öniinde... Aile şinıdı Teşvıkıye'de oturuyordu.Ehat bir Belçikalıyla evlenmış, Akile, kızı Semra ve eşiyle Istanbul'a dönmiiştü. Babadan kalan miras, onca beklemeden sonra ellerine geçmiş ama Azra'nın payına aneak bir şal, ayakkabı, hırka, bavul parası düşmüştü. Hâlâ annesinden harçlık alıyor olmaktan bunalıyor, bir an önce evden kaçıp kurtulmak, kendi yaşammı kurmak ıstıyordu. O çıkı^sızhğın ortasında, Ankara'da, Klasik Filoloji kürsüsünden Prof Rhode ile tanıştırıldı. Rhode derslerini Türkçeye çevirecck binnı aradığını, bulamadığını anlattı yana yakıla, Amerika'dan gelen teklıfi kabul eden Spitzer "Alın ışte" dedi "Size Azra'yı veriyorum". 1 Eylül I936'da, yanında annesi, Toros ekspresıyle yola çıktı. Evkaf Apartmanı'ndakı Oıl ve TarıhCoğrafya Fakültesi'nin Klasik Filolojı Uölümü'nde ayda yüz lira ücretle, "mütercım" olarak görcve başladı. Anılarında, Prof. Rhode'nın ılk konferansla 1. sayfamn devamı Gülleyla Kılıç'a yazdığı mcktuplara sığdııdıği anılarında bu yanından sıklıkla söz edecekti... Erhat, 4 Hazıran 1915'te lstanbul'da, Şışlfde, iiç katlı büyük bir evde doğdu. Dört kardeşlerdi; Ehat ile Azra anne, Akile ile Fazil baba tarafına yakın sayılıyordu. Bırkaç bına ötedc oluran nenesi Fatma'dan etkilendı en çok. Ailenin bütiin kadınları gibı Fatma Hanım'ın da ayakları 33 numaraydı ve ayakkabıları dillere destandı... Aıle, tütün cksperi baba peşınde, önce Izmır'e, sonra Viyana'ya gitti. llk eğıtımını, askcri bir disiplin içinde Matmazel Nowı'den aldı, oksürüğü tutmayı, yemek servısınde en kötü parçayı almayı, Noel'de ağaçlann altında armağan aramasını öğrendi. Iki yıl sonra Viyana'dan Belçıka'ya geçtiklcrinde, Almancayı Azra Erhat, bir Macar'la evlendiği için üniversiteden uzaklaştmldı. Sonraki yıllan, tlyada ve Odysseia'ya başta olmak üzere klasikleri çevirmek, düşünce ve anılarını yazmakla geçirdi. 12 Mart'ta tutuklandı. Anıları dilinin akıcılığını kanıtlıyordu, ama... iyice kavramış, sıklıkla gittikleri tiyatroyu bir "tapınak" olarak anılarına katmıştı. Bırıncı Dünya Savaşı'nın etkılerınden daha kurtulmamış Brüksel'de oldukça lüks bir eve yerleştıler. (iönderıldı Sörler Okulu'nda daha ılk gün, "Ben kiliseye gitmem" dıye tutturunca bir Fransız okuluna yazdırıldı. Dumas'ı, Hugo'yu, Molıere'ı, Racine'i, Verlaine'ı Fransızcasından okudu. Lisede Latince ve Yunanca eğitımi aldı. Anılarının "Şımdi sana yaşamımın büyük servüvenini anlatacağım Gülleyla" dıyerek başlayan bölümünde Latince öğrenmenin zorluğunu öğretmeni Cos'a duyduğu aşkla çözdüğünü yazacaktı: "...Cos'a kendını beğcndırmek içın yalnız iyi bir öğrenci olmak yetmez, dünyanın bütün güzellıklerine açılmak, kitaptan, müzıkten. resimden, heykelden anlamak gcrekirdi. Ona ulaşmak için okul dışındaki bütün yaşamımızı üstün bir düzeye çıkarmaya çalışırdık. Tıyatro, bale, opera, bütün sanatların kapısını Cos açmışlır bize..." Amerıka'da başlayıp dünyayı da içıne alan 1929 krızınden Erhatlar da etkilendı. Anne Erhat en pahalı mağazalardan, en kaliteli malları almaktan vazgeçmedi... Gençliğini, soyluların kızlarıyla birlikte kurslarda oyalayan Akile, küçümsenemeyecek bir çeyi/le evlendirildi, bir kızı oldu. Bu kız, Gülleyla'nın annesı Semra'ydı. Azra Erhat ıçın Akile "güzellik"in simgesiydi, anılarında kendisini "çirkin" olarak tanımlayacak, sık sık güzellikçırkınlık çatışmasını erken tamamladiğım vurgulayacaktı... O yaz 1932 Akile dışında bütün aile, yazı geeirmek üzere lstanbul'daydı. Büyükada'da Splandit Oteh'ne yerleştiler. tki hafta sonra, bir gece yansı, baba Erhat kalp knzı geçirdi. Yedı gün yaşatabildiler. Azra ve Fazıl'ın yarım kalan eğitimleri Nasibe Erhat'ı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear