23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYFTDEROİ Simone de Beauvoir'ın Sartre ile ilişkisi hem 196O'lı yıllara hem de bugüne damgasını vurdu. Mandarinler'i yayımladığında bu modele yeni bir aşk daha eklendi... YASEMtN YAZICI B ı ir zamanlar kımı genç kızlara, bir demetçiçck ycrinebirS.de Beauvoir kitabı armağan ederek, onların gönlünü daha kolay çelebilirdiniz. Bu kiıni genç kızların yeni yetme dönemleri ise, altmış.lı yıllann sonunda yetmişliyıllarınsonunadenkdüşer...Eskideniletişim bu denli hızlı olmadığından, atılan düşünce taşları uzaklaı dakı ben/erlerine yıllarcasürenbirdalgalanmaylaulaşabiliyordu. lkinci Dünya Savaşı sonrasında, Avnıpa'da kadının kendi kimliğinı sorgulaması, toplumsal biçimlenme arayışlan bizde altmışlı/yetmişliyıllardagündemegelmişti. Bu kimi genç kızların geleceği, kendi benzerleri gibi, aile, sosyoekonomik koşııllar tarafından koşullandınlsada, onlarbu suııulmuş(!) tabloda görünen hayallerden daha ötelerigörmekıster;durangörüntülerinardındadevinen.görmedikleriamaduyumsadıklanötekihayatımerakederlerdi. Kendilerinden beklenen, iyi bir evlilik düşlerinin yanı sıra, aşk ve özgürlük sezgilerini yoklay ıp, daha farklı bir ilişki beklentileri umarlardı. Kendilennesunulanyaşammodeline ilışkınhepkuşkulanolurdu... Akşam altıda kütüphaneden çıktığımda (yirmi yıl önceydi bu) sakaklarda özgürce dolusan insanlara bakar, mulluluk insanın annesinin bahasının, evedönüncesondarlu basını ağrıtacakkimsenin olnuıması olsagerek diye düşünürdüm. Özgürlüğe öyle hasrettimki! Huvsuzbiranababa, iğrenç, çirkinbirdaire, özgürlükyok, her şey öyle üzücüydüki... Bin dokuz yüzlerin başında doğan Simone de üeauvoir da, yirmil i yaşlarında, Sartre ve arkadaşlannın arasına katılarak bu farklı beklentilerini biçimlendirecek değişik bir urtamlakarşılaşmıştı. Binncı Dünya Savaşı'nınetkısiylehızlayoksullaşanaristokrat birailede,anne/babatartışmalannınbunaltısında büyüyen, ardından "tüm kokuşmuş burjuva" ilişkilcrine sırt çeviren S. de Beauvoir, düşünsel/eylemsel bırortamdayajjamını sürdürerek, kadınlık duruıııunu çözümle kadınlığm hallerindeıı da bir Amerika gezisinde tanışır tanışmaz da ona apansız derin bir aşkla bağlanı vennişti. Mandarinler roniamnın ana çatısını oluşturan bu aşk, Simone de Beauvoir' ın yaşamındaSanitGermaindePres'dekidostlarının dışında kapalı bir kapıydı asl ında. lngilizeeyazılmışmektuplaryayımlandığındaise,sevgilisıne"Benımbincikkocacığım, timsahım..." benzeri ünlenıeleri, iki binli yıllann femınıstlerince yadırgandı, hatta taşa tutuldu. Bir erkeğe böylesine körü körünebağlıhkgöstermesi.kadınsızayıflıklannı sergilemesi, antifeminist davranışlar olarakalgılandı. Kuralcı olmayan ama çok dııyarlı olan ve daima kuramsal açıklamalar yapan, ezberleyen değil, diişünen bir kadındı S. d. Beauvoir ve artık yaşamadığı içın nasılyanıtlardıbuııları,bilemiyoruztabii. Nelson'a yazdığı mektuplar yakınlarda Gendaş Yay ınları tarafından yay ınılandı. Altı yüz altmış iki sayfa, oldukça hacimlı bu kitaplaştırılmış mektuplarda, Simone de Beauvoir, ruhununtümçıplaklığııle Nelson'a teslim. Artık çağdaş ilişkilerde (karı/koca) gibi yabani ünlemelenn eş (eşlık eden) düzeyine gcldiği bugünlerde, en eski feminist düşünürlerden olan Simone de Beauvoir'ın kullandığı (kocam) ünleyışi gerçekten ilk anda çok yadırgatıcı geliyorsa da, mektuplara yansıyan ruhsal bütünlükte, bu ünlemelcr daha çok, o çok sevdiği yalnızlığına ilişkin hattabirazacıtanironıhalinedönüşüyor. Ve, Simone, gene de uzaktaki sevgiliye özgürlüğünü anımsatıyor. Genelfikirşu ki aşkımıza ıhanet etmediğin sürt'ce (ki istersen bunuyapabilirsin) kendini özgür hissetmelisin. Seni zevk alacağın şeylerden mahrum bınıktığını için sıksık ne kadarsuçlulukduyuyorum bılemezsin. Arumızdaki hiçbir şeyi mahvetmeden de, senin bir kadınla, hatta hoş bir kadınla Wabansia'dakıynvamızdasevişebileceğinibiliyorum; mektuplarımda senden hurtıın aksi bir sey istediysem bundcın utanç duyarım. Ancakkendini bir rürlü tensel aşkta özgür bırakamıyor. Aslına bakarsan senifiziksel ve cinselanlamda kıskanacak denli çokseviyonım. Senı birkızı üperken, onıtnla sevişirken düşüniip de kalbimde birsızı duymamam için çok soğukkanlı olmam gerekir. Ama böylesi bir hayvani içgüdünün de önemiyok. Ve araya girecek muhtemel öteki kadının da yantnda Simone. Böylesi bir durumda teksonm, unubınıktığında kızın mutsuz olmamasıdır. Sadece huna dikkat et. Beauvoir/Sartre ilişkısini bekleyen ana damar içselleştirilmiş sadakattir. Bu, tensel sadakatin ötesinde ama karmaşık duygıı açılımlan olan bir sadakattir. Konuk Kız'dabu duygularenikonuanlatılnııştırzaten.Sartre'ın romanlannda da yorumlanır ikili ilişkılerin karmaşası. Nelson'a yazdığı mektupların birinde Simone, ilişkilcrınin sorunsalı olan Sartre'la ilgili düşüncelerini açıklar. Biliyorsun senin için sadece genç bir adamdan değil, daha hirçok şeyden vazgeçerim; ama Sartre 'layaşadığım bu hayattan vazgeçersem o zaman Simone olmaktan çıkarım, iğrenç bir yaralık, fnıin, bencil bir kadın nlurum. Gelecekte neye karar vehrsen ver aklında hep şıt olsun: Seninle kalmayışım sevgisizlikten değil. Hatta ayrılmak benirn için daha zor, seni hiçbir zaman şıı andakinden daha çoksevemem, isteyemem, özleyemem. Belki de biliyorsun bunları..ancak şunu da bilmelisin: Belki sana bu burnu büyükliikgibi gelecektir; ama Sartre 'ın bana ihtiyacı var. Nasılgörünürsegörünsün o çok nıeye çalışıp varolnıuşrur. O, bir komünist değildi ama, zenginlerden ve onlann kurduğu ilişkiler ağından da hiçbir zanıan hoşlanmadı. Sartre'la olan ilişkisi, özgür bir model olarak yeni kadın için önemliydi.Birlikteliklenyle farklı bıryaşam biçimini simgeliyorlardı. Ayrı evlerde yaşayıp, ortak mekânlarda buluşarak, birlikte sık sık gezilere çıkarak... Yenibirilişkibiçemiloırmuşlardı. Okumak, düşünmek, tartışmak, yazmak ve toplumsal etkinliklerde olmak gibi pek çok buluşma yerleri keşfetmişlerdi. Bu yüzdcn bir S. d. Beauvoir kitabı bir demet çiçekten kinıi genç kızlar için daha değerl iydi.... Simone, Mandarinler'i yazıp yayınlayınca, bu aşkhikâyesi çok kişiyi şaşırttı: Simone Sartre'danbaşkasınaâşıkolmuştu! O sıralar Konuk Kız heniiz yayımlanmıştı. Romanında bir aşk üçgeninin ve yeni genç kadın karşısında duyduğu duyguların çözümlemesini yaparken, içindeki kimi kadınsıkırgınlıklarlayüzleşmeyeçabalamıştıen çok. Amerikalı Nelson Algren'le 1947yıhn Simone de Beauvoir, bufotoğrafı çektirdiğinde Nelson Algren 'le ilişkisi ikinciyılını doldurmuştu...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear