Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 Pınarbaşı'ndaki Valla Kanyonu dünyanın dördüncü, Türkiye'nin ise birinci kanyonu. Henüz tam olarak baştan sona keşfedilmemiş bir vadi. 12 kilometre uzunluğunda ve yer yer zeminden 800 ile 1200 metre yüksekliğinde... CUMHURİYET DERGİ Düşler valize sığmaz YAZI: HAYRİ ARSLAN FOTOĞRAFLAR: YAŞAR ŞAHİN Ilıca Şelalesi Horma Kanyonu 'ıııııı bitiminde yer alıyor. Bu olağanüstü görüntüyü tamamlamak üzere, uzak dağların ardından sökün eden yağmur bulutlannın getırdiği ve kavurucu sıcağa rağmen yağmaya başlayan yağmurun arabamızın camına vuran su damlacıklannın tıkırtısı, yolculuğumuzu bir anda melankolik bir havaya büründürüyor... Yazısı çoktan silinmiş, ancak yanına yaklaşınca okunabilen köy tabelaları dikkarimizi çekiyor. Karşı yamaçlardan gelen kaval sesini, yaylalarda koyun otlatan çobanı, sürünün ıçinde ürkek, acemi hareketleriylekuzulan görüyoruz. Uzaktançobana yanımıza gelmesı ıçın işaret ediyoruz. Çoban kendı meskenı olan bu koca yaylalara mısaf ir olarak gelen yabancılara dili döndüğünce yol tarif edıyor. O koca dağların arasından yol alırken uzaktan ağustos sıcağında bacaları tüten bir köy ve rastgele elle yazılmış "Karafasıl köyüne gider" tabelası dikkatimizi çekiyor. Merakımızı yenmek için arabanın direksiyonunu, Karafasıl Köyü'neçıktığını tahmin ettiğimiz toprak yola doğru kmyoruz. Köy meydanında birkaç yaşlı insanla karşılaşıyoruz. Yaşlı ınsanlarla ayaküstü sohbet ederken anlıyoruz ki, burada yaşayanların çoğu, 2530 sene önce gurbet dedikleri büyük şehırlere göç etmişler; daha iyi bir yaşam K astamonuKarabük ve KastamonuBartrn il sınırında bulunan Pınarbaşı, lsfendiyar Dağlan 'nın batı kesimine sırtını dayamış, deniz seviyesinden ortalama 650 metre yükseklikte bir ilçe... Pınarbaşrna yol alırken çok sık ve uzun çam ormanlarından, beyaza boyanmış camı minarelerinden başka bir şey göremiyoruz. Yol boyunca sanki o yeşillik, o kara çamlar üstümüze üstümüze geliyor, hırçın denen Karadenız bizi sukunetle karşılıyor... llgarini Mağarası bir doğa harikasu.. Pınarbaşı 'ndan bir kadın... sürmek ıçın. Bu sıcakta sobalann yandığını, bacalann niçin tüttüğünü sorduğumuzda, akşamüzeri bu mevsımde bıle havalann serin ve soğuk olduğunu, hatta ceketlerle, kışlık gömleklerle dolaştıklarını söylüyorlar. Sonra bir köy evine davet ediliyoruz. Tatilini senenin altı ayı bu köyde geçiren Ali Bey'in evine konuk oluyoruz. Evin hanımı Gülüm Ana'nın yaptığı, yöreye özgü yemekleri, o güzelim su böreğini, her iki tarafı hafif şekilde kızarmış buharı adeta burnumuzu tıkayan mis gıbi kokan yuvarlak ince sac üstünde pişirilmiş ekmeğı ve köpük köpük olmuş yayık ayranını bir nefeste içtikten sonra vedalaşıp köyden ayrılıyoruz... Uzun ve zahmetli yolculuktan sonra sayısız dağlar, yemyeşil ovalar, tepeler ve ormanlann ıçinden geçip Pınarbaşı'na ulaşıyoruz... Bizi, daha önceden geleceğımizi haber alan, yöreyi iyı bılen ve bir yıl önce ilçeye göreve geldığı günden ıtibaren gece gündüzdemeyıpçalışan,ılçenıngelişmesınde Beledıye Başkanı Halil Sanmeşe ıle el ele omuz omuza veren ve ılçenın turizıne açılmasında büyük katkısı olan, ılçe halkı tarafından çok sevılen Kaymakam Ahmet Aydın karşılıyor. Kaymakam Ahmet Aydın'la ılçeyi gezerken etrafımıza bakt ığımızda caddenin her ıkı yanındaki birçok dükkânın kapılan ardına kadar açık ve birçok mal kapının önüne gelişı güzel yığılmış olarak dikkatimizi çekiyor... Nedenini sorduğumuzda mallannın çalınabüeceği konusunda, içlerinde en ufak bir endışe ve şüphe duymadıklarını öğreniyoruz... Pınarbaşı'nda ılk durağımız, dünyanın dördüncü, Türkiye'nin birinci kanyonu olan Valla Kanyonu. Henüz tam olarak baştan sona geçilmemiş, 12 km. uzunluğunda ve yer yer zeminden 800 ile 1200 m. yüksekliğinde olduğu söyleniyor. Kanyonun ilk iki buçuk kilometresıni yaya olarak geçebiliyoruz... Kanyona doğru yol al ırken Karadeniz' e özgü ahşap köy evlerinin arasından biryılan misali kıvrıla kıvnla uzanan patika yoldan yürüyüşümüzü sürdürüyoruz... Kendımızi çam ormanlannın içinde buluyoruz. Bu yoldan yürümek için kesinlikle o yöreyi bilen bir rehbere ihtiyaç var. Bu kez bir tepeye tırmanıyoruz. Sarp kayaları aşıp oldukça yüksek bir tepeye çıktığımızda herkesin gözü faltaşı gibi açılıyor. Tarifiolanaksızmüthişbirgüzellik. Sol tarafımızda Kanlı Çay ıle Devrekani Çayı'nın birleşip kanyona gınş yaptığı yerı görüyoruz. Bul unduğumuz tepe tamamen kayalık ve çok dik. Eğer yükseklik korkunuz varsa aşağı bakmanız olanaksız. Derin bir uçurum vadinin içlerine doğru uzanıyor. Buradan kanyonun devamını göremiyorsunuz. Ama, görkemini görmek bile keyifveriyor. Şaşkınlığın ardından eller fotoğraf makinelerinin deklanşörüne gidiyor. Herkes o şaşkınlıkla fotoğraf çekmeye çabalıyor. Geri dönüş yolculuğu başlıyor. Hayallerimıze kazıdığımız Valla Kanyonu'nun güzellikleriyle Ilıca Köyü'ne doğru yola çıkıyoruz. Ilıca Şelalesi'nı göreceğiz. Köyde düzenlenen şenlikle bırlıkte öğle yemeğını yıyıp Ilıca Şelalesı'ne doğru toplu halde yürümeye başlıyoruz.