26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERG "Dr. Jekyll ile Bay Hyde" filmini hatırlayın iki kişiliğin bir adamdaki o amansız çatışmasını... Hollywood ve Avrupa sineması bu olunmak istenilen kimliği kurcaladı durdu. Günlük hayatıncü mutsuz ve yalnız olanlar baştan çıkancı bir erkeğe, kötülere dersini veren bir iyiye dönüştü... Seyircinin de katıldığı sessiz bir anlaşmaydı" bu. Hayatta da rolsüz FettiniMastroianni işbirliği o kadar dikkat çekti ki, ansiklopediler Mastroianni'yi Fellini'nin aiter egosu olarak tanımladu kalınmayacaktı... lerinin emrinde, adi bir adamdır. Aklı başın da ve erdemli Dr. Jekyll da' üstben' in (süpeı ego) temsilcisidir. Bu ikisi çatışır ve sonuç felaketolur... SpencerTracy ve Ingrid Bergman 'ın oynadığı 1941 yapımı ABDfilmi.buromandan yapılmış uyarlamalann en ünlüsü. TRT Victor Fleming' in yönettiği fılmi birçok kej göstermişti. öte yandan Rouben Mamoulian' ın başrolünü Frednc March' e oynattığı 1932 tarihli versiyon, özellikle üstün sinema diliyle, Fleming'in uyarlamasından daha başanlıdır. Daha eskılere dönüldüğünde, değişik alter ego örneklenyle karşılaşmak mümkün. örneğin Charles Chaplin 1928 yılında yazıp yönettiği ve başrolünü oynadığı "Sirk" (The Circus) filminin bir sahnesinde, alter egonun ne olduğunu şöyle anlatmıştı: Şarlo (Chaplin) bir dizi rastlantı sonuncu, bir sirkte çalışmaya başlar ve güzel ip cambazına (Mema Kennedy) âşık olur. Ne var ki, bir süre sonra sirke katılan yakışıklı bir ip cambazı kızla flört etmeye başlar. Onlann flörtüne tanık olan Şarlo, içinden bir fantezi geçirir. Kalkıp adamın kıçına bir tckme atar, sonra yerine oturur (Şarlo'nun görüntüsünden bir hayal aynhr, tekmeyi atar ve tekrar geri döner). 1. Sayfanın devamı ego sunuyor. Ancak, şunu unutmayalım: îzleyicinin karşısına çıkmadan önce, birileri onlan hayal eder. Yanı onlar, önce yazarlann ve yönetmenlerin alter egosudur. Türkiye'de de çıkmaya başlayan "Güncel Psikoloji" dergisinın ilk sayısında (Mayıs/ Haziran 2000) konumuzu ilgilendiren bir makale vardı. Dr. Bemardo Carducci "Utangaçlık"başlıklı makalesinin biryerinde şöyle bir saptama yapmış: "Toplumumuz sadece hızlanmakla kalmıyor, aynı zamanda daha yüksek sesli ve daha parlak bir hal alıyor. Başka insanlann farkımıza varması için gittikçe daha güçlü bir kişiliğe ihtiyaç duyuyoruz. Bunu Howard Stern gibi şok edicilerin, Denis Rodman gibi acayip insanlann ortayaçıkışındagörebiliriz. Insanlar, sadece fark edilmek için bile gittikçe daha acayip yollarabaşvuruyorlar(s. 33)." Film kişileri zaten hep böyle olmamış mıdır? Yoksa onlan kim fark ederdi? Sıradan bir kimse de olsa, film kişisi, diğer sıradan kimselerde bulunmayan özelliklerle donatıhr. örneğin Şarlo. Işsiz, parasız, sıradan bir adam... Ama, sinema tarihinde yalnızca bir Şarlo var. Hangi filmde görsek, hemen fark ederiz. Ne ilginçtir ki, geçenlerde bir ödül kazanan Yıldız Kenter de, fark edilmekten söz açtı. Kendisine uzatılan mikrofona, ödüllerin, sanatçıların fark edilmesini sağladığını söyledi ve devam etti: "Fark edilme isteği bir zayıflıkolabilir. Ama sanatçılar bunu bir güce dönüştürüyor." Ne kadar güzel değil mi? Yönetmenlere hep sorarlar: "Neden film çekiyorsunuz?" Çoğu bu sorudaki derinliğı (!)anlamazlıktangelirvegülümser. Bazılan da "Bu benim mesleğim" diye açıklar. "Kendimi tatmin ediyorum, en eski korkulanmla, geçmişimle hesaplaşıyorum, görüşlenmı yansıtıyorum, fark edilmek ıstiyorum, yakışıklı bir erkek olup güzel kadınlarlaheyecanlı serüvenleryaşıyorum"diyecek halleriyok... Charles Chaplin, Orson Welles, Woody Allen, Yılmaz Güney gibi bazı yönetmenler, hayal ettikleri kişileri perdede kendileri canlandırdı. Ama çoğu yönetmen, uygun bulduğuoyuncularlaçalışmayıyeğledı. Sinema tarihine "yönetmen ve alter ego oyuncu" diye bakıldığında bazı yönetmenlerin, filmlerinde kimi oyunculara dikkat çekecek kadar sık başrol verdiği görülüyor. HitchcockCary Grant, HitchcockJames Stevvart işbirliği, John FordJohn Wayne ortaklığı veya Fellini ile Marcello Mastroianni beraberliği hemen akla gelen örneklerden sadece birkaçı. Hatta, FelliniMastroianni işbirliği o kadar dikkat çekti ki, M ostroianni ansıklopedilere "Fellini'nin alter egosu" olarak geçti... Oyuncu ve yönetmenin alter egosu arasındaki bu bağlantının örnekleri hiç de az değil. Kimi oyunculann varhğını ve ününü buna borçlu olduğunu bile söyleyebiliriz. Bu arada, alter ego olgusu, bazı filmlere konu edildi. Bu sezon izlediğimiz "Dövuş Kulübü" (Fight Club, 1999) yeni bir örnek sayılır. Filmde Brad Pitt, EdwardNorton'un ikinci kışıliğıni canlandırmaktaydı. Doğallıkla, Brad Pıtt'ın oynadığı 'alter ego', Dr. Carducci 'nin sözleriyle' daha yüksek sesli ve parlak' idi. Bu noktabizi doğruca Stevenson'un "Dr. Jekyll ile Bay Hyde" (The Strange Case of Dr. Jekyll and Mr. Hyde, 1886) adlı klasiğine götürüyor. Stevenson'un birçok filme kaynaklık eden bu romanı alter ego konusuna mükemmel bir örnektir. Saygm bir burjuva olan Dr. Jekyll, insandakı kötülüğün kaynaklannı öğrenmek ve tedavi etmek için, geliştirdiği bir ilacı kendı üzerinde deneyince, ortaya alter egosu bay Hyde çıkar. Bay Hyde, Freud öğretisinde kişıhğın "altben" olarak tanımlanan en alt katmanım simgeleyen pervasız, güdü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear