26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 HAZİRAN 2000. SAYI741 yaç var. Bu gidişle yann öbür gün tek başına iktidar olmayacağı ne malum? Türkiye 'deki gelişme bunu gösteriyor, sadece bıyık kesmekle, beyaz çorap giymemekle uygarlık olmaz tabii ki, önce onlann katil ımajını oıtadan kaldırmak gerekiyor. Dikkat ederseniz, bır süredir siyasi cınayet denildiğınde akJa şeriatçı, lran bağlantılı insanlar geliyor. Katillerin MHP'li geçmişleri büyükbirkesime unutturuldu, ama biz unutmuyoruz. Onun için de ben belkı de biraz haksız olarak, bu son gelişmeler konusunda aşın bir şekilde inançsızım. Öz: Benira babam, hiçbir şekilde Islami güçlertarafındanöldürülmedi. CIA,kontrgerilla ve ülkücü mafya ışbırlığini ortaya çıkardıgı için öldürüldü. Ben nasıl tslami kuvvetler diyebilirim? Bir de şu var, bu operasyonda 90 öncesi yaşananlar yer almıyor, ama bu "umut operasyonu" hepimize mal edilip, bütün biptarih aklanmış sayılacak. Özgfiner: O zamanlar bir karabasanlan vardı: Komunist toplum. Bugün bundan çıtuldı. Şimdi karşılanna düşman olarak neyi alacaklar? Hemen yeni bir güç çıkardılar: Yeşilgüç. Bugün yaşanan ve ortaya çıkanlan her olay, Savcı Öz'ünraporunda ortaya koyduğu üişkiler ağında zamansal bir kesiklik olmadığını göstermiyor mu? Öz: Kesinlikle... Özgüner: Aynı şey biçim değiştirerek devam ediyor, her zaman devletin içine çöreklenmiş bir çete var, sadece biçim değiştirmış... Belki on yıl sonra, karştmızabambaşkatiplerçıkacak... Öz: Bence olanlan iyi niyetle değerlendirmeye çalışmak doğru değil. Her şey kötü niyetli. Bir kere bu operasyon kamuoyunu aydınlatmaya değil, aldatmayayönelik, herhangi birdemokratıkalanaçmaçabası, "Temiz Eller Operasyonu" değil, onun gibi gösterilmeye çalışılıyor ama bu yalan, tamamıyla bir maske. Bundan menfaatlan ne olabilir, diye düşündüğüm zaman, bir taşla iki kuş vurduklanm görüyorum. O nedir? IslamiguçleriaradançıkanpMHP'yi aklayıp "Demokrasiyi elde ettik, artık biz mükemmel bir ülkey iz" demek, bu arada özelleştirmelen tamamıylayürürlüğe sokmakr Artık "Biz demokratik bir ülkeyiz ve Amerikan mandası altında iyi uşaklanz" noktasına geldik. Hiçbir şeyin iyiye gittiği yok, her sefennde daha kötüye gidiyor. Çünkü gerçeklerin üzeri hep kaplanıyor ve kazımak her seferinde daha da zorlaşıyor... Olayların üzerini açıyormuş gibi yaparken daha kahn bir yorgan mı örtülüyor? ö z : Kesinlikle öyle. Iran'da tetikçilenn yetiştirildiği her zaman bilinen bir şeydi ama bundan bize ne ki? lran ne hadle, niye böyle bir şeye karar versin? Nasıl böyle bir güç elde edebiliyor ki? Özgüner: Burada herhangi bir güç ve destek sağlamadan böyle bir şey yapmalannaimkânyok... ö z : Geçen gün televizyonda bir program vardı, KGB 'li bir yetkili ile Mehmet Eymür katıldı. KGB'H "Türkiye'den hiç ajan kullandıruz mı" sorusuna "kesinlikle hayır" dedi, "Bizim adamlanmız vardı, onlarla çalıştık". Söz sırası Eymür'egeldiğinde ağzından yine şu sözler çıku: "Biz o dönemde komünizmle savaştık." Nasıl savaştınız? Benim babam komünistti, demek onu sizler öldürdünüz... Üçünüz de bu "Umut operasyonundan" umutsuzsunuz... özgüner: Ben de kesinlikle umutlu değilim. Kaldı ki ben o dönemleri yaşarken on beş yaşında bir çocuktum. Çok yakınımızdaki insanlar öldürülüyordu, bunu o kadar doğal bir şüreçmiş gibi yaşıyorsunuz ki, sanki bir savaştasınız, çok doğal, olmaması anormal gibı...Travma, tek kelimeyle, on beş yaşındaki çocuğun yaşadığı travma. Sokakta insanlan görüyorsunuz, "Bunlann da başına geliyordur, öbür türlüsü olamaz" diyorsunuz... Sürekh düşmansınız, sizın anneniz, babalannız öldürülüyor ve soruşturulan sizlersıniz, bir evden bir eve taşınırken polisler sizin peşinizde. O küçücük çocuk yaşımda soruyordum, ne oluyor, biz suçlu muyuz? Suçluyuz herhalde, çünkü devlet bizekarşı. Hâlâ da aynı şeyi düşünüyorum. Yirmi yıl geçmiş, hiç kimse yakalanmamış. Deniz Abla'nın dediği gibi sadece herkesin tanıdığı insanlar da değildı. Annemle aynı gün, hemen yanındaki mezara gencecik bir oğlanı da gömduk, ünıversite öğrencisiydi, gözleri kaşıkla oyulmuş, bir tarafa atılmıştı. Bunlar da vardı, bunlan da yaşadık, resmen sıcak bir savaş yaşadık ve karşımızdaki devletti... Bu karanhk geçmişin hesabı görülmeden kurulacak bir Türkiye'yi nasıl tasarlıyorsunuz? ö z : Benim bir tek cümlem var, devletin kendisi, sistemdeki bu insanlar kalkıp, bizden, bütün öldürülen insanlann ailelerinden herkesin önünde sözlü ve yazılı özür dilesin, hata ama biz bunu yaptık dcsin... Özgüner: Artık açık olacağız, bir daha olmayacak deseler... Öz: O zaman gerçekten gelecekten umutlanabiliriz. Biz kin güden insanlar değıliz. Belki o zaman, temıze çıkma şansını bulabiliriz... Özgüner: En azından paranoyalanmız azalır... Tütengil: ttirafedildi de, özürdilenmedı. Devlet resmi ağızdanitirafetti... Öz: Evet, bunu iğrenç, bizim için daha korkunç hale getirerek ve bizi hasta ederek söylediler... Özgüner: Devlet için kurşun sıkan da kahramandjrdediler, sonuçtayine kendileri kahraman oldular... Tütengil: Böyle bir özürden sonra belki yaşanılanlan çocuklanmıza biraz da olsa açıklayabHinz... Özgüner: Evet, bir de çocuklanmızın durumuvar... Yaşanılanlan çocuklannıza nasıl aktanyorsunuz? Deniz Tütengil'egöre "Umut Operasyonu "yeni bir tezgâhın parçası... özgüner: ölüm küçücük yaşta ögrendikleri bir şey, çünkü onlann arkadaşlan gibi büyükannelen ve büyükbabalan yok. Sonra neden öldü sorulanyla karşılaşıyorsunuz, yavaş yavaş söylüyorsunuz, "öldürüldü". O şoku görüyorsunuz. Neden öldürüldü: düşünceleri yüzünden... Çocuk bunu kendi kendine tartıyor, insan neden, niçin düşünceleri yüzünden öldürülür? Bir müddet son ra yine size soruyor: Ne düşünüyordu, ne istiyordu? "Herkes eşit olsun, özgür olsun, insanlar istediklerini söyleyebilsinler". Çocuk yine soruyor: Bunun için insan öldürülür mü? Cevap veremiyorsunuz, ondan sonra bir mitınge gittiğiniz zaman, sekiz yaşındaki çocuk "anneneolur gitme.sende anneannem gibi olma" diyor, "anne sus". Çocuk sürekli susma üzerine yetişiyor ve ben trav** Herkes aynı operasyonu izliyor: Umut. Karanhk cinayetler aydınlanıyor diye umutlanılıyor. Ortalık "fail"den geçilmiyor. Oysa çok değil, yirmi yıl öncesinde binlerce ölü var, failleri ise tanımayan yok. Ama henüz hukuk önünde hesaplaşılmamış. îşfe Doğan Öz, Cavit Orhan Tütengil ve Sevinç Özgüner... Çocuklan kendilerine biçilen "unut" operasyonunu unutmuyor. Prof.Dr. Cavit Orhan Tütengil, 7 Aralık 1979'da öldürülmüştü...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear