27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERGİ JULIDE KURAL 1983'teODTÜFelsefe Bölümü'ne başlamış ve Ankara Sanat Tiyatrosu'na kursıyer olarak gırmişti. llk olarak AST'ta Murathan Mungan'ın "Taziye" adlı oyununda oynayarak profesyonel tiyatroya başladı. Büyük hayallerle, ıdealleıie üniversiteye girmıştı. Artık özgürlüğünü kazanacaktı. Kendini keşfetmek uğruna aileden ve herkesten olabıldiğınce uzak olmayı seçmişti. Ama kişisel olandan çok toplumsal koşullann ağııiığı vardı. Bir süre sonra Ankara'da yaşayamayacağını anladı ve Istanbul Üniversitesi'ne geçti. Tiyatro kanına girmişti bır kere, felsefe bölümünde okurken konservatuvarın tiyatro bölümünün sınavlannı da kazanınca iki okulda birden okumaya başladı. Akşamlan tiyatro yapıyor, gündüzleri iki okula birden devam ediyordu. O süreçte bir de televizyon dizileri oldu. Ama onun ilk adresi hep Dostlar Tiyatrosu ve "Ustam" dediği Genco'nun yanıydı. Zaman zaman başka tiyatrolarda da çalıştı, ama Dostlar Tiyatrosu'na hep geri döndü. Tiyatro Stüdyosu'yla "Kan Kardeşleri" müzikalınde oynarken Avni Dilligil En lyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü'nü, M.UIusoy'un yönettiği "Sevdalı Buluf'taki rolüyle Ulvi Uraz Yılın En lyi Oyuncusu ödülü'nü aldı. Son oyunu "Içimdeki Çtğlık"la tarih boyunca mücadele eden kadının sesini taşıdı sahneye. Bu oyun Avni Dilligil En lyi Kadın Oyuncu ödülü'nü aldı. Şimdi ise onu Hakkâri'de, Tunceli'de, F tipi cezaevleri için düzenlenen eylemlerde, toplumsal yaranın oluştuğu her yerde görmek mümkün.^ "Bu dünyada yaşıyorsam, dünyaya, evrene ve doğaya, kendime olduğum kadar duyarh olmahyım." p+ kiye'de sahneye koyduktan sonra Fransa'da da koymak istedi. Ben hiç Fransızca bilmiyordum. Ama oyun Fransızca oynanacaktı. Mehmet Ulusoy oyuncu olarak benı çok seviyordu. Genco Erkal ile beni Fransa'ya çağırdı. Dil bilmediğimi söyledim. "Başka bir dilde tiyatro yapmak çok zor!" dedim. "Hayır yaparsın" dedi. Tanıdığım, sezgileri en gelişmiş, tam da bu nedenle son derece cesur olan Mehmet Ulusoy'a "evet" diyerek gittik. Ve Fransızca Sevdalı Bulut oynadım. Tekkelime Fransızca bilmeden... Nasıl karşılandı oyun? Çok olumlu. Oyunda Fransa'da yaşayan başka Türk oyuncular da vardı. Ama seyircı benim Türk olmadığımı zannediyordu. Tabıı çok çalışmıştım. O süreçte Genco Erkal'ın desteğini unutmam mümkün değil. Benim babam gibidir, ustamdır, arkadaşımdır, dostumdur... Hercümlede onunyanınagidiyordum, "Doğru mu tonluyorum?" diyc. BeUi bir oy unculuk tekniğin var mı? Ben hep Meyerhold tekniği ile ilgilenıyordum. Onun dışında Grotowski benim için çok ilginçti. Stanislavski zaten benim konservatuvarda aldığım eğitimdi. "Belli bir tekniğin var mı?" dersen, "Hayır" denm. Çünkü bu çok iddıalı olur. Ama bütün bu tekniklerden yararlanarak bir yol bulmaya çalışıyonım.Birrolüçalışırkenbilebildiİderimi ya da anlayabildiklenmi kullanarak, hangısi işıme yanyorsa ona doğru yürüyorum, ama Grotovvski'den, Stanislavski'den, Meyerhold'dan, Barba'dan etkileniyorum. Bedeninin bütün olanaklannı kullanarak nereyc kadar gidebıldiğini araştırmak benim için önemli. Ama duygu da öneml i. Dolayısıyla bir tek yol yok benim için. Bir sürü yol var. Benim de öğreneceğim, gidebileceğim uzun bir yolculuk var önümde. Felsefenin hayatında ve tiyatroya bakış açında bir değişiklik yarattığını düşünür müsün? Çok genç yaşlarda, 1980 döneminde kendimiçokyalnızhissediyordum. 14yaşlanndaydım ve kendımi bu dünyaya ait hissetmiyordum. Duyduklanm, algılayabildiklerim, gördüklerim.tutuklananlar, öldürülenler, o baskı.okaranlıkortam bana çok acıveriyordu. Ben o dönemde kendimı tamamen okumaya ve felsefeye verdim. Tamamen el yordamıy la keşfettiğim bir alan, ama bana çok büyük ve yeni bır dünyanın kapısını açtı. Yaşadığım o somut karanlık dünyadan, çok heyecan verici, ne olduğunu bilmedığim gizemli bir dünyaya adım attığımı hıssetmiştim. Lise sona geldiğimde şuna karar ver miştim: Ben felsefe okuyacağım. Ama sonundabunun çok doğru olmadığını düşündüm, çünkü felsefe eğitimi dediğimiz şey tüm eğitimlerde olduğu gibi, belirlenmiş fonnatlarla düşünmeye yönelten bir yapı. Oysa felsefede her şeye kuşkuyla bakmak, her şeyin aslında başka türlü de olabileceği, illede doğru diye nitelendirilen şeyin her zaman da doğru olmayabileceği düşüncesi var. Bana sunulan verili bilgılerin çok dışında, yeniden nasıl üretebilirim? Daha ileri noktada mutlaka gidilecek uzun yollar vardu. Göründüğü kadar değildirhiçbir şey. Bugibi soruişaretlicümlelervarkafamda.Biranlamda riskleri göze alma cesaretini de veriyor. Çünkü hayatın bütününde evrensel sorularla karşı karşıya kalmaya başlıyorsun ki cesaretinartıyor. Demek ki yaşam enerjin ve savaşçılığın biraz bundan kaynak buluyor. Benim için bir son hedef yok çünkü belirlenmiş bir son yok. O bitmeyen bir süreç. Kuşku duymak, bitmeyen bir yolculuğu devam ettirmek cesareti. Dolayısıyla da beni Tunceli 'de, Hakkâri 'de, Datça'da, F tipi cezaevi eylemlerinde, her yerde görmeniz mümkün. Çünkü ben hayatı bir yandan anlamaya çalışırken, 'Anladım' diyeceğimbirgünün olmayacağını biliyorum aslında. Sadece anlamaya çalışmak çok önemli bir başlangıç diye düşünüyorum. Yorulduğun olmuyor mu? Hayatımdan yana, hissedışlerimden, yaptıklanmdan yana yorgunluk duymuyorum. Ama insanlardan yana yorulup ıssız bir adaya çekilme isteği duyduğum oluyor. Benim içinhayatta çok önemli bir şey var; samimiyet. tnsanlardan niye kaçıyorum? tşte bu samimiyetsizlik ya da içtensizlik durumuyla karşılaştığım zaman kaçmak istiyorum. Ama' Yorgunum' bana uygun bir sözcük değil. Adının anlamı kaos olan, evrenin dört ana ilkesinden ateşle bütünleşen bir kişilik olduğum düşünülürse doğal değil mi bu? Peki ya Türkiye koşullarından ötürü yorulmak... Maruzkaldığımızbu koşulları hak ediyor muyuz? Herkes zaman zaman çıkıp gitınck ister, ama o zaman da nereye gideceksin? Issız bir ada kalmadı. Gidebilmek çok önemli. Bundan yaklaşık 4 sene önce "Bir süre yok olacağım" dedim ve Berlin'e gittim. Bu söylediğin nedenden belki. Dış koşullar, yaşamak zorunda bırakıldığın durumlar, senin hiç istemediğin halde sana yüklenen anlamlar, beklentıler var. Bütün bunlardan kaçmak ve yeniden başlangıç yapmak için insanın kendini sı fırlamast çok önemli. Belli bir farkındalıkla gitmek çok önemli. Ama bunalmaktan söz etmiyorum. Gitmekteki cesaretten söz ediyorum. Yeni bir şeye başlamaktaki... O yüzden belki de beni popülerbirnoktada çok zor görürsünüz. Çünkü benbirnoktada durmam. Başka bir şeye başlangıç yapmak benim için daha eğlencelidir, şaşırtıcıdır. Hayatı biryolculuk olarak algıhyorum. Böyle bir dünyaya çocuk doğurmak istiyormusun? lkı yönlü bir duygu: Kendi bedenımde bir canlı üretmek, onunla karşılaşmak, özel bir tanhi beraber yaşamak olağanüstü bir şey. Ama bu dünya ilişkileri içinde böylesi bir yerde bunu hangi içtenlikle ve hangi noktada yaşayabıhrim, bunu da bilmıyorum. Bana utnutlu bir şey söylemeyecek misin,yeniyıladair? N'apıyım, hayat böyle... Ama aşktan söz edelim istersen...Bence en umutlu şey aşktır... Birufak şiirmı okusam, öyle mı bitirsem?.. Diyelim ki hastayız hemdeağır hem de ameliy'ath... ^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear