Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 Yelda Kaymakçı Reynaud. Yirmi altı yaşında, ilk uzun metrajlı filmiyle Antalya Film Festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Kaymakçı'nın öyküsü filmin ana karakteri Hülya'nın yaşadıklanyla kesişiyor kimi . kez. O yine de benzerlikleri değil, aynlıklan vurguluyor... Hülya'nın umudu Yelda'ya yabancı. O umutsuz . yaşıyor... CUMHURİYF.T DERGİ Acı çekersem giderim 1. Sayfanın devamı oyuncusuyum. Türkiye'de bir film çckmem mucize, çünkü böyle bir şey düşünmemiştim... Bu mucize nasıl gerçekleşti? Adam,geçenyılınhaziranında, Fransa'da bağlı bulunduğum ajansa faksla filmin sinopsisini gönderdi. Adam... Yönetmen Yılma/Aslan.Ozamanlartanımıyordumvcbcnimiçinbiradamdı. Sizi değil, herhangi birini arıyordu yani... Faksı her ajansa gönderdi. Bilmiyorum ncdcn, ajansım beni scçti, fotoğrafiarım, o güne kadar oynadığımkısa film kasetleritsviçre'ye göndenldı. On gün sonra Yılmaz asistanıyla birlikte Paris'e geldi. Hem benimle hem de başkalarıyla görüştü. Beş altı saat çalıştık. Bana Hülya'yı değil durumu anlattı,düşünmcmi değil durumu yaşamamı istiyordu. Kedı fare gibı oynadık. Nasıl bir oyundu bu? örneğin akıl hastanesindeki tuvalet sahnesinde, Nur Sürer tarafından "pıs pıs" diye rahatsızediliyorum.ÇalışmasırasındaSürer'in rolünü üstlenen Yılmaz "Sen" dedi "Bir karakteri oynama! Küçükbirçocuksun, ben seni rahatsız ediyorum ve tcpkini görmekistiyorumokadar."Bırycrde Yılmaz'ı ittim, düştü. Felçli de üstelik, ama güldü ve "önemli değil" dedi. Istedikleri hemen olmadı, ama bir şeylerbulayım diye hep bana bırakıyordu... Biz çalışırkcn Alman asistanı herşcyi çekiyordu. Iki üç hafta sonra Yılmaz bana "cvct" dedi, iki ay sonra da çekimlere başladık. Mektepli tiyatrocu musunuz? Tiyatroya 19 yaşında başladım. Bir yıl Fransa'nınenünlükurslanndanbinolanCours Florent'e gittim. Sonra Devlet Konservatuvarı'nınsınavınıkazandım.oradadaüçyıl tiyatrookudum. Yönetmen oyuncıısunu ararken başkalarıyla da ğörüşnıüş. Sizi seçiminde çok kültürlülüğünüzün etkisi var mıydı? Benim ilk tiyatro öğretmenim, Philippe Joiris gerçektcn çok büyük biroyuncuydusenenin sonunda her oyuncu üzerine bir ra por hazırlıyordu. Bana şöyle dedi: "Bak Kaymakçı, senin çok büyük bir avantaj ın var. tçin,zenginlikler,armağanlarladolu, çünkü sen on beş yıldan beri tek başına yaşıyorsun. Ama sakın yaşamayı unutma, yaşamazsan kültürünühiçbirşcylebesleyemezsin."Bencedcaktörbirmakine,besIenmeli.Kafanda bir imajilasyon yaratıyorsun, bu senin geçmişinledeilgili.herrolükendinlcbesliyorsun.. Yaşamak derken neyi kastediyordu öğretmeniniz? Hayatı,ilişkıleri,gitmeyivegörmeyi... Siz giftiniz ve gördiinüz mii? Ben on beş yaşımda evden kaçtım. Üç y ıl Mısır'da yaşadım. Bu beni çok besliyor. Çok ülkcye gitmedim, ama yine de dolaştım. Sanmayın ki, turist gibi, hayır.bu ülkelerde yaşadım... On beşinizde ne doldurdu da sizi, kendinizi dışarıya attınız? Ailem yetmişli yıllann başında işçi olarak Avusturya'yagitti. Fakirbıraileydi,mesela dcdem ve ninem çobandı. Annem dikiş y apıyordu fabrikalarda, babam tam olarak ne yapıyordu, anımsamıyorum... Seneler sonra durumlan iyileşti, ama artık benim ilişkim yokonlarla. Kaçarak tüm bağı da kopardınız mı? Evet, kopardım. Bak bana, sana bir şey söyleyeyim, insanlar bazen anlamıyor, arkadaşlarımdaanlamıyor...Evet, onlar beni annembabamdı, sen on beş yaşında bir çocuksan, eğer on beş yaşında evden kaçma ihtiyacın varsa, yeteri kadar sebebin de vardır... Yoksa neden kurdun ağzına teslim edesin kendini? Bcn gerçekten dünyayı tanımıyordum, kurdun ağzına, cangılın içine girdim... Bilmiyordumkisaf.hattasalaktım. Cangılayolculuk nasıl geçti? Trenlc Italya'ya kadar gittim. AslındaMısır'a değil, Madagaskar yakınlarında bir adada, Mauntius'da yaşamak istedim, herkesten, uygarlıktan, her şeyden u/.ak... 01madı, çünkü Italya'da benim paramı çaldılar... Çalıntı paranızı çaldırdınız yani... Tabii ki. On beş yaşında para mı olur? Babamdan çaldım. livden kaçıyordum, çaldım tabiı... Kendimisuçlu, hırsızfalanhissetmiyorıım, hafta yapmam gerekirse yine yaparım. Çünkü bunu yapmasaydım, bugün buradabulunmazdım. Asla,aslaasla... Italya'da ne bekliyordu sizi? On üç gün açlık. Hiçbir şeyim yoktu ve açlıktanölüyordum. Üstelik öylebirçantayla değil, bavullarladolanıyordum.Çocukluk, salaklık işte, kacarken bütün odaını boşaltıp bavullara doldurmuştum. Venedik 'te, o zenginşehriniçindeparasız.birparanoyayaşıyordum, çünkü biliyordum, polislerbeni bir tutarsa doğru eve gönderirlerdi. Buysa benim içinimkânsızdı, bir kez kaçmıştım.demek ki herzamankaçabilirdim... Bugün yirmi altı yaşınızda olduğunuza inanmak zor, on beşinizde nasıl kaçabildiniz polisin dikkatinden? Sana bir şey söyleyeyim mi, bavullaı^yaptı. Birçantamolsaydıyakalanırdım. Birde gururumvardı,bu benim babamınaılesinc çektiğim bir şey açlıktan ölüyordum, ama dimdik yürüyordum. Italya ne demek biliyordum, kötü bir sokağın içine girersem,bitecekti. 0nun ıçin geceleri hep tren istasyonlarındakalıyordum... Polislcr bir yana, nasıl kim.se dünüp de on beşindc kocaman vali/.lerle dolaşan birinebakmaz? Bir gün St. Marco Meydanı' nda oturdum, yorulmuştum. Subile yoktu, fıskiyelerden içiyordum. Buhikâycmc insanlar çok şaşırıyoramayemincdcrırn. . Pasaportumdaher şey belli değil mi'.; Bir insan yalan atabilir, amapasaportyalanatmaz. Hikâyeleranlatılır, ama pasaport hikâye anlatmaz. O gün,