Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7EYLÜL 1997. SAY1598 lı, Yüzlerce bakraç su al, bir milimeksilmez. Bakırtepe'yi farklı kılan busudurişte. Akılfikirermczbuişe. O y ükseklikte, o kayaların ıçinde, üstelik eteğinde bir tek göze bile yokken, o su; olsa olsa tanrı vergisidir. Coğrafya okumamış, yanardağ nedir, sönmiiş volkan nedir, birleşik kap nedir, bilmeyen insanlar için bunun başka türlüizahıolamaz. Bunun için orası bir ziyarettir. Çevreden bütün köyler, Alevi,Sünni,K.ürt,Türtköyleri bunu böy lc bilirler. Böylebildikleri için de, ondan dileklerde bulunurlar; hastalan iyıleşsin, gurbettekileri çabuk gelsin, ürünleri bol olsun.kızın gönlü olsun... Kimilerıne görc tarını vergisibirziyaret. Kımilerine göre sönmüş bir volkan. Özel Tim için ise daha farklı bir anlaını var. O yöre insanının, kültürüne, geleneğinc, inancına, kutsalına küfür etmeninbiraracı. Özel Tim, o yöre dağlarında PKK'li aramaya çıkar. Kaldıki.birPKK'liodağlarda kuş değil, kanncabile olsa barınamaz. Çalılık yok, meşe yok, orman yok, mağara yok, dcrin vadiler, sarp yamaçlar yok, ekrnek yok, su yok... Çevre köyler ise, lıepsi virane olmuş...(iöçüpgitmişleroraya buraya. Ncredeyseherköydc üçbeş evin bacası anea tütüyor. Kalanlaryaşlılar, kavruk yüzlü, gü/el gözlü, temiz kalpli, içleri sevgi dolu, sıcak Bakirtepe'den öyle beda . . . , . . . ., . Anadolu insanları... Ama vadan dilekte bulunmak ol T U r k U, A l e V l Sl, devletin gözünde hepsı suçlu. nıaz.Onakurbanadamak.di „ . . ., . . Özel Tim, Bakırtepe'ye lek tutmak, gidip ziyarct et o U n n i Sl... A m a kurban kesmck için, o kutsal sudan içmek için çıkmaz elbette. Arar arar ne bulur? Belki üçbeş kemik. Bunamı kızarlemek, rakı şişelerini de lar, başka bir şeye mi, çekerdenkleştirmekgerek. ler silahlannı, kurşunlarlar Dizi dizi yola düşerler... Bakırtepe'yi. Aleviler, Sünnilcr, Kürtler, "Bakırtepe'ye 1 loş GeldiTürkler...TraktöricadolmanızCanlar" levhasını,"l lızır danönceyayaçıkarlardı. De Dede, Bütün Seven Insanlakibirikisaatte.Üstelikyalı t O p l a n i r rırı Katkısı ile Yapılmıştır" nayakçıkanlardaolurdu. Dalevhasını,"YardımSandığı"nı, kurban pişirhadamakbulegeçsindiye. me ocağının bacasını, duvarlan, dilek ipleriKurbanlar kesilip, hazırlıklar yapılırken nin bağlandığı ocağı delik deşik ederlcr. bir yandan, rakı bardaklan dolııp boş.alır Kimc atılırokurşunlar? Ncye? öbür yandan. Bakırtepe1 nin suyuolduğugiKurşun çekirdeklerini ve boş kovanları bı rakıya kesse de bakraç bakraç rakı içsen toplamak gereği bile duymazlar. Üstelik bir bile kimseye dokunmaz. Ne kimse sarho^ olur, ne de berdoş... I falaylar çekilirken bir de.ocaktanaldıkları kömürparçaları ileduvarlara, kurt resirnleri çizer, MHP yazıları yandan, manilcr,türküler,demelersöylenir yazarlar. öte yandan. Kimileri,onea taşınaltinda arasında bir parçacıkda olsa toprakbulmaya çaKöyünmuhtantoplarçekirdekleri,kovanlışır,yalaryutar,herderdedevaımiş...K.imiları, bir kalbur dolusu. Alır kaymakama gileri şişelerine, bidonlarına su doldurur, asader ve sorar: Bakırtepe sadece bizim mi? ğıya köy üne indirmek üzcre, geienıeyenler Kaymakam yanıt verir: Evet haklısın. için... Bclkidc bir yolunubulup gurbette kiHepsi bu kadar. mivarsaonayollayacaktır. KimileridcsadcŞükrü Erbaş soruyordu y a; "Bu köy 1 üleri ce bir taş parçası al ır getirir, bulgur, un çuva nasıl kurtaracağız?" lının içineataeaktır.bereketlcnsindiye... DüBakırtepe'ninokuyusuna,birdalgıçmoş.e yatanlar, di lek ağacına çaput baglayanlar tor atıp, Bakırtepe'nin yazıyı sulayip, patadaolmazdeğit. tes,pancar,buğdayyetiştirdiklerinde. Bir de Özel Tim'i öğrettiğimizde.^ Bakırtcpeböylebirdağ. 5 Bakırtepe çevresindeki bütün dağlardan, Kepez'den, Bulakın'dan, Elkondu'dan farklıdır... Çünkü düzlüğünde bir çukur, çukurunda da buz gibi, tertemiz su vardır. Dilekte bulunur bu sudan Kürt'tü, BAŞKENT GUNLERİ Şaşılası "Bodrumlaşma"! MÜŞERREF HEKlMOĞLU B devletin gözünde suçludur, yüzden Bakırtepe 'nin gözü. Bir su var ki, abuzemzem. (Fotoğraf: Kerim Karsiı) ahrı Hoca "Bodrumlaşma" diyor. Çarpık kentleşmeyı, betonlaşmayı simgeleyen bir söz. Zeytinhkler arasında sıteler oluşuyor, dağlar, kıyılar inanılmaz bir hızla Bodrumlaşıyor gerçekten. Sarmısaklı pla|larındakı betonlaşmayı biraz hüzün, bıraz da öfkeyle seyrettim geçen akşam. Şeytan Sofrası da çok şaşırttı beni. Şeytanın sofra kurduğu tepede Ege'nın mavılığıne bulanmak çok güzel, ama çirkinliklerı gormekten gen kalamıyor ınsan! Doğamızı sevıyor muyuz, dıye sormaktan da... Bu hoyratlık, savurganlık sevgısızliği sergılıyor ancak. Bu güzelliklerin sahıbı bız değıl mıyız acaba? Bız değilsek kimler? Yerel yonetıcıler bu başıboşluğa nasıl seyirci kalabiliyor, sevgıden, kültür birikimınden yoksun olabılırler, ama çevreden hiç uyarı almıyorlar mı? Güneş batarken Cunda'ya gıttık, kıyı yolunda sıteler beyaz karabasan gibı, ama eskı evler, dar sokaklar güzellığini koruyor kıyıda. Rastgele bir bakkala dalıp kuru bakla ıstedlk. Gırit kökenli ihtiyar hiçbır yerde bulamayacağımızı söyledı. Bakla, engınar tarlaları parsellenmiş, evler, siteler yapılmış.Yalnız Cunda'daki tarlalar mı? Zeytinlikler de! Oysa Körfez'dekı kimı yerel yöneticıler bu bölgeyı ulusal parka dönüştürmeyı, doğasını gelıştırmeyi tasarlıyor. Ooğal ürünleri değerlendirerek yaşamayı... Pekiy, bunca zeytınliğe, zeytınyağı üretımıne karşın zeytinyağı ıthal etme kararına ne buyrulur! Bıraz kara mızah değil mı? Ayvalık'ta son durak Canlı Balık her zaman. Ali Usta'yı yitirdik, ama Ali Göreken orada lokantanın temel direklehnden biri. Tanıdığım zaman küçük bir komiydi, şımdi şef garson. Oğlu da yardımcısı tatil aylarında. Gelsin mıdye tavaları, kalamarlar, ardından barbunyalar, buz gibi Çankaya şarabı, karşıda tekneler, yaz bitıyor mu, başlıyor mu karar veremiyorum. Güzel bir gece, bir bağlama solosuyla sesleniyor, sonra bir gıtar solosu, günah işler gibi yavaştan, derinden. Derken tanıdık bir yüz görüyorum yan masada. Başkentin renkli kadınlarından bırı. Cınnah'ın başında güzel bir müzıkevi kuran, başkentlilere değişik tür müzik dinleten Feryal Gürpınar. Kımi kadınları çok seviyor güneş. Arkent'te annesiyle bırlikte geçirdıği günlerde güzel dinlenmiş, haylı esmerleşmiş, gözlerı parlayarak müzik dünyasından haberler veriyor bana. Benim de güzel bir haberim var size. CSO konserlerini daha güzel bir salonda izleyeceğiz artık. CSO'yu Sevenler Derneği Başkanı Güneş Gürseler'e teşekkür ediyorum. Dergimizde ve gazetedeki köşemde belirttığım konulara eğılıyor, bana da bılgı veriyor. CSO'yu sevenlere yaraşır bir duyarlık değil mi? Orkestranın seslendirdığı bellı yapıtların CD'lerinı yayınlamak yolunda guzel bir aşamaya varıldığını söylüyor Başkan Gürseler. CSO viyolonsel sanatçısı Ancan özasker'in "Kuruluşundan Günümüze Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası" adlı kıtabıyla sunulacak bu CD'ler. Yeni mevsimde CSO salonu da yeni bir yüzle karşılayacak başkentlilerı. Gürer Aykal'ın da desteklediği proje uygulanıyor, sahne duvarlan tahtayla, yerler parkeyle kaplanıyor. Havalandırma sorunu da çözüm yolunda. ODTÜ'de hazırlanan proje gerçekleşiyor. Kültür Bakanı Istemihan Talay da ılgıyle destekliyor projeyi. Tutarı elli bir milyar, ama konser salonunu çağdaş koşullara dönüştürmeyi RP'nin çağdışı bakanlarından bekleyemezdık! Onlar ancak dıni politikaya araç eden çabalara destek oldular. Neyse o günler geçti artık. Bir daha da gelmeyecek. Yaşadığımız karabasan herkesi uyarmış bulunuyor. Körfez'de kurtuluş yıldönümlerının kutlandığı günlerde Atatürk'ün tüm devrimleri yerine oturuyor. Belki de benim yorumum, ama imbat habercisi beyaz kelebekler gibı somut bir şeyler var havada, parmaklarımda hissediyorum. Belki anımsarsınız, CSO Anadolu konserlerının yeniden başlamasını da çok vurgularım yazılarımda. Kültür Bakanı Sayın Istemihan Talay da ilgı gösterıyor bu konuya. CSO'yu Sevenler Derneği Başkanı da güzel haberi veriyor bana. Mutlu bir olay bu, tekseslılığı yeğleyenler Anadolu illerinin, ilçelerinin çoksesli evrensel müzığı dınlemesinden hoşlanmayabilir, CSO'yu ya da bir müzik festivalini desteklemekten geri kalabilir, ama Atatürk'ün müzik devrimını anlayanlar doğru yolda. Sayın Cumhurbaşkanı Demırel'den ömek almak gerekiyor. Uzun yıllar CSO salonunda hiç ya da haylı az görmemize karşın şimdi müzikle çok ılgılı, konserlere gelıyor, salonun sorunlarına eğiliyor, alkışlarla destekleniyor. O alkışlar da tekseslılığe bir tepki değıl mi acaba? Orkestra ne çalarsa çalsın çoksesliliğın özlemıyle dinliyor halkımız. BASSO'nun yaz konserlerine kimler geliyor iyı tanımak gerekir. Sonra da iyi Güneş Gürseler: CSO'yu Sevenler Derneği 'nin sevgiyle çalışan başkanı. yorumlamak. CSO Salonu'nun 27 Mayıs Devrimi'nden sonra, Milli Birlik Hükumetı döneminde açıldığını genç kuşaklar biliyor mu acaba? Ahmet Tahtakılıç'ın Milli Eğitim Bakanlığı döneminde, eski sergıevı konser salonuna dönüştü. Çağdaş bir salon değil, ama Atatürk'ün müzik devrimini değerlendiren bir politikanın ürünü. Devrimden kaç yıl sonra! Kamil Karavelıoğlu'nun balkonunda bir çay sofrasında öyküsünü bir kez daha dinledim Sami Küçük'ten. Salonun bitmesı ıçın beş yüz bin lira gerekiyor. Arıyorlar, tarıyorlar sonunda Yassıada'da çekilen fotoğrafların geliriyle sağlanıyor bu para. Açılış konserı de bayram şenliğiyle izlendı. Tahtakılıç da, 27 Mayısçılar da, başkentli müzikseverler de çok mutlu. Atatürk'ün müzik devrimine bir katkıda bulunmanın sevincinı paylaşıyor herkes. Aradan otuz yedi yıl geçti, konser salonu yeni bir yüzle açılıyor bu mevsim. Başkent çağdaş bir salona kavuşamıyor bir türlü. Ama kavuşacak elbet. Bir değil, birkaç salon açılacak, binlerce kışı ızleyecek konserlerı. Genç orkestralar oluşacak, ne guzel konserler verecekler kimbılir.^