Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 EYLÜL 1997. SAYI 600 Bir ay geçmeden bu kavak dalının kavakandığını görünec çok sevinerek durumu ıasta yatan anneme anlattım. Herhalde beüm çocuk sevincime bakıp, o da sevindi. Se;iz ay sonra da 30 Kasım 1914'te hayata gözerini yumdu. (...) Sonra hermemlekete gidi,imdc ilk işim, 'Doruk Mezar'da yatan anıemden sonra "kavağımı' ziyaret etmek »lurdu. Yıllar geçti. Avrupa öğreniminden sonra ^orum'agidınce,kavağımıngövdesininneedeyse armut ağacının iç kovuğunu dolduacakkadarkalınlaştığinı veboyunundacani minaresiy le yanş ettiğini gördüm. Bu ka/ağa hcrkes artık 'Ulukavak' diyordu. Çoum'unkıyı mahallelerindenbiri deeskidcn, >eri 'Ulukavak' adını taşır. Kimbilirkaç yüzn\ öncehangi kavaktan almıştır adını. (...) 1965 'ten beri ne armut ağacı, ne benim ulu ;avakne de mermerine kenetlcnmiş zincire akılı, pırıl pırıl kalaylı küçüktasıyla 'ArmutuÇeşmesi' var artık. (...) Bütüncaminin avusu kaba bir betonla kaplanmış. Bilindiği »ibi 'beton uygarlığı' çağındayaşıyoruzarık... Bereket versin çatısı sağlam meşe direkleine oturtulmuş şadırvana dokunmamışlar. ...) Ben bu şadırvanı çok sevcrim ve yüreken sevdiğim insanlara göstermekten büyük îevk duyarım." Bu satırların yazıldığı günden bu yana 'beton uygarlığı "nı büyütmek için uğraşıp iuruyoruz. Kentimiz Çorum giderek daha ia betonlaşıyor, ne yazik ki; "tarihi eserler" Dile!.. Ulu Cami benim de, çocukluğumdabahjesinden sayısız kez geçtiğim; hele, o şadırvanıylabelleğimdesilinmeyecekbiryeretmiş "kutsal" biryerdir. Birdekarşısındaki Istiklal llkokulu. Annem, benim ilkokula başladığımyılakadarlstiklalllkokulu'nun öğretmenlerindendi. Beni de, çoğu günler okula giderken y anında götürürdü. Annem, yanında öğretmen arkadaşlan, çevrelerinde hoplayıp zıplayarak yürüyen ben; birlikte, yolu kısaltmak için olacak sanınm, UluCami'nin bahçesinden geçerek okula vanrdık. Çocukluğumun belki de, en özlemle andığım günleridir o günler... UluCami'yebirpazargünügittim. Sanki, birtatil gününün sessizliğinde anılarla daha iyi beraber olabilccektim. Arulardaki göruntülerle karşımdaki göruntü elbette birbirinden farkhydı. Her şey bir saniye içinde bile başkalaşıyordu. Hiç olmazsa bir anlık görüntüyü kalıcı kılabilmek için, fotoğraflar çektim. Aradan zaman geçecek, bu fotoğraflarada bakıp "geçmişzamanolurki..." diyeceğizbelki de... Sonra, H. V Velidedeoğlu'nun " Yol Kesen Irmak" adlı kitabında "Hezârfen Abdullah Ağabey ve Turan Guneş" başhkh yazıyı okurken, yazının Abdullah Ağabey ile ilgili Ulu Cami'nin 1931 yılına ait birfotoğrafu Hıfu Veldet, çocukluğunda evin suyunu bu caminin çeşmesinden taşıdığını anlatıyor. ilkbölümünde çok iyi bildiğim bir ev ile, bu evde geçen iyi anımsadığım bir olayla karşılaşınca şaşınp sevinmiştim doğrusu. "Bin marifetli anlamına gelen 'hezârfen' nitelemesi eskiden herşeyden anlayan çok bilgili kişiler içinkullanılırdı. (...) Çocukluğumda, büyük amcamın tek oğlu Abdullah Ağabey için babamın; 'Bu oğlan bir hezârfen olacak galiba.' dediğini anımsanm. (...) Aylarca uğraşarak herparçasını kendi eliyle oy a oya karaağaçtan yapıp cilâladığı tenteli yaylıarabasıadetabirsanatyapıtıolmuşve yukanki sözü babam bu minyon arabayı görüncesöylemişti. (...) Abdullah Ağabey büyüyünce yine kendi eliyle bir ut yaptı ve ölünceye kadar evde onunla, her fasıldan havalar çaldı. Çorum ldadisi'ni bitirince Osmanlıca bilgisi, düzgün, güzel yazısı sayesinde vilayet tahrirat katipliğine ve daha sonra başkatipliğe atandı ve oradan emekli oldu. lçkiye düşkün olduğundan, Ibrahim Çayın denilen yerdeki bağının üzümünden bir yıllık şarabını kendisi yapar; her akşam evine gelince udunu çalarken ya da gramafonundan Hafız Burhan, Hafız Yaşar gibi ustalann gazellerini dinlerken şarabını yudumlardı. 'Benim huyumu hiçbirkadınçekemez'diyerekhiçevlenmemiş; ama, son yıllannda biri öğretmen emeklisi olan iki dul ablasının geleceğini düşünerek, tek katlı birev yaptırma girişimine geçmişti. Bunun planını kendisi çizmiş, kalp yetmezliğine aldırmadan ustalann başından Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Çorumlu idi. Yazdıklan arasında sık sık çocukluğunun Çorum anılanna da yer verdi. Eskinin asma bahçeli Çorum'unda Hıfzı Veldet'li bir gezinti... aynlmamış; dahası onlarayardım ederek yapımı çabuk sona erdirip kendisini ve birlikte yaşadığı ablalannı kiraevindenkurtarmanın sevinci içinde tam yemiş yaşındayken oraya taşınmıştı. Yeni evine taşındığı gece neşe içinde banyo yapmış; her zamanki gibi yemekte bir bardak şarabını içmişjvakti gelince odasına çekılip uykuya dalmış. Ertesi günü kendisini yatağında cansız bulmuşlar. Böylece 'Hezârfen' Abdullah Ağabey yaşamı hep hiçe sayarak yaşadı ve bu nedenle de toprak ananın bagnna güçlü ve yürekli olarakgirdi." Benim ise bu ev ve bu olaya tanıkhğım şöyleydi: tlkokul ikinci sınıftaolduğumyıl, Çorum'da o zamana kadar oturduğumuz BahçelievlerMahallesi'nden, kendi evimizi yaptırmak üzere Üçdutlar Mahallesi, Stad Sokağı'ndaki arsamızın karşısındaki eve kiracı olaraktaşınmıştık. Şimdi kentinmerkezine çok yakın sayılan Stad Sokağı 'nda o zaman yedisekiz ev ancak vardı; evler tarlalann içinde gibiydi.Bizimarsamızcaddcden sokağımıza girince sağ tarafta, taşındığımız ev ise sol tarafta kalıyordu. Bitişiğinde ise (Stad 2. Sok.) yenı yapılmış, tek katlı, şirin, kırmızı bir ev vardı. Yeni taşındığımız için yabancılık çekiyorduk. Bitişiğimizdeki kırmızı küçük evde ev sahibinin taşındığı gününgecesivefat ettiğini üzüntüyleöğrendik. Çevre öylesine ıssızdı ki, annem hemen ölü evine yemek yapıp götürmüştü. Işte, y itirdiğimizbukişiH.V Velidedeoğlu'nun Abdullah Ağabeyi; şirin, kırmızı ev de onun yaptırmışolduğuevidi!.. Şimdi o çevrede, apartmanlar arasında sahibi değişmiş olarak kalan sayılı ufacık evlerden biri de o kırmızı ev. Sanıyorum, Çorum'da zamana karşı olduğu gibi direnen bir bu ev var. O zaman yaptırdığımız evimizin yerini de yakında bir apartman alacak. Anılara kanşacaklannı düşünerek bizim evimizin de, küçük kırmızı evin de fotoğraflannı çekip albümlere yerleştirdim. Şimdi hepsi anılarakanşıpgiti. Bir Ulu Cami var, bir de küçük kırmızı ev. ^ 1939 tarihli bir Çorum fotoğrafu Çorum. Kıvhrmak üzerinde tarihi Koyunbaba Köprüsü (1982).