27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERGİ Mitolojiden bahar aşklan Menekşeler, badem ağacı, kan ve mitoloji. Tarih öncesinln tanrıları arasındaki aşk dedikoduları ve her yıl yeniden yaşadığımız baharın söylenceleri... R.ale'yi gezdiren Oğuz Alpözen'den başkası değildi. Otuz beş yıl içindeki değişim gerçekten birmucize gibiydi. O dikenli çalılar, moloz yığınlarınm yerini yemyeşil ağaçlar, bitkiler, renk renk çiçekleralmıştı. Oğuz Alpözen, Bodrum Kalesi'ni doğal bir bitki ortamına kavuştururken bölgesel bitki örtüsünü esas aldıklannı, aynı zamanda efsanelere konu olan bitkileri seçtiklerini söylüyor. Bitki olarak da efsane olarak da Ege çok zengin. Bir anlamda sadccc sualtı arkeolojisi değil, aynı zamandabir"Mitolojik Bitkiler Müzesi" de kurmuşlar. Müzede bitkilerin yanına tanıtıcı plaketler yerleştirilmiş. Bodrum Kalesi'ni Gülşen Alpözen'in "Bodrum Kalesi'nin Ağaç ve Çiçekleri" başlıklı yazısının verdiği ilhamlageziyoruz. Birden Oğuz Alpözen'in yerini Romalı yazar Plinius (MÖ 23 MS 79) alıyor. Bizi kalenin kapısına doğru götürürkcn: "Ağaç ve ormanlar, doğanın insana sunduğu en mükemmel armağanlardır"diyor. Kaleyegirincebiziçiçeklerin ve bahann tanrıçası Flora'yla tanıştınyor. BirandaetrafımızıNympheler, Dryadesler, Hamadryadlar, Niadlar; çiçek ve ağaç perileri sanyor. Dansedip, şarkılar söylüyorlar. Onlann eşliğinde bahara merhabadiyoruz. Inanılmazbir^ölenbu. Çınar ağaçlannın gökyüzünü kat kat ormanla doldurup ycşile boyayan yapraklannın genis gölgesinin içinden geçerken Flora, "Marsyas'ı hatırladınız mı?" dıyor. Apollon'un flüt yarışmasında yenemediği satyr Marsyas'ınderisiniyüzüp çınar ağacınaastığını söylüyor. Birazürküntü ile çınar ağaçlarına baktığımızı görünce, "O ağaç Delphi'deydi. Bunlar değil" diyor ve neşeli bir kahkahaatıyor. Flora kayboluyor... Iç kaleye doğru yol alırken Flora birden ortadan kayboluyor. Sonra bir köşede rengarenk çiçeklerin içinde Nympha penleriyle birliktedansederekkarşılıyorbİ7İcri.Çiçekler güzel, çiçeklerkadar güzel Nymphaların danslan zarif, bir şiır gibi ntmlı. Ancak çiçek öykülerindençoğuaciklı. Flora bir sümbül tarhının içinde dansederkenbiryandandazavallıllyakınthos'unşarkısını söylüyor. "1 lyakinthos ileTanrı Apollon can ciğer arkadaştı. Rüzgâr tannsı Zephyrosonlankıskanırdı.BirgünApollon Hyakinthos'la yarışıp disk atıyordu. Zephyros bir rüzgâr estirdı. Disk gidip Hyakinthos' un başına çarptı. O güzel başı kandan görünmezoldu. Veruhuonuterkettı. Apollon çok üzüldü: 'Ah, senin yerine ben ölseydım' diyeağladı.Kanlarınındöküldüğüçimenlerden bir çiçek çıktı. Apollon çiçeğe Hyakınthos.yanı sümbül adınrverdi." Bizsevinçyaratıcısümbüleüzüntüler içinde bakakalırkcn Flora hiç oralı değil gülüp oynamayadevamediyor. Bızlerıbirmordenizin içinde menekşelere kavuşturuyor. Yeni bir şarkıya başlıyor: "Phyrgia'da tanrıça Kybele'ye adanmış Agdos adlı bir kaya vardı. Zeus Kybele'nin peşindeydi. Amaonunla birleşmeyibaşaramadı.Tohumu Agdos kayasınadöküldü. Butohumdan Agdistasdoğdu. Agdistas hemerkek hem kadın bir 'hünsa'ydı. Dionysos onusarhosjederekerkeklik organınıkesti,fırlatıpattı.Organbirbadem ağacı oldu. Irmak tannsı Sangarios'unkızı su perisi Nana bu ağaçtan bir badem kopardı. Bademın içini ondan daha beyaz olan göğsünde sakladı. Badem aklığı onun teninin aklığı içinde eriyerek birbirine karıştı. Nana'nın içini bir baygınlık kapladı. Uyandığındabademden gebe kaldığını anladı. Zamanı geldiğınde bir oğlan doğurdu. Adına Attes dedı. Attes büyüdü. Çok yakışıklı bir delikanlıoldu. Bir anlamda babası olan, ancak artık tam birkadın haline gelen Agdistas ona vuruldu. Attes ondan kaçtı. PhrygıakralıMidas'ınkızıylaevleneceğısıradaAgdistasçıkageldi. Attesçıldırdı. F.rkeklikorganını kesti ve öldü. Toprağa dökülcn kanlanndan işte bu menekşeler bitti. Kendisi de bir MURAT URAL Y eraltındaki "öte" dünyanın tannsı "görünmez" Hades, tannlann tannsıZeus'labereket tannsı "saçıgüzel örgülü" Demeter'in güzel kızı Perscphone'ye vurulur. Nysa vadisinde çiçek toplayan genç kızı kaptığı gibi yeraltındaki ölülerdünyasınakaçınr. Annesi Demeter büyük üzüntüye kapılır, ne ekinlc ne hasatla ilgilenir. I ler yanı kıtlık sarar. Zeus işlerin kötüyegitmesiüzerineHades'ePersephone'yi serbestbırakmasını emreder. Ama Persephonc yeraltında tek bir nar tanesı yemiştir. Bu nedenletamözgürkalamaz. Yılın üçte ikisini yeryüzünde annesınin, kalanı da yeraltında kocasınınyanındageçirmekzorundadır. Persephone yerin altına gidince Demeter üzülüp yemeden içmeden kesilir. Doğa da onun acısına eijlik eder vc tarlalar boş kalır. Dünya soğur. Kışgelir. Persephone yeryüzüne çıkınca Demeter sevinir. Doğa onun sevincine esjik cder. Tohumlar yeraltında çatlar ve filizler uç verir. Dünya yeniden canlanır. Bahar ılık vc güzel kokulu nefesiyle ortalıktadolas.mayabas.lar. Dünya renk renk süslenir. Hemen her topluluğun efsane hazinesinde dünyanın ölümü ve yeniden doğumuyla ilgilibirsöylencevardır. Ancakhiçbirisi,kıs, ve baharı bir genç kız ve annesi ile özdeşleştiren, Persephone söylenccsi kadaretkileyici değildir. Persephone'ninçiçektoplarken kaçırıldığı Nysa yöresinin izleri, Dionysos'la birliktetaHindistan'dakiNysa'yakadaruzanır. Bu nedenle antik dünyada Dionysos kültüne bağlı olarak birçok Nysa bulunuyor. BunlardanbirisidebugünAydın'ınyakınındaki Sultanhisar'daki antik Nysa kenti. Hades1 in Persephone'yi hangiNysa'dan kaçırdığıbilinmiyor. Ama, EgeBölgesi'ndebaharıngelişiveçiçeklerinbirbaşkalığıkarşısındaPersephonc'ninbizimNysa'dankaçınldığı, dünyaya tekrar geri döndüğünde, gerçi yeraltı ülkesınin kapısı dünyanın "batı ucunda" bir yerdc oUa da, doğruca Ege'ye geldiği ve Nysa'nınçiçeklerinitopladığısöylenseyeridir. **• Bahara Bodrum Kalesi'nde merhabadiyoruz. Bodrum Kalesi'ndeki Sualtı Arkeoloji Müzesi'nınMüdürüOğuzAlpözen,müzeyi dünyanın sayılı müzeleri arasınasokan, etkileyicı arkeoloj ik eserlerin ve batık gemi buluntulannın sergilendiği mekanlan çevreleyen doğal ortamı bize tanıtıyor. 1962 yılında, kurucu müdürü Haluk Elbe, Bodrum Kalesi ilc ilgili şu ıfadeyi kullanmış: "Artıkkalenin içindeyiz. Alanmoloztaşlan.dikenliçalılar, sağa sola saçılmıi}, devrilmiş taşlarla dolup taşıyor Dörtbirçevreyi yabani otlarsarmış,". Onun kaleyi doğal müze halıne getirme çabalanna, aynı yıl lstanbul 'dan gelen ve sualtı dalışlarınakatılan genç bir arkeoloj iöğrencisi de tanık olmuş. Elbe bu gencin önce yardımcısı olacağını ve gün gelip müzeye müdür olarak atanacağını, düşünmüşmüydü bilemiyoruz, ama hayat böyle gelışmışti. Otuz beş yıl öncesinin genç öğrencisı bizlere
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear