Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6NİSAN1997. SAYI576 Umuda Yolculuk, Aşağıdakiler, Öç Zamanı, Kerime: Nuhun Gemisi... Bu filmlerle, Avrupa Sineması, kendisinden farklı bir kültürü, Türkler'i anlatıyor halkına. Sancılı yolculuklar, yabancılık^ aynmcılık, iki kültür arasmda bocalamak fimlerin ana temasını oluşturuyor. Alman filmi Aşk, Yaşam ve Ölüm ise Istanbul Uluslararası Film Festivali'nde buluşuyor seyirciyle... geldiğine inanıyor ve şöyle diyor: "Birinci dünya ikinci dünyayı sömürüyor, üçüncü dünyaherkes tarafından sömürülüyor, dördüncü dünya insanlan, örneğin filimdeki Türk aile, yurtsuz ve vatansız dolaşiyorlar: Çünkü onlan artık kimse istemiyor. tnsanhğa yardıma, zayıf ekonomileri güçlendirip fakirliği ortadan kaldırmaya harcanması gerekenparalaruzayprogramlarınaakıtılıyor. Bir gün plütonyum patlayacak, her şey bir andasonaerecek." Aşk öyküsüne gelince, evden kaçıp onsekiz yaşına basana dek orman sığınağında saklanan Feride, özgürlüğüne kavuştuğu gün sevgilisinin kolunda samanyoluna doğru kararlı adımlarlayürümekyerine, başmayemeni bağlayıp ailesiyle birlikteköye dönüyor. Hemen her izlcyicinin eleştirdiği bir son. Avrupa'da büyümüş, akıllı, açık düşünceli bir genç kız nasıl olurda böy le bir gelecek seçer kendine? Curiel karamsar: "Avrupa'da kalıpta ne yapacak? Istenmediği, küçük görüldüğübırülkedeonunebekliyor? Feridelergeri dönmeli, sistemi içerden değiştirmeye çalışmalı." Sunnamlı baba ile Endonezyalı ananın Hollanda doğumlu oğlu (teni oldukça koyu) Hcrbert Curiel Avrupa ırkçılığını çok yakından tanıyor gibi. Bu açıdan görüşlerine tümüyle katılmasak bıle dinlenmesi (ve de izlenmesi) gereken birtanık. BAŞKENT GUNLERİ Aşk, Yaşam ve Ölüm... Mathias Allary genç bir Alman. llk filmi "Franta" ile ilgi çekti birkaç yıl önce. Eşi Esma Yılmaz ile birlikte ufak bütçeli ama içeriği zengin fılmler üzerine çalışıyor. Son filmi "Aşk, Yaşam veÖlüm"Esma'nıngençkızhk anılanndan yola çıkıyor: "Babam çok baskı yapardı. Dışan çıkmamıza izin vermezdi." Almanya'da büyümüş Esma. "O günlerde" diyor "Bir Alman bizim eve telefon etmeye başlamıştı. Salt konuşmak için. Bu olay beni bir süre oyaladı." "Aşk, Yaşam ve Ölüm" de genç kızın beş aydır kendini evin dört duvan arasına kapamasının nedeni, dışarıdaki olay lar. NeoFaşist Almanlar Türk evlerini yakıyor, Leyla'nın arkadaşı Nesrin de böyle bir yangına kurban gidiyor. öbür yanda bir manav dükkânı işlcten Paul'un garip bir tutkusu var. Ayaklar ve ayakkabılar. Gelişigüzel numaralar çevirip kadınlara telefonda nasıl bir ayakkabı giydiklerini soruyor, kuşkusuz çoğu suratına kapatıyor almacı. Bir gün Leyla'nın numarası düşüyor ve bilinmeyen bir nedenle genç kız çıplak ayaklanna bakarak lame bantlı şık bir Italyan ayakkabısını betimliyor. Çok sevinen Paul artık her gün aramaya başlıyor ve her gün Leyla onuniçinbirbaşkaalbenili ayakkabı yaratıyor.Tüm bu gibi olay larda olduğu gibi gizem perdesini kaldırma tutkusu ağır basıyor bir süre sonra. Birbirini tanımak istemiyle yanan iki genç mezarhk bahçesinde buluşmaya karar veriyorlar. Paul' un o müthiş şık ayakkabıların kadınını kolaycatanıyabileceğinden hıç kuşkusu yok, oysa Leyla'nınayağındakiler lastik ayakkabı.. . Bu arada koşut y ürüyen başka yaşam öyküleri de anlatılıyorfilmde.Yumuşak yürekli Paul ilemeslek arkadaşı Simon'la, 'Don Juan' Sinıon ile kız arkadaşı Laraarasındaki çatışmalar; Leyla'nın yabancı bir ülkede başını suyun yüzeyinde tutmaya çalışan ailesinın gösterdıği çabalar, hepsi günlük yaşamdan insan manzaralan... Yönetmen Allary, ille de Türkler' i anlatan bir film yapmaktan kaçındığını,konununherhangibirkültüreuygulanabileceğini savunuyor. Bu açıdan başarılı sayılabilecek, "Aşk, Yaşam ve ölüm" Istanbul Uluslararası Film Feştivali'nin dünya sınemasının genç yı ldızlan böl ümünde izley icıyle buluşuyor. ^ Konservatuvarda bir akşam D oyuncu sayısı dondurulmuş durumda. Yeni tiyatrolar da açılmayınca o tutkulu, yetenekli ünya Tiyatro Günü'nü Ankara Devlet gençlere çalışmak, parlamak alanı kapanıyor, Konservatuvan'nda son sınıf halkımız da onlardan yoksun kalıyor. Tiyatro öğrencileri ızleyerek kutladım bu kez. toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, eğlten J.P. Sartre'ın Sinekler oyununu sergilediler. bir okul ama bugünkü hükümetin konuya Soğuk bir mart gecesi, ölümün ötesine sıcak baktığı söylenemez! Hatta geçmiş uzanarak, pışmanlığın ürpertisini iliklerimizde hükümetlerin de, kaç imamhatip lisesi var, hıssederek, Tahsin Yücel'in güzel çevirisinde kaç konservatuvar! Dahası, parlamentoda Sartre'ın gizemıne dalarak... Güç bir oyun, onlarca komisyon arasmda kültür komisyonu ama güzel oynadı öğrenciler. Sevgiyle, yok hâlâ Pekiyl, kaç bakan, milletvekıli, umutla alkışladık onlan, okul tiyatroya, operaya, konsere, bitince hangi sahnelerde nasıl baleye gidiyor? Oysa Ismet parlayacaklar kimbilir! Oyundan Inönü öğle yemeğini sonra Ali Doğan'ın odasında Cebecı'deki konservatuvarda söyleştik bir süre. Lemi Bilgin, yiyor başbakanlığı döneminde. Erhan Gökgücü, öteki öğretım Yalnız okulu değıl, çevreyi de üyelerinden çok ilginç öyküler etkiliyor bu ilgi. Beşevler'deki dinledik. Cebeci'ye, eski eski bina, yeni ve çağdaş bir konservatuvara uzandık sonra. salona kavuşursa, güzel Bu köşede çok yazdım, yine konserlere, oyunlara da sahne belirtmek istiyorum. Eski olur, etkinlikler çevreye de konservatuvarın Mamak yansır bence. Ali Doğan ve Belediyesi'ne verilmeslni içime arkadaslarına başarılar sındiremıyordum hiç. Başkentln diliyorum. tarıhsel yapılarını korumayı, Başkentten Çanakkale'ye değerlendirmeyı yönelıyorum. Sevgılı arkadaşım öğrenemiyoruz. Kızılay bınasını Profesör Sevim Buluç'un yıkıp gökdelene dönüştürmeye anısına. Artık dünyamızda değil, başkentli mimarlar, dahası bir trafik kazasında yaşamını mımarlık fakülteleri nasıl sessiz yitirdi ama ölüm son değil her kaldı anlayamıyorum! Bahçe zaman, dostluklar ölmüyor, içinde ne güzel bir yapıydı sevgı, saygı derinleşiyor, ODTÜ Kızılay, adını taşıyan alana öğrencileriyle Profesör Doktor diken türü saplanan bir beton Mete Tunçoku'nun Çanakkale yığını şimdi! Bitmek bilmiyorl gezisi de bir sevgi gezisi. Ören Devlet Konservatuvarı da yerleri, Gelibolu Ulusal Parkı'nı Cebeci'den Beşevler'e taşındı Sevım Hoca ile birlikte ama bittiği söylenemez. Çağdaş dolaştılar. Güzel düşler, bir sahnesi yok hâlâ, Sahnesız özverilerle açılan 18 Mart bir konservatuvar düşünulür Çanakkale Dosyası'ndan mü? Yirmi yılda bir sahneye sayfalar okuyarak. Yazarken kavuşamıyor Devlet öfke de bastınyor, 18 Mart Konservatuvarı. Acı ama Üniversitesi'nin ilk kurucu gerçek, görmezlikten rektörü Profesör Tunçoku. gelemeyiz, bugünkü durumuyla Sevim Buluç da ilk sevgisizliği, ılgisizliği sergiliyor dekanlanndan biri. Arkeoloji Konservatuvar. Oysa onurlu bir Bölümü'nu o kurdu ama büyük tarihi var, kurulduğu zaman çok düş kırıklığı yaşadı çok değerli, her dalda uluslararası geçmeden. Rektörü görevden düzeyde kişiler ders verıyor, aldılar, kaç kez karar verildi, sahnelerimizi parlatan haksız ve siyasal bir karar dıye operacılar, oyuncular, çalgıcılar, nitelendi ama görevine dansçılar bu çatı altında dönemedi, hâlâ bekliyor. yetişiyor. Yedıveren türü Vaktiyle, başkentin en güzel, üretken bir kuruluş ama son şık, zarif kızlarından biri Sevim yıllarda yeşermeyı değıl solmayı Buluç, başkentı güzelleştiren sergiliyor nerdeyse! Yeni müdür kadınlardan bırı. Ankara'yı Ali Doğan ve arkadaşlarına bırakıp Çanakkale'ye, yeni bir kolay gelsin! Konsevratuvarın yaşama gitmek kararını saygıyla çağdaş düzeye ulaşması, güzel düşünürüm her zaman. Bir bir üretkenlığe kavuşması için Cumhuriyet kızına yaraşır bir yürekli çabaları var. Geç karar, diye yorumlarım. Hayalleri saatlere kadar uzayan gerçekleşmedi ama güzel bir söyleşimlzde Sartre'ın oyunu da gerçeği, arkeoloji dalında başka bir anlam kazandı tırmanışına karşın yeniden doğrusu. Belli görevlerin başlamak gücünü kanrtladı sorumluluğu üstlenemezse Sevım Buluç. ölüm pişmanlık kaçınılmaz ama yıldönümüne rastlayan günlerde hoşgörülemez! Tiyatro öğrenimı küçük bir yolcunun. ıpek gıbı bir yapan geçler arasmda başka bebeğin aileye katılması da fakultelerde okuyan parlak güzel bir olay bence. Adı Sinan. dıplomalar alanlar da var. Ayşe ve Burak Güven'in oğlu, Örneğin ODTÜ Fizık Bölümü'nu Mükerrem ve Metin Güven, birincilikle bitiren delikanlı, Filiz ve Reşat Arım'ın da diplomasını annesine, babasına Ankara Devlet torunu, bir dede hukukçu, öteki veriyor, Tiyatro Bölümü'nde diplomat, ama mimarların Konservatuvarı 'ndan öğrencilığe başlıyor yeniden. yetişenyıldız sanatçılar... ağırlığı var ailede, büyük dayı Ailesı tiyatro öğrenimine karşı Ragıp Buluç. Genç bir mimarın çıkınca böyle bulmuş çözümü. Çünkü küçük oğluna Sinan adını vermesı çok hoş. tiyatroya tutkusu var. O güzel oyunlar da bu Güzel çağrışımlar yapıyor, Koca Sinan'ın tutkuyla oluşuyor kuşkusuz, bu tutkuyu yapıtları gibi güzellikler anımsatıyor. Kimbilir değerlendiren çağdaş eğitimle. Devlet bu küçük bebek de mimar olur belki. Adını sahnelerinde bir gerileme varsa onun nedeni güzel taşımasını diliyorum. Martın üçüncü de konservatuvarda aranmalı bence. Yıllar haftasında üç doğum birden kutladım yakın boyunca konservatuvarda kimler ders verdi, çevremde. Nerdeyse dördüncü kuşağı belli bir düzey inişe mı geçtı, tırmanışa mı selamhyorum, dinmeyen bir özlemle tum sorusunu İyi yanrtlamak gerekir. Elbet bir de çocuklara barış içinde bir yaşam diliyorum. konservatuvar sonrası var. Deulet Sartre'ın söylediği gibi, varoluşun bilinci Tıyatrosu'nda ve ona bağlı sahnelerde IVtÜŞERREF HEKİMOĞLU "Umuda Yolculuk" bir Koller filmi ve 1991 'de "En iyi yabancı film " Oscar'mı aldu..