Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET DERGİ Lütfen beni korumayın! BERAT GÜNÇIKAIN Doğrusunu söylemeli, ebeninbirhatasıyoktubu işte. Birgenetikuzmanına götürülsc, büyük ihtimal baştan savılacaktı. Otuz beş y ıl sonra bile inanmayacaktı ağlayarak doğduğuna, o keskin bir çığlıktı... Neleryoktuki, o ilk seste... "Madem doğdum... madembeni doğurdunuz... madem dünya diye bir şey var... madem yaşay acağım... siz bilirsiniz..." Yer Artvin'di, y ıl 1962, mevsimlerden bahar... Babası memur, annesi ev kadını, beş kardeşin en büy üğüydü, kütüklere ismi Hülya olarak geçti, Hülya Karakaş. Saçlarının dikliğini hiçbirtarak indiremeyecekti, gözlerindc canavarlarla dolaşacaktı hep. "Kemalettin Tuğcu" kuşağı olarak yer alacaktı ülkesininyakıntarihinde.Çekirdekyemcnin teşvikedildiğisinemalarda, siyahbeyaztelevizyonlarda gördüğü Türk Filmlerinden kareleriTuğcu'nunkitaplarındansayfalarla birleştirdi çocuk bcyninde. Seyircisiz, alkışsız sahnclcr kıtrdu, sahneler bozdu düşlerinde.Liscde, Ismet Küntay'ın'TozluÇizmeler"iyle sahncyc tırladığmda anladı, "Uen asla bir memur olamayacağım, bir bankacı da..." O yaşa kadar kimselere anlatamadığı kcndisini,orada sahnede konuştıırabildigini gürdü. Halkevleri'nde yeraldı sonra. "403. Kilometıe" isimli oyıında tek kadındı ve rolübirorospuyclu. Yıllargeçecek.burol hep izinisürecekli... 1 ,isc bittigindc, o güne kadar"Bir gençlik hastalıgıdır, gelip geçer" deyip her oyunda peşinibırakmayanannevebabasınındudaklannı uçuklattı, "Ben tiyatrocu olacağım..." Kapıaralıklarındansüzülüpkulaklannagclen dcdikodularlakızları arasında kaldı Karakaşlar. Hülyaisebusavaşıçoktangörmüş, safında bir başına bütün kaleleri, surlan yıkmaya hazırlanmıştı. Kimseyi ikna etmeye çalışmayacaktı, buna harcayacak zamanı yoktu. Valizini toplayıpOrdu'yagitti. Ordu Belediyesi'nin Karadeniz Tiyatrosu'nun profesyoneloyuncularıarasınayazıldı.Ortam politik, üç yıl o oyundan bu oy una taşındı, Evler Evler... Şimdi yirmiliyaşlannınbaşındaydı. Konservaruara gitmek düştü aklına, hemen arkasından da böyle bir eğitimin yanlış olduğu. Üniversitesınavlarınagiriptstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi 'ni kazandı. Sırada tstanburdayaşamak,"Bizans'tabirsudaınlacığı olmak" vardı. Bir yanı öğrenci ama yüreği tiyatroda, bildiği, duy duğu tüm kapıları çaldı.Birtiyatrodandiğerinekoştu. Kimilerine asistanlık yaptı, üniversite topluluklarındaoynadı. Sudamlasınereyekaçacağını bilmiyorduamaoduygupeşinibırakmıyordıı, "Bcn bu işi halledeceğim, başaracağım..." Gözlerinde canavarlarla dolaşmakyetmiyordu, düşündügü kadar kolay değildi tiyatrocuolmak. Bırvalizinüzenndeyaşadıyıllarca,birevderıdiğerine,oradanbclirsi/bir adresesürüklendidurdu."Birdüşcrsem"diye düşünüyordu "Birdahakalkamamayağa..."Yalnızdı.parasızdolaşıyı>rduiıısanlannarasmdaamaayaktaydıiştc.Neleryaşadığını kimse bilmiyor, bilmemek bir yana hissedemiyordubilcçünkügöstermıyordıı, neailesinenearkadaşlarına... "Birgünkapısını açabileceğim birevim olacak..." Böyle diyordu vebu bir düşdegil gereklilikti. Evlilik düşleri kurmuyordu, beyaz atlı prens de ondan uzak dursundu... Açık ya da kapalı hep bir sahne beliriyordu gözlerinin önünde. O oradaydı, sahnede... Yine dc Arnavutköy'dekio evde, kendine ait birodasıolduğunda"özgürüm"diyeseslendi.Başkalanhayatınıdaraltmayacak,onusıkıştırmayacaktı artık. Bir ipin üzerine asıh giysileri,yatağı,üzerinekitaplannı yerleştirdiğikoli.özgürlüğüydü... O güne kadar sürüklenmelerin göçebe ruhunu beslediğini düşünüyordu ama şimdi de oodayasahipçıkıyordu. Yıllar sonra, nesnelerini bir odadan iki oda bir salonlara yaydığında bile vazgeçmeyecekti sahiplenmekten. tlki acılı bir özgürlüktü, onu da seçen kcndisiydi ama hiçbir şey net değildi, önünü göremiyordu. Şimdi, dilediğinceçiziyordu yaşamını ve belirsiz hiçbir şcye tahammülü yoktu... Olmayacaktı da... j I n s a n a v e k a d i n a dalr... Oslo... Bukentbiresintigibigirdiyaşamına. 12 Hylül sonrasıydı ve arkadaşlarının çağrısına uyup, yine elinde bir valiz Oslo yollarınadüştü. Üç yıl sürdütiyatroeğitimi. İlk yıhndaTürksiyasimültccilerin arasında ifade etti kendini... "Çünkü" diyecekti "Sarı vebeyaztenliırkıniçindekarakafalı olarak yeralmakmücadeleetmeyigerektiriyordu." Biryıl sonra Norveç'in kültürünü algılamaya, insanlarınabakmaya,oyuncu olarak sahncyeçıkınasabiletiyatrolarınıtanımayabıraktıbedenini. Dahasonramesleğineyarayacak,keııdisinı oyuncu olarakbesleyecek ilişkilerkurdu... Yaşamakiçin.tiyatroyagitmek için para gerekiyordu, kateteryalarda garsonluk yaptı, çocukbakıcılığma.soyundıı. Hülya Karakaş, Dario Fo'nun Kadın Oyunlan'ndan bir sahnede... Dünya hcnüz hazır değil belki de, başına buyruk kadınlan taşımaya. Oysa ne istediğini biliyor Hülya Karakaş. Gücünü o akıl almaz erkekkadın yanşına sokmuyor... Sorulan var, talepleri de... Oysa erkekler ahşkın değil "konuşan" kadınlara. Bu yüzden bilgisiyle yalnızlığını besliyor... Üçüncü yılın sonunda özlem ağır bastı, Istanbul'a döndü. Eğitim sırasında yeteneği sınanmıştı, kendine güveniyordu, artık bir başına birşey ler yapabi lirdi. Yaptı da. Özel birkaç tiyatroda sahneye çıktıktan, Anadolu turnelerinekatıldıktan sonra ortaya "kendini" koydu. Hayata karşı taraftı, insandan ama illede "kadın"dan yana seçmiştitarafını. Yıl 1985'ti ve pekçok kadın oğullarının, kızlarınınpeşindecezaevikapılanndaydı.Gözaltıları, coplar, yasaklanan görüşlerbekliyordu onları. Hülya Karakaş, dramatürjisinc ve metin çalışmalarına da katıldığı ilk oyunu "Insana ve Kadına Dair" de işte o kadınlan anlattı. Benlm etlğlm... FransızKültürMerkczi'nindesteklediği bu oyundan sonra hcrşey bir çorap söküğü gibi geldi. Sahneye çıkmadan önceki o iç çatışmalarını,tedirginliği,uykusuzluğıı,"Ben yapacağım ama nasıl yapacağım" sorulan peşinden sürükleyip scksen sonrası kadın panoramasını çizdiği oyunlar sahneledi... Cezaevi kapısında sevdiİclerini bekleyen kadınlan, bu kez cezaevinin içindc anlattı, "Kuyunun Dibindeki Taş"la. Onu, dışanya dönüş ve günlük hayata yenidenuyum izledi"FırtınalarSavururSahtekârlıkları"yla... 1989'daŞehirTiyatrolan'nagirdi. Aynıdönemde istediği tiyatroyu yapabilmek için "Grup Kafka" y ı k urdu. B u kez," Kafka' nı n Kadınlarf'nı, "Elveda Saraybosna"yı ve "Kadın Oyunlan"nı anlattı... Artık kabul ediyordu, bazılan daha şanslıydı. Ama Hülya Karakaş, bir oyun sahnclcyebilmek içinçabaharcamalı, kapalı kapıları aramalıydı. Yoruluyor, zorlanıyor, yine ekonomik kıstırılmışlığı yaşıyor ama "etik"inden vazgeçmiyordu. "Benim etiğim" diyordu" Yaptığımişinelininyüzünün mutlakadüzgün olması. Geri planındamutlakapolitikabulunması. Popülistbiryaklaşıınıın yok benim. Seyirci anlıyor ınu acaba duygusundan sıyrıldım. Ben bir iş yapıyorum, otuz kişi anlamıyorsa on kişi anlayacaktır..." Ucuz komedilcrde oynamayacaktı, abuk sabuk televizyon dizilerinde de. Geçmişte oynamadı denmezdi ama bugün bile baktığındaöyle kötüişler değildi yaptıkları...Örnek mi? Şehnaz Tango, Pazar Kah vesi... Hep "namuslu" işlerdi ve onun Hülya Karakaş olmasınısağlamışlardı...Haniille bir "üçkâğıtçılık" aranıyorsa sanatsal kariyerine yarayacak işlere burun kıvırmamasıydı bu. Sinemadaöylebirşeydi işte. Tiyatro kadar sevmese de yurt dı şında "c. v."sinde kullanabilirdi sinemaoyuneuluğunu. tlkfilmi TuncaYönder'in"BirTrenYolculuğu"ydu. Onu "Çaylar Şirketten" ve "Çıplak" izledi. Çıplak'daSumruYavrucak'labirliktebaşrolüpaylaşırkengerçekten"çıplak"tı. "Benim bedenimle çok fazla sorunum olmadı" diyecekti "Bedenimin Hülya Karakaş'a ait olmadığını düşündüm hep. Bu yüzden de bu konudaoldukçapervasızsayılınm..."Dişiliğini ön plana çıkarmayan, Handan tpekçi'nin yönettiği "Babam Askerde" severek çalıştığı filmlerden biriydi. Vcrilen söze rağmen afişlerde yer almasa da "Mum Kokulu Kadınlar"in konuk oyuncusu oldu. Oyunculuk da bir savaş... Oynadığı ne kadar kadın varsa o kadar Hülya Karakaş mı var insanlarınkarşısında? Sahne nerede, ya sokak? Dışarda yani "hayat"ta oynamaktan cpeydir kurlulduğunu söyleyccekti. I)ostlarıyla,yakınçevresiyle kurduğıı ilişkilerde Hülya' ydı.mahallekasabından alışveriş yaparken de... Karakterlerininkostümleriyleçıkmıyorduhayatınkarşısına. Aına yine de hiç etkilcmedigi söylenemezdi. Sanalçıların marazi bir yanı olduğunu düşünüyordu. Sahneyi seçmekbaşlıbaşına marazi bir durumdu. "Niye çıkıp birşey ler oynuyorsun" diye soruyordu "On kişiye oynadığın /.amaıı bile, o on kişinin seni