27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

16MART 1997. SAYI 573 veDoğulularınbirtürlübeklenen'minneti' gösterememesi şeklinde ortaya çıktı. Homurtularsözcüklerebuanlamlayansıdı. Doğu, toplumsal dayanışmakonusundaduyarlıydı. Ayrıca Batılının ahlaki ve insani duyarsızlığı da onlann koloniler şeklinde gruplaşmasına yol açıyordu. Birbirlerini ziyaret etmiyorlar, aynı gazeteleri okumuyorlar, aynı programlan seyretmiyorlardı. Zaten ortak bir T V kanalı ve ortak bir gazeteleri de yoktu. HattaDoğu'nun kentlerinde de Batı'nın kcntlerindc de Doğuluiarla Batılıların girtiği lokantalar, kahveler bile neredeyse keskin hatlarla birbirinden ayrılmıştı. Birbirine ait olanın birbiriylc kaynaşması siyasi sinırlan ve ellerle örülen taştan tuğladan duvarlan yıkmaklamümkünolmamıştı. Buradatoplumbilimcilerin çıkış noktasını, yani sorunu dogru saptayabilmelerini sağlayan tutarsızlık, 40 yıl gibi bir sürecin, toplumsal anlamda sosyal, düşünsel, bakış açılarını belirleyici, algıya yönelik, askeri, sanatsal ve geleneksel endüstiriyel aynmları zaman açısından tepe noktalara tırmanan bir özellik arzetmemesiydi. İnsani çok daha fazlaşekillendirici,birbirine yabancı kılan, birbirinden ayırt edici noktalannın altını çizegelmiş başka bir unsur vardı. Bunun özü, seyahatözgürlüğü, yaşam koşulları, sosyal devlet olgusu, muz yiycbilmek gibi farklı kavrayışlara nüfuzeden ancak somut şekillendiriciler olamazdı? Toplumbilimciler bugün oluşan olgunun ve beraberinde getirdiği sorunlann çözümü için, siyaset ve ideolojikavramlarınınvebu gücün yoğurduğu düşüncenin davranışları yönlendirip, yanıltarak oluşturduğu kimliğin araştırılması konusundaısrarettiler. Çok geniş tabanlı yürütülen bu araştırma sırasında, zorluklarınagöre problem, soru ve konular karşısında Doğulu Almanlarla Batılı Almanlann çözüm önerileri, yanıt vc yaklaşımlan incelendi. Estetikdeğerlendirıneler ve özel durumlara ait yaklaşımlar ayrıca ele alındı. Budeğerlendirmelerden çıkan sonuçlara göre uzmanlar, Doğu Alman ve Batı Alman düşünce ve davranışörüntülerini sınıflandırabildiler. Bilimadamlan için böy le bir çalışma bakir toprak lar üzerinde yolculuk gibiydi. Bugüne dek iki ayrı yönetim sistemi çerçevesinde düşün ve davranış olarak şekillenmiş ve ideolojik kültürel ctkilenmeler altında kalmış kitleler bu bağlamda araştınlmamıştı. Araştırma metodik zorluklar gösterdi. Kültürel aynmlann gözlemlenmesi çok özcl yöntemler gerektiriyordu. Çünkü aynı dili konuşan, aynı cografya ve tarihi paylaşmış hatta çoğu birbiriyle akraba olan milyonların araştırma sonuçlarında birçok istisnai durum da görülüyordu. Farklı stlllor Bu iki birbirinden farklı stil nasıl oluştu? Çünkü bu sonuçlann tahsil durumu, zekâ düzeyi, algılama yeteneği ya da kültüre] yapılanmailcbirilgisiyoktu. Olanlardadeneklerin seçimleri aşamasında en aza indirilmiş durumdaydılar. Uzmanlar bu noktada heriki taraf açısından da dünya görüşünün ucu kapalı ve değişimpayı içermeyen ögretilerden oluşmuş olmasının etkilerini temel unsur olarak kabul ettiler. Eski Batı Almanya'da (şimdi de) herkesin üzerinde birleşebileceği kesin kapalı öğretiler azdı. Bir dünya görüşü yaratmak, kişiye ait, özgün bir üretimdi. Bu nedenle kesin ve ortak bir (,izgiye ulaşılamadı. Ulaşılançizgi süreklilikten uzak ancak çok renkl iydi. Doğu Almanya'da buna karşın, dünya görüşü kesin hatlany la ve sistematik bilgi halinde öğretiliyordu. Toplumsal gelişmeler, MarksistLenininst ilkelcri izliyordu. Ve bumodel, sınırları dahilinde alternatif yollara ve rakip modellere geçit vermeyenbiröğretiydi. Bu yaşamı yaşam yapan ağırlıkh vurgu, didaktik anlayışlar üzerinde yani düşünceyi öğrenme yolunda,etkiler yarattı. Dünya görüşü edinmek özel ve özgün bir görev ise, scçim yapma zorunluluğu ile berabcr diğer modellerin belirli ölçütlcr doğrultusunda taranması gcrekiyor. Buölçütlcrinsürekli değişkenlcr olmaları ise insana, herproblemin çözümünün zamana, mekâna vc insanm öncüllerine göre değişkenlik arzedeceğini öğretti. Doğu Almanya'da ise yaşama geçirilmiş bir teori dünya görüşü olarak benirnseniyoıdu. Buradadüşüncenin izlediği yol, "Neden böyle", "Nasıl oluştu yadaoluDuvarın yıkıldtğt gün... yor" şeklinde başlamak duda çözümleyici temel prensiplerın birçok unsuru bulunabillyor. • Bir sorun karşısında takınılan hâkim ön tavır, sorunu yeterince anlayamamış olma kaygısı. Bu tavır problemin ele ahnışındakı güven yoksunluğu nedeniyle, sıralı bilimsel bilgiler üzerinden ilerleme zorunluluğunu beraberinde getiriyor. Bilgi düzeyinin çok yüksek olduğu görülüyor. • Problemi anlama sürecinde, bütünsel bilimsel verileri sınıflandırma uğraşı öne çıkıyor. Çözüm yollarını belirlemeden önce, kavrayarak sonucu sezme olgusundan şiddetle kaçınılıyor. • Bir problem için düşünülen çözüm yöntemine alternatif bulunması Önerildiğinde ancak belirlenen yöntern içinde değişiklik yapmayı seçiyorlar. Biçimlendirdikleri programı sıralı izlemekten vazgeçmiyorlar. Programda ve sırada yapılan en ufak bir değişiklik, sübjektif güvenceyi ortadan kaldırıyor. • Izleme sürecinde denekler son derece dikkatli, genellıkle hataya hıç rastlanmıyor ve detaylar gözden kaçmıyor. Kapalı, analitik problemler bilimsel anlamda hatasız ve doğru kesin sonuca ulaşıyor. Federal Alman ordusu... rumundaydı. Varolanın gerekçelendirilmesi gerekiyordu. Bunu birazaçmak gerekirse, sorulan sorular" Bu dünya görüşü problemlerimiziçözermi?" şeklinde değil,"Bu dünya görüşü ile sorunlanmızı nasıl çözeriz" şeklinde kurgulanıyordu. Verimliyi varetmek değil varolanı verim alınacak şekilde kullanmak gerekiyordu. Başka bir örnek vcrmek gerekirse, "Yönetimin yaşamın her alanına müdahalesi gerekli midir" sorusuna yanıt aramak yerine, "Yönetimin yaşamın her alanına müdahalesi neden gereklidir" sorusunun yanıtı aranıyordu. Vc bu düşünce ekolü zaman içinde bütün avantaj ve dezavantajlarıyla tümdengelimselanalitik düşünce sistemini yaratarak yaşamı algılama Demokratîk Alman Cumhuriyeti ordusu. şeklinedönüştü. Şimdi Almanyatümdengelimsel analitik sistemle tümevarımsalcsayistik düşünce metotlarını, bunları iki birbirinden daha iyi ya da kötü zıt kavram olarak algılama yanılgısına düşmeden lehine kullanmak durumunda. iki ayrı düşünce programı taşıyan halkında bu zenginliği içine düştüğü durgunluk düzleminden çıkarmak, varolan sistemde ufak tefek değişiklikleri zorlayacak ve bu bağlamda sıkıntı yaratacak olsa da, halkın bir yarısını atıl kapasite olmaktan kurtararak, kendi maddi ınanevi çıkarlan açısından en doğrusu olacaktır.^ Psychologıe Heute 'den çeviren: AŞKlNELÇt biçiminde ortaya çıkıyor. Problemi çözümleme süreci başından itibaren özgün yaklaşımlara dayanıyor. Hiyerarşik bilgi ve planlama, kavrama aşamasında devreye sokulmuyor. Üretici arayışlar ve denemeyanılma yöntemleri baskın düşünce tavrı. • Problem çözerken sıralı bilginin takibinde hemen göze batan ve algılanan çok küçük ayrıntılar üzerinde duruluyor. Bu parçacıklar zincirinde yer alan ilkeler başiangıç noktalarını oluşturuyor. • Problemin çözümüne ulaşıldıktan sonra başka bir alternatif yaratılması durumunda plan ve programlı bir yol izlenmiyor. O anki durum gerektirirse, ani sapmalar gözlemleniyor. Bu sapmalar beraberinde getirdikleri bilimsel ilkeler bağlamında takip ediliyor. Bu nedenle ilkelere bağlılık açısından esneklık payları bırakılıyor. • Bu akış içinde izlenen yöntem özgün ve yaratıcı ancak bilimsel kesinllk ve derinlik taşımayabiliyor. Başarı oranları yüksek ancak yanlış sonuçlara varma durumunda devam etme ve yeniden ele alma gayreti yok oluyor.«| DOGU DUŞUNCESI Oüşünce stili kavramının tanımı, kendi içınde tutarlılık gösteren belirli bir düşün zincirinin kullanılması, izlenmesi ve terclh edilmesidir. Bu zincir içinde kabul edilmiş ve öğrenilmiş dünya görüşleri, ve sorun çözümünde harekete geçiricı unsurlar bulmak ve sonuca ulaştıracak yöntemler belirlemek yatıyor. Denek olarak seçilen Doğu ve Batı Almanlar farklı özellikler gösterıyor: • Düşüncenin temel unsuru determinist (belirlenimci) ve hiyerarşik bir yapılanma gösteriyor. Problemler, ıçlerinden seçimler yapılmaksızın, analitik yollardan oluşturucu ögeleri ayrımlanarak çözümlenebilir kılınıyor. Bu, problemın ön aşamalarındaki mantıksal zincire, kısıtlı ve görece dıkkat edlldiği gerçeğini ortaya çıkarıyor. Oysa bu mantık zincirleri içinde bilmsel bilgi dışında BATI DUŞÜNCESİ • Sorun çözümünde motıve edici unsurlann çok fazla öne çıkmadığı gözlemleniyor. Tamamen deneyimsel ve yaratıcı düşüncelerle ilerleyen deneklerin düşünce modeli tümevarımsalesayistik (analitik kavramının karşıtı) olarak nitelendi. • Düşüncenin temeli genellikle birbirinden bağlantısız, kopuk kopuk bilgi parçaları ve deneyimlere dayandırılıyor. Sorunlar ve problemler, çözülebilir ya da çözülemez diye önceden gruplandırılıyor. Sorun veya problem çözmede, bilınmeyen yöntemlerle uğraşmak gibi bir çaba görülmüyor. Çözülebilir olarak nitelenen problemler ise ilgi ve bilgi alanları dahilindekiler. • Sorunlar karşısında takınılan ön tavır, onun aciliyetini ve yoğunluğunu belirlemek
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear