27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

2KASIM I997.SAYI606 nüşme anlamlı değil mi ?. Ama biz varoşlar İstanbııl mıı, değil mi ya da ^erçck İslaııbul mu, üteki İstanbul mu sorusunu tartışmaya çalışıyoru/... ÖmeğinÜmraniyelikadınlarlayapılanröportajlardaşöyleilginçbirşey var. Okadınlardan bin, yani kenti kııllanamayanlardan biridediyorki "Ben kendime tstanbullu diyemem". Haklı.Çünküoradadoğmiüjbüyümüş, hiç Ümraniye'nin sınırları dişınaçıkmamuj. Evli, çocuğu var. Sinemaya gitmemiş istanbul 'da, Beyoğlu'na çıkmamış,. Vapura binmemiş. Şimdi de soruyor o kadın "Ben kcndimc nasıl tstanbullu derim?". E, peki, şimdi bu konumda kaç kişi olduğunu biliyormuyu/? Kendine tstanbullu diyemeyenebizlstanbulludiyebilirmiyiz? Peki sizce gerçekten binlerce yıldan süzülüp gelmiş bir İstanbul kültüründen söz etmek mümkiin mii ? Mümkünbence. Yahut mümkün idi. Eğer di'ligeçmişkullanmayacaksak.hâlâakşam olup, binalar görünmez olup da sırf ışıklarla kent mekanlarını algılayabildiğimiz zaman, ya da damak tadıyla, anılany la, edebiyatı ile böyle bir kültürden söz etmck mümkün ve üstclik dünyada böyle bir kültürü bu kadar uzun zaman sürdürüp bugüne kadar getiren çok az kent var. Ama görüyorsunuz di 'li geçmiş zaman kullanıyoruzartık... Peki sizce kültürel birzenginlesmeden mi, yoksa kent kültürünün köylüleşmesinden mi söz edeceğiz? Bakın köy değerlerinin egemen olması bile sözkonusu değil. O çok rafine bir gelişme olurdu ve kentc uymazdı. Ne bileyim, köy • ALİ HİKMET BABA Alı Hikmet Baba Muş Varto doğumlu. Üç ay önce Istanbul'a geldi. Alevi Kürt. Anne ve babası henüz köyde. Ikı ağabeyi ile Gazi Mahallesi'nde kirada oturuyortar. Kiralan 10 milyon lira. Bir çay ocağında çalışıyor. Üniversiteye girmek istıyor. ÖSS'yi kazandı. ÖYS'de istediği dalın puanlarını tutturamadı. Matematik öğretmeni ya da mühendislik eğitimi almak istiyor. 19 yaşında. Aynmcılık? Oluyor tabii. Çok yeniyim daha lstanbul'da ama biliyorum aynmcılık oluyor. Ben ilk geldiğimde iş aramaya çıktım. Oralarda nerelisin diye sorduklannda Muşluyum deyince hemen değişiyor, iş yok dlyorlar. Hele bir de Gazi kelımesi geçince hiç iş vermiyorlar. Istanbul'un anlamı Gazi'nin de köyle farkı pek yok. Gazi'nin elektrikleri sulan hergün kesiliyor. Aynısı... Varto'daki gibi yani, aynen devam ediyor. Sonra yolları, çamur yani. Aynısı yani. Bir fark görmedim... Amma Gazi'yle mesela Taksim, Aksaray... Uçurum farklan var biliyor musun... Özgürlük farkı Şimdi tabıi Istanbul'u kafamda başka türlü canlandırmıştım dedım ya. Yani daha rahat yaşanm gibi. özgüriükleri daha fazla... Köyde özgürlük? Tabiı yoktu. Köyde mesela saat yediden sonra dışan çıkamryorduk... Asker, özel tim biliyor musun ? Zaten askeriye hergün köyde oparasyon yapıyordu. Orada köye timler gelince, evlere gece baskın yapıyoıiardı. O yüzden ışıklan hemen söndürmek zorundaydık. Baskın yapmasınlar diye yani. lstanbul'da daha özgür bir şekilde yasanz diye düşündük. Gazi'ye geldik. Burda özgürlük farkı bir iki saat oldu. Yani Gazi'de de saat ondan, on buçuktan sonra dışan çıkamıyoruz. Hemen polisler kimlik soruyorlar, alıp götürüyorlar. öyle arkadaş grubuyla berabersen hele hiç kurtuluş yok.. deki misafirperverlik gibi, doğayla iç içe olmak gibi, doğayla zorunluolarakbanşikolmak gibi, doğanın zaman temposuna uymak gibi değerler, sonra geniş aile, aile içinde yardımlaşma gibi değerler kentte geçerli değil. Bunlan o zaman temposunu, doğayla o ilişkiyi kurduğunuz zaman kentte yaşayamazsınız. Dolayısıylaoradakindentam vazgeçemeycrek burada fevkalede fırsatçı ve saldırgan bir yapı benimsemek zorundasınız. Yani köyde en makbul olan şey ne? Yeşil, su,temizhava... Ama burada onlar makbul değil. Ne makbul? Beton ve araba. Ötckini ijiddetleterkedip.berikineşiddetleyamanmak 7orundasınız. Piknik yapacaksanızotoyolun kenarında arabanızın bagajını açarak hemen oracıkta piknik y aparsınız. Dünyanın hiçbiryerindeolmadığıgibi,bütünotoyolların kenarındaki otoyol manzaralı evlerin f iyatlankibunazenginlerinvillalarıdadahil, en yüksek. Yani o tuhaf kokuşrna içinde ne köy ne kent olan tehditkâr bir şcy çıkıyor ortaya. Şu tartışılamaz mı ? Sizce bir zamanlar kent kültürünün egemen olduğu, bo/.ulmamış bir İstanbul kültürü var mıydı? Varsa eğer şimdi 15 milyona ulaşmış, varosjarca kuşatılmış bir lstanbul'da bu bozulmamış kent kültürünün ortadan kalkmakta olduğunu mu söylemeliyiz? Bir kere öyle abartılan, nostalji biçimine dönüştürüldüğü gibi bir zamanlar mükemmel bir İstanbul olduğunu sanmıyorum. Eski dönemlerin fotoğraflarına baktığımızda yerler çamur içinde, kent pis, halk sefil... Ama buna karşılık doğasının, çevresinin ve mimarisinin de bu döncmde, daha önce hiç bir dönemde olmadığı kadar hızla tahrip edildiğini düşünüyorum. Bunun sorumlusu olarak da ?.. Bunun sorumlusu fevkalede kolektif. Bütün yönctimler ve tstanbul 'da yaşamış herkes elbirliği ile bugünü hazırlamışjar. Yani şu kisji, bu kişi, şu yönetim, bu mantık demenin çok zor olduğunu düşünüyorum. Ama bir dönemeç bulmak gerekirse galiba 50'li yıllar oldukçatayin cdici... ^ • ÖYMEN BAL 19yaşında. İstanbul Çağlayan'da doğdu. Anne babası da onun doğduğu yıl Istanbul'a geldiler. Daha sonra Gazi Mahallesi'na taşındılar. Altı katlı bir binanın bir daimsi onlann mülkü. Baba daha önce bakkallık yapmış. Yürütememış. Şimdi müteahhit. Eski gecekondulan alıp yıkıp apartman dikiyor. Alevi ve Kürt. öymen Bal şu anda açık öğretim lisesinde okuyor. Aynı zamanda kendi kurdukları bir tiyatro grubunda çalışıyor. Varoş'tan gelmek Tabii bunu hergün yaşıyorum ben. Mesela sohbet ediyorsun. Soruyorlar: Nerede oturuyorsun? Gazi'de! Aaa, şurası mı ? Şu meşhur yer mi ? Siz orada nasıl yaşıyorsunuz ? Orada teröristler var, komünistler var, orada yaşanmaz filan dıyorlar. Aynmcılık Ben çok yaşadım bunu. Tiyatro ışı çıkmadan önce iş aramaya gittiğimde, işte işçi aranıyor diye yazmışlar. İşte sordular, nerelisin diye. Erzincanlı. lyi, hoş beş. Okmeydanı taraflannda bir Işyeriydi. Nerede oturuyorsun? Gazi'de der demez, "Haaa işçi alınmıyor. Biz o yazıyı sökmeyi unutmuşusuz" falan filan... Çünkü ben Gazi'den geliyorum. Biz başka bir dünyanın insanlarıyız. Ama Gazi'yken bunu hissetmiyoruz. Bizim orada sevgi, hoşgörü çok başka. Mesela ben geçenlerde evlenen ablamı ziyarete gittim, onun evine. Bahçelievter'de. Eve girerken bir hanım da aynı binaya girdi. Ablama sordum. Bu hanım nerede oturuyor diye. Bilmiyorum dedi. Bu ne demektir? Ali Hikmet Baba: Komşuluk ilişkllen yok. Paylaşım yok. Oysa Gazi'nin hangi semtine gidersek gidelim, istediğiniz kapıyi çakp ekmek alabiliyorsun, su içebiliyorsun. Oazi'de sooın? Olmaz olur mu ? Daha geçen gün gece onbir buçukta Gazi'de parkta oturuyoruz üç dört arkadaş. Polis neredeyse bizi içeri atıyordu. Çünkü biz Gaziliyiz, farklıyız. Oysa Istanbul'un semtlerinde, ne bileyim Ortaköy'de filan gece üçlere dörtlere kadar oturanlar var. Var değil mi ? Bu aynmcılık niye? Çünkü biz Gazi Mahallesi'ndeniz... Paylaşım dedim, ekmeğini bölüşüyor dedim. Tabii bu noktada bazı kopmalar oluyor. Geçim sıkıntısı tabii. Bir ekmek olmuş 30 bin lira. O insan bana mı versin, kendi çocuğuna mı versin... Varoş yoksuldur Türkiye'nın geliri insanlara değil çetelere, soygunculara, koruculara aktarılıyor. Ne bileyim Doğu'daki kirli savaşa aktarılıyor. Varoştaki insanlar elektriği, suyu kaçak kullanıyormuş. Bu insanlarda para yok, bu insanlarda eğitim yok, bu insanlarda yiyecek yok, giyecek yok. Atatürk zamanında köylü milletin efendisidir demiştir. Şimdi ? Şimdi alakası yok. Hiç yok. Benim köyde sanayim yok, tarım desen nereye kadar? Bir şey alacak ki "Istanbul 'da daha uıgur yaşarız saıuiıh. köylü bir şey versin... Yok ki versin... Bu insan buraya göç etmek zorunda. Daha taze bir ömek sana. Adam köyden gelmiş. Üç çocuğunu okula değil çalışmaya yolladı. Çocuklar beşer milyon aylıkla çalışıyorlar. Beşer milyon, ama ayda anlıyor musun? Kent© akan varoşlar Tabii. Bu vatan bizim. Gazi Mahallesi Istanbul'un dışında değil... Taksim de tabii Istanbul'un dışında bir yer değil. Ben istediğim yere özgürce gidebilmeliyim. Ki gidiyordum da zaten ama param olduğu zaman... Sonra yırtık pırtık elbiseler deniyor. Ortaköy'de o cin pantolonları yırtıyorlar, ama o moda ona laf yok; bir varoş çocuğu parasızlıktan öyle geziyorsa ona laf edilecek öyle mi? Yok öyle şey... Varoş İstanbul mu? İki yıl öncesine kadar, yani Gazi Olaylanna kadar ben Gazi'nin Istanbul'un bir semti olduğunu düşünüyordum. Ama artık öyle düşünmüyorum. Utanmasalar bize pasaport verecekler. Bak son bir ömek. Bundan az önce Gazi'nin Küçükköy'e bakan tarafında, Depo'nun orda bir yemek daveti vardı. Oraya gidecektik. Deponun orda çevirme, sonra karakolun orda çevirme var. Biraz ileride, iki durak ötede çevirme var. Mezarlık'ta gene çevirme var. Son Durak'ta gene çevirme var. Gazi farkı Hiç fark yok. Aynıdır. Hemen hemen aynıdır. Ben Alibeyköy'de okudum. Orayı da iyi biliyorum. Orada da aynen Gazi gibidir. Git onlarla konuş, Alibeyköy'deki çocuklarla konuş. Yüzde doksan dokuzu aynı şeyi anlatacaklardır... Yani Istanbul'un bir parçası mı diyorsun. Yani sınır olarak, harita olarak bakarsan tabiı Istanbul'un bir parçası. Alibeyköy de parçası, Gazi de parçası, Taksim de parçası. Ama başka gözle bakarsan, Alibeyköy de Istanbul'un parçası değil. Sanki ayrı bir ülke. Yani sizin varoş dediğiniz yerde çifte standartlar var hep. Polis orda başka, burda başka mesela... Megaköy İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden biriydi. Bak biriydl diyorum. Geçmiş zamanda kalmış bu. Bugün artık insanlar ne lstanbul'da yaşadığını düşünüyor, ne köyde yaşadığını düşünüyor. Niye düşünmüyor? Ekmek derdine düşmüş insanlar. Köy mü, şehir mi ne farkeder. Aç insanlar, yoksul. Yaşayanlan böyle olunca ister istemez lstanbul'da da yıpranmalar meydana geliyor. Şehir kötülüyor tabii... Niye geldi bu insanlar Istanbul'a ? İş için. Havasını suyunu beğendiğı için gelmedi ya bunlar. N'oldu, boş bulduğu yere gecekondusunu yaptı. İş arıyor, ekmek arıyor. N'apsın bu insanlar?^ Öymen Bal: "Siz Gazi'de nasıl yaşıyorsunuz?"diye soruyorlar...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear