27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

SEYLÜL 1W6. SAYI546 adı Tenedos olan adaya, yüzlercc yıl öncc PrcnsTcnc sürgiin cdilmiş. Tcnc, çok iyi bildiğibağcılığıadalılaraöğretmiş. Ozamandansonraadanınen önemli ürünü üzümolmuş\ Özellikle şaraplık çckirdckli üzüm. Üzümün, üzümcülügün adanın ekonomik yaşamında önemli birycri var. Çavuşdenilcn üzüm tiirü de buraya özgü... Adayagelenler,akş;anılarıdenize uzanan balikçı meyhaııelcrindebalığıncntazesi ile şarabıncngiiz.clini içmcninhazzınıbirliktc yaşayabiliyorlar. Bozcaada'nın ünlüşarabı, adalılarvcdışandangelenlcriçinbirdostluk aşısıoluyor. Adanındaracıksokaklarını vcünlükalesini dolaşjyoruz. Adanın kuzeydogusunda kurıılmuş; olan kalcnin, ilk kimlcr tarafmdan yapıldığı bellideğil. Venedik,Cencviz, Bizanslılardöncmindc kullanıian kalc.ÇanakkaleBoğa/ı'nmönemi nedcniylc. FatihSultanMehmettarafındanonarılmı:}. lOın.geni.şjiğinde. 250 m. uzunluğunda birsu hendeğiylo adadan ayrılan kale, bu özelliğiyle şiındiyckadargörcliiğünıüzkalclcrdcnayrılıyor. roz'agidccektik. Biraksilik çıkmazsa, bc> altısaatlikbiryoldubu. Ncvarkikaptanımız bilmediği bir denizdc gccc scyrctmcktcn hoşlanmıyordu.Sabahındördünübekledik vcdemiraldık.." 15 PAZARIN PENCERESİNDEN Barışı yudumlayanlar... Sayılı bir fırtına bekliyoruz SKI.ÇUKEREZ nce bambaşka bir şey yazacaktım: Ağustosun son günlerinde Açıkhava Tıyatrosu'nda "Manhunt Türkıye" yarışması düzenlendı. Dev jüri, Türkiye'nin en yakışıklı erkeklerinı seçti. Gazeteler, bu yakışıklıların ülkemizi uluslararası yarışmalarda temsil edeceklerini bildiriyorlardı. Bırden Malezya'da Müslüman Kadın Parlamenterler Konferansı'nda seçıp yolladıklarımızın başlarına gelenlerı anımsadım: Refah Partısi yetkilileri, konferansın sekreteryasına, Kuala Lumpur'a varmış olan kadın parlamenterlerımızin gerçek temsılcılerımız olamayacaklarını belirten bir faks göndermış ve gerçek temsılcılerı olarak Refah Partıli birkaç kadının konferansa kabul edılmesıni ıstemışlerdı. Hemen "en yakışıklı erkeği" seçen jüriye ve organızasyona bir telgraf çekmeye karar verdım. "Seçtiğınız erkek güzellerıni boşuna buraya yollamayın. Sonra Refah Partısi'nden bıri çıkar bir faks çeker, Türkıye'yı sızın gönderdığıniz yakışıklıların değıl de aslında mesela Abdullah Gül ve Oğuzhan Asiltürk'ün temsil ettiğini açıklar; rezil olursunuz." Yazıma böyle başlamışken bir okuyucumdan faks geldi; rotam azıcık değişti. Okuyucum imzasını saklı tutmamı ıstemış şoyle dıyor: "Sayılı bir fırtına bekliyoruz karadan, havadan ve denizden, her bir yandan eserek bu kokuşmuş karadumanı, bu ıgrenç karabasanı, üfleyıp götürecek.. O an güneş doğacak, bayram edeceğiz: Ve dünya durdukça o anı biz, çocuklarımızın doğum günleri gibi, Sakarya ve Lozan gibi Cumhuriyet Bayramları gibi » anacak ve seveceğız!" Bir okuyucumun yolladığı bu şiir, Türkiye'nin bugün bulunduğu durum karşısında birçok yurttaşımın hıssettıklerinı bence kusursuz yansıtıyor. Şıır bu açıdan hoşuma gıtti ama şunları da düşünmeme yol açtı: Biz gerçekten kurtuluşu anıden esecek bir fırtınadan bekler hale mı geldik? Şerıatçı bir re|imden kurtulmak ıçın seçım ve sandık ıstemenın ötesınde çozumler mi duşunur olduk? Dayanacağımız ulusal partilere, OıiCıduyuouııu güvcndığimız ücçmcrılcrimizc ne oldu? Bu sorulara cevap arandıgmda sonuca, şu yollardan geçerek varıyor insan: Carl Jung, "Modern man ın search of a soul" (ss. 127, 132) adlı yapıtında şunları anlatır: "..Afrıka'nın bir ucunda, bir Avrupa'lının vurduğu tımsahın midesinde ıki ayak bıleziğı bulunmuş. Bılezıklerin, bir süre önce ortadan kaybolmuş iki kadına ait olduğu belirlenmiş.. Yerliler hemen büyücülerine başvurmuşlar. Büyücü bu, bir Avrupalı'nın kafasında herhangı bir kuşkuya yol açmayacak olguyu Levy Bruhl'un kolektıf representatıons' adı verdıği türde değişik bir şekilde yorumlamış: Büyücu, önce, ölmüş timsahın ruhunu çagırarak ondan yitik iki kadını geri getirmesini ıstemış. Bu kadınların ruhları geri gelince de timsahın onları yemediğini, timsaha bu bileziklerin hediye olarak verildiğini anlatmışlar; zencılerin hıçbırı buna ıtiraz etmemış, 'doğrudur' demişler.. Bugün hâlâ her toplumda böyle prelojık yanı usöncesi düşünce sistemıne sahip insanlar vardır. Bunların sayıları memleketten memlekete degışir. Böyle bir düşünce sistemine sahıp olanların, timsahın yuttukları konusunda karar verirken vardıkları sonuç önemsizdir ama bunların oy verdiklerinde, halkoylamalarında parmak kaldırdıklarında seçtiklerınin ülkelerini götürecekleri felaketlerı kavramak için yakın tarihımize, komşularımızdan bazılarının durumuna tîakmak yeterlidır. Ülkemizdekı usoncesı evrede kalmış yurttaşlarımızın sayısı bazılarının ılerı sürduklerı kadar çok olmasa bıle oranları bugün yürürlukte bulunan seçım sıstemıyle bir araya gelince gelişımımızi olumsuz etkıleyen bir tablo doğmaktadır. Usöncesı evrede kalmış yurttaşlarımızın Bozcaada'ya gcüp, nel isbaliklarının yanında o güzclim şarabından tatmamak olmaz. Biz do bu kurala uyııp, akşamın o doy umsuzgüzelliğinde,denize uzanan lokantalardanbirincoturuyoruz. Ayıjjiğı gözümüzün önündc alabildiginc uzanan Egc'nin üzcrinc vuruyor. Denizdc yakamozlaroynaşıyor... Balıkçı tcknclcrinin seyyar ışıkları birer bireryanıyor,sıravladcniz.eaçılıyorlar... Akşaniın koyukaranlığında,balıkı;ı tcknclcrinin ışıklarıyla, ayışığının denizin üzerinde yarattığı vakamozlarınyanıpsönenparıltıları birbirınc karışıyor... Aynı anda Egc'nin üzcrindcki birçok adada ve kaı>ı kıyılarda, dinlcri.dillcri, inançları tarklı olsadadaha birçok balıkçının tekncleriyle Hge'ye açıldıklarınıdüşünüyoruz. I lcrgcccsabahadck Bir şarap ustası: Bay Niko denizin üzerinde bir şenlikya^anıyor. TürkçcRumcatürkülcrinbirbirinckarı>>tıgı,iki Bozcaada'da'l'ürklcrlc Rumlaryıllardan ulustan balıkçı larınuzaktan uzağabirbirlcribcri kardesçe yaşıyorlar. Birçoğu adayı terni sclumladıklan bir ı>enlik... Egc'nin şcnligi bu. Bariij ijenliği, dostluk îjcnliği... O sırada bir tcknc daha ı^ığını yakıp, dcmiralıyor. Tckncninismi dikkatimizi çekiyor: 'Barı^'... l.vet, barısj isimli tcknc önünuizdcndcnizeaçılıyor. Ege'ninbarışinı ağlanna doldurnıak üzere... Tanı bunları dü^ünürken, uzaktan uzağa birga/inonun kasetçalarından, Lcman Sam'ın o güzclim sesiyle 'Çağrı' isimli parçası bize kadar ulasıyor. Iki ulusunbariijsava!}çısıTeodorakis'inmüziğiyleZeyncp Oral'ın sözleri ne kadar da uyui>mu!>. Lcman Sam'ın buğulu sesi de $arkıyı daha birgüçlcndiriyor... "Çagrım bütün insanlara çağrı aşkadostluğa... I'rtesi güncrkcndcn kalkıp, adayı son bir kez daha dolaşıyoruz. Ada yava.ş yavasj ycni bir günc hazırlanıyor. Kıyıda balıktandöncn tekncler bırer birer dcmir atıyor. Gözleri yorgunluktan ve uykusuzluktan kanlanmıs balıkçı lar, gecenin bcrckcti olan balıkları kasalara (iökçeda. Bu tarihi köşede kim bilir neler yaşandı... ycrleştiriyorlar. Ağları topluyorlar. Ycni ycni açılan balıkçı kahvelerinde ve çay ketmişolsadahalenyüzeyakınRum,adada bahçelerindchenüzgcecninmahmurluğunu yaşamınısiirdürüyor. üzcrlcrindcn atamaıuiijgarsonlar, masaları Bunlardan biriylegörüsiiyoruz. Şarapfabdüzcnlcyip iizcrlcrincsakızgibi beyazörtürikasındanemekliolan Bay NikoMyaşında. lerseriyorlar. SabalıınerkcnsaatindeeamiDoğmabüyümcadalı. Adanınuçkısmmda dcıı yükselen ezan sesine, şimcli de kiliseden tam dcniz kcnannda olan evinın önünclc gögelen çan sesleri eklcniyor.. Biryaıulan da rüs.tüğümüz Bay Niko, lıalindcn çok memferibot kalkmak üzere olduğuııu adalılaıa nun. duyurmak islercesinedüdüğüniiötlüıiiyor. "Bizekarış.angörü.s.en yoktur. Bizyıllardtr RumTürk ayrınıı yapmadan, burudu kardes; Yakmlarını uğurlayan adalılar, feribol gözdenuzakla.sıneayakadarclsallıyorlar... kardesyaşarız. l'abrikadadaTürkarkadasKuvvctlibirpoyrazrüzgarıcsiyor...Saçlalarlahirlikleçalısırdık. Emekliolduktansonı ııııı/ uçusuyuı. Ka/aklaı ııııı/ı giyiyoııı/ ıa tekııeylebalığaçıkaıı/ U/aklaiıiciı,ılııı/. Yü/ümüzdc poyra/ın yarattığı soğukluk, Ekmeğimizı denı/dcn çikarmayaçalışırız. yürcğimizdc ise Egc'nin barıs çiçekleri RumTürk buradayaijayanadalıların geçim Gökçcada'da, Bozcaada'dayaşadığımızgükaynağı yabağcıhk, yadabahkçılıktır. Şimzelliklerinolu.'jturduğusıeaklık... di emcklilik sonrası, ben de artık balıkçılıkla Şimdi,biryandanefeleriyle,zeybekleriyuğraşıyorum." le, HasanTahsin'lcriyleyürektenulusalkıırBay Niko,Gökçeada'dangeldiğimiziöğtulu^çu, ama diğer yandan da, bir zamanlar rcnincc, kendisinin de sık sık denizden tekdövüsülen insanların çocuklarına, torunlarıneylcGrikçeada'ya uzandığını,oraları çok na kueak açaeak kadar da barıs;çı kcntimiz iyibildiğinisöylüyor. Izmir'edönüyoruz. Yoldaiçten içc, Egc'dcn O'nun Gökçeada'ya kadar uzanan dcniz yeti.'jendeğerli sanatçı DinçerSümer'indimaceralarnı dinlcrken, "Mavi Yolculuk'ta zelerini mırıldanıyoruz: AzraErhat'ınyazdıklarmıanımsıyoruz: "Alekos'unoğlu.hceey, Alekos'unoğlu! "Bozcaada'dan Imroz'a gtimck, hclc bi(jünyükseliyor,gccikmeyelim,lıaydi! zim küçük uçan motorumuzla,riylekolay bir Çözclimkıyılarımızabaglısandalları, is;değildi.Bozcaadabalıkçıları,eniyisigece beyaz sandalları, hcccy, kiirek çekelim. yarısirüzgârdurulduğuzamanyolaçıkmakNilüferlergibi.nilüterlergibi, tırdiyorlardı. DoğruScddül Bahir'erotaveaydınlansın !>u eski suyun y ü z ü . ^ recek, oradan da poyrazı arkadan alıp Im sayısı azalsa mı bu karanlıktan kurtulur, gelişmiş bir ülke konumuna varırız, yoksa artsa mı? "En hakıki yol gösterici bılimdir!" dediği günlerde Atatürk bu konunun önemini kavramış ve çıkış yolunu göstermişti. Pekı, Atatürk'ten bu yana çağdaş düzeyde, ambargosuz, sınırlamasız pozıtıf düşünce ılkelerine uygun düşünebılen kuşaklar yetıştirdik mı? Yoksa giderek artan sayıda öğrencımızı, çagdışı koşullandırmalarla pozıtıf düşünce tarzından gerıye; usöncesı düşunce'ye dogru yönelten okullar mı açadurduk? Bu sorunun 1 oovabı maaİBBnf uluııısu/duı öyle ise, • Ulusal partilerimiz belli bir demokratlk olgunluk düzeyıne ulaşamamışlarsa ve varolan yasalarla bunu sağlamanın ımkânsızlığı kavranmışsa, • Giderek artan sayıda yurttaşı pozitif düşünme tarzının dışına iterek varlığını pekiştirmeyi, • Ve en son yılın mayısında Paris'in banlıyösünde yaşamakta olan Rıza Mazluman'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda muhalifını yurtiçinde ve yurtdışında ıstihbarat servislerıne öldürten iran'la ve Türkıye'yi bölmek ısteyen PKK örgütünü eğıten, besleyen Suriye ile yakınlaşmayı menfaatine uygun gören bir iktıdarı giderecek yolların ve yöntemlerin tümünü düşünmeye başlayan şaırleri nasıl kınayabiliriz?^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear