23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

28 TEMMUZ IW6. SAYI 540 Hareklıa, sekızyu^ındayken ]>elmi$ Edirne 'den Setanık V. Selanik'te, bütün silah tüccarlarına, politika patronlarına inat barış konuşuluyor. "Kalimera"lar uçuşuyor havada. Mübadelelerin acısı çöküyor yüreklere. Rebetiko duyuluyor, sardunyalı sokaklarda. Işte Kanlı Kule, işkencelerden arta kalmış. îşte Atatürk'ün evi, bakımlı ve temiz... Selanik 'te eski bir alan korumaya alınmif ve mirasa sahip çıkttmış. bir çalışma. Giriyoruz toplantı salonuna, o da ne? Bekleyenler benden daha heyecanlı. 'Hoşgeldin beşgittin'den sonra baslıyoruz konuşmaya, anlatıyorunı, anlatıyorlar, soruyorlaryanıtlıyorum.dahafazlauzatmıyoruz, Yorgo onagetirdiğim70'lik YeniRakı'yıçıkartıyor koyuyor masanın ortasına, sonra plastik bardaklara bölüs,türüyor, buyurun diyor zaten doyumluk değil tadımlık. Daha sonra hepbirlikte çtkıyoruzsalondanyaklaşık yirmi kii>ıyiz. I lerkcs yorulmuş. üstelik ertesigündesergiaçılışınıyapacaklar. Akşam 9'a doğru gidiyoruz scrginın bulunduğuyere. Stavropoli"Haçs.ehri"demek. Selanik'ingüneyinde, ı^çı sınıfının yoğunluklabulunduğuycr. Anacaddenin üstünde uzuncabirduvarı seçmişler. lyi fikır,"Nasıl olsaınsanlarsanatınayağınagıtmiyorlar, bari sanatı insanların ayağına götürelim" demiijler. Pcdroılcsohbetcdiyoruz. okuldaöğretmen. Açık sözlü. kafasındakıni söyleyen, niyetini açıkça ifudcedcn birisi. Elcsjtıriyor benı, fotograflarımdaki hataları dile getirıyor, haksızdasayılmaz.Türkiye'yegelmek istediğinisöylüyor, amabüyükkentlergörmek ıstediği yerler. "İnsanların arasında olmak istiyorum, onları yakından tanınıak istiyorum" diyor. Vakıt giderek daralıyor. Aynlmak zorundayız sergi alanından, çünkü bir iki saat kadar bir zaman kaklı otobüsümün kalkmasına. Gülegüle, iyıyolculuklardiyorlar.hosçakaImdıyorum. Hosçakal Pedro,hoşçakal Yorgo, Vasu. Mihayli,hoşçakal Evangeliadiyorum. Pasaportumu vebiletimiverdimgörevliye, bastı mühürü biletin üzerine. Çok yorgunuz, oturdukyaktıkbirsigara.zamanıyudumlamayabaşladık.Saniyelergeçmekbilmiyor. Istanbul'datopu topu iki saat görüşmüştük, Selanik'te dedörtgünden fazla değil, bukadarmı zorolacaktı hoşçakal demek, bu kadar mı zorolacaktı otobüse binip verelini memleket ben geliyorum demek. Otobüs hareket etmek üzcreydi, muavin yerlerimizi almamızı söyledi, birersigaradaha yaktık ayak üstü. Motoruçalış.tırdılar,kucaklaştıkbirbirimizin yüzüne bakmadan, güle güle dedi, hoşçakal dıyemedim. Hep fotoğraf çekebildin ıni diye sormuşlardı. En güzel fotoğraflar çekilemeyenler derler. Neresi güzel, Selanik garında iri siyah gözlerden yerlere dökülen gözyaşlarmın fotoğrafını çckmck? ^ sert, en zor hapishanesi diyorlar. özelliklede Selaniklilerbu hapishaneden epeyce nasiplerinialmış. YedikuleZindanlarıbirçokrebetistin uğrak yeri olmuş, onun üzerine çok şarkılarsöylcnmiş, efsanelerdüzülmüş. Adına yaraşırbirşekildekocaman,heybetli vekara birbina. 1997'yehazırlanıyor. Selanik 1997'de Avrupa başkenti olacak. Hertarafta restorasyon var, ama hcrtarafta. Selanik'ıneskıyapılarıonarımaalınmış. Yer yerarkeolojikkazılargözümüzeçarpıyor. Yeni boyanmış duvarların arasından geçereksahiledoğruinıyoruz.Hcryerdesardunyalar... Bu kadar çok sardunyayıvebu kadar değişikrenkleribiraradagörmemiştim. Hepsine tek tek dokunmak geçıyor içimden. YavaşyavaşdüzlüğevardığımızdaSlTalanma giriyoruz. Evler çok eskı değil ama yıne de yapılaşmayasağı var. Oh dıyorum kendi kendime, hiçdeğilsesardunyalanburadakorumaaltınaalmışlar. Atatürk'iinevınigösteriyorlar. Temiz, bakımlı, rcstorcedilmiş.Türk Konsoloslugu'nunbahçesininbirköşesinde duruyor. Kapıyıçalıyorum, kimsindiyorlar. Istanbul clan gcldiğimi söylüyorum, buyur ediyorlar. Güleçyüzlirbirgörevlikarşılıyor. Birazdasevinçli,biryurUaşlakarşılaşmışolmanınverdiğihoşduygulariçınde. Birmıhmandarla geziyoruz Atatürk' ün evıni. Özel eşyalan Türkiye'den getirilmijj. Evin bütün odalarrnıözencbezenedüzcnlemişler. Ikinci kattakibircamekânmiçindebeyaztakımelbisclcri gösteren arkadaşım, "En çok bunu seviyorum"diyor. Haklınedeolsakadıngözüyle bakmak elbet başka. Biraz daha aşağıda Selanik Üniversitesi var. Yunanistan'ıneniyiüniversitesiburada diyorlar vcckliyorlar. Politeknikolaylarıburada başlamış, ancak bir hafta sonra Atina üniversitelerinesıçramış. Daha önceleri bir Yahudi mezarlığı varmışSelanik Üniversilesi'nintemellerialtında. Üniversiteyapılırken mezarlıktaneserkalmamış. Karnımizacıktıdiyoruz, şehirmerkezindeki Balık Pazarı'nadoğrubirtaksiyeatlayıp gidiyoruz. Balık Pazarı bizim Çiçek Pasajı'nabenzeyenbiryer. Ancak, daha fazlaçeşidin satıldıği bir ycr. Eskidenşehrinalışveriş merkeziymiş. Şimdilerde ise turistlerin de uğrak yeri, ama Selanikliler bundan pek memnun değil. Oturuyoruz bir uzori'ye,söylüyoruzyiyeceğimizi içeceğimizi. Servishcmengelmıyor. Birazdolaşmak istiyorumpazarıniçinde. "Kaybolmasakın"deniyor,en dişeyle, korumaduygusuyla. Rebetikolargeliyor kulağıma Çiçani'den, Yenitsaris'ten. Mmldanıyorumbazılarını.şaşırıyorlar. Anlatıyorum onlara rebetikoyu, iç savaşı, liman işçilerini, işgal yıllarını Lambrakis'i ve Kehome'yi. Konuştuğumuzdiletakılıyorlaryanımızdakimasayasonradangelenler.Türkçediyoruz, Türküm diyorum. Biraısmarlasakkabuledcrmisıniz'.'Neden olmasın. Sonradevamediyoruzsohbete, biraz yükseksesle, ellerimizle kollarımızla konıiijmayabaşlıyoruz. Sonra masaları birle!>tirelim diyorlar. Ayrı masalardaaynıdillerı konu^maktansa aynı masada ayrı dili konuijmanın nc sakıncası var ki? Makedonyalı birisi, eczanedeçalışıyorınuş.adı Filip. Öteki Panoyotis,kısacaPanosdiyorlar. Fıhp'inpatronu. Bizgidelim artık dıyoruz, pckı diyorlar, ama hesabı biz vereceğiz. Zorla ikna edıyorlar bizi ve bu iş burada bitmez diyorlar. Panos, bende Selçuk Nuri 'nin kaseti var diyor. Kurcahyorum kafamı, hatırlamıyorum, bir şeyçağrıştırmıyor. Gelin diyor eczaneye gidelim, size oradadinleleceğim diyor. Ne yapalım,çaresizgidiyoruz. AçıyorPanoskapalı eczaneyi cumartcsi günü. Birkaç şişe reçine şarabı al ıyoruz, ba;>l ıyoruz sohbete, kaseti koyuyorteybe... Ahesteçek kürekleri meh tap uyanmasın... Üstat Münir Nurettın Selçuk omuhteşemgırtlağıile sohbete katılıyor. Panosüstkattanbirbağlamagetiriyor.eski, akordu bozuk, sadece üç teli kalmış. Bak diyor, bu yıllardır bende duruyor. O bağlama getirir de ben durur muyum. Akort etmeye çalışıyorum, bir tclıni de ben kopartıyorum. Olsun benim yerım dar değil. Once Huma Kuşu, sonra Karadır Kaşlann vc sonra Manos Loizos'dan bir parça. Şaijirıyor Panos, inanamıyor, karmakarışık duygular içinde, sevınsınmi.ağlasınmıkestiremiyorbirtürlü. Tclcfona sarılıyor, neresi gelırse aklına telefonediyor. Ben şuandabirTürkleoturdum kafayı çekıyoruz, bırlikte ^arkı da söylüyorum... Bütündünyayaduyurmak ıstiyor. Zor daolsagitmeliyiz artık. Çünkü birkaç saat sonra önemlı bir sınavım var. l'otograf okulununöğrencılerininkarşısınaçıkacağım vc onlara Türk fotoğrafçılığı hakkında dilimındöndüğüncebirşeylersöyleyeccğim. Geç birsaatte Yorgobizi evdenalıyor. Koltıığumun altında birkaç tbtoğraf varıyoruz okula. Ikınci katta toplandıkdiye Yorgobana yolgösterıyor. Çıkıyoruzyukarıya,serginin tbtoğratlarmıha/ırlamıslar, salonunduvarlarınındıbıneboyluboyunadizmışler. üüzel fotoğraflar çarpıyor gözüme, temiz işler. Epeyemekverilmişveaklıbaşındakolektif Her köşebafinda bir kiliseyle kar$ıla$abilirsiniz Selanik 'te.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear