Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MART 1996. SAYI 521 gı kavramının, o büy üatmosferinde izleyen»özgözegelmek... Aynı yecanı, rastlantının o utulmaz anını birlikte şamak...Bunuşucümerle anlatıyor bana: esme bakanla, resmi pan arasındaki bir bakı olayıdır resim bence;; rme olayıdır. Yani, renlerimde bakanabakan n olmak istiyorum..." Eski.yazınınkaligrafik elliğinin kendisine rensel bir haz verdiğini ylüyor. Eski mezartaşı, varaklı aynalardarensel malzeme olarak iyor yapıtlanna. Nen eski objeleri tercih iyordu? "Aslında ben bunu keı bir tavırla anlatmak isniyorum" diye başlıyor ze ve şu açıklamayı ya^or"Benbirobjeyi veya lajı bulurken, eski elzmaları arasındaki bir yfayı seçerken, ben onu çiyorum, ona bakıyom o dabeni seçiyor. Yabirbirimizi çekiyoruz." ı objelerin bizi çekmeu nasıl açıklıyorsunuz? ye üstelediğimde yanıtı yleoluyor. "Vallahi,bu ruya cevap çok zor bunur. Ben bilmıyorum nkü eğer bilseydım, ndımı deşifre etme yola gıderdım kı... Ben bu çımlerı, tercihlerı, "Şum için yaptım" gibı bir Isefeyleelealmıyorum. ;n bunlan, insanın yaşaı süresınce kendilığinn nefes alır gibı çıkan çımler olarak görüyom. Ben bu çıkan şeyleri deceakıllayönlendirdimi söyleyemem ama ıl muhakkak kı çok lemli. Ama asıl daha lemlisi o sezgisel, içten, :fes alır gibı sizden çıınşeydir..." Konuyutnan'ınresimlerindekimücevher ırünümündekiböceklerinegetirmekistiyom. Atölyesinde çerçeyeler içinde o güne • görmedığim onlarca böcek sarmahyor k vremı..Malezya'dan,tropıkormanlardan :lmiş böceklerin ınliğıne, desenlerinin çetliliğine, gövdelerınin boğumuna dalıyom bir süre. Sonra Galeri Nev'de sergilenek olan duvarlara asılmış 1 1,5 metre boındakılnan'ın"Mektuplar"serisineçevri/orgözlerim. Eskiyazılarıniçineserpilmiş an'ın böcekleri, yazıyla içiçe girmiş, bünleşmiş olarak farklı göndermeleri birbıri dınayüklüyorlarbeynime.ÖylekiIstanbul îki tslam Sanatları Müzesi'ndeki (Ibrahım ışa Sarayı) Abbasıler'in ipliklerle birbinne tturduğu uzun fermanlara kadar gidiyor işüncem.Buböceklimektupların.yüzyılr sonrasını düşünüyorum sonra..." Böcekr tnan' ınresmine nasıl girmışti?" tnan "O ıbirrastlantısonucu..."dıyegülerekanlataya başlıyor. "Yıl 1969. Salzburg dönüşü Malatya'da urmuş, Salzburg Yaz Akademisi'nde bırcteçalıştığım Prof. Emilio Vedova'yamekp yazmaya çalısıyorum. Ama Almancam ı, Ingilızcemdeosıralarçoksınırlı.Bahçe: oturmuş' Ne yazsam!' diye düşünüp duru>rum. 'En ıyısi resim yapmak' dedimkendi sndıme. O sırada yerde kıpırdayan kanncarı gördüm ve kâğıda aktardım onları. Bir iki ;rken an, sinek başka böcekler de girdi mektuba. Yazıyla, böcekle kanşık bir mektup ortaya çıkmıştı. Bu mektubu Vedova'ya gönderdim. O anda Sahaflar'dakine benzer bir şimşek daha çaktı beynimde. Ne yapabilirim boceklerle? Figür yapıyorum o sıralar. Ekspressive fıgürler..." Neden insanı anlatan boceklerle birlikte bir kurgu yapmayayım?" dıyedüşündüm. Böylesine birdüşünce kafada olu•>uyor ama gene de tam belırgin değil. Ama çalışırkcn siz zaman içerisinde o ıpucunu veya rastlantıyı dıyelim bir yerlere kadar getiriyorsunuz. Işte o böcekler bugün bunlaroldu. Gıderekçoğaldılar." Geleneksel sanatların sınırlayıcı etkisini aşıp, onları kendinin kılan, özgürce kullanan tnan için resmin sının var mı? Sının nerede görüyor? "Sınırlar benim için resmin bitim noktasıdır. Resmi aslında gene de o sınırların bıtimine koyamıyorum. Daha da ötesine girmek istiyorum. Ama belli bir alanda resmi bitirmişoluyorum. Bittiğıne de tam kanaat getirmiyorum ama belli bir aşamada resmi bıtırmişoluyorum. Sınırlar o yerıni bulmasıyla sınır oluşuyor. Bu bır göz, bu bir bakıştır. Göz, bugüne kadar edındiğimizresimsel biçimleme kaygısıdır. O biçimleme kaygısının resımde yerıni bulmasıdır." Derisi yüzülmüs, çizgisel yumaklanm dediği onlarca gözü olan insan(lar)ını sormak istiyorum lnan'a. "İnsanın derısinı niye yüzmüştü, kabuğunu niye sıyırmıştı, neyı amaçlamıştı, hangi noktaya gelmek istemışti?" "Bilme noktasına..." diye kısacayanıtlıyor. "lçınıgörmenoktası.lçinı dışınıbirgörmekanlamındadüşünebılırsıniz bunu. İnsanın en ınce noktasından, en kılca1 ından t ut da bütün ayrıntılarına kadar insanı duyumsayabılmek. lyı bakarsanız insanın yüreğini de görürsünüz. Resimlerimde kalp mutlaka vardır..." Inan' ın bu yanıtı, bır sergı kataloğundaki sözlerıne götürüyor beni... Inan, gönündekı insanı, sanatındaki insanı şöyleaktarıyorızleyıcilere "Benim resmim ya da düşüncem hep gönül olanı çizmektir. Gönülde uyuyan.gönülde varolan insangerçeği...Kimkıgönlünegider,oradaellenndokunamadığı.gözlerıngöremedığiresimleri görür. lnsanla kucaklaşır. Gözlerin cn güzelı gönülde uyuyandır..." şeyolamaz..." Paul Klee'nin sözleri aklıma geliyor. Klee şöyle der bir yazısında "Sanatçının görevi görüneni değil, görünmeyeni görünür kılmaktır." Bu sözü yineliyorum tnan'a ve soruyorum. Görunür kılarken, bilerek, izleyenlerdengizledikleriniz varmı? Şöyleyanıtlıyor "Bilerek saklama yok. Saklanması lazım geldiği için gizliyorum onlan. Ki bakan göz görsün, bilsın. Başka türlü olmaz çünkü. Deşifre edildiği zaman o şey, özelliğini kaybeder. Düşünce kaybolur. Eğer ben bunu çok açıkça ortaya koysam bu resimler çıkmaz, başka resimlerin çıkması lazım." "Inan' ın resimlerinde geçmiş, bugünle içiçe. Doğumumuzdan önce varolan bilgiler, doğumumuzdan itibaren bize yüklenilen, öğretilen, anlatılan bilgiler. Sonra gözlem yoluyla, sezgisel olarak, ilişkiler vasıtasıyla öğrendığimizdeneyseljtecrübeyedayalı bilgiler. .. Tüm bu bilgiler Inan'ın resmindeki çizgisel yumaktan oluşmuş insanın çoğalan bakışlanylabetimleniyor,donanıyor...Bubilgi kuşatmasıyla düşüncelerimizi ne kadar çoğaltabiliriz, bilinmezliğe ne kadar yaklaşabiliriz sorusunu soran çoğalan gözlerle geleceğe bakıyor.. tnan' a resimleriyle ilgili bu ana izleğimi aktanyorum. Katılıyormusunuzbu yorumuma, sizceönemli olan bilgi değil mi? Inan şöyle yanıthyor sorumu "Evet, düşünce olarak beni yakalamışsınız ama insanın bir de ruh hali var. Yani ona ekleyeceğim şey ler var. Yaşam süresi içerisinde, yaşarken, an içinde, zaman içinde insanın ruhsal yapısının da resme yansıması var. Bildiğimiz şeylerdir bunlar, ama bu bir ressam ıçın çok önemlidir. Kendinizlebaşbaşasmız.konsantreoluyorsunuz, resimle birlikte oluyorsunuz. O sizi tekrartuvale aksettiriyor. Tabii, bütün bunlann içinde söyledığıniz "bilgi" var. O bilgi her zaman deşifre oluyor. Ortaya çıkıyor ve resme yansıyor. Bu, deşifrasyon içerisinde çıkanlar... Amabu çıkanlann, aklımdan geçenlere göre "daha az çıktığını" söyleyebilirim. Çünkü akıl daha önde gidiyor. Daha çok şey yapmak istiyor insan. Daha çok şey çıkarmak. Ama zaman yetmiyor. Gecenizi gündüzünüze katsanız da yetmiyor. Akıl devamlı o bilgi içerisinde ne yapmak istediğini buluyor ama o yapmak istediklerini tamamen ortaya resimsel olarak ortaya çıkartamıyor." Sanatçı açısından bitmiş bır resim var mıdıracaba?Oyapılmakistenilenlerakıllabırlikte önde koşarken, yaşamın, zamanın sınırlı koşullarının iplerine takılsa da sanatçının yüreği buna pek fazla aldırmaz, çizer, boyar, üretirsürekli. Zamanın yetersizliğinden hep tedirginolur.ürpertiramayaşamınasığabildiğince çoğaltır. Düşüncelerindeki sanatın sezgisel akisleri yansıyabildiğince yansırtuvaline...Hepbirşeylereksikolmalıdırbelki de... Yoksa arayışın ne anlamı var! tnan'ın, katalogdakisunuşyazısından izleyicilere seslenişiyle bitirmek istiyorum. "lnsanla böceği, böcekle insanı anlatınm. Sıçrayan çekirge yada insan... Onları çizerken hep kendi ürpertimi, kendi tedirginliğimi çiziyorum aslında... Sol elim boyalı rengarenk, sağ elim kalem tutar, çizer, resim yapar. .."^ * ^^ ^ »3 Doğuma yaklaşmak Bilinmezınsınırlarındadolaşırkenonaçok yaklaştığınızhissinekapılıyormusunuz?En bilinmeyen, en mistık görünen nedır sızce? Hiç düşünmeden cevap veriyor. "En bi lınmeyen doğum. En çok bilmek ıstedığım de bununanlamınıbilmek. Büyükbırsoruvararkasında, doğumun. O soru ışaretinı bilmek lazım. tnsan ona yaklaşmak istiyor. Kendı dünyamı resimsel boyutlar ıçensınde kurarkenona yaklaşmak istiyorum...." Peki,bugızeminperdelerinıaralarken,engeller onu sıkmıyor mu? "Tabii kı her türlü engelle karşı karşıya geliyorum. Ama bunu biimek için uğraşmak kadar güzel başka bır