Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
I3EK.İM 19%. SAYI55I Sizi ilk kez "Manon ot'tlıe Spring"de izledik. Bu filmi gönnemis, olan tek bir kisjye rastlaınadım. lş,te böylcce ünlü oluverdim oayın çeşnisi gibi bir şeydibu. Daha mesleğimi iy ice öğrenemeden herşeybirandaoluverdi.Neyse ki, geriye dönüp sahneye çıkmak gibi bir içgüdüye sahiptim. ClaudeSautet'ninyönettiği "Un Coeur en Hiver" ve "NellyetM. Arnaud" filmlerinin her ikisinde de gizemli bir kadını canlandırıyorsunuz. Canlandırdığınız bu iki kişilik dc, bir ölçüde sessiz sedasız kişilikler. Evet, bu rolleri üstlenmemi n bir nedcni de bu. Gcnellikle çok ateşji, tulkulu kadmları eanlandırdım. Ama Nelly gibi birkisjiliktcorada"olmam"gerekiyordu. Nelly konuşınaktan çok izler, izlendiğinden daha fazlasım izler. Belki konuskan biri olduğum izleniıninekapılmış,sınızdıröyle ya, bana kaıifilığında bir dolu söz etmemi gcrektiren sorular soruyor.suııuz. Ne varki,ö/elyaş,amımda izlemey i yeğliyorunı. Ama insanların gözlerini ü/erime diktiği şu son günlerde bunu çok özlüyorıım. "Nelly et M. Arnaud" filmi canlandırdığınız karakterin kocasını terk etmesiyle ba<jlar. Oyanlışbirseçimdir. Yada, artık doğru seçiın olmaklan çıkmi!jtır,diyelim. Sonra Bay Arnaud (Michel Serrault) ilc karşılaşır. Şu anılarını daktiloya çekmek için Nelly'yi tutan saygın yaşlı adam. "Un Coeur en Hiver" de olduğu gihi, kadın bu duygusalhktan uzak adamın içinde bir şeylerin kıpırdanıasınıı volaçar. Kimi zaman sokakta yürürken kcndinizi oylesine yalnız hissedcrsinİ7ki,kar!}inızaçıkabileeek herhangi birine içinizi dökmek, onlara bir şeyler söy lemek, onlardan bir şeylcr duymak istersiniz. Nelly ilc B. Arnaud arasındakiilişkide böyle bir ijey; bir sürekonuşmak gereğini duyan iki yalnız insanın ilis,kisi. Belki bu türbir ilis.kinin sonuyok, ama bunun hiç de öneıni yok. Önemli olan yalnızeaoan. Fransa'da yaygın bir deyim vacdır. "A.şk doğru zamanda doğru kiijiye rastlamaktır," diye. Vincent doğru kis,i olabilir, ama Nelly için zamanlaması yanlıştır. Onu istemediğinden değil, salt yalnız olmakvc kendisini toparlaınak istediğinden böyledavranır. Biruçağabinmiştir, ama bundan sonra hangi uçağabineeeğini bilemcz. "MissionMmpossible" sizin için t;ok farklı bir deneyinıolmalı. Kuşkusuz. Ama onca yıl çektiğim Fransız işkcneelerinden sonra son dercce eğlenceliydi. Çok pahalı bir filmdi. Tanrını, o paraya Fransa'da yirmi filnı çekilcbilir. Tom C'ruise'u is. başında gördüğümde de, bir "action" filmi için de en a/ duygusal bir Fransız filıninde olduğu kadar f izikscl ve ahlaksalbirçabayagerekduyulduğunuanladım. Bundan soıırası için negibi (asarılaıını/var? Fransa'dan çok sayıda. Aınerika'dan da birkaç ııy gıınsuztcklifaldım. Oneri demek istiyorsunuz herhalde. llygunsu/. öneri cinsellikle mi ilintili? Ah.îanrım! Yineaynı yanılgıya düsjüm. (')ncri tabii ki, sağolun. Amerika'da çalı^mak istiyorsam, sanırım Ingili/cemi ilcrletmemgerekiyor. Ama henüz ne yapaeağım bilmiyorum. Bilmiyorolmak hoşuma gidiyor da diyebilirim. Nelly gibi. Birçocugunu/olacağısöyletisi doğru mu? (,'ocuğum olacağı kulağıma çalındı. Dahadoğrusubasında izledim. Özel yaşamım konusunda pek konuşnıam. Tanınmış olınayı kafama ben koydum, ama sevdiğim insanlar böyle bir karar almadılar. Bu ncdenlebulürgizlerionlariçingizlitutmak istiyorum. Ayrıca, oyuneuluk konusunda söylcnecek biryığın şey varken, evde makarna ya da balık pisjrdiğimi söylemek niye? Bunlarkimin umurunda? Amerikalıların. O halde söylesjyi kısa bağlayacağız dcme'k. Söy lcycceklerim bu kadar.^ BAŞKENT GUNLERİ aşkent günlerinde siyahbeyaz jtablolar oluşuyor durmadan. Kimi olaylar, örneğin Erbakan ın Kahire'ye gidişi, Libya'ya gidişi, yardımcısı Çiller'in onu savunması, başka politikacılar, ben Hizbullahım diye bağıranlar insanın içini karartıyor. Ama ağartan olaylar da az değil. Yaşarken mutlanıyor, umutsuzluğu aşıyorum. Işte biz buyuz, yaşam biçimimiz değişemez, diye gülümsüyorum. Toplumun güçlü soluğunu hissediyor, bu soluk kesilemez, diye dikiliyorum. Nereye gideceğimi, hangi konseri, sergiyi, oyunu izleyeceğimi şaşırıyorum çoğu kez. Dev konserler birbirini izliyor. Beethoven'in senfonisi, Carmina Burana şarkılarıyla çınhyor başkent gökleri, Oylesine Bir Konser adlı bir program uygulanıyor CSO'da. Çalanlar ve dinleyenler arasında sorular, yanıtlar, söyleşilerle oylesine bir konser. Başkentliler coşkuyla katılıyor tüm konserlere. Belli olaylara tepki belkı de. Seçimıni, yaşam biçimini de kanıtlıyor bence. Çirkınliklere karşın güzelliklerı yeğledığıni... Bu güzelliklerin başta laiklık, Atatürk devrimleri doğrultusunda üredıgıni gıderek daha çok hissediyor insanlar. Başka hangi Islam ülkesinde var bu çalgıcılar, diye soruyorlar. Idil Biret'ler, Suna Kan'lar, Ayla Erduran'lardan başlayarak genç kuşaklara ulaşan, uluslararası düzeyini kanıtlayan yorumcular, çalgıcılar laikliğin, kadın ve müzik devrimlerinin ürünü değil mi herşeyden önce? Bratislava konseri gerçekleşmedi ama Eskişehir Festivali'nde çalıyor Suna Kan. Idil Biret ve Sema Gökçen ile Bilkent Orkestrası eşliğiyle güzel bir üçgen. Sema Gökçen'in viyolonselini ben de ilk kez dinleyeceğim Eskişehir'de. ABD'de yaşayan bir sanatçımız. 1415 ekimde de Bilkent konser salonunda tekrarlanıyor bu konser. Ersin Onay, Dört Mevsim Konser sloganını da gerçekleştirmiş bulunuyor. Yaz aylarındaki Anadolu konserlerinin ardından güz konserleri başlıyor. Arada Macar Cumhurbaşkanı onuruna da bir konser var. Bela Bartok ve Adnan • Saygun'un dostluğuna yaraşır bir program, solisti de pıyanist Gülçin Onay. Güz konserlerinden birini de Moskova Radyosu'nun ünlü senfoni orkestrası veriyor Bilkent konser salonunda. Bilkent tepesinin trafiği de yeniden hızlandı sonbahar akşamlarında. Yabancı konuklar, dostlar, Ankara'dan ayrılanlar onuruna güzel sofralar kuruluyor, görkemli bir damak zevki yaşıyor konuklar. Profesör Ihsan Doğramacı yurtdışı Interview dergisinden çeviren: yolculuklarından vakit buldukça evsahipliği RİTA URGAN görevini yerine getiriyor. Yemeklerden biri de Büyükelçi Murat Ersavcı ve eşi onuruna, ama bu yemeğin bir özelliği var. Zeynep Ersavcı şimdi Dublin sefiresi ama Bilkent Üniversitesi'nin değerli bir görevlisi olarak uğurlanıyor. Nıtekim, Profesör Ihsan Doğramacı'nın konuşmasını da o yanıtladı. Kısa ama özlü, içten bir seslenış Bilkent ailesine. O yemekte ben de vardım. Bir yanımda Profesör Talat Halman, bir yanımda Rektör Ali Doğramacı, karşımda siyahlar içinde sadeliğin şıklığını taşıyan Zeynep Ersavcı, Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Onur Öymen, Profesör Halil Inaldı ve Seniha Halman ile hoş bir akşam geçirdim. Biliyorsunuz, Talat Halman da Kültür Bakanıydı vaktiyle, bugünkü Kültür Bakanı Frankfurt Fuan'nda kitaplarını sergilemıyor ama o yeni kitabını da yayımlamış bulunuyor. Karadeniz kıyılarında dolaşarak kahkahayı basacağız! Profesör Halman da bir Laz uşağı. Babası Trabzon'un Halmana köyünden, annesi yine Trabzon'dan, eski bir aileden... Başkent günlerinde mutlu görünüyor Halmanlar. Sanat olaylarını izliyor, katıldıkları toplantılara da renk katıyorlar. Söyleşiler boyutlanıyor. Bilkent Üniversitesi'ndeki dersler, fakültelerde boyutlanıyor giderek, yeni dersler ekleniyor, yeni fakülteler için hazırlık "Tatunmif olmuyı kafama ben koydum Ama sevdiğim insanlar böyle bir karar almadılar." sınemasının iğneleyici ve öfkeli isimlerinden farklı, sıcak Dört Mevsim Konser MÜŞKRREF HEKİMOĞLL Emmanuelle Beart. 18 yaşına kadar Adnan Sayguıı, Macar hesteci liela Burlok 'un yukın dostu, Macar Cıınıhıırbıifkanmı da ıni'ıziğiyle selamladı. yapılıyor. Ali Doğramacı gelecek ders yılında felsefe bölümünde lisanüstü derslere başlanacagını söyledi bana. Batı üniversitelerinin ünlü profesörleriyle görüşerek oluşan bir altyapısı var. Doğrusu çok sevindim. Liselerden felsefe dersler|nin kaldırılmasını aklım almıyor hâlâ! 12 Eylül'ün bir uygulaması, belki de düşünmeyen, tartışmayan, suskun kuşaklar öngörüldü! Galeri Nev'de Antonio Saura'nın sergisini görmenizi dilerim. Şiirleri, resimleri nedeniyle Franco'nun öfkesini köpürten bir sanatçı Ispanya'da. Ama susmuyor. Önce lanetleniyor, sonra ödül üstüne ödül! Yapıtları dünyanın her yerinde. Ekim 1996'da Ankara'da Galeri Nev'de. Dora Maar'a saygılar, hayali portreler, kokteyl partiler, yedi büyük günah ve kara rahiplerle Saura'nın yaşam öyküsünden doruk noktaları. Bir değil, birkaç kez görmek gerekiyor! Bir direnişin öyküsünü sergiliyor. Bu sergi ve güzel kataloğu Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Michael Lake'in ilgi ve desteğiyle gerçekleşmiş bulunuyor. Bence bu da ilginç ve önemli bir olay. Galeri Nev'in çağdaş düzeyi doğrultusunda başkentin sanat yaşamına olumlu bir katkı. Sergi ilgiyle izleniyor, kimi politikacıların çok gerilere gitmesine karşın ileriye bir bakışı simgeliyor. Yazımı Sara Bilge Çağlar'ın sergisiyle sona erdiriyorum. Vakıfbank Galerisi'nde renkli, neşeli bir sergi. Üzgünüm, yeni tanıyorum Bilge Çağlar'ı. Şimdi Kanada'da Toronto'da yaşıyor, bir galeri yönetiyor, değişik başkent ve kentlerde sergiler açıyor. O da başkent kökenli bir sanatçı. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sanat Tarihi bölümünden, sevgili Orhan Peker'in de arkadaşı. Resim sevgisi giderek gelişiyor. Sergideki tabloları, değişik çalışmaları yansıtıyor. Suluboya, yağlı boya, camiler var, evler, sevdalılar, balıklar, kuşlar Kimi pembe, kimi mavi, kanatlarında özlem, kimbilir nereye uçacaklar. Biri benim duvarıma uçacak sanırım. Mavi bir kuş, belki Körfez'den, Ören'den, Assos'dan uçarak geliyor. Duvarımda Orhan Peker, Avni Arbaş, Ali Atmaca'nın kuşları, rafımda başta Sıtkı Usta'nın çini kuşları, porselenden, camdan, tahtadan, madenden yüzlerce kuş var. Kimi değerli, kimi değersiz, değişik ülkelerden, dostlarımdan anılarla kocaman bir kuş dünyası. Kimi sabahlar dakikalarca seyrederim o kuşları. Kanatlarına takılıp ben de bir yerlere uçarım. Birilerine kavuşur, söyleşiler yaparım. Kiminle derseniz, hepinizle sevgili okurlarım. ^ sınema izlememiş. Sonra bir anda kendisini beyazperdede