Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 İNSANLAR yazdığı şiirleri daha sonra " Rübabı ŞikesteKmk Saz" kitabına almayacaktır. 24 yaşındayken (1891) Mirsad dergisininaçtığı "Padişah HazretlcrineÖvgü" konulubirşiiryanşmasında "ilelebcd sana dcnsin Halifei alem" dizelerinin yeraldığı şiiriyle birincilik kazanır. övdüğü padişah hazretlcri, daha sonra cleştireceği hatta yıkılmasını isteycccği Abdülhamit'tir. 1892'de okuduğu Mektebi Sultaniye'ye (Galatasaray) öğretmen olur. Dört yıl sonra ise Servcti Fünun dcrgisini yönetmektedir. Böylece ikinci Fikrel'in profili şekillenmeyebaşlar. Bu Fikrct başlangıçta inançlı, genellikle sevgi vc doğa üzerine duygusal ve canlı şiirler yazar. Henüzbirtarzı oluşmamıştır. Birarayış içinde gibidir. Zaten edebiyat ve siyaset dünyası da boşluk içindedir. Bu ortamda Fikret'in "Hasta Çocuk", "Nesrin", "Balıkçılar" "Ramazan Sadakası", "Verin Zavallılara" gibi şiirlerle toplum içinde gezinmeye başladığı gö/.lenir. Bir yandan da ötcki şiirlerine bir içe kapanma görülür, giderek kendine dönen, acılarla inleycn, ağlayan bir Fikrct ortaya çıkar. Ancak bir süre sonra acı çeken Fikret'le baskı altındaki toplumun sıkıntılan birleşir. Gördüğükötülükler karşısında ezilen, nedenlerini açıklayamayan, "Nedcnbütünyolların sonuuçurum" diye soran Fikrct, daha sonra "Rübabın Cevabı"nda çektiği acılann arkasında toplumun acılan olduğunuaçıklayacaktır. "Inanmak Ihtiyacı" şiirinde hem bir şcyc inanmak isteyen, hem de ncyc inanacağını Eşi Nazime Hanım 'la. Dostlarına göre, o sevgiyi aile bağı içinde gördü. bilmeyen bir Fikret çıkar ortaya. Geçirdiği gelişmeler sonucu eski iıiançlanndan uzaklaşmıştırvekendisini boşlukta hissetmektcdir. Bir süre, arkadaşlanyla Yeni Zclanda'yagidiporadaözgürbirtopluluk kurmak, bu olmayınca Manisa civanndabirçiftlikte yaşamak düşleriylc oyalanır. Fakat Fikret'in bu çok bağlandığı hayalleri suya düşünce yazdığı mcrsiyelcrden anlaşılır. CUMHURİYET DERGİ ve ortalıktan çekilir. Kuşkusuz bu satırlar, aynı zamandabirözelcştiridir. O halde yeni bir Fikrct beklcmek gcrckecektir. Işte csas Fikret, 1901 yılında yazdığı" Sis" şiiri ile bu yalnı/.lığın üzerinden yükselir. Artık ağlayan, sızlanan Fikret yoktur. Soran, cevaplar arayan bir Fikret vardır. "Sis" şiirinde "nedenbukötüyaşam " sorusuna cevap arar. Doğa insanlann ihtiyaçlarını karşılayacak güçtedir. Ama insanlarsefildir. Fikrct bunun ncdenini "hernimcti.hcr fazl ı, her esbabı rehay ı göktcn di lenen" anlayışta bulur. Böyle bir insan nasıl doğanın nimetlcrindcn yararlanabilir? Buradan doğa ile dinin çcliştiğisonucunavarır. Toplumda çürümektcdir. Bunun nedeni yaygın anlayışolan "kader ve şans" değil, "Havfı müscllahSilahlanmış korku"dur; yani baskıcı yönetimler... Ve Fikret "Örtiin, evet, cy haile... örtiin ve müebbeden uyu" dcrken eski uygarlık vc kültürle olan tüm bağlannı kopardığını dailanetmektedir... "Sis" şiirini "Tarihi Kadim" izler. Fikret, "Tarihi Kadim"de açık bir şekilde gelenekleri ve dinsel anlayışları tartışarak insanı veaklı yüceltir. Türk düşünce tarihinde ilk kez insanı ve düşünccyi baskı altında rutan yersel ve göksek otoritclere, "köhne" dinsel anlayış vc geleneklere açık biçimde karşı çıkılmıştır. Fikret bütün insanlığa yönelen anlayışıyla, bir anlamda Avrupa'da modernistlerin yaptığını "Müslüman mahallesi"nde yapmaktadır. Böylece laik düşüncenin ve davranışın (Şinasi'den sonra) örneğini ortaya koyar. Fikret "Tarihi Kadim'M Abdülhasahip olduğudur. Bunda onun da bir suçu yoktur; anlayışlı olmak gerekir. Özetle Prof. Kaplan, Fikret'e bir ruh hastası gibi yaklaşır. Bu yaklaşım karşısında Fikret'in değil ama bu görüşleri bilim adı altında ileri sürebilenlerin ruh halinin ciddi olarak tartışılması gerekir... Tevfik Fikret için en özlü açıklama, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Fikret'in eserlerinden alınacak en güzel ders, onun ferdi bir melalden büyük bir insanlık ümidine doğru geçişidir. Bu geçişin büyüklüğü onun hayatını bir nevi yüksek ve insani bir tecrübe haline getirir" sözlerinde bulunabilir. Tüm bu tartışmalar karşısında laik kültürün kilometre taşlarından birisi olan, 80 yıl önce bütün insanlığa kucaklarını açan ve insanı yücelten Tevfik Fikret'in üzerindeki tartışmaların son bulduğu, toplum tarafından sindirilebildiği gün Türkiye'de inanç özgüriüğünün ve laik toplumun gerçekleştiği söylenebilir.^ "Sis" ve "Tarlhi Kadlm" Ve nihayct 1900'de, edebiyat dünyasını"güçsüz,halsiz,tıpkıciğerlerinde öldürücü değil fakat yaşatmayıcı bir illet taşıyan bir çocuğa benzeterck Serveii Fi'ıpnn'dan ayrılır Tevfik Fikret ve oğlu Haluk. savunulacak bir yani kalmamaktadır. Hal böyle ise anlı şanlı Osmanlt tarihinin üzerine gölgeler düşmektedir. Bunlar işin şakası ama bu arada Prof. Kaplan'ın en büyük haksızhğı Fikret'e de değil onun inanmış bir Müslüman olarak Hacca giderken ölen annesıne yaptığını belirtmeliylz. Prof. Kaplan'ın ınandığı öteki dünya varsa, dilerız Kaplan orada Fikret'in annesi Hatıce Refıa Hanım'la karşı karşıya gelmiştir. Prof. Kaplan, Fikret'te gördüğü "karamsarlığı" ise o sıralarda moda olan, sonraları yanlışlığı biVımse\ olarak kanıtlanan Prof. Kretschmer'in tipoloji tahlilleriyle açıklar. Buna göre Fikret'in tipi onun aşırı duyariı ve içe kapanış, şizofreniye yatkın bir karaktere sahip olduğunu göstermektedir. Akif'i Fikret'e tepki gösterdiği için eleştiren Prof. Kaplan'ın, bu "bilimsel" açıklamalaria söylemek istediği Fikret'in soyundan ve yaradılışından gelen bozukluklar nedeniyle dengesiz bir ruh haline FİKRET TARTIŞMALARI F ikret'in dinleri vegelenekleri açık bir şekilde eleştirmesi ve reddetmesl gerek yaşamı sırasında gerekse daha sonra tepkilere neden oldu. O zamana kadar din karşısında en ufak kuşkuyu, tereddütü, eleştiriyi bile doğruluktan "sapkınlık", "ahlaksızlık", "kötülük", "şeytanlık"la eşdeğer gören geleneksel anlayışlann karşısına "namus abidesi" bir Fikret çıkıyordu. Bu durumu açıklamak ve Fikret' i mahkum etmek gerekiyordu. ilk tepki, Fikret'in sağlığında, Mehmet Akif Ersoy ve Darülfünun'da felsefe müderrisi olan Babanzade Ahmet Naim'den gelecekti. Bunlara göre Fikret para karşılığı Protestan çıkarlarını kollamak için Müslümanlığa saldırmıştL Akif'in "Zangoç" benzetmesi Fikret'in çok ağırına gidecek ve kendisine yapılan saldırılann içinde sadece buna, "Tarihi Kadim'e Zeyl"i yazarak cevap verecekti. Bu arada Ittihatçı çevrelere yakın Hoca Fatin Efendi'ye atfen "tevil" yolu açılır ve Fikret'in bu şiiri bir depresyon anında yazdığı, sonra çok pişman olsa da şiirin ortalıkta dolaşan kopyasını ele geçiren birisinin yayımladığı söylentisi de çıkar. Yıllar sonra Prof. Mehmet Kaplan, Akif'i bu söylentileri dikkate almadan Fikret'e "kendisine yakışmayacak" şekilde tepki göstererek adeta onu Tarihi Kadim'i savunmak zorunda bırakmakla eleştırecektir. Cumhuriyetten sonra, 1924 yılında Tarihi Kadim, lctihat dergisinde yayımlanınca bu kez de Darülfünun felsefe müderrislerinden Mehmet Ali Avni Bey tarafından tepkiyle karşılanır, ona göre Fikret şeker hastası olduğu için ruhen de hastadır, bu nedenle kuşkucu olmuştur. Laikltğln kıstası İkinci Dünya Savaşı sırasında solcu ve sağcılar arasında şiddetlenen mücadelelere bağlı olarak Fikret de yeniden gündeme getirilir. O sıralarda Edebiyat Fakültesi'nde asistan olan Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret üzerine yaptığı doktora tezinde bugün de dinci, gelenekçi kesımlerde kabul gören karşı çıkışlarını temellendirir. Fikret'in dinsizliğinı, "ruhi bir trajedi" olarak niteleyen Kaplan'a göre bunun en önemli sebebi ırsidir. Fikret dürüst, inançlı ve namusluğu kişiliğini inanmış bir Müslüman olan babası tarafından, kuşkuculuğu ise ihtida etmış, yani Müslümanlığı benimsemiş bir Rum olan annesi tarafından almıştır. Bu açıklamanın arkasında "Müslümanların inançlan kuvvetli Hıristiyanların ise zayıftır" gibi bir kabul yatmaktadır. Eğer bu bir kuralsa o zaman Kaplan sadece Fikret'i değil annesi Hıristiyan olan tüm Osmanlı padişahlarını da zan altında sokmaktadır. Kuşkusuz bu arada hem annesi hem babası hıristiyan olan devşırme sadrazamların, paşalann ise