Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14MAYIS1995. SAYI477 İNSANLAR 15 endüstrisindeki cnfeksiyonun izlerinigörebiliyoruz. Evet, diyor Hoffman gözlerinı açarak, suç sende. Bende mi? Evet, kolektif olarak sizgazetecilerde. Medya, "Haftanın en çok ızlenenfilmlen"nıyarattı.Halk,birincıyi, ıkıncıyi,... görmeye şartlandınldı. ABD'defilmlerinbaşına negeldiğinı görmek yeterlı: "Şike" gibi bir film Oscar'a aday oldu ama, maliyetini bi le kurtaramadı. "Outbreak",adalcgücüolmayanufaktefek bir kahramana yatınm yaptı ama, gişelerdurumdan hoşnut. Ayrıca film, orduyu eleştirmesi açısından antiAmerikan. Ama film yine de, Amerikan anayasasının işlediğini gösteriyor, hiç değilse teorik olarak. ABD'de "Fuck you! Biz kendıhalkımızıöldürmeyiz,"dıyebiliyoruz en azından. Pavlov'a özgü refleksi.hanio Nürnbergduruşmalannda dile getirilen lafı söylemiyoruz: "Ben yalnızca bana verilen emirleri yerine getirdim." hep bildiğimiz Dustin. Burnu büyüklüktcn uzak; hepaynı gülümseme, hep aynı burun: Bütün bunlar, Marx kardeşlerin filmlerindekinin aynı, diyor Groucho'nun taklidını yaparak. Demek ıstedıği, PRkampanyası (filmintanıtımı). Dede Hoffman'ın keyfi yerinde. Kollarını stvamış, birçok ilginç virüsten söz ctmektc. Bunca profesyonel sempatiklik içinde, karşısında lejyon askerleri gibi yeralan Avrupalı gazctecilere içini açmaktan kaçınmıyor. Çok sayılıdır Amerikalı erkek oyunculardan kahraman rollerini alanlann, kendilerini erkeklerden çok kadınlarla özdeşleştirdiğini söyleyenlcr. Ben kendimı kadınlarla daha kolay özdeşleştirıyorum, diyor Hoffman. Erkek olarak kendimi, diğer erkeklerden farklı görüyorum. Kadınlar, bugün ile, şimdiyle daha kolay yaşayabiliyorlar, yaşamı daha rahat yakalayabiliyorlar. Biz erkeklerin ise; görebilmek, duyabilmek ve hissedebilmek için daha çok çaba sarfetmemiz gerekiyor. Billy Bathgate 'ten bir sahne. Hook 'tan. Dustin Hoffman da binbir suratlı aktörterden. Kusursuzluk düşkünü Hoffman, verilen emirlere uymama konusunda güçlük çekmiyor. Söylentiler, sette herkesin i^ine burnunu soktuğu yönünde. Bu özellik, kısa bir söyleşi sırasında gözükmüyor ama, söylenti olarak peşisıradolaşıyor. Kendisinin taktığı ad "kusursuzluk", "Outbreak"in yönetmeni VVolgang Petersen, "Birlikte çalışması kolay biri değil ama, eşsız biryüzü var," diyor. Zamanlaiçindeki şeytanları dizginlemeyi başarmış. Film ve tiyatro dünyasının dışındaki yaşamı da. Çoğu ailem sayesinde, diyor. Geçenlerde evliliğini, "Tahiti usulü" yenilemiş. Eşini Tahiti'yegötürüp, bir kez daha oradaki usule göre nikâh kıymışlar sıkı bir sürpriz olarak. Erkeklikkadınlık üzerine film yapmayı beklerken, yeni bir "Mrs Robinson" filmini tasarlıyor: Bu filmi, büyük kızım eve oldukça çekici bulduğum bir arkadaşıyla gelmesinden sonra tasarlamaya başladım, diyor. O an bu kıza, Mrs Robinson'un Benjamin'e baktığı gibi baktığımın bilincine vardım. Benjamin'leyattığızaman Mrs Robinson'un bir çeşit orta yaş bunalımında olduğunu anladım. Düşündüğüm yeni filmde Benjamin hâlâ Elaine'le evli olacak ve yirminin bıraz altındaki kızlan, eve güzel bir kız arkadaşını getirecek. Benjamin'le bu kızın arasında bir ilişki olacak. Üstelik her hafta Mrs Robinson akşam yemcğine gelmeyi sürdürecek, diyor hınzırca gülümseyerek, üstelik burası yalnızca ilkperde...4( Dagens Nyheter 'den çeviren: GÜRHANUÇKAN Clnsel farklılık konusu Dustin Hoffman, "Tootsie"den etkilenerek cinsiyet aynlığı konusunda bir film yapmanın epeydir düşünü gördüğünü açıklıyor: Çalışırken kendimi, gerçek kımliğimle daha rahat görebiliyorum, diyor ve erkeklere özgü tavır konusunda şu örneği veriyor: Bir yapımcının evinde birkaç kez senaryoyu konuşmak için bulunmuş. Yapımcının evinin kapısının üzerinde, içinde yeni doğmuş kuşların olduğu bir yuva varmış. Içerde erkekler senaryoyu tasarlarken, yuvada yepyeni bir yaşam gelişmekteymiş. Eğer, filmimizde kuş yavruları olsaydı ve stüdyoda kesimini yapsaydık en az 50 saat gerekirdi. Oysa aynı şeyi gerçek yaşamda görebilmek için, ne zamanımız izin veriyordu, ne de içinde bulunduğumuz stress. îşte bizim DNA'mız burada yatıyor; yapmakta, sonuçlandırmakta, yarışmakta, kazanmakta ve sorunları çözümlemekte... Işte böyle bir anı kaçırmış olmam, yaşantımda pişmanlığım duyduğum tek şeydir. Yoksa kendisinin pişmanlık duymasını gerektiren fazla film yok. Hoffman, hiç kuşkusuz, neslinin en büyük karakter oyuncularından, 1937de; Jack Nicholson, NVarren Beatty ve Robert Redford gibi yıldızlarla birlikte doğdu. Hcr ne kadar Kaliforniya'da yctiştiyse de, kısa sürede New York'taki "Metod ve rol" okulunun başanlı öğrencilerinden biri oldu. Film dünyasına, "Mrs Robin Rain Man 'de Tom Cruise ile birlikte oynamıştu son" filmiyle (1967) girdiğinden beri, o dünyada kaldı. Yıllar geçerken, karşımıza yirmiyi aşkın rolle çıktı.örneğin, 121 yaşındaki Jack Crebb (Little Big Man), dağınık matematikçı ("Sokak Köpekleri"), akciğerlerinden hasta, kiiçük sabıkalı Ratso ("Midnigt Cowboy"), tipik duygusal Amerikan babası ("Kramer Kramer'e Karşı"),öğrenci ("Maraton Adam"), Lenny Bruce ("Lenny"), temizlikçi kadın ("Tootsie") ve otistik rol ünde ona Oscar kazandıran ''Rain Man"). kez, kalıcı olarak bulmuşken Hoffman karşımıza, sürekli olarak yeni kimliklerle çıkıyor. Akıllardan çıkmayacak güzellikte bir görünüşüm yok, diyor, kımsebenitelefonlaarayıp,Armani marka takım elbise giyip giymek istemediğimi sormuyor. Jack Nicholson, "uyuşturucu" temsilcisi" oldu; VVarren Beatty de "tipik çapkın". Bana, "güç oğlan" rolü kaldı. Üçümüz de kusursuz iş yapmaya tutkun insanlanz. Jack Nicholson gibi70'liyıl larda aynı uyuşturuculan kullandık. Ne var ki bize farklı etiketleri, basın dağıttı. Yine de, bütün filmlerinde bir "Hoffman çizgisi" bulunabileceği görüşünde: Ben kendimi Picasso'yla karşılaştırmıyorum, inan bana; ama aynen "bu bir Picasso, bu bir Dickens"der gibi, "bu bir Hoffman filmi" denilebileceğini sanıyorum. Her filmde insan, kendi duygulan Tootsie nı kazıyıp dışan çıkanyor. Telefon sossiz Ancak günümüzde, onun neslinin yıldızlarının bütün bir filmi taşıyabilmesi giderekgüçleşiyor. Biraz üzücü ama, dünyanın bugün yeni bir Hoffman filmiyle pek fazla ilgilenmediği bir gerçek. Dustin Hoffman da aynı görüşte: "Outbreak'Mn haftalardır liste başı olduğunu duydum ama, kimse telefon edip bana yeni bir "action filmi" önermiyor. Bu filmin bir iski... Şok geçirdim, şok geçirdim, diye şaka yapıyor. Şaka yapıyor ama, güneş yanığının ve yüzündeki dolar gülümsemesinin altında hafif bir çaresizlik sezilebiliyor. 1988'deki "Rain Man" başansından sonra; "Hook", "Dick Tracy", "Billy Bathgate" ve "Rastlantı Kahramanr gibi ticari ıskalar geldi. Amerikan film tisna olduğuna inanıyorlar demek Dağınık ve duyarlı Canlandırdığı kişiler, genellikle hafif nörotik, biraz "yalnız savaşçı". Güç durumlarda donup kalan, dağınık ve izleyici gibi duyarlı insanlar. Çabuk kınlan, alınan kişiler. Ya da, sokaktaki ortalama adam; uygar dünyada yerini arayan. Orada Nicholson ve Beatty yerini bir