27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

21 AGUSTOS 1994. SAYI439 YAŞAM 5 canavar bakkahn peşinde mızla, müşterimizi sıkıntıda bırakmamak için veresiyeye devam ediyoruz." Allah razı olsun! "Halkın ekserisinin" diye devam ediyor Güldamar, "geliri giderinin çok gerisindc olduğu için bakkala borç takıyor, borcunu ödeyemiyor (Yok canım, daha neler... Nc ahlaksızlar var!). Verdiğini alamayan bakkal da alacaklıya borcunu ödeyemiyor. Yahut da rafında ne varsa hepsini satıyor ve dükkanını devrediyor." Buyur bakalım, işin yoksa yeni gelenle uğraş, samimiyet kurmaya çalış. Hayat bitmez tükenmez, amansız bir mücadeleden ibaret. Bakkal cenahında istikrar talep ediyoruz. En çok da vergilerden şikayetçiler. Beş Nisan pakctinden onların payına da biriki ek vergi çıkmış, "Bilhassa yeni vergiler üstünc tuz biber ekti. Esnafımızın çoğunluğunun sermayesi 2530 milyon civanndadır. Normal vergi zatcn bunun 20 milyonunu götürüyordu. Şımdi bir de ilave vergi 16 milyon gelince sermaye kalmadı, alacağını alamıyor, vcreceğini veremiyor, dükkanını kapatmak zorunda kalıyor. Bizim gibi alım satım yapanlar fıyat ne kadar pahalanırsa pahalansın, iistüne koyar. Biz ise bir sürü rekabete muhatap bir meslek dalıyız. Örneğin koopcratifler, Carrefour, Migros, Metro. Yüzde 100, yüzde 50 daha eksik fiyata satıyorlar. Perakendcci bakkal ise, mutlaka ortalama kâra tabi." sene 140 milyon kazandı telakki ediliyor. Böyle vergi vermek mecburiyetinde." Kısacası, bir sürü dev rakipleri var ama, kanun "iki kollarını da" bağlıyor. "Ucuz alsan pahalı da satsan, yüzde 14 koyup satmaya mecbursun, 'çünkü ben senden bunun vergisini alacağım'diyor." Bir de somut ömek veriyor (Hayır, hepsini naklediyorum ki bakkallarınızın neler çektiğini bilin, yolu dcğiştıreceğinize ek gelir kaynağı bulmaya bakın): Pınar Süt. Temmuz ayında Metro'nun kiloluk Pınar süt fiyatı, 16.800. TL. imiş. "Kaça aldığını tasavvur edin ki, müşterisine bu fıyatla satıyor. Bakkala ise servis kamyonları aynı sütü 23.400. liradan fatura ediyor, satış fiyatı 27.000. Şimdi düşünün yani, bir kilo sütü imalatçı onbin lira daha eksiğinc Metro'ya veriyor. Metro da 13 bine aldığını 16.800'e satıyor. Neymiş onlar toptan, çok alıyormuş. Bakkallarımıza servis kamyonu ile tevziat yaptığında bu kadar farkla satıyor. Kârımızdan bir de kadar sık gidiyoruz ki, kendi cvimize bilc bu kadar sık gidip gelmemiz mümkün olmayacak neredeyse." Yükselen gcrilimlc birlikte haliyle heyecana kapılıyorum. Peki, bunun sonu ne olacak? "Son noktaya gcldigi zaman, bakkalın takati kalmıyor. Müştcri de borcunu ödeyecek para bulamadığı için, top atmaktan başka çare yok. Bu sistem içerisinde bakkallar da otomatikman işsizler ordusuna katılıyor. Toplumumuzun yanya yakını, bu sene içinde kepenklerini kapatacak. Dükkanını kapatmışlann sayısı başka senelere görc bu sene yüzde 40 daha fazla olacak. Onbin aktif üyemiz var. Mütemadiyen yazışma yapıyoruz, cevap alamadığımız arkadaşlanmızı arıyoruz. Devamlı gelen cevap, 'kapanmış', 'gitmiş' diye. Bir sene zarfında onbin esnaftan altı bini ayakta kalırsa ne mutlu! Zor bir durumda, yıkımla karşı karşıya küçük esnaf." Işte burada duralım, arkadaşlar. Her şeyin bir haddi var. Varlığımızı sürdürmemiz söz konusu. Vergi konusunda bilir kişi sayılmam. Vergi dairelcrinin dış duvarla / nnda arada bir gözüme çarpan "Iradesiyle kendini vergilendircn halk millettir" vecizesi dışında, vergiyle tek ilişkim, benden nzam ve hatta haberim olmadan, maktuen ve mecburen kesilmek yoluyla alınan vergilerden ibaret kalmıştır. Ancak bu hayati sorun karşısında artık dayanamıyorum ve diyorum kı, "lyi ama, siz ne yaptınız tbrahim Bey?" Haksız rekabet Bu rakıplcrının içinde özellikle birinin haksız rekabetinden yakınıyorlar. "Metro, kanunların kaçak noktasından gidiyor. Faturayla satıyor. Milyarlarca ciro yapıyor ve tatnaıncn peşin sattığı halde, iki sene üst üste zarar göstcrcbiliyor, kanunlarımızda bu boşluk var. Bir imalatçı, toptancı, yani faturayla alıp faturayla satan kişi bunu yapabilir (Bakkallar, perakendeci olarak faturayla alıp fışle sattığı için, istese de böyle bir şey yapamıyormuş. Yazar kasa kullansa bile). Metro yabancı bir şirket, bir sürü imtiyazların yanında, bir dc bunu bırakıyorlar. Allah sizi inandırsın, Gelir Vergisi Kanunu'na göre üç sene üst üste zarar ettiği takdirde kapanması gcrektiği için, üçüncü sene laf olsun beri gelsin diye çok cüz'i bir kâr gösterdiler." Güldamar, durumun mali bir portesini de çiziyor: "Kanun karşısında biz bakkallar gibi ortalama kâra tabi olmayan fabrikatör, ithalatçi, ihracatçı bir sene zarfında bcş milyarciro yapsa, otuz milyon vergi verebiliyor. Bir bakkal bir milyar ciro yaptı diyelim, bunun karşılığında o Sayın Çiller, kadim dostum, aman şu Istanbul Bakkallar Odası'nınfaksına göz kulak olun. Kalabalık arasında belki gözden kaçmıştır. KDV ödüyoruz. Esas parayı imalatçı kazanıyor ama, bakkal halkın gözünde pahacı gibi görünüyor." Güldamar bunu söylemiyor ama, sonuç olarak bakkalların bir kısmı da, servis kamyonlannın tevziatını bir yana bırakıp, gidip alışverişlerini marketlerden (özellikle Metro'dan) yapmaya başlamışlar. Bir kısmı da spotmarketlerden medet umuyormuş (Malum, meslek erbabı arasında yakın dostlarımız var). "Yeni icat edilen" ek vergilere de tekrar tckrar değiniyor Güldamar, "Bundan mütevellit, beş ay zarfında da bunlar ödenecek. Ve başladı ödenmeye, mayısta başladı. temmuzda da ödedik. Kazansan da, kazanmasan da, borcun olmuş olmamış, vergini vermezsen haciz memuru kapına dayanacak. Zaten bizim işimiz gücümüz vergi ödemek. Peşin vergi, gelir vergisi, KDV, bir de bu yeni vergiler, oldu beş. Başka ödediğimiz şeyleri de sayarsak, vergi dairelerine o Tansu Çlller'e "Başvurulanmız şu şekilde oldu" diyor. "Maliye Bakanlığı'na, Ticaret Bakanlığı'na faks çektik." Eh, bari. ''Bilhassa Tansu Çiller Başbakanımızın evinin faksını aldık, bu sıkıntıları, gerçekleri kendisine faksladık." Aman Allahım, canımız sana emanet! (Dikkat ediyorum, bu borç meselelerı insanda dini birtakım çırpınışlar uyandınyor. Şu yazıda, Allah bilir ya, en azından beş kere "Allah" demişimdir.) Ve fakat, nasıl dcmezsin, ey yolcu? Bir defa, Sayın Tansu Çiller Başbakanımızın milletin çok daha ala menfaatleri ile uğraştığı cümlenin malumu. tş ticarete, alımsatıma dökülecek olursa, Türkiye dahiline pek rağbct ctmedıgı de gene bılınıyor. Aynca, her ne kadar muhterem eşleri bir sürc önce elden çıkardıysa da, "SevenEleven" tecrübelerinin ışığında, kendilerinin kahraman ve mazlum bakkallardan çok toptancı tüccarlara karşı ruhi bir yakınlık duyacakları, o saflara katılacakları da ayan beyan ortada. Öyleyse, medarı maişet motoru tekleyen bizler ne yapalım? Gerçi, aybaşı civannda elbcttc biz de karşı safa geçiyor ve marketleri bir ince yokluyoruz ama, iyi ihtimalle ayın onundan itibaren hayat bağımızın bir ucu gene bakkallarda demir atıyor. Evct, bakkallanmızı yaşatmak için ne yapalım? Sizi bilmem ama, ben çok eskilere dayanan, yoklanmamış, yıpranmamış bir ilişkiyi kurcalamak zorundayım. Madem ki iş Tansu Çiller Başbakanımızda bitiyor, 9 yıllık sınıf arkadaşlığı hukukuma dayanarak sesimi yiğitçe yükseltiyorum: "Sayın Çiller, kadim dostum, aman şu Istanbul Bakkallar Odası'nın faksına göz kulak olun. Kalabalık arasında belki gözden kaçmıştır Bir zahmet aradan çıkartın da, adamlann derdine çare bulun. Yoksa asil ülkemizin necip aydınlar ordusunun hali pür mclâli fakslara dcğil, tarihlere sığmayacak!" ^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear