26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 TOPLUM CUMHURİYET DERGİ. 24 TEMMUZ 1994. SAYI435 BERATGÜNÇIKAN ırağan Sarayı, Konya'nın Meram Bağlan ya da Türkiye Büyük Millet Mcclisi hiç fark ctmiyor bizim için. Erkek her yerde erkek. Silah da öyle. Her türlü düğünde, piknikte, doğumda, ölümde, kız almaya giderken, dönerken elimiz belimizdcdir. tçimizden gelen seslcrc kulak veririz. "Tamam, şimdi. Şimdi tam sırası." Tabancanın namlusu havaya dikilir ve tetiğe dokunulur. Ve "patlar". Patlamanın scsi, kurşunun hızı, namlunun sıcaklığı bir kez daha anımsatır ki, "Erkeğiz". Şimdilerde yeniden nüksetti silah düşkünlüğümüz. lskelelcrde, garajlarda, yollarda "güvcnliğimiz" adına bize yöneltilen silahlara (üstelik makineli) alışamamışken "kendi güvenliğimiz" için silaha sanlmaya başladık. Altmış milyon nüfusumuzda iki buçuk milyonu ruhsatlı, on milyonun üzerinde silah olduğunu düşünürsek sarılmak bir yana silahla yatıp silahla kalkıyoruz. Ondan aldığımız gücün sının yok, gücü kullanmanın da. Biz silahsızlar için de yollarda şöyle salına salına yürümck, balkonda oturup kahvaltı etmek artık yürek harcı dcğil. Kimden ve nereden geldiği bir türlü saptanamayacak kurşunlar pusuda bekl iy or çünkü. şöyle sürdürüyor: "Devletin yasal güçlerinin kullanması gcreken silahların toplumda gelişigüzel satışı, ruhsat ahnırken gerekli psikiyatrik muayenenin ciddi yapılmaması son zamanlarda üzücü olaylara neden olmuştur. Bu noktada , asker, polis güvcnlik memuru gibi silahlı görev yapan kişilcrde nasıl psikiyatrik sağlık kurulu raporu isteniyorsa aynı prosedürü bu satışlarda da uygulama gereği doğmaktadır." Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Doksat da silahın, özellikle dc tabancanın fallik sembol olduğunu vurgulayarak başlıyor konuşmasına. Toplumumuzda erkeğin mülkiyet duygusuyla cinsel dürtülerinin "atavratsilah" üçlemesinde sembolleştirildiğine değinen Doksat, silahın erkeğin malı, erkekliğini ispatlamasının vesilesi olduğunu, bu nedenle sık sık kullanıldığını söylüyor. Silah kadınla özdeşlcştirilmiyor, bu tümüylc "men's shovv" Doksat'a göre. Silahı bu kadar sık kullanmanın sosyo kültürel yönünü "öğretilmiş davranış biçimi" olarak özetliyor. Anadolu'da erkek önce içki içer, sonra dan dan... Amayine de bu, kültürler üzeri bir fenomen. Avrupa'da da, Çin'de de Araplarda da erkek ve silah ayrılmaz bir bütündür. Türk demokrasisinin tazeliğinden dem vuruyor Doksat. Hani şu yeni yeni yerleştirilmcye Miijdal Gezen çalışılan, ama eski alışkanlıklannı üzerinden atamayan demokrasiden. Ne o eski alışkanlıklar? Doksat, başta padişahlar bütün idarecilerin kendilerini gösterdikleri yöntemin hep gürültülü olduğunu anımsatıyor. Ya ateş ya davul. Yönetici kişi, hâkimiyctini, varlığını işte bu gürültüye borçlu. Bu şuur dışı, ama öğrenilmiş bir davranış biçimi. Bir de bizdeki millclvckillcrinin yapısını sorguluyor Doksat. Milletvckillerimiz ya aileden zengin ya ağa ya bey ya da şeyh. Şuur dışlannda yerleşen davranış biçimi, bir de geldikleri ycr göz önüne alındığında tabancayı bu kadar sevmelehnin nedenini anlamak zor değil. "Üstelik" diyor Doksat, "Anadolu halkı da bundan hoşlanıyor. Bir prestij olarak görüyor. Belki bir azınlık karşı düşüncede, ama genel hoşlanıyor. öyle olmasa ağa ateş ettikten sonra adamları da silaha sarılır mı?" Batı toplumlarında silah düşkünlüğünün estetikleştirildiğini anlatıyor Doksat. Havai fışekler buna bir örnek. Onda da hakimiyct ve gürültü var. Ne kadar inceltilmiş olsa da geldiği nokta ve beklenti bu. Halit Çapın Bakanından tombalacısına... Ç Silahımız erkeklığımızdır Tabancasının sapını güllerle donatan bir toplumuz. Bir kalabalık, bir eğlence gördük mü havaya ateş açmaya bayılıyoruz. Erkektoplum olduğumuzu göstermenin başka yolunu bir türlü bulamadık. Ne kendimize güveniyoruz ne cinsiyetimize. Başımız sıkıştığında keyfımizi bulduğumuzda tek çıkışımız var; dan dan dan... Men's show silah Bakanlar da erkektlr... Silah düşkünlüğümüzü dünya âleme duyuran, gazcte manşetlerine geçirtcn bir de bakanımız var. Çırağan Sarayı'ndaki bir sünnet dügünündc aşka gelip silahını ateşleyiverdi eski Devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz. Sıra kcndini savunmaya gelince de gcleneklere sığındı, "Bizde at, avrat silahtır. Gelcneğimizdir bu." Gerçi, "Biz biraz ileri gittik galiba" deyip yaşadığı yüzyılı ve koşulları anımsadı Yılmaz, ama kurşun sesleri bir kez belleklerimize yapıştı kaldı artık. Hemen ertesi günde bir partinin Bolu il başkanıyla bclcdiye başkanlan bir ycmckte aynı aşka düştü. Yinc silahlaratcşlcndi. lyi de neden biz bu kadar silaha düşkünüz? Bir küfürc, bir ihanete, bir yan bakışa silah çekmcmiz bir yana en keyifli anlarımızda da neden hemen elimizi belimize atıyoruz? Ve neden ateşleyiciler hep erkek? Hâlâ düğünlerimizde gelinle damat gerdcğe girdıkten sonra havaya ateşler ediliyor? Uzmanlar, bunu erkcklik organıyla silah namlusu arasındaki ilişkiye bağlıyor. Silah ve clnsel deşarj Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi Psikiyatrlanndan Dr. Nezih Eradamlar, toplumun geçerli saydığı "Atavratsilah" üçlemesine değiniyor. Siîahın güçlülüğü simgelediğini, sırf bu simge uğruna annelerin çocuklarına oyuncak olarak tabanca, tüfek almalannı anımsatıyor. "öte yandan" diyor Dr. Eradamlar, "Silah psikolojik anlamda erkek cinsel organını betimleyen fallik bir semboldür. Bir noktada silah kullanımı cinsel deşarj anlamını vermektedir." Dr. Eradamlar, son yıllarda Türk toplumunun silahlanma hızına da dikkat çekerek üzerinde ciddiyetle durulmasını istiyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında halkı silahtan anndıran, her gece kahvelerde bıçak, tabanca araması yaparak toplumu barışa kavuşturan düşünceden silah satışının serbest olduğu bir döneme gelindiğini söyleyen Eradamlar konuşmasını Birazfazla lleri gittiğini düşünse de silahından vazgeçmeyecek. Çünkü hem bakan hem erkek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear