Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
I6EKİM 1994. SAYI447 tirazsız sarılıyor bu önerıye. Bın dokuz yüz kırk yılında Ankara Dcvlet Konscrvatuvarı Tiyatro bölümünün sınavlanna gıriyor, Turgut Boralı ve Mücap Ofluoğlu'yla birlıkte. Ankara'dan bir Sevinç Tevs, Istanbul'danda Ay kazanıyor sınavı. Ama baba Ay'ın bütün bu gelışmelerden, gınlen sınavlardan haberi yok. O zamanlar sonuçlar radyodan açıklanıyor. Oğlunun adını duyunca elındeki kahve tepsisini düşürüyor Mehmet Ay. Sessızce önüne bakan karısına, "Topla eşyalannı"diyor, "Şile'yegidiyoruz". Bir yı! boyunca oğluyla konuşmuyor MehmctAy. Sömestrtatillerindcgörmezliktengeliyor. Ta ki, yine radyoda, bir piyeste sesini ve ismini duyuncaya kadar. Ankara'ya telgraf çekıyor, "Bugün.seninleiftiharettim." lkinci Dünya Savaşf nın en koyu zamanı. Hitler, bütün Avrupa'yı işgal etmiş, Rusya'ya yürümüş, hatta Yunanistan'a kadar gelmiş. Böy le bir zamanda, savaşın korkusuna karşın, yüreğikıpırkıpırlsmet Ay'ın. Çünkü o artık, tiyatronun girdabında. Hocası Karl Hebert.Bin dokuz yüz kırk birde ise ilk sahne deneyimi. Piyes Antigone. Muazzez Kurdoğlu ile Cüneyt Gökçcr'lc birlikte birlikte oynuyor ama arkalarda bir yerde. lkinci oyunShakespeare'ninJülSezar'ı.Bu oyunda ise bir senatör Ay. Oyunun galası, Ramazan'a denk düşüyor. Dekorlan hazırlayan ise Teknik Üniversite'nin profesörlerinden mimar Maytcr. Öyle bir dekor hazırlıyor ki, Mayter, görene Roma'nın yeniden inşa edildiğini düşündürüyor. Ancak dekorların büyüklüğü, oyunun süresini uzatıyor. On dakika oyun oynanıyorsa, yarım saat dekor degiştiriliyor. Gala gecesine katılanlar arasında smokinleriyle dönemin Cumhurbaşkanı tsmet Inönü de var. Saat yanm olup da oyun bitmeyince yaverinı gönderiyor ve sorduruyor, "Sahura kalacak mıyız?" Bundan sonra özel tiyatrolarda çıkıyor sahneye. Egemen Bostancı, Haldun Dormen, Alı Poyrazoglu'yla çalışıyor. Poyrazoğlu'yla "Hoşçakal IstanbuP'u sahnelerken Şehir Tıyatrolarf nın başına getirilen Gencay Gürün izliyor. Gürün, "Dön" diyor Ay'a, "Eski yuvana gel". Çehov'un "Vişne Bahçesi"ylc yeniden ŞehırTiyatrolan sahnesine kavuşuyor Ay. Beş yıl oynanıyor Vişne Bahçesi. Karşılığı, Kültür Bakanlığı ile Avni Dilligil ödüllerinde yılıneniyierkekoyunculuğuödülüoluyor. İNSANLAR 3 Hani polltika yoktu? Sözcükler burada, dönüp dolaşıp polıtikaya geliyor. Ay, kendıne verdıgi sözü çiğneyip, "Yetmiş iki yaşım bitiyor" diyor, "Türkiye Cumhuriyeti'nde Edirne'den Van'a böyle bir kaynamay ı ilk defa görüyorum". Nasıl bir kaynama bu? özgürlükler ters kullanılıyor, suiistimal ediliyor ve zaman zaman vatan aleyhine kullanılıyor. Bu da bir vatandaş olarak endişe veriyor Ay'a. Kullanma şekli, demokrasiye ters düşüyor. Bu durumda Türk tiyatrosu namusuyla çalışıyor. Ama ne güne kadar dayanacak? Bunu Ay da bilmiyor. Onlar, yani sanatçılar, demokrasiyi daha ileriye götürmek için ellerinden geleni yapıyor ama bir türlü uzlaşmaya yanaşmayan sıyasi parti ler sadece umutsuzl uğu arttıyor... Bir de alıp başını giden hırsızlıklar var ki en çokdabuöfkelendiriyorAy'ı.Hırsızlıklaröyle milyarlarla değil, trilyonlarla konuşuluyor. Ay'ın elli küsur yıllık tiyatrodan sonra aldığı maaş on beş milyon lira. Babadan kalma evi deolmasa, ne yapacak? Gözle görülürşekilde sinirleniyorAy,rengisoluyor: "Edirne'den Van'a kadar insanlarhanl hani çalışırken , vergilerini öderken bu para nasıl çarçur edilir? Bu memleketin parası, benim param, benim vergim. Nasıl zevkü sefa içinde harcarsın? Ya o yemekler, davetler, kıyafetler Fifıler,kukular.mimilcrdiyorumbenbunlara. Bunlar anstokrat falan değil, burjuva da değil. Olsaolsakötüburjuva. Kusmak geliyor içımden. Sabah gazcteleri açınca midcm bulanıyor. Mahkeme süresi uzayınca üstü külleniyor, unutuluyor. Benim istediğım bir an önce cezalandırılmaları. Nereye gidiyor bu ülke? Taksim Meydanı 'na çıkıp bagırayım mı?" Çekik gözlü Çinli rolünde, sahneye geç çıkıp perde indirtmiş olmak unutulur mu? Farların altında Antigone Güzel Sanatlar Akademisi'nin ellinci yıl kutlamalan. Antigone'yi sahnelemek üzere Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçılan da Istanbul'a geliyor. Karl Hebert, akademinin girişindeki sütunlan Yunan tiyatrosu olarak düzenliyor. Dönemin Milli Egitim Bakanı Hasan Ali Yücel, Istanbul Valisi Lütfîi Kırdar ve diğer bürokratlar dışındakiler, yerlerde, çimlerin üzerinde izleyecek oyunu. Ama sahne nasıl aydınlatılacak? Çünkü savaş hâlâ sürüyor ve karartma uygulanıyor. Taksiler geliyor, farlarına takılan kâğıtlarla ışık maviyedönüştürülüyorve sahne aydınlatılıyor. Ay, tarihlerbin dokuzyüz kırk dördü gösterdiğinde Istanbul'a dönüp, Şehir Tiyatrolan'na giriyor. Muhsin Ertuğrul o aralar Istanbul Devlet Konservatuvan'nda ders de veriyor. Ay'a önerisi, asistanı olması. Kral Oidipus hazırlanıyor sahneye. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu da ilk bu oyunla perdelerini açıyor. Yaşamının tam bu döncmine askerlik denk geliyor Ay'ın. Üstelik savaş sürüyor hâlâ. Samsun'da üc buçuk yıl askerliği süresince de vazgeçmiyor tiyatrodan. Samsun Lisesi ögrencileriyle birlikte Kral Oidipus'u sahneye koyuyor, ertesi yıl da Antigone'yi. Her iki oyun da Samsun'da büyük sükse yaratıyor. Askerlik dönüşü yeniden Şehir Tiyatrosu kadrosuna giriyor. 1402 nedeniyle Vasfı Rıza dönemınde bazı oyunculargörevdenuzaklaştınlınca"gücünegidiyor". Onceıstifaetmeyi düşünüyor,bakıyoremekliligidolmuş. Emekliliğiniistiyorveoluyor. Anne adı ne? Sözünü bozdugunun farkında Ay. Hani politikakonuşulmayacaktı. Konudegişiyor. Birden bire çok eski anılardan biri üşüşüyor beynine. Babası yeni ölmüş. Yıl mı? Daha televizyon Türkiye'de yok. Veraset ıçin dava açılıyor. Ay, annesi ve kardeşi Hikmet mahkeme salonundalar. Hâkim soruyor: Adın? lsmct. Soyadın? Ay. Anne adın? Susuyor. Hep "anne anne" diyor da adı ne? Annesi yavaşça dürtüklüyor: Ayşe, hay van, Ayşe... Şimdiler de Şevket Altug'la, "Süper Baba"da oynuyor Ay, ama en rahat çalıştığı yönetmenler kim? Başta Güner Sümer var, "Bozuk düzen" oyunuyla. Sonra Muhsin Ertuğrul, Karl Hebert ve Şevket Altuğ. Nasılşaşırmasm ki? i.fes 'te ibrahim Tatlıses 'e konser verdiriyorlar. Nerede kiiltüre saygı? Bir başka anı Şimdi, sıradabirbaskaanı var. Henüz Dram g. Tiyatrosu yanmamış. ingiliz misyonerleri ara £ sında, Uzakdogu'dageçenbiroyunsahneleniyor. Ay isedilsiz, Çinli biruşak rolünde. Oyuöfkelenecek hep birşeyter bulunurbu ülkede. Şimdi de öjkesiyohuzluklara, hırsızlıklara.