26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Saatte 70 kilometreyi haklayan bu "otomobiTin Beyazıt Meydam'nda m o t o runu istop ettiği vakit ancak Divan Yolu'nda durabildiği rivayet edilir ki bunun ne derece gerçek olduğu bilinmez. Ama gerçek olan tek bir şey varsa bu denli hızlı bir aracın bile Mahmut Şevket Paşa'yı suikasttan kurtaramadığıdır. Bu ilk gelişmclerden tepkilerden sonra lstanbullu'nun bu kendinden hareket eden ve üstclik de atsız olan araca ısınması pek zor olmadı. 1913'de Istanbul'daki polis okulunda bu araç ders konusu oldıı. tki yıl sonra Istanbul Şchremaneti su otosu satın aldı. Direksiyonu ortada, arkasında büyük bir sarnıç taşıyan bu garip araç daha çok bir kamyonetc benziyordu. I. Dünya Savaşı sırasında çoğu askeri amaçlı araçlar ürctildi ve yaygınlaştı. Ülkemizde de motorize birlikler ordunun hizmetine sokuldu. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte otomobil tümüyle bizden biri halinc geldi. O yıllarda bin tanesi Istanbul'da olmak üzere tüm ülkede 1300 araç bulunuyordu. Yurttaki karayollarının uzunluğu ise yalnızca 18.835 km kadardı. Tabii bunun çoğuna karayolu bile demek gerekmezdi, ama bu denli a/ araç için az sayılmazdı. Cumhuriyetlc birlikte tstanbul Şehremini Emin Bey tarafından Galata Köprüsü'nün altında Seyrüsefcr Merkezi kuruldu. Bu kurumun başına da ilk kcz merkez memuru Faik Abrak Bey getirdi. Bu kurumun ilk faaliyetlerinden biri de iki adet trafik noktası yapmak oldu. Ama silindirik bir koruma içinde âdeta tutsak olmuş görünümünü vercn beyaz eldivenli, bagetli bu memurlar gün boyu tek tük geçcn otomobillerden çok, atlı arabalarla uğraşmak zorunda kalıyordu. Emin Bey'in trafıkle ılgili ikinci icraatı ise ışıklı larnbalarla taksilere taksimetre takma işj oldu. Damalanma işlemi de yine bu tarihlerde yapıldı. 1927'lerde Istanbul'da tek kişilik, bugünkü lunaparklarda gördüğümüz çarpışan otomobillere benzeyen arabalar moda oldu. Ama arabalann İstanbul'un yollanna pek uyum sağlayamadığı için kısa sürede yıpranmalan bu tek Itişilik lüksün ömürünü oldukça kısalaştırdı. Yine aynı tarihlerde çoğalmaya başlayan otomobillerle birlikte ilk kazalar meydana gelmeye başladı. Bunlardan en çok sözü edilen ise Kaçakçılar fılminin oyunculanndan Aktör Karakaş'ın öldüğü kaza idi. Günler boyu tüm basın bu kazadan söz etti. Ve Maslak yolu o yıllann tüm kazalanna neden olan ölümyolu olarak isimlendirildi. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte otomobil sevdası tstanbul'dan Ankara'ya CUMHURİYET DER0İ28ŞUBAT ruyordu" gibisinden yakınmalara neden oldu. I937'de Atatürk'ün gayretleri ve banşçı kişiliğiyle kurulan Balkan Paktı ve yine bu yıllarda lsmet Paşa'nın Selanik ve Atina kentlerini /iyaretleri Türkiye ile Yunanistan arasında buzların erimesini sağladı Yunanistan, yumuşayan bu havadan yararlanarak I937'de otomobil kurumu ELPA'nın öncülüğü ile bir Balkan rallisi düzenledi. Ralliye Yugoslavya 2, Romanvii 7, Bulgaristan 2, Yunanistan 11, Türkiye ise 3 otomobille katıldı. Azize Krap, Hikmet Üsliindağ ve Isviçre Elçiliği görevlilcrinden E.A. Bloch'dan oluşan Tiirk ekibinden ancak Azize Hanım ile yol arkadaşı Rczzan Hanım Buick marka arabalanyla yanşı tamamladı. lstanbul'dan Atina'ya hiç dinlenmeden vc uyumadan yola koyulan Türk ekibi 13 haziran pazar günü saat 1617 civannda yarışın tamamlandığı Akropel alanına girdi. J)iğer ülkenin yanşçılan daha önceden tespit edilen yerlerden yine aynı noktaya ulaştılar. Birinci kategoride daha önce INİonte Carlo Rallisi'ni kazanan Rumen Petre Cristea birinci olurken Azize Hanım ancak 8. oldu. Ama kadınlar kategorisinde Azize Hanım birinciliği kimseye kaptırmayarak bir kupayla, bir madalyanın yanı sıra bir de pudriyer kazandı. Hız, fren kullanımı ve yol güvenliği dallarında ödüllendirilen 25 otomobilden ancak onu daha önceden belirtilen gün ve saatte istenilen nöktada buluşabildi. Otuzlu yıllann ortalanndan ikinci dünya savaşına dek u/ayan yıllarda palazlanan üst sınıfın gereksinmelerini karşılayacak her talebe uygun otomobiller hızla ithal edilmcye başlandı. Artık başta İstanbul olmak üzere diğer büyük kentlerde dc otomobiller kendilerini hissettirmeye başladılar. Savaşın çıkmasıyla otomotiv sanayii askeri amaçlı araçlar üretmeye yöneldi. Türkiye, savaşa girmemesine karşılık benzin sıkıntısı ve duraklayan ekonomik yaşam nedeniyle eskisi denli otomobillerle pek haşırneşir olmadı. Var olan oto I. Balkan ralllsl sıçramakta gecikmedi. Ankara'da otomobile ilk sahip olanlar ise vekiller ile genel müdürlerdi. Kazım (özalp) Paşa'nın Fiat marka arabası ise mebus takımının en gözde arabalan arasında ilk sırayı ahyordu. Ankara itfaiye örgütü de kendini yenileyerek 1925'te gelenek sel tulumba takımlarından vazgeçerek motorize itfaiyelere sahip oldu, ama ne var ki Şehremini Şükrü Bey'in bu modern itfaiyesi 1929'daki Tahtakale yangınını söndürmeye pek yetmedi. Bu durumda halk arasında "Biziın tulmnbacılar bu kefere icadından daha çök işi gö 199 3 S A Y I 362
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear