Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
mobiller ise bilinen nedenlerle yola çıkmaktan çok, ev önlerinde ve özenle yapılan garajlarda paslanmaya yüz tuttu. Ama her çaresizlikten bir çare üreten Türk halkımn keskin zekâsi bu darlıktan dünya otomobil literatürüne giren yeni bir icadı gcrçekleştirdi. Bu da bir çeşit toplu taşıına amacını güden dolmuşlardı. Taksilerin azlığı, savaşın getirdiği olanaksızlıklar vc hepsinin ötesindc petrol darlığı ortak taksiyi kullanmayi beraberinde getirerek dolmuş fıkrinin doğmasına ve kısa sürede e k o nomik, pratik olduğu için yaygınlaşmasına neden oldu. Savaş sonrasında Amerika'nın bu daldaki üstünlüğü ülkcmizde de hissedildi. Savaş sırasında vurgun vuranlar, yeni zenginler Amerikan otomotiv sanayiinin birbirinden ilginç ve güzel otolanna adeta hücum ettiler. Tek parti döncminin sıkıntılarından sonra Demokrat Parti'nin iktidara gclmesi ve her mahallede bir milyoner sloganıyla 'Küçiik Amcrika' yaratma hayali âdeta son model bir otomobile sahip olma düşüyle hedefıne ulaştı. Model ve teknik olarak birbirinden ilginç Amerikan arabalan, henüz o yıllarda bunlann seyrine pek olanak tanımayan yan as faltlı yollara hiç yakışmıyordu, ama içine binen hcrkesi toplumun üst tabakasına kolayca taşıdıği için ithal çılgınlığına pek engel olamıyordu. Oldukça gösterişli Chevrolet'ler, Pleymouth'lar, Dodge'lar Amenkan otomotiv sanayiinin toplu iğnc bile yapamayan bir ülkenin, yeni zcnginlerine armağan ettiği birer zenginlik alameti olarak adeta tek şeritli ilkel yollarda birer kuğu gibi süzülüp durdular. Bugün bile o yıllann zenginliğinin kalıntılannı yaşıyoruz. özellikle BostancıKadıköy, ÜsküdarKadıköy ve Sirkeci ile Taksim arasında dolmuş görevini üstlenen "EUialtı Şavrolelct" hep bu dönemin birer klasik ürünü olarak yollarına devam ediyorlar. Bu durumu "Şavrolelerin" dayanıklılığının ötesinde önlenemeyen dekadansı olarak da tanımlamak mümkün. 1960 sonrasında Türkiye'nin Amerika'nın yanı sıra kapıkomşusu Avrupa'yı keş fetmesi dışandan ithal edilen otomobillerin markalannda da bir değişiklik yarattı. Daha ckonomik ve pratik olan Avrupa arabalan gidcrek Amerikan arabalannı sollamaya başladı. Bu yanşa her .şeyi ile yerli olarak lanse edilen ilk Türk otomobili "Devrim" de katıldı; ancak birkaç yüzmetrelik bir depardan sonra tarihe kanşan belki de dünyanın üretilen tek ve aynı zamanda en az ömürlii otomobili olmanın ötesinde pek varlık gösteremedi. Ama Devrim'in soluksuzluğundan ve ancak birkaç yüz metre yürütülmesinden etkilenmeyen Türk otomobil sanayiinin kuruculuğunu üstlenmeye aday kişilcr Anadol'u piyasaya sürerek hamle yaptılar. Kısa sürede Anadol'un ucuzluğu, dayanıksızlığına galebe çalarak otomobil sahibi olma sevdasına yanıt veren birer düş arabası oldu. Tabii otomobil sayısındaki artış yollann yapımıyla birlikte bir karabasana dönüşen trafik keşmekeşliği ile trallk anarşisinı do bcraberinde taşımakta gecikmedi. Kimileri, yüzyılımızın başında ortaya çıkan bu araçlara, yıllar sonra Türkiye'deki serüvenini görürcesine boşuna ŞEYTAN ARABALARI dememişler... < Dünyanın ilk dolmuslam 1930'larda Amerika'daki ekonomik bunalım çok geçmeden ülkemizde de hissedilmeye başlanmış, kelımenin tam anlamıyla ekonomik yaşam felç olmuştu Iflaslar, dükkan kapatmalar ardından beliren işsizlik o yıllarda sayıları 500'un üzerinde olan Istanbul'daki taksi şoförlerini de oldukça etkilemişti. Çünkü o yıllarda taksilerin müdavimleri işadamları, tüccarlar ya da varlıklı kişilerden oluşuyordu. Ekonomik bunalıma giriş işlerini yitirme aşamasına geldiklerinde artık taksilere binemez olmuşlardı Oysaki Istanbul'daki taksilerin yegane ekmek teknesi bu sınıftı Ama her çaresizliğe keskin zekâsı ve kendine özgü yaşam pratiği ile bir çözüm bulan halkımız bu sorunu da kısa sürede atlatma önerisini bulmada gecikmedi. Bu konu üzerinde ayrıntılı bir araştırma yapan Ertan Ünsal'ın verdiği bilgilerle o yıllann bıçkın şoförlerinden Aşçı Hallt (daha öncelerei aşçılık yaptığı için şoförlük yaptığı dönemde de bu adla anılmış) en yağlı müşterisini bu bunalım nedeniyle yitirince kara düşünceler içine dalmış. Nasıl dalmasın, her gün kendi taksisiyle işe giden işadamının verdiği 80 kuruşu artık kazanamaz olmuş, 80 kuruş demeyin? O yıllarda bu parayla semiz bir tavuk ya da 16 yumurta birden alınıyormuş. Aşçı Halit, şoförlüğü aşçıhğa tercih ettiği için kendisine lanetler yağdırırken yitirdiği müşterisinin ilginç bir teklifi ile karşılaşmış Devamlı müşterisi "Arbk her gün tek başıma taksl gun degll" demiş. Ardından da şu teklifi ne blnerek gldemem. Durumum buna uyyapmış: "Ama Istereen bir klşl yerlne benlmle birlikte aynı yerde çalışan 4 arkadaşımı da lasırsın O zaman sana 20 kuruş daha fazla verlrlz." Aşçı Halit böyleslne teklife ne desin? Hemen kabul etmiş ve böylece gayriı resmi olarak Istanbul'da ilk dolmuşçuluğa başlamıştır. Diğer şoförler işlerinin kesat gitmesinden dolayı kan ağlarken, Aşçı Halit'in öncesinden daha çok kazandığını görünce hemen aynı yola başvurmuşlar. Istanbul'un en kıdemli şoförlerinden Clvan All, Baba Salm her gün köprü başında durup "adam başı 5 kuruş" diye bağırınca tramvay beklemekten bıkkın Istanbul halkı o güne dek acil günlerinde bindiği taksiye bu kez tramvay parasıyla kurulmaya başlamış Tabii böylesine bir durumüan tedırgin olanların başında tramvay şirketinin yönecileri olmuş. Tramvay şirketinin yöneticileri şoförlere ateş püskürmekte dursun, şoförler taksicilikten dolmuşçuluğa geçişin ikincl adımı olarak 3 Ağustos 1931 de Cemiyet kâtibi Necat Bey'le hamlelerini yapmışlar. Necat Bey 50 şoförün imzaladığı dilekce ile şehremanetine başvurarak taksilerinin diğerlerine oranla eski model olduğunu, bu nedenle müşteri bulmakta zorluk çektiğini anlatmış, bu durumdan kurtulmak için de tramvay güzergâhında dolmuşçuluk yap mak istediklerini belirtmiş. Belediye ise böylesine bir isteği taksiler otobüs gibi çalışamaz, ayrıca taksiye binen 5 kişiden parayı kim ödeyecek diye reddetmiş. Ama bu reddedişin içinde bir kapıyı da açık bırakmış Eğer taksiye birbirinl tanıyan beş kişi binip de aralarından birisi para verirse bu yasal, ama birbirlerini tanımayan kişiler binip de her biri parasını verirse bu yasal değil demiş Tramvay şirketi feryat edip, belediye ise direne dursun dolmuşlar hızla yayılmaya başlamış. Dolmuş hatları birden dörde çı kınca belediye yeni bir tarife uygulayarak son hamlesini yapmış. Ve sonunda dolmuşun gayri resmi uygulanışından yıllar sonra 1954'ün aralık ayında dolmuşçuluğu resmen kabul etmek zorunda kalmış. Böylece 1931'lerde hususilerden ayrı plaka kullanan, sırtına o ünlü unutulmaz siyahsarılı damalı şeridi takan, bir yıl sonra da şehremaneti Emln Bey tarafmdan taksimetreler takan taksiler dolmuş olma özgürlüğünü de 1954'te elde ederek yalnızca Istanbul 'un değil, belki de tüm dünyanın ilk ve tek dolmuşları olmuşlardır. 10 CUMHURİYET DEROİ 28 ŞUBAT 1993 SAYI 362