23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

B A AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu Otuz yılın ardından Mayısın 27'sini anımsayınca... lerini vurgulamaktan geri kalmıyor kimi başkentliler! Başta 1961 Anayasası, 27 Mayıs Devrimi'nin getirdiği ortamı yozlaştırma çabaları da giderek yerine oturuyor. 1961 Anayasası güzel bir belge; ama o belgeyi yeteri kadar hissedemedik yaşamunızda. 27 Mayıs, Ataturkçülüğe bir dönuş, Ataturk çizgisinden sapanlara bir uyarı her şeyden önce. Otuz yıl sonra da Ataturkçülüğe karşı bir savaş veriliyor ülkemizde! Dinsel bir iktidan oluşturmak çabaları hızla yoğunlaşıyor. Kimi çevreler, ImamHatip okullarının çoğalan sayısı, üç bakanlık bütçesine eşit Diyanet lşleri bütçesiyle övünüyorlar! 1%1 Anayasası'nda öngörülen reformlar gerçekleşseydi haklarını, özgürlüklerini yaşayan, barış içinde bir toplum olmaz mıydık acaba? Planlı bir kalkınmanın, eğitimde fırsat eşitliğinin ürünlerini yaşamaz mıydık? Geçen gün, Erol Güney geldi Ankara'ya, birkaç saati birlikte geçirdik. 35 yıllık özlem dinemezdi; ama anılarımızı tazeledik. Terciime Biirosu, rahmetli Oguz Peltek, Tuna Caddesi'ndeki ev, sanatçılar, "Bedros Reis", Kren Kyiiboğlu, Dora'nın Güzel Sanatlar Genel MUdUrü Halil Vedat Fırallı ile yaptığı çalışmalar... Değerli ozanımız Orhan Veli'nin, Dora'nın kollarında öldüğünü biliyor musunuz? Helikon Dernegi'nde Biilent Ecevit ile şiir söyleşilerini... 1955 yılında Erol Güney ve ailesi sınırdışı edilince herkes şaşkına döndü: ama hiçbir girişim sonuç vermedi. Olaym nedeni hâlâ da bilinmiyor. Erol ve Dora'ya 27 Mayıs'tan sonra Hasan Âli Yiicel ile bir konuşmamızı da anlattım. Çok duygulandılar. O geceyi unutamam. Erol Güney'den söz ederken Hasan Âli Yucel'in sesi titriyor, gözyaşlarını tutamıyordu. Erol Güney'den bir kez daha söz ettim sanırım. Rusya'dan ulkemize gelen bir Yahudi ailesinin çocuğu. Üniversitede felsefe öğrenimi yapıyor. Amacı öğretmen olmak, bir Anadolu lisesinde... Fakülte bitiyor, Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel, delikanlıyı Gaziantep Lisesi'ne atıyor; radan otuz yıl geçti. Otu/ yıl önce bir mayıs sabahı, güneşi umutla selamlayanlar bugıın neler hissediyor acaba? Mutluluk mu, yorgunluk mu, umut tnu, düş kırıklığı mı? Geçen gün Kâmil Karavelioğlu gcldi hastanedeki odama. Sağlığı çok iyi değil; anıa onurlu bir savaşı ve direnişi var. 27 Mayısçıların en gençlerinden biri Karavelioğlu. Tabii senatörlüğü de güzel değerlendiren bir kişi parlamentoda. O gidiyor, Sami Kiiçiik'ü görüyorum karşımda, onun da sağlığı iyi değil; ama konuşurken yıllar geriye gidiyor. Coşkusunu korumak güzel bir olay doğrusu. Selahaltin Özgür, en çok beraber olduğum kişi otuz yıl boyunca. Kardeşimle evlendiği zaman bir ihtilalcı olabileceği aklımızdan bile geçmezdi. Bembeyaz üniforması içinde yakışıklı bir denizaltı subayı. Kimbilır nasıl birikimlerle karaya vurdu! Bir gün anılarını yazarsa, bir devrime baş koymanın nedenleri de daha iyi aydınlanır. Nedenleri ne olursa olsun, bu eyleme baş koyanların yüreğine saygı duyarım ben. 27 Mayısçıları da bu saygıyla selamlanm her zaman. O gece bir görevi gerçekleştirenler, evlerine dönmemeyi, eşlerine, çocuklarına kavuşmamayı da göze alabiliyorlar... 27 Mayıs devrimini izleyen olaylarda baş koymanın başka örneklerini de gördüm ben. ldam kararlarının onaylandığı gece, kimi 27 Mayısçılar eve dönmemeyi yine göze aldılar. 12'ler aparimanındaki bir sahneyi unutamam. Seloş giderken bir sessizlik kapladı ortalığı. ölüm pahasına da idamlara karşı olacağını biliyor, gecenin sonunu kuşkuyla bekliyordu. Otuz yılın sancılarını unutmak kolay değil elbet. Kimi zaman duşünürüm. Bu otuz yılı başka türlü de yaşayabilirdi ülkemiz! Bugün başka bir yerde olurduk o zaman. Daha başka bir düzeyde, çağdaş dünyada, daha başka bir yerde... 27 Mayıs'a doğru başkent söyleşilerinin gündeminde başlıca konu bu galiba. Otuz yıl geçse de 27 Mayıs Devrimi'nin somut ürün Altmışlt yıllardan bir a..ı Soldan sağa Turkıye Işçı Partısı (TİP) milletvekılı Rıza Kuas, donemın Polonya setıresı Bayan Gebert, 27 mayısçılardan Suphı Karaman ve eşı, TİP Başkanı Mehmet Alı Aybar ve Polonya elçısı Gebert, tanınmış ekonomısl Oscar Lange'ın yakın dostu sendıkacı ve yazar Gebert elçılık görevını ılk kez Ankara'da yuklenıyordu ama polis görevi engelliyor. Hasan Âli Yucel'in sesi hâlâ kulağımda: "Diişiin Müşerref, ben Milli Egitim Bakam'yııtı ve bu delikanlının düşünii gerçekleştiremiyonım!" O gece hayli uzadı, 27 Mayısçılarla eğitim sorunlarını, Köy Enstitiileri anılarını da konuştu Hasan Âli Yücel. Eğitim sorunlarının önceliğini vurguladı durmadan. Beş yıllık ilk planın eğitim bölümünü kimi aydınlar çok veterli bulmadı; ama o plan gerçekleşseydi ImamHatip okulları bugünkü boyutlara varmazdı. Teknik eğitime, meslek eğitimine öncelik veriyordu eğitim planı... 27 Mayısçıların dış politikaya bakışı da Atatürk'ün doğrultusundaydı her zaman. Rahmetli Selim Sarper'i az terletmediler! Senato kürsüsündcki konuşmalardan belleğime yerleşen bir konuşma da mesleğimizle ilgili. Galiba Sami Küçük çok kaynaklı haberciliği savundu. Ajanslar ve radyolar aldıkları haberleri yansız biçimde yayınlamak için birbirine ters kaynaklardan yararlanmalı. Anadolu Ajansı böyle bir yönteın izleseydi, 1952'de ulusal özgürlük atılımı niteliği taşıyan Cezayir olaylarını başkaldırma diye yansıtmaz, kamuoyunu yanıhmazdı. Batının yan tutan kaynakları bu yanlışhğa yol açtı, diyor Sami Küçük. Bu tür konuşmalara bugün de az rastlanıyor kürsülerde. Kuşkusuz bu nedenle 27 Mayısçılar da saygmhklarını hiç yitirmiyorlar. Bir devrim yaptılar, ülkeyi yönettiler, doruklara çıktılar; ama o statüyü korumak için direnmediler hiç. Seçimi gerçekleştirip demokrasiye bir katkı görevinden onur duydular. Sonraki gelişmeler karşısında bu davranış başka bir değer taşıyor değil mi? Benim için çok değerli bir gösterge de 27 Mayısçıların özeleştiriden geri kalmamaları. Yanlışlarda direnmezler, tersine duzeltmek yoluna giderler. Mucip Alakh'yı anımsıyorum şimdi. Siyasal suçlulara ölüm cezaspverilmemeşini öngören (asarıyı ilk imzalayanlarda biri Ataklı. Oysa "Yassıada kararlan" sırasında, başka bir duşuncede. Ancak açık yurekle belirtiyor: "Yanlışlarda direnmenin yararı yok." Mehmet Ali Aybar ve 27 Mayısçı dostlarım, 30 nisan akşamı 40. yıldönümümde karşılaşınca neler anımsadılar bilmem. Ama ben son otuz yılın olaylarını yeniden yaşadım bir anda. Nereden nereye geldik, nereye gidiyoruz diye düşündüm yeniden... Kimi enfarktüs geçirdi, kimi Ulser ameliyatı, kimi yüksek tansiyonla savaşıyor; ama yorgun savaşçılar gibi görünmüyor 27 Mayısçılar. 27 Mayıs 1960 sabahı demokratik bir tıkanıklığı açmak için yola çıktılar, o yolu inandıkları gibi yürüdüler sonuna kadar. Bugünkü yaşam koşullan çok parlak değil. Hastalık, ölüm bir yana, parasal olanakları da hayli sınırlı. Ama ağarmış saçlarına, derin çizgilerine başka bir boyut, nerdeyse bir görkem veriyor bu güç koşullar. Belli bir dönem ülkeyi yönettiler, ancak iktidardan güç almayı duşünmediler hiç; hiçbir çıkar grubuna hizmet etmemenin faturasını güzel ödüyorlar. Köseyi dönme felsefesine çok ters düşüyorlar; ama bu tersliğin başka bir erdemi var. Bu erdeme ulaşanlar toplumda da tarihte de başka bir saygınlığa ulaşıyorlar kuşkusuz. Geçende bir yemekte genç bir generalle konuşuyoruz. Bugünkü ortamda askersivil ortak kaygılarımız, kuşkulanmız var elbet. Ne ' denlerini tartışıyoruz sonra. 1961 Anayasası'ndan uzaklaşarak bu çizgiye varıldığını söylüyorum ben. Sonra genç generale soruyorum, "27 Mayıs 1960'ta neredeydi acaba?" Gülümsüyor. Harp Okulu'nun son sınıfında ve Kızılay'a yürüyenler arasında! Orgencral Evren'i anımsıyorum sonra. 27 Mayıs devriminde "Lojistik Albayı", ama 27 Mayıs'ı bir ulusal bayram olarak görınek istemedi! 27 Mayıs takvimlerden silindi 12 Eylül döneminde, ancak tarihimizden silinebilir mi acaba? Otuz yıl sonra yeniden gündeme gelen anılar, araştırmalarla daha gerçekçi biçimde yerine oturuyor galiba. 27 Mayıs yıldönumlerı, büyük coşkuyla kutlandı ılk yıllar. Şimdı coşku değil özlemle kutlanıyor bence. Toplumumuzda guzel tohumların çıçcğe durduğu bir doneme duyulan özlemle... Çiçekleri açmadan solduranlar başarıyla övünebilirler mi bilmem. f] Altmışlt yıllarda, gece gunduz birlikte yaşayan bir dörtgen Selahattın Özgur, Muşerrel Hekimoğlu, Kuvvet Başarır ve Mukadder Ozgur 27 Mayıs, otuz yılın ardından yıne başkent söyleşılennın gündeminde.. 8
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear