Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
nu ise hak edilmiş bir en iyi oyuncu ödülü aldı. Şenliğın tartışılan filnılerinden olan ve kimilerınin Altın Palmiye yakıştırdığı, kimilerinin ise tahammul bıle edemediği son Godard ürünu "Yeni Dalga"yı ise göremedik. İIginç bir Godard / Alain Delon işbırliğinin (ilk kez) gerçekleştığı bu fılm, luıkıye ıçın satın ahndığından, yakın /amanda scv etmek olanağı doğacak. Amenkan sıneması, bu yıl pek parlak gözükmüyordu. Alan Parker'ın "Gel de Cenneti G o r " filtnı yazdığımız gıbı tam bir duş kırıklığı yaratır, Clint Eastwood ise "Beyaz Avcı, Kara Yürek"le artık önemli bir yönetmen olduğunu kanıtlarken son gundc araya giren bir David Lynch, daha once sözunu ettığimiz filmı "Vahşi Yurek"le beklenmedık biçımde " m a l ı " yanı AHın Palmiye'vi götürdü. Bu " g a r i p " ve şaşırtıcı sınema urununü andıran bir başka Amerikan fılmi daha vardı Cannes'da: Kapanış fılmı (vc yarışma dışı) olan Paul Schrader'ın "Yabancıların Rahatı" The Comfort of Strangers"ı. Kışilerının ırkiltici davranışlan ve "sapık" kimliklerı açısından, Lynch'in fılmını aratmıyordu bu film. Venedik'te ikincı bir "balayı" yaşamaya gelmiş genç bir lngılız çifti, usta yönetmen Schrader'in alışılmamış, soğuk, karanlık ve ölümcü! bir dekor olarak verdiği Venedik fonu önunde, tutkuyla yabancılaşma arasındaki kompleks bir ılışkıyi yaşarken peşlerınden ayrılmayan gızemli bir adamla, sonra onun Kanada kökenli karısıyla tanışıyor ve kendilerinden daha yaşlı bu ciftle ölumcul bir oyuna dönuşen ve sonunda gerçekten de ölüme dek giden garıp bir serüvene atılıyorlardı. Schrader'in bir bulmaca gibi inşa ettiğı ve sureklı bir tedırgınlık duygusu kattığı bu film, ilgi çekıcı bıı romanı başanyla uyarlayan, psikofanlasiık bir sinemanın görkemlı örneğiydi ve ayrn. J Kuperl Everett, Natasha Richardson, Christophcr VValken ve Helen Mirren'den oluşan Kadrosuyla ve Angelo Badalamenti'nin mu/ığıyle de belleklere yerleşıyordu. Amerikan sınemasından gelen farklı (ve de sevimli) bir drnek ise, tam 35 yıldır ilk kez Cannes şenlıjhne katıldığı belirtilen Wall Disney fırmasının ycnı "harika''sı "Kiıçiık Denizkızı Lıttle Mermaıd" oldu. Ron Clements/John Muster ıkilısinin bu son kerte şen, esprılı ve sevımlı fılmı, Disney klasiklerinın en parlak dönemını anımsatan grafiği ve bırbirinden guzel (bırı bu yıl Oscar alan) şarkılarıyla her yaştan "kuçukler" için.tam bir şölendı. Italyan sineması, bu ülkedeki sinema olayının genel sağlıksız durumuna karşın, şenİikte oldukça parlak gö/uktu Fcllini'nin son filmı, Tavıani kardeşlerın yaıışmadışı gösterilen yeni filmlerı "Gece Gune>i", bu "üstalların kımlığıne yakışan bir ılgı loplamayı başardı. Geçen yıl Cannes'da ödııl alan, sonra da bu yıl en iyi yabancı fılm Oscarı'nı götüren "Yeni Cennet Sinemasf'nın yaratıcısı Giuseppe Tornalore'nin yeni fılmı "Herkes İyiStanno Tutti Bene", şenliğın merakla beklenen filmlerinden bırıydı. Tornalure, bu filmınde, ulkenın dört bir yanınu ddğılmış 5 çocuğunu görmek ıçın yola çıkan Sıcilyalı yaşlı bir babanın tiykusünu anlatıyordu. Yönetmenin uslubu, iıpkı "Yeni Cennet Sineması"ndakı gıbıydı: duygusal, yer yer tıpık bir Latin mı/ahıyla bezeli, nostaljık ve şıırsel. "Herkes İyi", gerçi içerdiği lyimserlik ve yer yer başvurduğu "duygu aveılıgı" yu/unden kimilerince ağır bıçimde eleştiuldı. Ama bu, yönetmenın tıpik Latın, tipık Italyan ve de kıtleye scslenen bir film yapmış olma başarısını bizce azaltmıyordu. Filmde, Marcello Mastroianni, bir kez daha yüreğe seslenen sıcak bir oyun veriyordu. Ayrıca yan bölümlerde izlediğimiz Monica Vitti'nin ilk yönetmenhk denemesi, bir kankoca ve teknoloji güldurüsü olan "Gizli Skandal" ve Gabriele Salvatoresin ıddıasız, ama yine çok sevimli bir guldürusü olan ""nırne" de Italyan sıneması adına olumlu adımlardı. Uzakdoğu'dan da iki ilgınç film ızledik. Kurosavva'nın "Duşler"i dışında Japon sinemasını (yarışmah bölümde) temsil eden Kohei Oguri'nin üçuncü filmı "Öluıtı Durtusu, Aıguıllon de la Mort" garıp ve kolay anlaşılamaz bir kankoca ılişkısını anlatan ve mı/ansenının net, açık vc çok iyi hesaplanmış yapısıyla dıkkatlerı çeken bir fılm oldu. İlk ıkı fılmıylc dıkkdt çektığı belırtilen Oguri'nin kendınc o/gu, yalın, ama go/lemcı ve ekonomik sinemasını ilk kez tanıdığımı/ bu fılm Idrissa Ouedraogo'nun "Tillai" adlı lilmıyle birlikte, şenliğın ;kincı odulu sayılan Cannes 1990Juri Özel Ödulu'nu paylaştı. Bir dığer Uzakdoğu yapımı, Kızıl Çın'den gelen "Ju Dou" ise 1920'lerın bir Çın koyunde, /alım bir tuccar, satın aldığı ve her türlu ışkenceye uğrattığı genç, guzel karısı ve adamın genç yeğenı arasında geçen, bizım kimi koy fılmlerimizi andıran, ama buyuk bir ustalıkla çekilmiş bir tutku öykusuydü. Zhang Vimou nun estetik açıdan olsun, icerdiği cinsellik dozunun (özellikle Çin sineması için) taşıdığı yüreklilıkle olsun göz dolduran bu fılminin sonuçlarda hiç yer almaması da bir sürpriz olmadı değil.. Şenlığin başlıca filmlerıne toplu bir bakışı böylece yerıne getirdik. Kuşkusuz birkaç fılm daha var: Popüler halyan oyuncusu Michele Placido'nun, tıpkı Monica Vitti gibı yönetmenlığe soyunarak gerçekleştırdığı ve ltalya'nın guneyinde yoksulluk ıçinde çalıştırılan /encı emekçilerin sorunlarını bir TV fılmı havası ıçinde anlattığı " P u m m a r o " , Cannes'da yer alan ilk Kolombıya fılmı olan ve bu ıılkedekı yoksuljuktan, sorunlu gençlıkten gerçekçı, ama duz bir kesıt veren Victor Manuel Gaviria'nın yönettiğı "Rodrigo D Geleceği Yok", Fransız yönetmeni Bertrand van Effenterre'ın, ölmüş bir erkek oğul/kardeşın ardından matem tutan bir annebaba ve kız kardeslerın öyküsünu ağır bir psıkolojık gözlem biçiminde anlattığı "GurullulerTumultes" veya AIDS olayına ve "AIDS kurbanlan"na ilk kez soğukkanh bir kronık biçiminde yaklaşan Amerikan fılmı "Hayat Yoldaşı Lıfe Time Companion" gibı fılmler de anımsanabilir. D Johnny Depp, John Walers ın 'Cry Baby'sınde Bir Amerikan çılgınlığı: "Cry Baby" J ohn Waters adını duydunuz mu"7 Amerikan "yeraltı sıneması "nın çocuğu, "Baltimore1 un en korkunç sınemacısı", Amerikan emekçi sınıfının Hollywooddışı bir Hollywood'a bu ilgınç hedıyesı, 1972'den başlayarak yaptığı (ve hıçbırı bızde gosterılmeyen) "Pink Flamingos " "Fe, male Troubles", "Desperate Livlng " , 1980'lerde ise "Poliester" ve "Hairepray" gıbı fılmlenyle zevksızlıklen ve renklerden esprılere her şeylerının çığırkanlığıyla "kltsch" kavramını akla getıren sınema anlayışıyla, kendısıne sağlam bir hayran kıtlesı edındı ve hemen tum filmlerı, bırer "kült nesnesi" halıne geldı Waters, Cannes 1990da da bir cumartesı geceyarısı sonrası seansında son fılmını sundu ve Cannes'ın kendı filmlerinden aşağı olmayan "çılgınlık" duzeyınden gereklı karşılığı aldı Tavernıer'nın "Daddy Nostalgıe'sınde Dırk Bogarde ve Jane Bırkın (sol ustte) Şenliğın merakla beklenen fılmı "Stanno Tuttı Bene'de, Marcello Mastroıannı (sağ üstte) Amerikan sınemasından belleklere yerleşecek bir örnek de, Paul Schrader'in 'Yabancılann Rahatı' ıdı Natasha Richardson, Rupert Everett ve Chrıstopher VValken, Schrader'in fılmınde (ustte) ltalya'nın guneyinde yoksulluk ıçinde çalıştırılan zencı emekçıleıin sorunlarını bir TV fılmı havası ıçinde dıle getıren "Pummaro" yonetmenlığını populer Italyan oyuncusu Michele Placido'nun gerçekleştırdığı bir yapıttı (yanda) 1 "Cry Baby", 1950'lenn "derin Amerikası "nı, rock'n roll'un emekleme çağını, Hollyvvood mjzıkallerını ve daha bırçok şeyı taşlayan başına buyruk bir fılm Bir "iyi alle kızı"na tutkun, ama onun aılesınce ıstenmeyen, Elvis'ın hık demış burnundan duşmuş, ıstedığı anda bir gözunden getırebıldığı gözyaşı damlası yuzunden "Cry Baby" dıye adlandırılan bir gencın ve bırbırıne rakıp 2 gençlık çetesının öykusunun anlatıldığı fılm. sankı bir tur "yeraltı asi gençllk" denemesı. bir tur "yasa vo kuraldışı müzlkal." B,rbırınden kaba çızgılerle çızılmış grotesk tıplerın, kör kör parmağım gözune esprılerın, yer yer boşanmış bir gırgırın ve tumuyle zevksızlığe dayalı bir "kltsch" estetığının egemen olduğu fılmı sevmek de nefret etmek de mumkun Ruhsal durumunuza ve hoşgorunuze bağlı bu1 Yıne de VVaters'ın özgunluğune ve kalıplara meydan okuyuşuna dıyecek yok VVaters ekolunun bu son orneğı umalım kı bıze dek gelsın ve bu kuraldışı sınemacıyı, bızım (genç) seyırcılerımız de tanısınlar Bu ilgınç filmde, Johnny Depp, Amy Locane gıbı gençlerın yanı sıra kuçuk rollerde eskılerden Polly Bergen, Joe Oalessandro, Patty Hearst (hayatı fılmlere konu olan mılyarder torunu gerçek Patty), "porno"dan gelen Tracy Lords ve kısa. ama etkılı bir kompozısyonda Willem Dafoe da var I ! 13