27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Haliç'in Balat semtinde her şey dşğişti. Bu yıl bir yüzyılı deyiren Agora Meyhanesi de zamana ayak uydurdu. Hristo Bey, dükkinı devretti. Eski müdavimler de yerlerini yeni nesile bırakıyor ve gelenekler değişiyor. Onl Gönenç kurlarımız hatırlayacaklardır; 1988 yılında, Cumhuriyet DERGt'nin 22 mayıs tarihlı 117. sayısında, Haliç'in Balat semtinde, ara sokaklardaki98 yıllık Agora Meyhanesi'nın öyküsünlı dile getirmıştik. Meyhanenın bır süre sonra kapanacağını da belirterek "Agora Meyhanesi'nc kapanmadan once bir gidin hiç olmazsa, balıkçıdan balık alıp buğulama ya da lava yapmayı da Hristo Bey'e bırakın" demiştik. Aradan aylar geçıp bır lstanbul ziyaretinde bır başka kenar meyhanedc yandakı masadan. "Birader, Agora da tamirde; Haliç'te gidecek meyhane mi kaldı?.." diye yükselen bır hayıflanma duyunca, oraya kadar gidip bir bakmak şart oluyor. Balat'a vardığımda, görüyorum ki eski Agora'dan pek eser yok artık. Yolumu komşu balıkçı Halit Yalman kesiyor. Anlattığına göre, 88'dekı o yazımız yayımlandıktan sonra, birçok eski müşteri, geçmiş günleri yadetmek için, "laksilere binip" uzak semtlerden gelmişler. Aralarında, "Yeşilyurt'tan emekli Huseyin Bey", "Ortaköy'den Mehmet Bey" bıle varmış. Bu emektar eskı müdavimler, "Çocuklugumuz burada geçti" diyerek eskilerden anlatmışlar; Hristo Bey ıle birer kadeh şarap, birer tek rakı içip anı tazelemişler. Balıkçı Halit Yalman, "Kskiden muşteri benden balık alır, kendi ayıklar, Hristo pişirir sonra oturup birlikte yerlerdi emekli işi. Şimdi o yok artık; her bir isteğini garsona soyleyeceksin" dıyor. Agora'dan ıçeri girince, 'eski' olarak pek bir şey kalmadığını görüyorum. Sadece kocaman şarap fıçıları masa işlevini görmeyi sürdürmekte. Bir metre boyundakı dev şişe de eskiden durduğu yan duvardan karşı duvara geçmiş. Şimdi artık burayı başkaları işletıyor. Kapanmamış da, devir olunca elden geçmiş. Duvarda "Agora 1890" yazısı olmasa, diğer meyhanelerden pek farkı kalmayacak. Aşçısı, garsonları, şefi, büfecisı ile. Yepyeni fayans kaplı tezgâhlar falan. Karşı sıradaki bir kttçük dükkânda Agora'nın eski müşterilerinden ikisi ile hem kahve içiyor hem söyleşiyoruz. Şeref Candan, "Bu yeni kişi, Hristo Bey'in tercih ettigi blrj, çok kişi istedi; ama o vermedi" diyor ve ekliyor, "Başkalarına bırakıp gidiyordu çogu zatnan. Kendisi turist rehberidir aynı zamanda. On gun, on beş gun sonra donuyordu. Sıkılmıştı artık. EUi sene bu. Bize sordu, 'Devret, ıyı olur' dedik. Eh eskiden orada başka bir alem vardı. Şimdi bir temizlik oldu. Ben yine her gun giderim, içeride otunırum. İçmem, televizyon seyreder çıkanm." hskıcı Muammer Karayel'e soruyorum, "Elli yıl boyunca kendısı çalıştıktan sonra yüz yıllık Agora'yı nıye devretti acaba Hrısto Bey?" "Ben çok yıllar devam ettim oraya. Ta Hristo'nun babasının zamanından beri. Efendim; bıktı artık, berduslardan bıktı. Adam bir tane binı içiyor orada içeride yatıp kalıyor. Turistler geliyor falan, mahçup oluyor. Ötekine de yatma diyemiyor. Ne yapsın, devretti kurtuldu!" 'Fıçıların üzerinde oynardık' Asırlık'Agorageleneği' el değiştirirken eski müdavimler anlatıyor: O 8 "Yine gidiyor musunuz Agora'ya?" "Ben gitmiyorum oraya artık. Yeni hali sarmadı beni. Eski hali guzeldi. Yeni personel gelmiş, Hristo yok, fiyatlar çok farklı eskiye göre. Adam tabii bir suru personel çalıştınyor, onlann aylıgını çıkaracak. Nazımıan geçebileceji başka eski yerler bulursak gidiyoruz. Ama Agora'nın tadı başka idi; fıçılann üzerinde oynardık Sulukule'den getenlerie beraber!" Sokağın altındaki kahvede Balat'ın renkli kişısı ve Agora'nın eski müşterısi "Tombalacı Şerafettin Abi"yi buluyorum: "Ben Şerafettin Büyükldli, aslen Şebinkarahlsariıyım. Kırk beş senedlr tstanbul'da yaşanm, kırk beş senedir de Agora'ya giderim!" "Agora'nın eski muşterılerı yeni hahyle oraya gıdiyorlar mı, gıtmıyorlar mı?" "O eskiler durmadan degişirler. Aynı klşiler birbirierini aynı sekilde idare edemezler. Yaşamı herkes aynı sekilde surduremez ki!.." "Hristo bırakmca sevinen ya da üzülen oldu mu?" "Sevinen bir kere olmamıstır da uzulen de olmamıştır. Bu biri gider biri geiir misali; böyle olur. Eskiden, o zaman, 'Harabat ehlı idi o âlem,' yani berduş yatagı idi. Şoyle bir deyim vardır Hor bakma harabeye, derıneye sahip viraneler var. O adam hor bakmazdı. Butun berduşlar yer içer, yatar kalkardı. Şimdi gidemezler oraya. Her biri bir tarafa dagıldı." Hristo Bey'ı göremeden ayrılıyorum bu kez. Dediklerıne göre, yıne her gün bır kere uğruyormuş Balat'a. D Agora Meyhanesı'nde yeni düzen Eskı Balatlı büfecı Nurı Dalkılıç ve oto tamırcısı Remzı Bey ıle (ortada), meyhanenın aşçısı Cemalettın Endoğan, fıçı masalardan bınnın önündeler ve tabıı kı "eskıyı konuşuyorlar" genç bır garson da onları seyredıyor (üstte) Bır başka köşede, "yeni nesıklen" bin 'Meyvecı Yalçın', rakı ıçmekte Arka duvarda, •AGORA 1890' yazısı ve bır metre boyundakı şışe (yanda)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear