26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

H AFTANIN KONUĞU 50 kuşağının temsilcilerinden DemirÖzlü lOyıldıryurtdışında... 79507/ yıllar Batı'da ekonomiden, insan haklarına, edebiyattan sanata, köklü değişikliklerin yaşandığı bir dönem. Bütün bu dönemde Batı Avrupa'nın yakınında yer alan ülkemizin gündeminde neler yer aldı? Bu konuyu 50 kuşağının temsilcilerinden Demir Özlü'ye açtık. Fatma Oran 950'lerden bu yana Batı Avrupa ülkelerinin gelısmcsı, ekonomılerın hııyıımcsı, asken sömuıgecılığın tastıycsı, ınsan hak lanna dayalı deınokrasının genıslemesı doğrullusundu oldu. Bu döncm, Öte yandaıı ya/ııı .ıla nmdaki yarahcılığııı çesıllendığı bir döncmdır Fransız varoluşçuluğunun duııya ölçusıındckı ct kisıııden sonıa, Ycni Ruman'ın doğuşu, Almaıı yenı dışavurumculuğu, ttalyan, Ispanyol, Ingılı/ edehıyallanndakı yeni olusuınların kıtayı etkilemcsı nin ölesiııde, dusıınsel ve bılmıscl alanlarda da ünenılı clcğışımlctı ıçerır Bunlaıı, kısaca l.eviSlraus>ı'iM] etnoloıı alanıııdakı bulgularından soıı ra, ınsan bılımlcrinın gclısmesı, çesıllı yapısaleı cğılımleı, sosyolojı alanında differenliel'cı ço/uınle meler, geleneksel Marksızmın yapısalcı çOzıımlcrlc değisime uğratılması, deıiıılikler psıkolojısınııı ABD ıle SSCB'dekı vulgarızasyonlarından sonra, dusünccnın lenıclindcki derinliği savuııan baskal dııılaı (l.ıUıın... vb .) Foucault'nun ctkisi, dılbı lınıscl çalısma alanııulakı alan geııı^lemclerıylc, bu bulgulaıın cdcbıvat eleslırısine yansınıası, pnsi ınodeııml s.nıal akıııılarına kadar u/anan bir çcşıtlılık olarak sayahılırı/ Bıı yenı oluşuıııl.ırııı, ote kı ıılkeleıde dı\ ıcsıılı olçulerde yansımaları oldu şumların, öteki ıılkclerde de, çeşitli ölçülerde yan smıaları oldu. Rııluıı bu dnnemde, Balı Avrupa'nın yakınında yer alan ülkemi/in gündeminde neler yer aldı? Bi/ konuyu, şjmdiki halde, 1950 ku>agrnın icmsılcilcrındcn birine, sürgünde bir aydınımıza, Demir Ü/lu'ye açlık... 'Biz bir kopuş kuşağıyız' oC3 5 5 § 5 1j •> § g 1 olarak öne sürülen jeyleri elestırcn snrlcrıııi de unutmayalım. Ama bizimki, estetik alanda baska değerlere yaslanan bir kopus'u: Insanın derin bunalımını ve teı^irginligini de ortaya koymaya çalışan bir yadsımacı edebiyatı.) • Türkiye'de 1950'deki iklidar değişimiyle başlayan dönem, toplumsal aynşmayı daha çok netleştirmiş, yuzın alanını da genişletmişti sanırım... • (,'ok köklu bır değışnıeydı. Türkıyc'nın açık seçik olarak kapitalizm yolunu seçmesini deyimliyordu I oplumdakı ayrışma sürecıııe de, toplunıun ruhuna da etkısı çok bııyuktü Buıuı cıı çok genç cdebıyatçılar lark cltıler. Ycpyenı edebıyat arayı^larına girişilmesinde, bu deği^imin etkisi büyüklur. Bu o zamankı, yaşlı clcştirmcn kuşaklarınca iyi t'ark edilmedi. Bir de, bıliyorsun, toplıımlarda, hep başladığı yolda yurümeyi sürdürmek isteyenler vardır. Yeni edebıyal araştırmalarının Batı oykunmcciliğiyle, özentiyle suçlanınasının ardında bu laık edemeyış yalar I oplumlardakı dcğisimlcrı, her zaman, genç kusakların fark ettıkleıinı, yaşlıların da hiçbır scyııı larkında olmadan, eskısı gıbi yaşadıklarını söylemek islenııyoıuın Yenılıkleıı lark edcn, dahası birçok ycnılıklcr gctıren yaslılar da vardır. Çağımızdaki en büyük örneklerden bırı Pieasso kuşkusuz. Ama 1950 yıllarında bizde bu olmadı. Yeni edebıyal, bu yüzdcn çok az dcstck buldu. Daha da çok kendi kendisinden. Alaç erken oldu. Ama ın&ancıl küllürün vc ccsıtli cdcbiyalların bir yanına bağlıydı o. Türkiye'de çe^itli külturleri bilcn, tanıyan, çok da dinamık düsüncbılcn kultür adamlarına ıhtıyaç vardı Dahası, Türkıyc, Batı'ya ya da Avrupa'nın ortasına daha yakın olmaİıydı. Coğrafi olarak olanııyorsa, kültürcl iletişım açısından... • 27 Mayıs hareketı ile başlayan dönemde, 1960 sonrasında toplumcu yönelimler içinde yer aldınız değil mı? • Bu sorunun içinde bulunan lemel bir toplumsal gerçeğe hemcn dikkati çekebilmek isterim: Sosyalisl egiliıııleı, açık olarak 1960'tan sonra baslıyor. Yani TUrkiye toplumunda, bıçakla kesilir gibı, bırbırınden ayrılabılen dönemler var. Ondan önce, bu eğilimler, çok dar bir çevreyi ilgılendıriyor, çok da gızlı kalıyor. Bu, bızdekı özgUrsüzlüğün, demokratik bir loplum olmayışımızın bır göstergesidır. Ama aynı zamanda, Türkiye'de enfornıasyon eksıklığının de bır göstergesidır. BugUn, gene TUrkiye'de, isler iktidarda, ister muhalefette olsunlar, ısterse sadece entelektüel planda kalsınlar, birçok kesiııı, enforma,syon eksikhğı ıçınde yaşıyor. DUnyada olup bıteni, ister siyasal alanda olsun, isleıse ınsan y.ısamını ılgılendıren herhangi bir alanda olsun, zamanmda bütün çerçevesiyle haber alamıyor; ölekı toplumların gelışme çizgilerini, sonra da onlara eklenen yeni halkalan lanıyamıyor 27 Mayıs'tan sonra toplumda köklü bır değişım gcrektiği gerçeğı ortaya çıktı. ötc yandan da o güne kadar, bunun düşünsel ha/ırlığıııı bile yapmamış bir Ulkeydi Türkiye. Sosyalizm çev • Kuşaklar arasmda çok rastlanan ortaklıklar, yaş ve eğılıın yaktnlığından, çoğu zaman da birbirini etkileyen dostluk ve iş arkadaşlığmdan kaynaklanıyor. Kendi kuşağım bu açıdan değerlendirir rnisin ? • Uu saydığın öğeler arasmda, sadcce yaş yakın lığıııa, bir gcccrlilık laıııvabiliıim. Uuııun dı^ında 1950 kuşağı dcnilcn kusak (buna bir >a> doııemi dersvk, belki daha iyi olur) daha çok bazı egilimler, bu egilimlerin de ivinde yer alan miloslar dolayısıyla bir araya gclmıştı. Ilalta dostlukları da once bunların hareketc geçırdığinı söyleyeceğnn; yani ortak cğilimlerın, ortak milosların, nıodeın (ycni) bu edcbıyal yaratabılmc bunun ıçinc dc ıçındc ya^anılan lopluınla derııı bir lıesaplaşnuı, kök lü bu ck'ilırı yc'ilc^lıruıc (dolaylı yoldan, cdcbıya(ın lemcl oğesı UICI.IIDI l.u yokıyla yapılan bir ck"> tırı) ınılosu, ınsunın durunnınu, cdcbiyatı makale du/eyiııe ıııdırnıeksı/ın,, lcrsıne edebıyalı dcrinlcştircrck buıun çıplaklığıyla urtaya seıebıl ıııc cAılıııu vb .. Buna, ba^langıçta sadcce farkcdılcn, oğrcnilmeye yeni başlandığında ıçıııde kuş kıiMi/ ııııios öğelorı barındıran, öğrenildikçc bu öğclerden sıyıılaıı, nıodern, edehıyal/sanat akını larıyla ılgılı miloslar da eklenmcli: önce milossal gelen gerçekuMuruluk, varolu^culuk, daha nııce yc an gclcnekleri yıkıcı modcrn akımUı, dada, fulıırisller, ıçındc yıgınla yeııı akım barındıran Kus modcmısllerı (ki, 1920'h yıllarda, halla daha oııccsınde Kusya ıle Almanya cşsı/ değerde modcrn akımların fiikırdığı ulkclcrdi) Bı/jm çok genc ol 1974 yılının sonbaharı. Demn Ozlu. Huseyın Baş ve Yaşar Kemal bir Beyoğlu turunda duğumuz yıllarda rcsım sanatının da bizim için, bu alanlann laık edılnıcsınc yardım ellığını aııımsıyorum. Böylcce, Akademi'dcn, Fransız Konsolosluğu'ndaki rran",i7ca derslerdcn, liselerden. Ankara'nın Adakale Sokağı'ndan, daha sonra da Ankara fakultelerinden, Anadolu lıselerinden gclen "çocuklar" hep bir araya gelmeye başladılar, bir kuşak oluşlurdular. Meyhanelcr ve bohem dönemi başlamadan önce de başta Beyoğlu'ndakı Baylan Paslanesi olınak Uzcrc, Ankara özen, Piknik, Istanbul'da llukuk, Kdebiyal fakulleleri, Guzei Sanallar Akadcmisi kanlinleri, Aksaray ve Alatiirk Bulvarı kahveleri bu ilişkilerin mekânı oldu... tanhınden ncfrct edıyorduk. Tarihin, bugün üzcrinde etkileri olduğunu reddelmek elbette ki mümkün değıldır. DuşUndUğümüz, kendimizi tarihin buıun etkilerınden sıyıılıııış bir duzeyde ele almak değildı. Çok soyut, hatta biraz aptalca bir duşuncedır bu. Sanatsal yaratışı da zedeler. Ku$kusuz büsbutün soyut planlarda, dahası iyimsersoyul planlarda dıyeceğim, sanatı ele almak ısteyenler olnıuştur. Ri/irnkisi bu değıldi. Elbette, kuşkusuz, bir iyimscrlik yaratmak da dcğildi. Tersine, tarihi ele^lırıp, reddelmeklı Bu da soyııla yönelen bir davranıs değıl, tersine, içinde yaşanılan toplumla /ıllaşan cünkü o loplıımda tarıh ve gelenekler, büyük ölçülerde dcvam etmektedir sıkı ilişkiler, kuraıı bir yaklaşıındır. Yadsıma, reddetme yoluyla kurulan sıkı bir ilişki. • Sızın kuşağın Turk edebiyatının gelı^me çizgisı ıçinde değişik bir yer'ı, bir harekel nuklası var. Eskıye pek bağlı değıl. Adeta zor olana, kopmaya, reddetmeye bılerek atılıyor. Bu olguda 'teori'nin önceliği var mı? • Doğru.su, icindc bulunduğunıuz toplunıla ca lı^m.ı ıvındcydık. Bu bazcn kendini, kendi toplumu içindc 'yabancı' görnıek gibi, pasif görunü^ lcre de lııiıuncbılıyordu. Bu çalışma, karşı v'ikma zorunluluğu çok çeşilli kaynaklardan beslenıyor ılu Kıışkusuz, cıı başta insancıllığımızdan, insan cıl kulluif bağlılığıınızdan. Insansal bir ortamda yaşamak istcmck, kuşkusu/ her genç kuşağın hak kıdır (ile yandan tarihten, bu arada da Osmanlı • Bu açıdan sıze bir 'kopuş kuşağı' dıyebılır rnıyız? • kuskusu/. Bız bir kopuş kuşagıyı/. Tarihin ö/elhkle dc bı/ım gev°mi$imizin değer diye yücelttiğı şeylerden kopıış, tarihin kör ve yaygın kalıp ları yapılan gclcneklerden kopuş. Hstetik değer dıye oııe surülenlerden kopuj (Bu !>on ilerı sürdıigunı erdemı, büsbülün bize nıal ettiğim sanılmasın. Bu anlamda, ama başka bir biçimde kopuşun yakın oııculcn de vaıdı: Orhan Veli ile Garip ku>agı. Sonra Nurullah Alaç, eski estetiği, çok köklu bir cle^tırıden geçırmcyc dc başlamıştı. Oklay Rifal'la, Melih Cevdel'in Osmanlı tarihinde değer 8
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear