Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
"Kızıma, 'Chimöne'* adını vermeye cesaret edemedim!" PIERRE CORNEILLE JEAN COCTEAU "Sekiz beyaz kamyonumla dehşet saçıyordum!' MADAME DE STAEL "Taşıyamayacağım kadar ağır bir yük!" M arcel Proust en sonunda açıkladı: "Pazar gttnleri kanm Madeleine, nefis şekerli çörekler hazırlar..." Sakın Bay Proust'un kötü niyetli olduğunu sanmayın, çünkü adaşının yapıtlanndan hiçbirini okumamış. "Hiç benzerliğimiz yok; ben pek öyle mürekkep yalamış sayılmam!" diyor. En büyük tutkusunun ise, kabuklu deniz ürünleri avlamak olduğunu saklamıyor. Eski bir fınncı çırağı olan Marcel Proust, şimdilerde bir fabrikada otomobil lastiği montörü. Bu işin benzerliğine, doğrusu pek şaşmıyor da... Çünkü DeuxSevres'de aynı adı taşıyan o kadar çok insan var ki, burada herkese "Marcel Proust" denebilir. Marcel Proust, elbette ünlü adaşı Marcel Proust'u (18711922) tanıyor. Pek yakışıklı da bulmuyor. Fakat onun kitaplarını okumak hiç içinden gelmemiş. Zaman da bulamamış bu iş için zaten... eanJacques Rousseau gençler arasındaki patlamayı çok iyi anımsıyor ve şu ilginç anısını aktarıyor: "Bana bir gün Montesquieu dlye birini tanıştırdılar. Genellikle adımın tamamını söylemem, yonımlara sebep olmamak için. Ama o gün, söyleyeceğim tuttu: Montesquieu, kendisiyle alay ettigimi sandı. Adam suraümı dagıtmaya kalkıştı." Elli iki yaşındaki Bay Rousseau, Paris'te dişçilik yapıyor ve iyi bir güldürü anlayışına sahip. Okulda, sınıf arkadaşları kendisini "Jiji" diye çağırırlarmış. Kimbilir neden? Rousseau, bir düşünürden çok, bir teknisyen. Muayenehanesinin kapısında ve reçetelerinde, sigorta belgelerinde adını "J. Rousseau" diye özetlemiş... "Babama neden bana bu adı verdigini sordum 'Unutulmayasın diye' yanıtını verdi. Oysa adaşım Rousseau, (17121778) bileceksiniz, çocuklannı terketmişti" diye noktalıyor sözlerinı dişçi Rousseau. gun anlamına da geliyor.) Pierre Corneille'in çek defterinde, "Pierre Corneille" caddesinde oturduğu da yazılı. J J ean Racine, Atlantik ötesindcki yaşamını hep bir gülümsemeyle anıyor. "Amerika'da beni, 'Racing' diye çagınrlardı" diyor. Atölye sorumlusu olarak çalıştığı fabrikada, güvenlik şefleri ona hep, "Racine" diye sesleniyorlar; ama onların dışındaki herkes Bay Racine'e, adıyla, "Jean" diye hitab ediyor. Amerikalı bir babadan Haiti'de dünyaya gelen 32 yaşındaki bu işçi, PortauPrinee'te, okulda, "Fransızcadan iyi bir öğrenci" olduğunu söylüyor. Ama her şey orada kalmış. Ünlü adaşının özdeyişlerini çok iyi anımsıyor. Yazar hakkında pek bir şey bilmiyormuş; ancak bir TV programında yazarı tanıyıp beğenmiş. Hele hastaneye yattığı bir gün, başucundaki hemşire vizite tablosuna baktıktan sonra, ciddi ciddi "Ya demek siz yazarsınız?" diye sorunca, Jean Racine de adaşı Racine'i (16391699) öğrenmek için daha çok merak duymaya başlamış. lbert Camus sınıf arkadaşlarını hiçbir zaman unutmayacak: 'Sınıf ta beni 'Veba' diye çagınrlardı" diyor. "Pek hoş da olmazdı doğrusu" diye de ekliyor. Bu nedenle bulup buluşturmuş, romanı okumuştu. Ama bundan öteye gitmemiş. 40 yaşındaki Bay Camus, bir tekstil fabrikasında çalışıyor. "Ünlü bir yazarın adaşı olmak beni rahatsız etmiyor" diyor! "Şerefsizlik degil ya." Kendi babasının adı da Albert. Ancak bu adaşlığa bay Camus son vermek istemiş ve oğlu, Noel arifesinde dünyaya gelince, ona "Noel" adını takmış. Ancak bundan sonra, "Yabancı"nın yazarı adaşı Albert Camus'nün (19131960) yapıtlarını okuyup, bıyografısine eğilmeye niyetli değil. Tutkusu: Balık avlamak... A P ierre Corneille, kızına "Chimene" adını vermeye cesaret edememiş... ("Chimene", Pierre CorneilleMn ünlü trajedilerinden birindeki kadın kahramanın adı.) 39 yaşındaki bir bilgi işlem teknisyeni için, bu kadarı biraz fazla ileri gitmek olacak diye düşünmüş. Fakat adıyla çok gurur duyuyor. Corneille'in (16061684) yapıtlarını okumuş. "Okulda beni 'Le Cid' diye çagınrlardı" diye anımsıyor. Fakat bugün "Corneille" deyince, Fransa'da birçok kişi, 17. yüzyılın bu Unlü klasik yazarını değıl de "kuzgun"u akıllarına getiriyorlarmış. ("Corneille", Fransızcada kuz J ean Cocteau, daha dünmüş gibi anımsıyor. "Noisy'de sekiz büyük kamyonumla dehşet saçıyordum. Adım kocaman harflerle üzerlerinde yazılıydı..." Bu durumda diğer Cocteau'nun (18891963) bir gün kendisini aramaması olanaksızdı. Hatta bir gün kendisine, "Şu koca kamyonlannızdan birine binmek isterdim" diye yazdı da. Fakat bugün 75 yaşında emekli bir dekoratör olarak yaşamını sürdüren Jean Cocteau, yazar adaşıyla karşı karşıya gelmek olanağı bulamamış. "öteki" Cocteau'nun sağh ğında, Jean Cocteau meraklılara şöyle dermiş: "İki Jean Cocteau var. Biri esmer, ben; bir de sarışın. Yani kadınlan sevenle, erkeklerden hoşlanan..." Bir gezisi sırasında Italya sınırında gümfükçüler kendisini durdurmuş, pasaportuna baktıktan sonra da, "Fransız yazın ustasını ülkemizde agırlamaktan onur duyuyoruz" demişler. Ertesi gün de Italyan gazetelerinde ozan Cocteau'nun Riviera'ya gizlice geldiği haberi yayımlanmış... adame de Stael bu adaşlık konusunu dillendirmeyi seviyor: İki çocuk annesi bu Fransız hanımı, sanat eğitimini lsviçre ve Fransa'da tamamlamış. Ünlü adaşı Madame de Stael (17661817) ile isim benzerliğinden Bayan ' de Stael'in pek sıkıldığı anlar da oluyor. Bu yüzden, toplumda kendisini hep "Laurence de Stael" diye tanıtıyor. Çünkü ne zaman adının başına "Madam" sözcüğünü ge. tirse, soru yağmuru başlıyor: "tnsanlarda hemen bir hayranlık gösterisi başlıyor. Benim özellikle çok iyi yetişmiş olmamı bekliyorlar. Doğrusu bu da benim taşıyamayacağım kadar agır bir yük! Zaten yazında yüksek bir yeıi olan birine yetişmeye kalkışmak, onursuzluk olur." Ve ekliyor Bayan de Stael: "Keşke adım Madame de Gratte Perdrix olsaydı. Burası Madame de Sevigne'nin şatosunun bulundugu Grignan'daki topraklanmızın adı..." ichel Tournier gönülden kabul ediyor: "Kızım bir gün Michel Tournier'nin bir kitabını almamız gerekecegini söylüyor." Eski kavgacı, eski tütüncü, bugünkü yün tüccarı ıçın kolay iş değil bu. Çünkü 55 yaşındaki bu hareketli insan, TV dışında ünlü yazar adaşının adını pek işitmemiş. Yaşadığı Brest şehrinde bir başka "Michel Tournier" daha var. O ise ressam; onunla bazen karıştıranlar oluyor; ama yazarla karıştıran pek yokmuş... Hatta bazen "Ya demek adınız Michel Tournier? Rugbyman'le akraba mısınız?" diye soranlar bile çıkıyormuş. Sözün kısası, Brest'liler için yerel rugby takımının oyuncusu olmak, Nobel adayı bir yazar olmaktan daha önemli. Her neyse, sonunda bunca şöhrete benzemek, bizim Michel Tournier'nin başını döndürmüş. Şimdi mağazasının önüne adını dev harflerle yazdıracak... (V Corneille'in trajedüermden bınmn kahramanı. M Derleyen: Aslı Kayabal 45