Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Bir müzik imparatoru: Karajan Mozart gibi o da Salzbourg'da doğdu. Tam 80 yıl önce, bir 5 nisan günü. Yani "şef" vasfını, burcu da doğruluyordu. Karajan'dan önce hiçbir orkestra şefi müzikseverler üzerinde böylesine büyüleyici bir etki yaratmamıştı. Toplum içinde sivrilen her kişi için geçerli olduğu gibi onun da hayranlarının yanı sıra, "nefret edenleri" de var. Ancak hiç kimse onun bir "müzik imparatoru" olduğunu inkâr etmiyor. Neden mi? Çünkü Karajan, operayı yeniden yarattı, orkestraları olabileceği en iyi biçimde yönetti ve teknik açıdan, taş plaklardan 'laser compact disc'lere kadar uzanan geniş bir zaman dilimi içinde en yeni gelişmelere müziğiyle imzasını attı. erbert von Karajan, Avusturya'nın küçük ve orta halli kenti Salzbourg'da dünyaya geldi. Babası doktordu ve zaman buldukça klarinet çalardı. Antıesi ise bir Wagner hayranıydı. Herbert'in, VVolfgang adında bir ağabeyi var. tlk anılar: "Kentiıı bülun müzisyenleri evimize girip çıkarlardı. Babam beni sık sık konserlere gotürıirdu." Ve ilk piyano dersleri: "Ögretmenlerim bcnim dahi bir çocuk oldugumu soyleyip dururlardı; ama bu benim pek umıınımdu değildi." Bcş yaşındayken ilk resitalini verdi. Bu çocuğun oldukça yetenekliliği, ilk olayda belli oluyordu. Ancak bu yetenek Karajan ailesini mutlu kılmaktan çok uzaktı. "Kendine pralik bir meslek si'çmelisin" deniyordu. O da itaat etti ve Viyana'da bir teknik enstitüye kaydoldu. Ne var kı bu ışten çabuk bıktı. H Otomobil, uçak ve yat: Hız tutkusu Karajan, yaşamı boyunca da her türlü doğal kısıtlamayı reddetti ve kâh okyanus derinliklerine dalarak, kâh jet uçağıyla göklcrc tınnanarak ya da kayak gibi tehlikeli bir sporda her serılveni deneyerek insan bedenıyle doğaya meydan okudu... Karajan'ın piyanoyu bırakması bir dram olmadı. Ailesini ikna ederek Viyana Müzik Akademisi'ne girdi. Zamanı kovalarcasına, deli gibi çalışıyordu. Kafasında hep seşler tınlıyordu. Korodaki bir çocuğun ideal sesini ayırdedebilıyor, dinlediği orkestra konserlerini kendince yeniden yorumluyordu. Artık "keşfedilmesi" /aınanının geldiğini hissettiğinde, cesur bir hamle yaparak bir akşamhğına Mozarteum OrkeMrası ilc anlaştı ve ilk şeflik rüyasını gerçekleştirdi. Başarı, umduğu gibi büyuk oldu. Salonda, kendisini izleyen Ulm Operası yönetıcisi, Karajan'ı "müzik direktörü" olmaya çağırdı: Ulm, küçük bir taşra kenti, 32 kişilik orkestrası ise kısaca berbattı. Bir gun, Genel Müdür kendisini yanına çağırdır, "Bundan böyle geri dönemezsiniz. Dalıa ileri gitmeni/ gerekiyor. Ya sefaleti seçeceksiniz, ya da kariyerinizi sıırdurcceksinu." Böylccc, "yuzyılın maestrosu" kısaca kapı önüne konmuş oluyordu. Bundan sonra Karajan kendini Berlin'de buldu. Çok sıcak bir yazdı. Opera çevresine girdi, ama kimsenin ona ihtiyacı yoklu. Bu sırada AixlaC'hapelle direktörü ile tanışması, Karajan'ın yaşamında ycni bir donem başlaltı. Aynı dönemde Almanya'da tarih sayfaları da lıı/la donuyordu: "Genel yonetmen olacaksınız, ancak parti iıyesi olmanız gerekiyor." Karajan'ın bu konudaki yorumu ise yıllar sonra şöyle olacaktı: "Bazcn, başarıya ulaşmıık için cesetlcri çignedigim bile soylendi. Ancak bu duşunce, benim gibi acıkmış genç bir orkestra şefinin neleri yapabilecegini çok giı/el ifade ediyor." Nitekım Karajan, savaştan yıllaı sonra, Nazilere karşı "yumuşak" tavrının bedelinı, beklcnmedik anlarda ödeınck zurunda kaldı: Berlin Filarmoni Orkestrası'yla bir Amerika turnesi sırasında, bir Yahudi, kendisini güç durumda bırakmak için konser sırasi'ida Carnegie Hall'e guvercinler saldı. Ballimore'da ise boykot nedenıyle sadece 25 kişi ouuııde orkestrasını yönetmek zorunda kaldı. Karajan, Aı\laChapeIle'de yeni bir alana yönelerek, ilk ke7 "sahneye koyma" olayını denedi. Ve kısa sürede "Karajan mucizesi"nden soz edilmeye başlandı. Aynı dönemde, hayatının rastlantısı gerçekleşti ve Karajan, Berlin Filarmoni Orkeslrası ile tanıştı. O zaman orkestrayı Furtwangler yönetiyordu. Bu deneyimli bıivıık şef, gencecik ve son derecc atak Karajan ile karşı karşıya kozlarını paylaşnıaya bırakıldı. Bu sıralarda Almanya'da kan gövdeyi götürüyordu. Bombardımanlar, açlık, korkıı ve güvensizlik ortamı içinde Karajan sadece ınüziği düşünüyor ve delice çalışıyordu. Kaıajan'ın pazar konserleri, savaş içindeki tüm bir halkı birkaç saatliğine bir harikalar Ulkesıne göturmeye yetiyordu. Savaş Avfııpa'ya yayılınca Karajan, Italyaya sığındı. Daha sonra Avusturya'ya, doğduğu kente döndü. Artık, "bir Nazi" idı. Acaba eskisi gibi .ııayacaklar mıydı? Ancak Karajan'ın mü/ık kişiliği ağır bastı. Ba?ı festival ve konseılıiden çağrılar gelmeye basladı. İyi vc kötiı okıv laı bırbirini izliyordu. 1946'da örganizasyoıuıııu yaptığı Salzbourg FeslivaH'nde sahneye (.ıkması yasaklandı ve suflör deliğinden goıevmi yapmak zorunda bırakıldı Viyanalı ımı/jk dostları bu olaya sonradan şiddetle karşı koydular ve müttefiklere kafa tutarak, " O bizim şefimiz, isteseniz de istemezeniz «le sahneye çıkacak," diyerek Karajan'ı korudııl.n. Karajan'ın hoylece aklanma.sı, yaşamında yeni bir döiKnuıı de başlangıcı oldu. "Sahibiniıı Sesi"nin bııyük patronu Walter I«gge, Karajan'a plak doldurmayı teklif edince, muzik dunyasınuı ıınlü başyapıtları bu ünlu şefin yftnetimi .ıltmda ölümsüzleştiler. Göklerde, denizde ve karada, hız sembolü olan her araç, tutkulu orkestra şefı Karajan ıçın, vazgeçılmez birer efl lence ıdı 80 yaşının bahanndaki bu delikanlı artık Mercedes'ının başına oturmuyor pek Ömür boyu şef Karajan, 19^^ yılında Furtvvangler'in öltı1 münden sonı.t, Berlin Filarmoni Orkestrası na, "ömür bımı şef" atandı. Karajan ve orkestıası, evli bıı çiftin bireyleri gibi, bu uzıın dönemde heın mutlu gıınler, hem de fırtınalı dönemleı atlaüılar. Özel yaşamı na gelince, Karajan onu da aynı bir orkestrayı \onetir gibi sürdurdü: Gözlcrini kapadığı /aınan arkasından hangi notaların gelecefını bildiği gibi, ne zaman atağa kalkacağım, .u /aman susaeağını, hangi fırsattan nasıl yaı.ulanacağını, sonsuz enerjisinden bir kırıntınııı bile boşa gitmemesi için yaşamını bir tekııısyen titızhğiyle düzenlemeyi başardı. Otomobıli, yatı ve jeti onun yaşama hızının semboilcrı oldu. Karajan, ya>amının müzikten sonra ikinci öııcnıli tutkusunu oluşturan spora, artık yaşı nt'deniyle veda ettiği son yıllarında, müzik kayıtlarına bııvıik bir titızlikle sarıldı. Bu kayıtlar, her şeyın mUkemmelliAine emin oldııktan sonra, oının izniyle piyasaya sunulacak. Şöyle ki kcndı \asiyetnamesi bile, kayda alınmış şeklıyle, halen lsviçre'de bir kasada açılacağı günü bekliyor. D Bugunlerde 80 yaşına gıren Herbert von Karajan'ın en sevdlfii uğraşlardan bıri de pılotluk ıdı Karaıan.doğa ile boy Alçusmeyi bir tutku halıne getirmiş inatçı sanatçılar grubundan... Derleyen: Füsun Yasar 10