26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kayıkçı esnafı, "Altın Boynuz"da yüzyıllardır sürdürür dolmuş sandalları geleneğini; ancak Sütlüce Mezbahası taşındığında ve Galata Köprüsü de Eyüp açıklarına çekildiğinde, kürekler, iyiden iyiye boşa çekilecek. Küreği boşa çekenler B Haliçfin ikiyakasında Erdal Yazıcı astonuna dayanarak doğrulup yurüdü. Hiçgidesi yoktu. Uzaktan kendisine seslendiler: "Haydi tsnıail Dede sıra sende..." Yolcular birikmişti. Yolcularını aldı ve yola koyuldu. Sandal uzaklaşırken, Ismail Dede'nin kıyıda başlattığ' sohbet hâlâ sürüyordu. Sırası gelen bir diğer kayıkçı bağırmaya başladı: "Haydi biriki, biriki..." Taşlılarla mınibuslerındeki bağnşmalan andıran bu sesler, sizi Sütlüce'ye geçirmek isteyen kayıkçılardan gelen sesler... Gencinden seksenlik ihtiyarına kadar bileğine güvenen sandalular... Seksenine merdiven dayamış "Ismail Dede" gibi bu kayıkçılar, "eknıcğini taştan çıkaıan" insanlar. Haliç Köprüsü yapılmadan önce, "karşıya" gunde yaklaşık 40'a yakın sefer yapan, yazkı^ demcden, yağmura, kara ve fırtınaya aldırmadan yolcularına "hizmet" sunan güleryuzlü, hayat dolu insanlar... Yüzyıllar boyu "Allın Boynuz" adıyla, yerliyabancı heı kesimden insanııı ilgisini çekmiş olan Haliç, şehir içi ulaşımda, geçmişte olduğu gibi, bugün de ftnemini koruyor. Yakın geçmişe kadar sürdürüimüş "EminönüSilahtar dolmuş seferlerı," hâlâ belleklerde... Saltanat yıllarındaki kayık sefaları, âlemler, çapkınlıklar ise bugün, şarkılara katılmış artık. O günün padişahlarını, hovardalarını, sevgililerini ve beyefendilerini taşırken onlara zevkli anlar yaşatan kayıkcıların bugunku meslektaşları, Halıç'te yine seferler yapıyorlar; ama yolcuları ve amaçları değişik!.. Tabii, "geçmiş zaman kayıkyıları" da oldukça değişik bir görılnümde iıniş. Marazi duyarlılığı ile tanınan 19. yüzyılın 'lanetlenmiş' Fransız şairlerinden G^rard de Nerval, 1843 yılının ramazan ayında ayak bastığ' Osmanlı başkentindc, elbette bir "kayık sefası" yapınayı ihmal etmemiş vc "Doğııya Yolculuk" adlı kitabındada kayıkçıla^ rın giyımini şöyle dile getirtniş: "Kayıklarda mu^leri arka tarafla, bir mindcrin üstünde uzanmışlır ve ipek şeritli krepten geniş, zarif gomlekler giymiş olan kayıkçılar, bronzlaşmış omuzlan ve guçlu kollarıyla sıılan yarmaya çalışırlar." "Suları yaran en hoş vasıta" Osmanlının "Altın Boynuz"unda çalışan kayıklar da elbette yalnızca bugünkü gibi "dolmuş kayıklan" değildir. " ö z e l " olarak kiralanan, hatta kımi ziyaretlerde, yalıların önündc uzun sure bekletilen, saltanat kayığı benzeri, oldukça 'lük:' kayıklar da vardır. Gerard de Nerval'den 30 yıl sonra lstanbul'a gelen Italyan yazar Rdmondo De Amicis de "Islanbul" (1874) adlı kitabında, 'Guntşin batışına doğnı Allın Boynuz'a indiğini" an Seksenıne merdıven dayamış "Ismaıl dede", sandalma oturup EyüpSütlucp arasında kureklere as'lmadığı, karada olduğu zamanİLrda, baslonuna dayanarak yuruyor 1O 12
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear