Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ırkasında "Agora", antik pazar yerinin çevesinde, çok sayıda tapınak kalıntıları, onun ırkasında tiyatro ve "Odeon" bulunuyor. Bir 'aınanlar kcntin su gereksinmesini karşılayan ığzı geniş, derin su sarnıçlarının arasından yüuyoruz. Vahşi doğanın içinde yıkınlılar, tarihi kalıntılar, çalılar arasında binlerce yıllık geçmi?e doğru bir keşif yolculuğu yaptığımız duygusuna kapılıyoru/. Insan, bu guzel duygunun doruğuna, tiyatronun en üst basamağına çıktığında ulaşıyor. Bir rüya alemi içindesini/.. Bir zamanlar, binlerce insan bu basamaklarda oturup ozanların şiirlerini dinlemedi mi? Orkestra eşliğinde soylenen hüzunlu ve sevinçli sarkıları yüreğinde duymadı mı? Kuripides'in "Bellerphon" trajedisini oynayan oyuncuların sesleri kulaklarınıza gelmiyor mu? Atletleri coşturan lezahurat, Gymnasium'un dışına taşmıyor mu? Zeytinliklerde Termessos'lu kızlann turküler söyleyerek zeytin topladıklarını gorur gibi oluyoruz. Ktnt içinde kalıntılar arasında gezerken dudaklarımızda huzunlu şarkılar dolaşıyor: "Vardım kı yurdundan ayağ goçurmuş Yavru gitmış ıssız kalnıış oiağı Camlar şirkest olmuş meyler dokUlmüş Sakinler meclisten çekmiş ayağı" Termessos'un Anadolu kokenli Solymliler tarafından kurulduğu kabul edilmektedir. Solymliler, Anadolu'dan gelerek bugünku Gülliik DaÇı eteğine yarleşmişler. Solymlilerın son derece savaşcı ve cesur insanlar oldukları biliniyor. Termessos halkı, kartal yuvasını andıran yurtlarında özgür, bağımsı/ ve mutluluk içinde yaşarken, T.ö. 333 yılında Asya seferine çıkmış olan Makedonya Kralı Büyük Iskender'i kapılarının önunde bulurlar. Teslim olmak, bu özgurluğune duşkün Anadolu halkı için ölmekten de zordur... Karşı koyarlar. Kentin doğal yapısı ve surları, Termessos'un savunmasını kolaylaşıırır. Büyük tskender, günlerce saldırı üzerine saldırı düzenler. Zafer kazanmaya alışmış olan Iskender için Termessos önlerinde duraksamak onur kırıcı olur. Üst üste yinelediği saldırılardan bir sonuç alarriaz. Sonuçta, 2 kumandanını ve çok sayıda iyi savaşçısını kaybettikten sonra şu sözlerle saldırıyı durdurur: İzmir'in Şirince köyü 5 bin yıldır aynı Değişen, sadece insanlar Eski kayıtlarda "Osmanlı yönetimi altında Rumlann yaşadığı 1800 haneden oluşan bir köy" olarak geçen Şirince'ye, Kurtuluş Savaşından sonra köyü terk eden Rumlann yerlne, Yunanistan'dan gelen Türk göçmenleri yerleşmiş. Mustafa Balbay İZMİR nan köylusu. Durdurup kendisini tanımak istiyoruz: Adım Adem, baba tarafım Türk, ama anneannem Yunanlıymış... Devam ediyoruz gezintiye bu kez karşımıza köyun kilisesi çıkıyor. Başımızı yana çevirip baktığımızda ise hemen aşağıda büyükçe bir cami, yanında da minaresi tabii. Cami ve binalardan oluşuyor. kilise iki külturü kaynaşiırmasa da en azından yan yana oluşu simgeliyor sanki. Köydeki iki kiliseden biri yıkılıp harap olmuş, ancak diğeri hâlâ sapasağlam... Köyün ilkokulunun ise 19. yüzyılın başlarına dayanan bir geçmişi var. Yani Rumlann oturduğu dönemde de okul olarak kullanılmış... Geçmişteki yapı dokusunu aynen koruyan yerleşim yerlerinden birisi olan Şirincenin tarihçesini merak enik, yaptığımı/ arav tırma soncımda özetle şu bilgileri derleyebildik: Köy eski kaynaklarda "Dağdaki Ef'es" diye anılıyor. Bu da koyurı geçmişinin oldukça eski olduğunu gosteriyor. Iaııhi l.S. be şinci yüzyıla kadar inen Şirince, eski adı ıkKırkıca, Kuçukmenderes Irmağı'nın geıir diği alüvyonlu toprakların vadıde yaşanma/ hale gelrnesinden sonra buguııku yerine yanı kendi adı ile anılan tepenin ctcklcrino kıı rulmuş. 19. yuzyıl kayıtlarına "Osmanlı >onetimi ultında Rumlann yaşadığı 1800 haneden oliüjaıı bir koy" olarak geçmiş. 1 Dünya Savaşı sırasında Osmanlı hukumeı koyun gençlerini toplar ve "amcle taburlarında" çalıştırır. Bu taburlardakı Rumlann önemli bir bölümıı kaçar vc Yunanistan'a sığınır. Böylece koyun nufusu gittikçe azalır. 1910 yılına kadar koyde hayat oldukça sakin geçerken Yunanistan'ın da kışkıriması ile zaman /aman Osmanlılara karşı direnmeleı olur. 15 Mayıs 1919'da Yunanistan'ın Izmir'e cıkması ile birlikte köyün onemli bir bolünıu İzmir Bornova'ya gelir ve başlarına Yıınanlı bir subay verilerek askeri guce kalılıı... Kurtuluş Savaşı sonrasında ise koydc kalaıı yaşlılar da Yunanistan'a göç eder ve köyde birkaç yaşlıdan başka kimse kalmaz. Ancak bu sessizlik kısa sürer Şirince'dc. 1924 yılında yani savaştatı iki yıl sonra Yunanistan'dan gelen göçmenlerin bir böTumü köye yeıleştirilir. Köye gelen Türkler yabancı değıldir evlere, evlerin şckline, sokaklara ve Rum koyunde hayaı Yunanistan'dan gelen goçmen Turklerle birlikte yeniden canlanır. Toprak aynıdır, ekilip biçilenler aynıdır, insanlardır sadece değişen... 11 S Çam ormanlarını ve antik kenti içine alan Ulusal Park'ta, eylül ve ocak ayları arasında dağkeçisi ve yabandomuzu avlanır. "Bırakın, benim öniımde daha uzun bir yol var. Ordumun bir şahin yuvası dibinde kırılmasını goze alamam." BUyük tskender, intikam olarak geçiminin büyük çoğunluğunu zeytinlerden sağlayan insanları cezalandırmak amacıyla, çevredeki binlerce zeytin ağacını kestirir... Bugün Termessos'u Akdeniz ikliminin doğal bi'ki turleri süslemekte. Bugün, "yaşayan Termessos'un "Ulusal Park"ı, Turkiye'nin en özgün doğal parklanndan biridir. Parkın ilginçliği, geçmiş ile bugünün eşi bulunmaz bir bileşimi görunümunde olmasından kaynaklanır. Burada, eşineender rastlanan yüzlerce bitki turü ve başka bölgelerde nesli tükenmiş ya da en azından, tukenme lehlikesi altında olan bazı hayvan türleri yaşar. Çam ormanlarını ve antik Termessos kentini içine alan Ulusal Park'ta her yıl eylül ve ocak ayları arasında dağ keçisi ve yaban domuzu avlanır. Av turizmiyle binlerce dolar döviz kazandıran bölge, her yıl dunyanın sayılı zengin avcılarını buraya çeker. n affel Akgiin 79 yaşında ve yaşamını, "Yunanistan'ın Selanik ili Provuşta kasına bağlı Kavala köyiinde dogdum. Orada 1012 döniim kadar tarlamız vardı. Tiitiin yetiştirir, hayatımı/ı onunla kazanırdık. Sonra Türkiye'ye geldik, bize 1012 döniim kadar toprak verdiler, burada da tütün yetiştiriyoruz ve hayatımı/ı sürdürüyoruz" sözleriyle özetliyor. Akgun şimdi Selçuk'un yedi kilometre kuzeyindeki tamamen Anadolu Rumlannın 1800'lü yıllarda kurduğu Şirince köyunde oturuyor. Köydeki 200 ailenin de tümü Yunanistan'ın değişik kentlerinden gelip Rum köyüne yerleşmişler. Belki Kurtuluş Savaşı n yaptığı sonrasında, 1922'de köyü terk edip Yunanis Şirınce Kfjyü'nun evleri tamame tan'a göç eden Rumlar da Turkiye'ye göçenlerin evlerinde oturuyor... Şirince köyünun yüksek tavanlı kahvehanesinde çoğunluğunu 70 yaşın üzerindeki göçmenlerle ve göçmen çocuklan ile konuşuyoruz. İçlerinde en atağı Saffet Akgün... Yıllar öncesine ilişkin sorularımızı sanki daha dünmüş gibi hatırlayıp hemen yanıtlıyor. Ne zaman geldiniz Şirince köyüne? Ben tam 16 yaşındaydım, ıpıssızdı köy. Evlere baktık, bize yabancı değil, kısa sürede alıştık.. Geçiminizi neyle saglıyorsunuz? Biz orda, 1012 dönümluk toprağımızda tütün yetiştirirdik, toprak guzeldi, iyi de tutun yapardık. Sonra geldik buraya, bıze 10 dönüm kadar toprak verdiler, tütun yetiştirip devam ettik hayata. Sonra baktık dağlar elverişli, zeytin de diktik... Peki Yunanistan'da arkadaşlarınız var mı, onları özlüyor musunuz? Olmaz mı, bi/ kanşıksız be yav... Dimitr, Vasil, Andrei, Vanni, küçük Vasil... Zaman zaman gelirler bize, kahrlar birkaç gün, hasret gideririz... Ama nedense son biriki yıldır gelmemeye başladılar. Saffet Akgün neşeli, dinç, Yunanistan'da Şırınce Köyü'nün en yaşlı iki ınsanı Satfet Akgün ki arkadaşlannın isimlerini sayarken yüzü ve Mustafa Şentürk sokaklarda dolaşırken parhyor... Yunanistan'dan birlikte geldiği arkadaşı Mustafa Şentürk ile birlikte Şirince'nin içinde geziniyoruz. Sanki zaman tünelinde yolculuk ediyor ve 19. yüzyılı yaşıyor gibiyiz. BaşörtUlü kadınlar yüzümüze bakmadan geçiyor, çocuklar "kimdir" diye soran gözlerle bizi, yabancıları seyrediyor. Köyün merkezinden dışarı doğru çıkarken karşıdan elinde eşeğinin ipi, bir köylü geliyor. Bıyığı, yüz ifa Şirince Köyü'nün iki kilisesinden biri sapasağlam dururken diğeri resimde desi ile sanki bir Yu göruldüğü gibi harabe haline gelmiş. Fotoğraiiar MUSTAFA BALBAY 19