Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
koleje gidemedim. 5. sınıftan ortaokula geçmek için, 100 soruluk bir sınav var. Bu sınav, çocukları heyecana, sıkıntıya ve geçme duygusuna boğuyor. Bu da çocukların hayattan zevk almamalarına yol açıyor. lşte, bu yüzden, çocuklar hayatta olmamayı tercih ediyorlar. Bu, kötu bir durum ve olaydır. Keşke, bu sınav olmadan, oriaokula ya da koleje geçebilseydik.. Bu da olanaksız.. Sınava girmek şart. Bu şart da çocukları zora koşuyor. Sınıfımızdaki pek cok kişi kursa gidiyor ya da ders alıyor. Kursa gittiğimiz zaınan kafamız karmakanşık oluyor. Bu yuzden kursa gitmek, ders almak zararlıdır. Bu zararı ve sıkıntıyı önlemek için, kursa gitmemeliyiz. Ba/.ı öğretmenler, çocuklara zorla ders veriyor ve kursa gönderiyorlar. Bu davranış da herkese örnek oluyor. Öğretmenler bunları yapmamalıdır. Benim 5. sınıftan oriaokula geçmek için isteklerinı bu kadardır. navları ya kazanamazsan, ya kazanamazsan.!' der.. Ben de düşünüyorum, ya kazanamazsam.. O zaman, çok uzulüyorum. Ve ben sınavları kesinlikle istemiyorum.. Michael O'Donnell: "Sınavda olduğumu unutmak için, pencereden dışarı bakıyorum." Ben, aslında, bu sınavların olmamasını isterdim. Çünkü, kazanamazsam ya da sevmediğim bir okulu kazanmak istemezdim.. Hem kazanamazsam annem ve babam kızar ya da öğretmenler, "Neden kazanamadın? Çok ayıp" gibi şeyler derler diye korkuyorum. Ve de sınavlar hep sıkıcı geliyor bana. Sınav olunca çok sıkılıyorum. Çünkü o zarnan, hep çalısmam gerekiyor. Ama ben hep oynayıp, sıkılmamak isterdim.. Ve de sınava girince sıkılırsam, camdan dışarı bakıyorum. Ve de sınavda olduğumu unutup hep oyalanmaya başlıyorum. Pencereden dışarı bakınca, daha da çok sıkılıyorum. Çunkü, dışarıda çocuklar oynuyorlar. Sınavlarda çok soru soruyorlar. Yetiştiremezsem diye korkuyorum. Ablam gibi ben de ... Koleji'ne gitmek isterdim. Çünku, ablam okuldan gelince, hiç ödevi olmuyor. Çunku, hep Ingilizce dersleri yapıyorlar.. Ve de orada hep güzel şeyler var. Beden dersinde hep takla atıyorlar.. Sınav olmasa, birinci sınıftan ikinci sınıfa geçtiğimiz gibi, beşinci sınıftan ortaokula geçsek, çok sevinirim... Cankat Derbent: "En çok merak ettiğim, bu sınavları kim buldu?.." Beşinci sınıfın sonunda sınav var. Bu yuzden, insanın çok ders çalışması gerekıvoı. Hiç oynamadan çalışmak.. Bu sınav zorunlu mu? İnsanın aklını çok kullanması gerekiyor. Hiç sınava girmek istemiyorum. Ortaokula girmek çok zor. Kaybedersem diye çok korkuyorum, ama bu bir gerçek. Zorunlu girmek gerekiyor. Annebabalarımızın tepkisi ne oluı, çok merak ediyorum.. Çok kızarlarsa, çocuk ne yapacağını şaşırır. Çocukla alay ederler Çocuk, hiçbir oyunda oynatılmaz.. Çok soru soruyorlar ve az zaman veriyorlar. Çok hı/lı yaptığımızdan, sonuç kötu olacak.. En çok merak ettiğim şey, bu sınavları kim buldu?.. Sait Unutmaz:"Geleceğimi güvenceye almak isterim." Benim konum, Anadolu lisesidir. Anadolu liselerini kazanmak isterim. Beşinci sınıfın sonunda, derslerimi başarıyla bitirip, sınavlara girip kazanmak ve iyi bir yerde okumak isterim. Yabancı dil bilmek, geleceğimi guvenceye almak isterim. Beşinci sınıfın sonundaki sınavların kaldmlmasını isterim. Beşinci sınıf zor ve sonunda bir de sınav var. Sınavı kazanamazsam diye içimde bir korku başlıyor. Bu yıl çok zor. Hem özel derse hem tstanbul Lisesi'ndeki kurslara gidiyorum. Bir de okul derslerim var.. Sınavlarda 100 soru soruluyor. Beni endişeye duşüren, soruları yetiştiremememdir. Kursa giımem, derslerimi etkilemiyor. Cuma günleri eve gelince, derslerimin birazını yapıyorum. Cumartesi pazar 12.00'den 14.00'e kadar kurstayım. Kurstan gelince, derslerimi bitiriyorum.. Okulların tatil olacağı o dört ayı dört gözle bekliyorum.. Fillz Güngör: "Beynimizin içinde kocaman bir yaratık, benliğimizi yiyip bitiriyor." 4 ve 5. sınıflarda çekilen işkence.. Evet, bu işkence, öğrencilerin çektiği bir işkence. Beynimizin içinde kocaman bir yaratık, benliğimizi yiyip bitiriyor. Bu kim ki?.. Elbette ki sınavlar, şu kötü sınavlar. Nedir bu sınavlar?.. Neden eskiden anneler, babalar, öğretmenler bu sınavları bu kadar ciddiye almayıp da, oğrencileri bu kadar sıkmıyordu?.. Evet, o zamanlar, öğrenciler bu kadar sıkılmıyordu. Ya, şimdi?.. Öğrenciler, kurstan kursa atılıyor.. Yazık değil mi bize?.. Boş bir zamanım olsa.. O canavar yine geliyor. Yine, benliğimi kemirmeye başlıyor.. Sonra, ablama ne sorsanı, Fransızca cevap veriyor. O canavar yine geliyor. Ya ablamınki gibi bir okulda okuyamazsam? Ya çok istediğinı, lstanbul Lisesi'ni kazanamazsam?.. Annem ne zaman elimde bir lego ya da bir bebek görse, "Ah Filiz, şu sı Sınav canavarının boyunduruğunda Yitip giden çocukluk Erzon Pakel Onur Uzman psikolog tnsan ancak gönül gözüyle baktığında görebilir gerceği, çocuklar gerçeği görebilir" der St. Exupery o tadına doyulmaz Kuçük Prensinde. Çocuklar?.. Hani o düşle gerçek arası dünyada ve gündelik hayatlarında masal kahramanlarıyla yaşayan, sıradan olaylara olağanüstülüğü katan, her şeye hayret edebilen, güneşin nereye gittiğini, ayın kime göz kırptığını, bahkların neden üşümediğini soran, karınca yuvasını bilim adamı titizliği ve sabrıyla inceleyen, yürekleri göğüs kafeslerinin dışında, gözleri yıldızlarla dolu, bizi elimizden tutup yolunu yitirmiş olduğumuz bir masalsı âleme götüren o güzel, o canım, o çocukluğunu yaşayan çocuklar... Nerede o çocuklar? Çocuklar yok artık; çocukluk öldürüldü. N e arkadaşlık, ne oyun, ne oyuncak, ne kitap, ne spor, ne eğlence, ne doğa... Yalnızca benliği kemiren sınav canavarı, elveda çocukluk ve... merhaba sürmenaj, merhaba depresyon, merhaba onulmaz kişilik yaraları, merhaba kendinden nefret, başarısızlık beklentisi olumsuz "ben" imajı ve bazen de merhaba ölüm... Bu kadar pahalı bir bedel ne için? Ne için bu sınav sayın anne babalar, sayın eğitimciler diye sorarsak, çocukların "iyiliği için" olduğu yanıtını alıyoruz. Amaç, çocuğa daha iyi bir eğitim ve yabancı dil kazandırmak, üniversite sınavlarında başarı şansını arttırmak, böylelikle de saygın bir mesleğe, iyi yaşama standartlarına sahip başarılı bir insan, mutlu bir insan oluşturmak. Unuttuğumuz; mutlu, başarılı insanın kendi kendisiyle barışık, özgütan kaçınmalıyız. Yabancı dil: Çağdaş dünyada, yabancı dil gerekli. Peki. Amaç dil öğrenmekse, test hocalarına ödenen astronomik rakamlar artı kurs ücretleri ve (eğer Anadolu Lisesi değil, kolej ise seçiminiz) astronomik taksitleri hesaplarsanız bu miktarlarla çocuğunuzu her yıl bir aylığına yabancı bir ülkede yaz okuluna gönderebileceğinizi fark edersiniz. Eve alacağınız yabancı dil plak, kaset, video kasetleriyle birlikte öğrenebilirsiniz. Okuldan arta kalan saatlerde çocuğunuzu dil kurslarına gönderebilirsiniz. Şansı zorlamayın! İJnivtrsite sınavlarında başarı: Çocuk aşırı bir dopingle liseye girmişse, kaçınılmaz sonuç başarısızhktır. Ayrıca biriki okul dışında laboratuvarsız, deneysiz öğretiliyor tüm bilimler liselerimizde, eğitim prpgramı Turkiye'nin her köşesinde aynı ve ezbere dayanıyor. Çocuğun zekâsı aşırı yüklenmeden körelmediyse, yeteneklerini geliştirme şansına sahip oinıuş.sa, hangi liseden diploma alırsa alsın, üniversiteye girecektir. Sınavda en iyi olasılıkla kazanma şansı yüzde 10 ya da yüzde 90 kazanamama riski var; bu gerçeği göz önune aldığımızda, çocuklarımızın çektiği işkencenin boşuna olduğunu duşünebiliriz. Ancak bir başka nokta, sınavın 7 yıldır yalnızca mufredata dayandığı, yani ozel hocasız, kurssuz dü/.enli bir çalışmanın yeterli olduğu. Bu nedenle, kendi okulunda, sını fında "ilk 10" içine giren çocukların şansı zorlanabilir. ötekileri ise bu amansız yanştan uzak tutmakta yarar var. Kazanma şansı ııc olursa olsun, her çocuğa bu sınavın dunyanın sonu olmadığı, okumak isteyen çocuğun hangi okulda olsa başarı göstereceği, kendi değerinin sınavı kazanmasıyla ilgili cimadığt, sınavı kazanmasada her zaman için anne babasının "bir tanesi" olacağını vurgulamakta buyuk yarar var. Çocuğunuz yalnızca sizin çocuğunuz olduğu için sevginize, benimsemenize, dcsteğinize hak kazanır, bunları ondan esirgemeyin! Başarılarını övün, başarısızlığında, "Önemi yok, bir dahaki sefere daha iyi olur" diyebilin canı gönülden. Bu eğitim, en "ünlü" test hocaları ve kurslardan daha iyi sonuç verecektir, inanın! ü Psikolog Erzen Pakel Onur veni yüksek, yaratıcılığı ve yetenekleri geliştirilmiş, doğa ve insanlarla tıyum içinde, kendini ve insanları seven bir kişi olması gerektiği her şeyden önce. Ya da sınav dehşetinin yok ettiği özelliklere sahip bir insan olması... Çünkü bu sınavı kazanan da kaybeden de pek çok şey yitiriyor benliğinden. Sınavı kazanmanın sağlayacağı dıisünülen avantajları gelin birlikte gözden geçirelim: Beklentllerlnlzi yenln! İyi bir eğitim: Eğitim kişiye belli bilgi ve beceriler aktarıp değer yargıları aşılayarak istenilen davranışlan geliştirme sürecidir. En iyi eğitim yaratıcılığı kamçılayan, yetenekleri geliştiren, kişiye, almaya hazır olduğu kadarını veren eğitimdir. Alınacak eğitim zekâ ve yeteneklerle sınırlıdır; kaldıramayacağı bir yükle zorlanan zekâ gelişme yerine körelir, beynin alıcılığı ve yaratıcılığı dumura uğrar. Olmayan yetenekler geliştirilemez, zorlanan çocuk yılgın, bezgin ve Urkek olur, öğrenme merakını ve var olan yeteneklerini geliştirme şansını kaybeder. Yani iyi eğitim, her şeyden önce o çocuğa uygun olan eğitimdir; kimisi için atom fiziği, kimisi için tekniker eğitimi. Çocuğumuzu gerçekçi bir gözle değerlendirmeli, zekâ ve yeteneklerinin ötesinde taleplerde bulunmak 13