Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ler ama kendilerini geçid de gönnttyorlar. Ben o yttzden bu çocuklara 'Müslüman Almanlar' diyonım. Onlar yuzmeyi Alman suiannda ögrcndikleıinden Türk suları onlara çok yogun geliyor." Gesthuisen'in anlayış farklıhğına işaret eden bu tahiili, Alman Türklcrinin Anadolu Türkleri ile her temasında daha berraklasıyordu. örneğin bir okul "münazarası" sırasında Istanbullu çocuklar Türkiye'nin geçmişieki terorizm sorununu, "Rusya ve Amerika'nın Tttrkiye'ye karşı tezgflhladığı oyunlara" bağlarken, Almanya'da doğmus büyümüş Türk çocuklar, "Türkler kendi başlanna terörist bile olamayacak kadar yeteneksiz mi?" sorusunu ortaya atmışlardı. lstanbullu çocuklar, "Türkiye'nin dışarda yanlış tanıtıldığı için imajının degiştirilmesine devletin çaba harcamasını" isterken Alman Türkler, "Türkiye'nin imajının degişmesi için önce Türkiye'nin degişmesi lazım" görüşünü savunmuşlardı. Anlasılan çevreyi yorumlayıştaki fark, tahminlerin Ustündeydi. Nereye yakın? Peki Türkiye'de kendilerine "Kayıp Kuşak" denilen bu çocukların muhtemel gençlikleri nasıl olacaktı? Ressam Şeyma Soydan, sair Zafer Şenocak ve güreşçi All Kılıç'la, işte bu yüzden konuştuk. Geleceğe ayna tutmak, onlan daha iyi anlayabilmek için... Frankfurt Nordende'deki studyosunda, Japon Fukutai Publishing'in basacağı bir çocuk kitabının resimleri üzerine çalısan Soydan'ın (30) isleri hiçbir kategoriye girmiyordu. Ama herhalde bunun sakıncası yoktu, çünkü Soydan'ın kendisi de hiçbir kategoriye girmiyordu. Kendinlzi nercde hissediyoraunuz? Türkiye'ye mi yakın Almanya'ya mı? Ben bu soruyu hiç kendime sormuyorum ki. WDR'den röportaj yapmaya geldiklerinde de resimlerime bakıp, "Sizin Türk olduğunuz nereden belli?" diye sordular. Bu soruyu sorarken aslında merak cttikleri neden köylü resimleri, kilim motıfleri yapmamam idi, neden halkımın sıkıntılarına kulak asmadığım idi. Oysa Alman ressamdan, Alman ezilmişlerinin sözcüsü olmak gibi bir misyon beklemiyorlardı. Yani, Alman misyonsuz sanatçı olmak imtiyazına sahipti, ben değil. İşte Almanlarla Türklerin ikinci kuşak Uzerinde buluştuğu ortak nokta bu: Her iki taraf da bizi yeterince "Türk" bulmuyor. Soydan, bunu fazlaca önemscmediğini su cümlelerle anlatıyordu: "Günün birinde Türklerin buraya göçmüş olması, Almanlan otomatik olarak bir sınıf yükseltmiş. Ama ikinci sınıf olmak benim umurumda değil. Geçenlerde ilk defa tama Kayıp kuşak, kazanılmış kuşak mı?.. Türk kökenli, ama Almanya'da doğup büyümüş "tkinci Kuşak" gençlerimiz Almanya'dan Türkiye'ye nasıl bakıyorlar?.. Kendilerini nereye yerleştiriyorlar?.. UFUK GÜLDEMİR • Frankfurt'taki studyosunda, ressam Şeyma Soydan, bir "ikinct kuşak" olarak, şunlan söylüyor: "Günün birinde Türklerln buraya göç müş olması, Almanlan otomatik olarak bir sınıf yükseltmiş. Ama ikinci sınıf olmak, benlm umurumda degül" A nadolu Türkleri ile ilk temaslan, "uyum sağlamak" için Türkiye'ye gönderildilderi 1983 yılına rastlıyordu. Almanya Türkleri'nin Avrupa'da doğan, yaşları 1215 arasındaki çocuklan tstanbul'a gelmiş, uyum okulunun önündc sıraya girmiş, Uk günden, "Bludn yasak, uzun saç yasak" engeliyle karşılaşmış, ebeveynlerınin elinden kurtulup kapıya doğru hamle yapınca müdürün gür sesini duymuşlardı: "TttrkiugÜnttzden şUphe ederim!" Oysa Türk olmanın gurur verici bir şey olup olmadığı çatışmasıru bizzat yaşayanlar en çok onlar değil miydi? dttklerlni söylemelerinin başlanna dert acabUecegi" vurgulanmıştı. Gözlemleri hayli çarpıcıydı. Scdat Tur (11): "Almanya'da uslu öğrencilerle öğretmenler dalga geçerdi, burada uslu öğrenciler mükafatlandınlıyor." Kerem Uluçaylı (12): "öğretmen sınıfa girdiginde neden ayaga kalkılması gerektigini an lamıyorum." Emel Yavuz (12): "Almanya'da azınlıkken çoğunluğa uyum sağladık. Şimdi Türkiye'de de çoğunluğa uyum sağlarnamız isteniyor. Halbuki Türkiye'deki çoğunluğa uyum sağlarsak Almanya'da yine azınlık olacağız." Nesrln Gttngör (11): "Ziller otomatik değil, bazen hademe çalmayı unutuyor. Bence bu skandaldır." Bu oluşumu izlemek Uzere Türkiye'ye gönderilen Alman Kültur Heyeti'nden Birger Gesthulsen durumu şöyle tahlil ediyordu. "Birincl kuşak Türkiye'ye dönmek Istiyor, oysa Almanya'da dogup buyumuş TUrklcrin anayurdu burası; onlar buralı. Alman değll Atatürk Schule Kimbilir belki de onlardan istenen, Türk kültürünc değil, az gelişmişliğin çifte standartlarına uyum sağlamaktı. Nitekim lstanbul'daki Atatürk Schule'deki ilk günleri, onların günlük hayatlarında dalga geçtikleri kavramlar uğruna bu coğrafyada kan döküldüğünü öğrenmelerine aynlmıştı. 14 yaşındaki Banu Ulusay, ilk gününU heyecanla anlatıyordu. "Gençlik Marsı'nı ögrendim, Atatürk Marjı'nı dfrendim, Ankara Marsı'nı ögrendim, Türk Marsı'm..." Çevrelerindeki uyumsuzluk hemen dikkatlerini çekmişti. Kız öğrencilere, "Kttpe takmayın," diyen öğretmen küpe takıyordu; "Sigara BerlinU güreşçi Ali Kıiıç, kendisi gibi bir "ikinci kuşak " Berlinli Türk olan eşi içmeyin saglıga zararlıdır," diyen mUdür si Yıldız ve eUerindt fotoğrafta, "birinclkuşak", Ktlıç aUesl... Berlin'in ünlu bulgara içiyordu; "Dttşttndttklerini söylemeleri" van Kudam ctvanndakt evleri, ne bir Türk evlne ne de bir Alman evine bentiistenmiş, onlar da öyle yapınca, "Her dusun yor. Tıpkt kendiUri gibi, arada bir ytrde. 12 Münlhlt şalr Zafer Şenocak, 26 yaşmda ve 1984 'te aldığı 12 btn Alman Markı tutanndakt bir öduüe dlkkatleri üzerine çekmtş bir "ikinci kuşak" sanatçı... (Fotoğraflar: UFUK GÜLDEMİR)