26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

i Tüketiciyi korumada yeni O bir girişim Gazeteci Mehmet Barak tarafından kurulan, Tüm Tüketkileri Koruma Derneği "namuslu sanayiciyle' işbirliği yaparak tüketiciyi koruma yolunda... Tüm Tüketkileri Koruma Derneği Yönetim Kurulu'nun üç üyesi: Başkan Mehmet Barak (solda), Bayram Ankaralı ve Suna özbakan. eçen hafla sonu bazı gazetelerde yer alan büyükçe bir ilanda, tüketiciyi korumak üzere bir dernek kurulduğu haber veriliyordu. tlanda, bozulan kalitesiz ınalını onartmak ya da yeni bir mal satın alırken kalitesini seçebilmek anıacıyla bilgi edinmek isteyen tüketicinin derneğe başvurması isteniyordu. "Tüm Tüketicileri Koruma Derneği" adlı bu kuruluş, bu alandaki ilk dernek girişimi, bugüne kadar Türk Standartları Enstitüsü, tstanbul Ticaret Odası ve diğer bazı illerdc ticaret odalarında sürdürülen bu tür faaliyetlerin bir yeni örneği. Dernek merkezi İstanbul'da Aksaray, Inkılap Caddesi, Koşar lşhanı, No: 18, kat 4/406'da. Teiefon numarası 586 58 01. Dernek, pazar hariç her gün sabah 8.00'den akşam 20.30'a kadar açık. Dernek Başkanı Mehmet Barak, gazcte ilanlarmdan bu yana, her gün bilgi edinmek ya da şikâyet nedeniyle ortalama 25 teiefon aldıklarını söyluyor. Eski bir gazeteci olan ve yılbaşından bu yana "Tiikelici" adlı aylık bir dergi çıkaran Mehmet Barak, "Bi/e başvuran tiiketicilerin sorunlarını çözümleyebilmemiz için dernek üyesi olunması gerekiyor. Onun için ciizi bir aidat koyduk. Ayda 100 lira ya da bir başka deyişle yıllık 1200 lira ödemek suretiyle derneğimize iiye kabul ediyoruz" diyor. Mehmet Barak, faaliyet alanları içinde seminer ve panellerle tüketiciyi cğitmck, TÜBİTAK ve TSE ile işbirliği içinde çeşitli malların kalite kontrollerine dönük laboratuvar çalışmaları yapmak, tüketici şikâyetleri üzerine bozuk malların onarılmasını sağlamak, eğer bozuk malda yapım hatası varsa yenisiyle değiştirmek gibi hususların bulunduğunu; bu arada şikâyetçi olduğıı firma aleyhine mahkemeye başvurup dava acmak isteyen tüketicilere ücretsiz avukatlık hizmeti verileceğini dile getiriyor. Mehmet Barak ve Dernek Yönetim Kurulu'ndan gazelemizi ziyaret eden Bayram Ankaralı ilc Suna Özbakan, çok iddialı görünüyorlar. Ancak bir idrar ya da kan tahlilinin bile binlerce liraya yapıldığı günümüzde, bu laboratuvar analizleri, ücretsiz avukatlar, kalite kontrol testleri hangi pa Bayram Ankaralı söze giriyor ve "Başlangıçta bireysellik gibi görtinse bile, tüketiciyi koruma hareketi sonuçla sanayiciye otokonlrol getireceklir. Çünkü tüketici şikâyetleri belli noktalarda odaklaşacak ve bize göre hiçbir üretici firma batmak istcmeyeceğine göre, şikâyetlerin odaklaştıgı noktalarda özeleştiri yapma ve kendine çeki düzen verme imkânı bulacaktır" diyor. Peki, ilan veren ya da bağış yapan sanayici, dernek üzerinde söz sahibi olmaz mı? Ya da piyasada daha ucuz Uretim yapan korsan firmalan piyasadan silerek tekelleşmek istemez mi? "Biz tekelleşmeye kesinlikle karsıyız" diyor Mehmet Barak vc hemen ardından ekliyor: "Ama öte yandan halk sağlığının tehdit edilmesine de karşıyız. üolayısıyla saglıklı üretim yapan işadamlanmn yanında yer alına geregine inanıyoruz." Derneğe gelen günde 25 telefonda ne gi lerini, ancak bu tür şikâyetler biriktikçe el ilanı ve broşürler aracılığıyla tüketiciye dübi şikâyetler dil getiriliyor? Mehmet Barak, eksik gramajlı ekmekler şük gramajlı ekmek satan fırınların 'afişe' den mahsup ve kıyas yoluyla hazırlanmış edileceğini, yani bir anlamda bu fırınların yüzbinlerce liralık su faturalanna, cereyan kara listeye alınmalannın sağlanabileceğikaçıran elektrikli ev araçlarından satış son ni dile getiriyor. "Hangi televizyonu alsam?" diye soran rası hizmeti vermeyen milyarlık iş makinelerine, dolandırıcılık yoluyla gaspedilen mil tüketiciye bir marka ismi vermek, bu firmayonlarca liralık gıdadan, piyasadaki hangi nın reklamı olmuyor mu? Ya da ülkemizde televizyon ya da hangi müzik setinin daha bugün hangi markanın daha iyi olduğunu kaliteli olduğuna kadar çok çeşitli alanlar belirleyebilccek organizasyon ve olanaklara sahip olan tarafsız bir kuruluş var mı? da soru sorulduğunu anlatıyor. Mehmet Barak, bu yönde bir bilgi edinDolandırıcılık konusunda, derneğin elinde bir imkân bulunmadığını söyleyen Ba mek isteyen tüketiciye marka ismi vermerak, eksik gramajlı ekmek konusunda da diklerini, ancak o malın geneldeki teknik üreticiyi cezalandırma yoluna gidemeyecek özelliklerinden söz ettiklerini söylüyor. G G! rayla karşılanacak? Derneğin kuruluşu için gerekli para nasıl sağlandı? Dernek Başkanı Mehmet Barak, yılbaşından bu yana yayımlanmakta olan "Tüketici" dergisine çeşitli sanayi kuruluşlarından sağladıkları ilanların gelirleriyle derneğin kuruluşunu gerçekleştirdiklerini söylüyor. Peki ya bundan sonra?.. Mehmet Barak, "Bundan sonra da yayımlayacağımız dergiye alacagımız ilanlar, üyelerin aidatlan ve sanayi kuruluşlarından gelecek bagışlarla ayakta kalmayı düşünüyoruz. Ancak asıl destek devlelten gelmeli. Dünyanın hiçhir ülkesinde devletin maddi açıdan desteklemedigi tüketici örgütü yok. Ama sanırım hcpsi de bizim gibi işe başlamışlar" diyor. Bu noktada aklımıza şu soru takılıyor: Acaba sanayicilerin parasal desteğiyle çalışan bir tüketici örgutü tüketiciyi ne kadar koruyabilir? Mehmet Barak, "Namuslu sanaviciyi biz kendi yammı/da görüyoruz. Çünkü o da, piyasadaki korsan firmalara karsı kendi pazar payını koruyabilmek için bir mücadele veriyor ve bu yüzden onlarla ortaklık noktasına düşüyoruz" şeklinde konuşuyor. Lafın burasında, yönetim kurulu üyesi Pahalı besin, 'değerli besin' demek değildir Bala oranla pekmez, muz ve kiraza oranla elma hem daha ucuz, hem de daha besleyicidir. UnlUk yaşantımızın "degişmez" parçası haline gelen zamlar, ceplerimizdeki paranın satın alma gücünü her geçen gün biraz daha törpülerkcn, besin değeri yüksek, ancak fiyatı benzerlerine oranla ucuz olan gıda nıaddeleri konusunda bir hatırlatma yapmakta yarar var. Hacettepe Universitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Ayşe Baysal, "Pahalı besin, her zaman degerli besin demek değildir" diyor ve fiyatlan pahalı olduğu halde besleyici değerleri düşük olan, buna karşılık nispeten daha dcuz oldukları halde besin değeri açısından zengin olan yiyecekler konusunda şu örnekleri veriyor: cuda enerji sağlamaktır, ancak pekmezde balda bulunmayan demir ve kaisiyum vardır. Bilindiği gibi demir kan yapıcı özelliğe sahiptir, kaisiyum ise kemik sağlığı açısından yararlıdır. Üstelik pekmez bala oranla çok daha ucuzdur. • Etin kilosunun 2 bin liraya dayandığını dikkate alacak olursak, 100 gram ete 200 lira ödemek yerine aynı proteini, 7080 lira ödeyerek satın alabilcceğimiz 2 yumurtayla sağlayabiliriz. Hele şu yaz günlerinde domatesten bibere, kabaktan patlıcana çok çeşitli sebzeleri haşlayarak ya da kavurarak pişirebileceğimiz yumurtalı yemeklerle hem sağlıklı, hem de ekonomik yoldan beslenebileceğimizi unutmamahyız. • Bir şişe süt ile bir şişe gazoz hemen hemen aynı fiyata satılır, buna karşılık gazozun vücut için hemen hemen hiç yararı yokken, hatta bazı durumlarda zararı varken, sütün her yaşta ve her durumda en değerli besin maddelerinin başında geldiği bilinmelidir. • Göbekli marul, yeşil yaprakları bol, göbeği olmayan kart görünümlü marula oranla sadece daha pahalı değil, aynı zamanda besin değeri açısından da daha az değerlidir. Sıkça yazdığımız gibi yapraklı sebzelerde besin değeri, yapraklar güneş gördüğü ve renkleri koyulduğu ölçüde yükselmektedir. Bu çerçevede koyu yeşil yapraklı marulun yanı sıra, yaprakları daha koyu renk olan maydanoz, ıspanak, pazı gibi sebzeler de çok değerlidir. • Genel olarak, turfanda sebzeler hem daha pahalı, hem de mevsiminde yetişen sebzelere oranla daha az besleyicidir. D • Kiraz gibi, karpuz gibi, mu? gibi meyveler, pahalı oldukları halde önemli bir besleyici değere sahip değildirler. Meyve olarak elma her mevsimde piyasada bulunabilen ve fiyatı nispeten ucuz, besleyici değeri yük, sck bir besindir. Bugün semt pazarlarında ' çürüğüberesi bulunmayan küçük clmalar kilosu 100150 liradan satümaktadır. Fazla albenisi olmayan bu küçük elmalar, manav vitrinlerini süsleyen ve fiyatı 23 kat pahalı olan büyük elmalar kadar besleyici değere sahiptir. • Hamsi ve istavrit gibi küçük balıklar da, lüfer ve palamut gibi büyük balıklar kadar besleyicidir. Küçük balıklar olsa olsa hazırlama ve yenme aşamalarında büyük balıklara oranla daha zahmetlidirler. Fosfor ve protein açısından çok zengin olan balığa, "küçügünden" de olsa sofralarımızda sıkça yer vermeliyiz. • Balın da, pekmezin de temel islevi, vü 26
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear