Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
19 ENERJİ Nükleer Santral Yasası: Bir ‘Aaa.. Cambaza Bak!’ numarası daha Nükleer santralların ucuz olduğu savı, nükleer santralları, her ne pahasına olursa olsun savunan bir kesim tarafından öne sürülmektedir. Bu savlar ileri sürülürken de, diğer alt başlıklarda olduğu gibi, “cambaza bakmamız” istenmektedir. Genelde, amortisman çıktıktan sonra, atık ve söküm maliyetleri ve özellikle de yüksek ilk yatırım maliyetleri dikkate alınmaksızın, işletme ve yakıt giderleri üzerinden bazı rakamlar kullanılmaktadır. Necdet PAMİR Uluslararası Enerji Uzmanı lkemizde “nükleer” konusu yıllardan beri tartışılıyor. “Nükleer enerji” yerine, biraz da bilinçli olarak “nükleer” sözcüğünü seçtim. Çünkü bizde en fazla görülen hastalık kelimeler ve kavramlar arasında yok olup, işin özünü ya gözden kaçırıyoruz ya da birilerinin bilinçli olarak yaptığı “kafa karıştırma” operasyonunun şaşkın bir figüranı olabiliyoruz. 9 Kasım 2007 tarihinde, 5710 sayılı “Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun” TBMM’de kabul edildi (21 Kasım 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı). Bu konu, kanunun kabulünden önce de yapıldığı gibi, kanun çıktıktan sonra da, tartışmamız gereken zeminden bilinçli olarak kaydırılarak, “nükleeri isteyenler ve istemeyenler” ikileminde, son derece yanlış bir zemine sürüklenmiş durumdadır. Halk deyimiyle, “Aaaa, cambaza bak” misali, dikkatler gerçek zemininden çok farklı bir noktaya taşınmıştır. Oysa, tartışılması gereken konular en genel hatları ile şunlar olmalıydı: Dünyada nükleer enerji konusundaki gelişmeler nelerdir? Nükleer enerjinin dünya birincil enerji tüketimindeki payı nedir? Önümüzdeki yıllarda bu payın artması mı, azalması mı beklenmektedir? Eğer azalıyorsa bunun nedenleri nelerdir? Artıyorsa, gerekçeleri nedir? Nükleer enerji gerçekten ucuz mudur? Nükleer atık sorunu çözümlenmiş midir? Türkiye’nin enerji kaynakları yetersiz midir? Nükleer enerji, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını çözebilecek midir? Türkiye nükleer santral inşa edebilecek teknolojik seviyeye sahip midir? Türkiye uranyum zenginleştirme teknolojisine sahip midir? Atıkların nihai giderilmesi nasıl sağlanacaktır? Atık maliyeti ne boyutta bir sorundur? Çıkarılan kanun, ülkemize nükleer teknolojinin transferine ve bu teknolojinin geliştirilmesine yönelik yaptırımlar mı içermektedir? Söz konusu kanun, elektrik (alt) sektörümüzün mevcut sorunlarını çözümlemeyi kolaylaştıracak unsurlar mı taşımaktadır? Yoksa bu kanun, var olan kaosu derinleştirecek hususları mı içermektedir? Bu soruların sayısı, eklenebilecek birçok gerekli soru ile çoğaltılabilir. Biz bu aşamada durup, yukarıda sırlanan sorulara olabildiğince özlü olarak yanıt vermeye çalışalım. gerilemesi beklenmektedir. Raporun 93. sayfasındaki ifade ile, önümüzdeki 22 yıl içinde, tüm kaynaklar arasında payını en hızla yitirmesi beklenen kaynak nükleerdir (Metnin orijinali şöyle: “Nuclear power suffers the largest fall in market share, dropping from 15% in 2005 to 9% in 2030”; Bunu, bazı nükleer fanatiği dostlarım için özellikle yazdım). Beklenen bu azalmanın birden fazla nedeni vardır: Nükleer santralların, özellikle kuruluş maliyetleri görece çok yüksektir. Nükleer santraların tamamlanma süreleri, öngörülenden çok uzun süre almakta, maliyetleri de paralel biçimde artmaktadır. Dünya ölçeğinde ve bilinçli toplumlarda, nükleer santraların işletme güvenliğine karşı, ciddi kaygılar vardır. Bu nedenle, birçok Avrupa ülkesinde, ömürlerini tamamlayan santrallar devre dışı bırakılmakta ve yenileriyle desteklenmemektedir. Atıkların nihai olarak giderilmesi, bugüne kadar ABD dahil hiçbir ülkede sağlanamamıştır. Atık yönetimi, işletmeden çıkarma maliyeti ve atıkların giderilmesi maliyetleri, öngörülenin çok üzerinde gerçekleşmektedir. Nükleer yakıt teknolojisi ile nükleer silah eldesi arasındaki ilişki ve teröristlerin bunlara erişebilmesi tehlikesi de bir diğer caydırıcı husus olarak öne çıkmaktadır. Bu temel sorunlar, nükleer santralların mevcut koşullarda, önlerindeki önemli engellerdir. Bu sorunların giderilmesi ise, referans senaryoda öngörüldüğü gibi, pek kolay görünmemektedir. Nükleer enerji ucuz mudur? Nükleer santraların ucuz olduğu savı, nükleer santralları, her ne pahasına olursa olsun savunan bir kesim tarafından öne sürülmektedir. Bu savlar ileri sürülürken de, diğer alt başlıklarda olduğu gibi, “cambaza bakmamız” istenmektedir. Genelde, amortisman çıktıktan sonra, atık ve söküm maliyetleri ve özellikle de yüksek ilk yatırım maliyetleri dikkate alınmaksızın, işletme ve yakıt giderleri üzerinden bazı rakamlar kullanılmaktadır. Dikkate alınması gereken bir diğer husus, petrol ve gaz fiyatlarının, spekülasyon ortamının ve jeopolitik faktörlerin yanı sıra, doların diğer para birimleri karşısındaki düşük seyrinin de etkisiyle, aşırı düzeyde değer kazanmış olduğu hususudur. Bu kritik hususlara dikkati çektikten sonra, ABD Enerji Bakanlığı’nın 2006 yılı verilerine göre; kömür, doğal gaz, rüzgar ve nükleer santrallarının ilk yatırım maliyetlerinin, megawattsaat başına sırasıyla 30.4, 11.4, 40.7 ve 42.7 ABD doları (doların 2004 yılı değeri) olduğunu belirtirsek, kanımca sağlıklı bir fikir elde etmiş oluruz. Nükleer santralların işletme maliyetleri de ucuz değildir. ABD Enerji Bakanlığı verilerine göre, Ü Dünyada nükleer enerji Halen dünya birincil enerji tüketiminde, nükleer enerjinin payı yüzde 6 civarındadır. Nükleer enerjinin, dünya elektrik üretimindeki payı ise, 2007 yılı itibarı ile yüzde 15’tir. Geçtiğimiz günlerde, Uluslar arası Enerji Ajansı’nın yayınladığı ve ülkemizde de bu kuruluşun Baş Ekonomisti Sayın Fatih Birol’un sunumunu yaptığı “Dünya Enerji Görünümü 2007” başlıklı kapsamlı rapora göre, Referans Senaryo’da, nükleerin payının 2030’da yüzde 9’a ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ