Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ENERJİ 18 özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi açısından yetersiz kalması halinde, kamunun nükleer enerji yatırımlarına ortak olabilmesini, o da olmazsa tek başına nükleer santral kurabilmesini öngörmekte.Açık bir öncelik sıralamasına tabi tutulmuş üç ayrı düzenleme bu yüzden” görüşünü aktardı. şekilde görmek zorunda. Bu açıdan, başta güvenlik konusunda olmak üzere lisanslama süreçleri büyük önem taşıyor. Halbuki programın bu ayağı arkadan gelmek zorunda kalmış. ‘Nükleer Düzenleyici Kurul’ henüz ortalıkta yok. Oluşturulana kadar işlevleri TAEK tarafından yürütülecek. Lisanslama mevzuatı belirsiz. On binlerce sayfayı bulabilen belgelerin değerlendirilmesine temel oluşturacak olan bu mevzuatın hazırlanması gerekiyor. Güvenlik konusu dünya kamuoylarının nükleer enerji algılayışında, en önde gelen hususu oluşturmakta. Dolayısıyla, TAEK’e ağır görevler düşüyor. Bu görevlerin seri bir şekilde yerine getirilmesi, fakat güvenlik kalitesinin de risk altına sokulmaması lazım. Ancak süreçte, ağır ekonomik ek maliyet anlamına gelecek beklenmedik gecikmelerin yaşanmaması lazım. Hatta böyle bir olumsuzluğun gerçekte yaşanmayacağı garanti altına alınmış olsa dahi, yaşanması olasılığının var görünmesi, teklif verecek olan firmalar tarafından risk faktörü olarak hesaba katılacağından, maliyetleri baştan yükseltir. Dünyadaki diğer ciddi uygulamalarda da aksamaların yaşandığı görülen lisanslama süreçlerinin önceden planlanmış ve hatta sanal pratiklerinin yapılmış olması gerekiyor.” Nükleerde veto ‘şansı’ Prof. Altın, seçimler öncesinde kabul edilen, ancak 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından iki maddesi geri gönderilen yasa ile daha sonra neredeyse tamamen değiştirilerek kabul edilen yasa arasındaki farklılıkları ise şöyle yorumladı: “Seçim öncesindeki 5654 sayılı Yasa aceleye getirilmişti; aynı kapsamı hedeflemekle birlikte, yasa metni hazırlama hizmeti açısından kusurluydu ve içeriğinde, bir yasa metninde olmaması gereken anlam bulanıklıkları vardı. Her ne kadar gerekçelerinden birine katılmadıysam da, o yasanın iki maddesinin Cumhurbaşkanı tarafından iptali, bence yerindeydi. Gerçi özellikle böyle ciddi konularda işi şansa bırakmamak gerekir tabii, ama bu, ülke olarak bizim şansımız oldu.Yeni yasada kusurlar büyük oranda giderildi ve girişimin felsefesi metinde, daha net bir şekilde belirdi.” ‘Nükleere yerli kaynak muamelesi’ Nükleer santrallarda kapasite arttıkça birim üretim maliyetinin düşüyor olması nedeniyle, her bir ünite güç düzeyinin en az 600 megavat öngörüldüğünü kaydeden Prof. Altın, şöyle konuştu: “Nükleer teknoloji, her ne kadar kaynak çeşitliliğini arttırmak suretiyle enerji temin güvenliğini arttırabilecek ise de, başlangıçta büyük oranda dışa bağımlı olmak zorunda. Fakat her teknolojide olduğu gibi, yerli katkı oranı arttırılmak suretiyle ‘yerelleştirildikçe’, yerli bir kaynak “Nükleer teknoloji, her ne kadar kaynak çeşitliliğini arttırmak suretiyle enerji temin güvenliğini arttırabilecek ise de, başlangıçta büyük oranda dışa bağımlı olmak zorunda. Fakat her teknolojide olduğu gibi, yerli katkı oranı arttırılmak suretiyle ‘yerelleştirildikçe’, yerli bir kaynak gibi davranmaya başlıyor. TAEK ölçütleri bu yüzden, teklif veren firmaların, yerli katkı oranını paket sonunda yüzde 60’a ulaştırmaya yönelik bir yol haritasını sunmalarını şart koşuyor. gibi davranmaya başlıyor. TAEK ölçütleri bu yüzden, teklif veren firmaların, yerli katkı oranını paket sonunda yüzde 60’a ulaştırmaya yönelik bir yol haritasını sunmalarını şart koşuyor.” olasılığı var” dedi. Bu duruma karşı önlem olarak, “Yakıt üretiminin ülke içinde yapılmasıyla ilgili olarak plan ve program önerilecektir” koşulunun yer aldığını kaydeden Altın, “Sonuç olarak, ölçütlerin biçtiği elbise; özel sektöre hareket esnekliği sağlayacak kadar bol, ama çok bol da değil” diye konuştu. Nükleer için ABD ile anlaşma Prof. Altın, ABD ile Türkiye arasında nükleer enerji konusunda yapılan anlaşmayı, iki ülke arasındaki teknoloji işbirliği açısından yerinde bulduğunu belirtirken, “Nükleer teknolojinin yüzlerce kritik bileşeni, nükleer silahların yayılması endişeleri kapsamında, uluslararası ticaret açısından yakın gözetim altında.ABD ile böyle bir anlaşmanın yokluğu halinde, girişilecek bir nükleer enerji programının, maliyeti arttıran türlü engellerle karşılaşması olasılığı yüksek” dedi. ? ‘Ölçütlerle bol elbise biçildi’ Prof. Altın, Türkiye’nin bilinen uranyum kaynaklarının “yok denecek kadar az” olduğunu belirtirken, “Dünya enerji konjonktüründe nükleere doğru hızlı bir kayma gerçekleşecek olursa, yakıt temini açısından sıkıntılarla karşılaşılması ‘Lisanslama mevzuatı belirsiz’ Prof. Altın, sürece ilişkin eksiklikleri de şöyle ortaya koydu: “Özel sektör bu uzun soluklu yatırım sürecini baştan sona net bir Tekno ütopik ölçütler arzunamesi Prof. Hayrettin Kılıç, TAEK’in nükleer enerji santralı kurulumu konusunda 9 maddelik ölçütler listesini, “tekno ütopik ölçütler arzunamesi” olarak nitelendirdi. Kılıç, kriterlere ilişkin önemli eleştirilerini şöyle sıraladı: Takip ve onay boşluğu: 1000 megavat gücünde bir reaktörün ilk ve en önemli güvenlik kriteri, reaktör kalbinin yapımında kullanılan malzemedir. Dizayn sertifikası almış, lisanslanmış yeni nesil reaktörlerin kalbinde kullanılması için geliştirilen, kobalt oranı çok az olan özel 304LN çelik malzemesinin kalite sertifikası, bu özel Austenitic tipi çelik reaktör parçalarının, organlarının özel kontaminasyonsuz ortamda kaynaklama işlemleri, bütün malzemenin her santimetre karesinin katrilyonlarca nötron bombardımanı ile test edilmesi, kontrol çubuklarında kullanılan malzemenin kalite kontrolü ve test edilmesi gibi yüzlercebinlerce işlemleri, TAEK veya bağımsız bir ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ kuruluşun takip ve tescil edeceği bu teknik ölçütlerde belirtilmiyor. Kriterler 6 şirketi işaret ediyor: Reaktör tipi, santral ömrü ve teknoloji sınanmışlık ile ilgili kriterler, 6 tane şirketi işaret ediyor ve “Santral ana donanımlarının ömrünün en az 40 yıl olması amaçlanmıştır” deniyor. Bugüne kadar elektrik ürteten santrallarda yaşanan deneyimlerden böyle bir teknolojik rüyanın hiçbir reaktör tipinde gerçekleşmeyeceği çok iyi biliniyor. Bu ihaleye katılacak şirketlerden örneğin TAEK sadece reaktör kalbi için 25 sene parçamalzemebakım konularında ücretsiz garanti talep etsin, bu ihaleye hiçbir şirket katılmayacaktır. Yakıt teknolojisi hayali: İhaleyi kazanan şirketin ya da ülkenin bu reaktörler için gerekli olan yakıt teknolojisinin Türkiye’de yerleşmesi için plan ve program önermesi isteniyor. Bu ihaleye katılması beklenen şirketlerin hiçbiri nükleer ENERJİ ENERJİ ENERJİ yakıt üreten bir şirket değil. TAEK’in bu şirketlerden nükleer yakıt üretimi, yani uranyum zenginleştirme teknolojisi bu teknoloji nükleer bomba yapımı için kullanılabilir ile ilgili bir program ve plan istemeleri de sadece politik içeriklidir. Yakıt teknolojisi kriterleri gerçekçi değil: Onlarca defa okuduğum halde hala anlayamadığım şu ifade kullanılmış: “Zenginleştirilmiş uranyum yakıt imalatı için gerekli olan zenginleştirilmiş UF6 veya UO2 yakıt tedarikçi ülkeden ithal edilecektir.” UF6 ithal edildikten sonra reaktör yakıt çubuklarının üretilmesi ayrı ve karmaşık bir teknoloji dalıdır. Böyle bir teknolojiye yapılacak yatırım ve zaman göz önüne alınınca hazır yakıt çubuklarını ithal etmek daha ekonomiktir. Üstelik ihaleyi kazanan şirketin reaktör tasarımındaki yakıt çubukları standartlarına uyulması gerekmektedir. Bu sebeple TAEK’in ENERJİ ENERJİ ENERJİ yakıt teknolojisi kriterleri de gerçekçi olmaktan çok uzaktadır. Yerli katkı belirsizliği: Yerli katkısı bölümünde belirtilen yüzde 60’lık bir katılımın teknolojik mi veya ekonomik mi olduğu da belirtilmiyor. Amerika’da çalışan santral hariç diğer reaktörleri devlet kuruluşları kuruyor ve yönetiyor. Performans tespiti olanaksız: Kurulacak reaktörün işletme deneyimlerinin/performanslarının yıllara bağlı olarak raporları isteniyor. Şu anda dünyada nükleer santral sanayisini kontrol eden Japon ve Batı ülkelerinin kurduğu konsorsiyumların, böyle bir raporu, ihale yarışmasını etkileyeceği için vermediklerini, bu sanayide herkes biliyor. Örneğin bugüne kadar Rusya’da, Fransa’da veya Güney Kore’de çalışan santralların önemli bir kaza olmadığı müddetçe bağımsız bir kuruluş tarafından performansları hiçbir zaman tespit ve tescil edilememiştir. ? ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ