Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Okuma! Anok, Pik, Kano, Kaplumbağa Teyze ve diğerleri... “Bu okudukların ne işe yaradı şimdi?” ? Mavisel YENER B ir baba geçenlerde bana dedi ki, “çocuklara yaramazlık öğretiyorsunuz kitaplarınızda…” Sorduğumda, oğlunun kitaptaki kahraman kadar dağınık bir çocuk olduğunu yana yakıla anlatıp şöyle devam etti: “Oysa, hikâyede odasını her zaman toplu tutan bir çocuğu anlatmış olsaydınız, ne güzel olurdu, bizimki de örnek alırdı… Bu okudukları ne işe yaradı şimdi?” Akgün Akova’nın dizelerini gel de anımsama: “çocuklar biriktirilir dokuz ay on gün/ ömür boyu harcanmak için.” 21.yüzyıl çocuk yazınında öğreticilik sorunu şimdiye değin çözülmüş olmalıydı diye düşünürken, yaşadıklarımız, gördüklerimiz bu tartışmaları ne yazık ki gündemde tutuyor. Çocuk edebiyatında öğreticiliğin hedeflendiği, didaktik edebiyatın ağırlık kazandığı dönemler çok geride kalmalıydı. Çocuk yazınında didaktiklik konusu yıllarca yazıldı, tartışıldı, sempozyum bildirilerinde yer aldı, akademisyenlerin araştırmalarına konu oldu. Süregelen eğitim sisteminin programlarındaki yaklaşımların da sorunun devam etmesinde payı var elbette. Programlardaki “Çocuğu eğlendirirken öğretmek” fikri son derece çağdaş gibi görünmekle birlikte, alt okumasında “çocuğa öğretme” paydası yüksek bir söylem. Prof. Dr. Sedat Sever, Prof. Dr. Selahattin Dilidüzgün, Yrd. Doç Dr. Necdet Neydim, ve araştırma görevlisi Canan Aslan’ın yazdığı, Anadolu Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan “İlköğretimde Çocuk Edebiyatı” adlı kitap, büyük emek harcanarak hazırlanmış. Alanın temel konuları ve başlıca kavramlarının yanı sıra uygulama ve metin örnekleri de verilmiş. Okuma listesi önerileri de sunulmuş olan bu kitaptan yaptığım aşağıdaki alıntı, çocuk kitaplarına çağdaş bakış konusunda sezdirmelerde bulunuyor: “Çağdaş anlamda çocuk edebiyatının işlevi çocukları eğitmek değildir. Doğrudan eğitme çabası ders kitaplarının işidir. Yazınsal çocuk kitaplarında ise yazar, çocuğa iletmek istediklerini doğrudan değil, dolaylı olarak verir. Başka bir söyleyişle çocukta doğruya, iyiye, güzele karşı duyarlılık kazandırmayı sezdirme, sezinletme, duyumsatma yoluyla yapar” (s. 90) Ne yazık ki yalnız iyi örnekler yok yaşamda. Akıldan, duygudan, derinlikten, dil ustalığından, gözlem gücünden uzak yapıtların basılması sürüyor ve çocukların eline kalitesiz baskılarla ulaşıyorsa, bunda kim(ler)in sorumluluğu vardır, sorusunu sormak gerekir. İyi bir çocuk kitabı çocuğun ilgi ve ruhsal gereksinimlerini karşılayan fakat her şeyden önce çocuğun zevkle okuduğu eserdir. Çocuk yazını eğer bir ışık dürbünü ise, buzlu cama gözümüzü CUMHURİYET KİTAP SAYI dayadığımızda bin renk, bin ışık görünür. Bu rengi sağlayacak olan da yazarın düş tetikleme gücüdür. “Düş tetikleme gücü”nü başarıyla kullanan bir yazarın kitaplarından söz etmek istiyorum. “Boyalı Hamsi ve Süs Balığı”, “Kaplumbağa ile Eşek”, “Yapraklı Pelerin”, “Define Bahçesi”nin yazarı Görkem Yeltan, çocuk kitapları yazmaya İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde okuduğu yıllarda başlamış. Çocuklar için yazdığı masallarda didaktik ve kuru bir yaklaşımın uzağında duruyor, düşle gerçeği sevgi noktasında buluşturup gülümsetiyor okurunu. Görkem Yeltan’ın altı yıl önce okuduğum ilk kitabı, Bilge Karınca Yayınları’ndan çıkan “Kırmızı’nın Mektupları”ydı. Ardından, bu masalların çok iyi bir kadro tarafından seslendirildiğini, uykudan önce onları ilgiyle dinleyen küçük kızımdan öğrenmiştim! Yeltan’ın Büyülü Fener tarafından yayımlanan masal kitapları dizisini yine aynı zevkle okudum. Büyülü Fener’in özenli, sert kapak baskısının da kitapların içeriği ve sevimli çizimlerine yakışır olduğunu söylemek gerek. Yeltan’ın tiyatro eğitiminin yazarlığına katkısı çok büyük; güçlü betimlemelerin okurları masalların her birini sahnede, ya da perdede izliyormuş gibi keyifle imgelemesine yardım edeceği kuşkusuz. Yeltan, pek çok çağdaş yazar gibi, ‘eğiticiöğretici, iletiler vermeyi öne çıkaran’ metinlere tepki olarak kendi masallarını yazmış. Masalların toplamına baktığımızda malzemesini, daha çok yaşamın karmaşıklığından, sorunlarından kullandığını görüyoruz. Olaylar, fablların ortak karakterine ters düşmeyen, karşılaştırma ve benzetme yoluyla aktarılmış. Daha çok hayvanlar dünyasından kahramanlar var masallarda. “Kaplumbağa ile Eşek” masalında Tavşan Beyaz ile erkek kardeşi Sarı okuldan eve dönmek için yolun kenarında Eşek beklerler. Orman trafiğinin yoğun olduğu bir saattir. Tam önlerinde yaşlı bir Kaplumbağa teyzenin de Eşek beklediğini görürler. Ona öncelik vermek isterler. Ama Kaplumbağa teyzeyi hiçbir Eşek almaz. Tavşan kardeşler bu duruma çok sinirlenip sonunda bir Eşek bulurlar. Meşe Yokuşu’nda oturan Kaplumbağa teyzeyi de yol üstünde bırakmaya karar verip yola çıkarlar. Bindikleri Eşek biraz huysuzdur. “Çabuk be kardeşim! Ceza yiyeceğim sizin 937 yüzünüzden. Bu kadar beklenmez ki burada” (s. 14). Tavşanlar Eşeğin bu tepkisine anlam veremezler, çünkü orası duraktır. Yol boyunca Eşek, Kaplumbağa teyzeye çok kötü davranır. “Bu yaşlı bunak bu saatte neden dışarı çıkmış ki?” diye söylenip durur. Eşek, akşam olup evine döndüğünde onu bazı haberler beklemektedir. Kaplumbağa teyzenin o saatte dışarıda olmasının nedenini öğrenince Eşek yaptığına çok pişman olur, utanır. Ertesi sabah hayvanlar meclisine gidip önyargılı olduğunu itiraf eder, bu hatalı davranışı nedeniyle cezalandırılmak istediğini söyler. O gün bu gündür “Eşek” gibi davrananlar neyle cezalandırılır dersiniz? Masalı okuyanlar öğrensin bunu da… Bu masalın ilk basımı +1 Yayınları tarafından yapılmış, Oğuz Demir resimlemiş. Dizinin bir başka kitabı “Define Bahçesi” de daha önce +1 Yayınları’ndan çıkmış. Kitabın yeni baskısını Büyülü Fener yapmış. Meraklı maymun Anok ile tanışıyoruz Define Bahçesi’nde. Anok, büyükannesinden dinlediği masalın aslında gerçek olduğunu öğrenince masaldaki muz ağaçlarıyla dolu Define Bahçesi’ni görmeyi kafaya takar. Hemen en yakın arkadaşı kanguru Kano’ya duyduklarını anlatır. Kano da yaptığı araştırma sonucunda Define Bahçesi’nin insanların tarafında olduğunu öğrenir. Arkadaşları kirpi Pik her zamanki gibi hemen itiraz eder. Yine de Anok’la Kano’yu verdikleri karardan döndüremez. Ertesi sabah erkenden üç arkadaş buluşup Muz Cenneti’nin yolunu tutarlar. Heyecanlı ve eğlenceli bir yolculuğun sonunda neyle karşılaştıklarını elbette söylemeyeceğim. Ceren Oykut bu kitabın illustrasyonlarını yapmış. “Yapraklı Pelerin”, ilginç kurgusuyla dikkat çekiyor. Bir çiftlikte ailesiyle birlikte yaşayan Hans, çok akıllı bir attır. Hans’a ninesi hiç kimselerin göremediği yapraklı bir pelerin örer. Hans, bu pelerini giyince insanların dilini anlamaya başladığını fark eder. Çiftliğin sahibi bunu öğrenince Hans’la çalışmalar yapmaya başlar. “Yeni evim çok güzeldi. Yazı tahtam, bilimsel aletlerim, rahat bir yatağım, istemediğim kadar yem…” (s, 21) Bilim adamlarının çok ilgisini çeken Hans’a artık ‘Akıllı Hans’ adını vermişlerdir. Sayı sayma dersi, heceleme dersi, renkleri tanıma, notaları tanıma dersi ve pek çok ders almaktadır. Ancak Akıllı Hans’ın bu yete neğinin başlarına bir gün dert açacağı akıllarına hiç gelmez. Gözde İlkin’in mendillerin üzerine çizip işleyerek resimlediği, metafor ve imgelem dünyasının varsıllığıyla yoğrulmuş bu keyifli masal çocukların unutamayacakları arasında yer alacak. “Boyalı Hamsi ve Süs Balığı”, Oğuz Demir’in sevimli çizgileriyle sunulmuş okura. Küçük Hamsi kocaman bir mutfaktaki dev akvaryumda tek başına kalmıştır ve yemek olmaktan çok korkmaktadır. Ama bu yalnızlığı fazla uzun sürmez. Onu kurtaracak çok sıkı bir dost edinir. Süs Balığı biricik dostu Hamsi`yi kurtarmak için harika bir plan yapar. Peki, bu plan işe yarar mı? Bu masalı okurken “Hamsi tatlı suda yaşayamaz ki…” dediyseniz, siz bir yetişkinsiniz; çocuklar bilir ki o bir “masal”dır ve masallarda her şey olur! Üstelik, bu sorunun yanıtı süs balıkları ve diğerlerinin ayrı akvaryumlarda yaşamasının incelikli kurgusunda… Yazarın yaratıcı gücü, masal dünyasına yelken açmamız için elimizden tutuyor. Biçim ve içerik dengesi başarıyla kurulmuş. Dilin olanaklarının kullanılması masalların hızla, rahatça okunabilmesini sağlıyor. Anok, Pik, Kano, Hans, Kaplumbağa Teyze ve diğerleri aslında birbirinin karşıtı tiplemeler, hepsi de başarıyla yerleştirilmiş metinlere. Yeltan, masallarına eleştirel bakış açısını taşıyor; hayatın çelişkiler bütünü olduğunu kabulleniyor. Kişileştirilen hayvanlar, günlük hayat içinde yepyeni şeyler öğreniyor, iç çatışmalar yaşıyor ve böylece yeni değerlere varıyorlar. Bu yanıyla masalların didaktik edebiyata yaklaştığını söylemek doğru olmaz, çünkü metinde bu olayı doğuran toplumsal koşularının hızla ortadan kalkmasına çalışmak gibi bir kaygıya düşülmemiş. Yukarıda akademisyenlerimizin sözcüklerinde de yer alan “sezdirme” yöntemi masalların hepsinde başarıyla uygulanmış. Görkem Yeltan’a yazın yolculuğunda yeni sevinçler dilerim. Yaşamınızda iz bırakacak kitapların kapıları sizin için hep aralık kalsın… Düşünen, üreten, paylaşan dostlarınız bol olsun… ? www.maviselyener.com * Define Bahçesi Görkem Yeltan / Resimleyen: Ceren Oykut / Büyülü Fener / s. 34 / 2007 / (6+) Kaplumbağa ve Eşek Görkem Yeltan / Resimleyen: Oğuz Demir/ Büyülü Fener /s. 34 /2007 / (6+) Yapraklı Pelerin Görkem Yeltan / Resimleyen: Gözde İlkin/ Büyülü Fener / s. 34 / 2007 / (6+) Boyalı Hamsi ve Süs Balığı Görkem Yeltan / Resimleyen: Oğuz Demir/ Büyülü Fener / s. 34 / 2007 / (6+) SAYFA 5