Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29 Temmuz 2011 Cuma 369 17 VİZYONDA BU HAF TA Kara Büyü İblis Yeşil Fener Yaşamın Ritmi Tür: Korku Yönetmen: John V. Soto Oyuncular: Michael Dorman, Ben Mendelsohn, Jane Badler Christine bir ev kredisi uzmanıdır. Esrarengiz görünümlü Bayan Ganush’un aldığı konut kredisinin vadesinin uzatılması için bankaya gelişine kadar hayatı normaldir. Christine, borcuna karşılık evden tahliye edilmesi için talimatı verince Bayan Ganush zor durumda kalır. İntikam hırsına kapılan yaşlı kadın Christine’ye çok güçlü bir büyü yapar. Christine’in başvurduğu kâhin, büyüyü tersine çevirecek bir süreç başlatır. Tür: Korku Yönetmen: Manuel Carballo Oyuncular: Tommy Bastow, Sophie Vavasseur, Richard Felix Onbeş yaşındaki Emma Hawkins çevresindeki genç kızlardan biraz farklıdır. Ergenliğin getirdiği bazı psikolojik sorunlarla boğuşan kız, anne ve babasının onu anlamadığını düşünmektedir. Aile bağları ve kendi özgürlüğü ile ilgili problemleri olduğunu düşünen Emma bir süre sonra çok daha baş ağrıtıcı bir problemle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Günlerden bir gün ani olarak hem psikolojik hem de fiziksel olarak değişmeye başlayan kızın sorunlarının tıbbi olduğunu düşünen ailesi kızlarını doktora götürür.Yapılan testlerden herhangi bir sonucun çıkmaması üzerine aile dertlerine başka bir yerde başka bir cevap aramak durumunda kalacaktır. Tür: Bilim Kurgu Yönetmen: Martin Campbell Oyuncular: Ryan Reynolds, Blake Lively, Peter Sarsgaard Gizemli bir evrende yüzyıllardır var olan küçük ama güçlü bir birlik vardır: Yeşil Fener Kolordusu olarak adlandırılan barış ve adalet koruyucuları. Gökadalarda düzeni koruyacaklarına söz veren birliğinin her üyesi, onlara süper güç veren bir yüzük takar. Ama Parallax adında yeni düşmanları evrendeki güç dengesini bozmaya kalkışınca, kaderleri seçilen ilk insan, yeni asker Hal Jordan’a emanet edilir. Tür: Dram, Gerilim, Komedi, Müzikal, Romantik, Suç Yönetmen: Johannes Stjärne Nilsson Oyuncular: Anders Vestergard, Bengt Nilsson, Fredrik Myhr Amadeus Warnebring bir polis memurudur ve kariyerindeki en zor vaka ile karşılaşır müzikal bir soruşturma ile karşılaşmıştır. Şehri adeta bir orkestra gibi yöneten ve müzikal çalan altı davulcudan oluşan bu ipe sapa gelmeyen çeteye karşı mücadele vermek zorundadır. Bir diğer zorluk ise polis memurunun müzikten nefret etmesidir. Son görevinin önemide ayrıca kardeşinin konserinin bu ses teröristlerinden kurtarmak olacaktır. ELEŞTİRİ Eren AYSAN enç kuşağın yetenekli ve az bulunur seslerinden Amy Winehouse’un ve çocuksu dizeleriyle özgün yaratılarına imza atan şair Didem Madak’ın beklenmedik kaybı, genç ölmek kavramını düşündürdü bana. Şiirde genç ölmek, Ergin Günçe’den mirastır bize. Günçe, 1964’te “gencölmek”i yayımladığında sanırım böyle bir yazgıya ortak olacağını bilmiyordu. Yine de, “Ölüm alışsın bize/bir dans gibi bahçemize gelsin” demekten kendini alamıyordu. 1983’te, Paris’te bindiği uçak Ankara’ya inemedi. O, çoğu hayli genç yaşta toprağa giden Türk şairleri geleneğinin bir parçası oldu. Orhan Veli, Rüştü Onur, Arkadaş Z. Özger, Nilgün Marmara ilk aklımıza gelenler arasında… Şiirin kendine özgü tavrı, zaman zaman iktidara, geleneğe başkaldırısı çoğunlukla yazdığı gibi yaşamaya iter kişiyi. Bu nedenle şairlerin erken ölümü alışılagelmiş bir tasarım olarak görünür. Marlowe, Plath, Pavese, Jozsef, Rim Genç Ölümden Erken Ölümlere... baud gibi dev şairlerin, dünyaya vedalarını er gerçekleştirmeleri şaşırtıcı bir ortak noktadır. Aslında şairlerin neden genç öldüğü uzun yıllardır araştırmacıların merak konusu. Tabii bir de bizim gibi ülkelerde, iktidar tarafından önü kesilen, öldürülen şairler var: Sabahattin Ali, Ümit Kaftancıoğlu, Behçet Aysan, Metin Altıok, Onat Kutlar gibi... Ancak şairin kötü kaderi çoğunlukla diğer sanat disiplinleriyle uyuşmuyor. Başka sanat disiplinlerinde bu kadar genç yaşta ölümlere rastlamak olası değil. Mesela sinemada... Genç ölümlerin sayısı az olsa bile, yine de, “Asi Gençlik”in yıldızı James Dean’in beyaz perdeden yansıyan hazin bakışı unutulmazlar arasında yerini koruyor. Türk sinemasında ise, yetenekli iki yıldız Ayhan Işık’ın ve Yılmaz Güney’in talihsiz ölümleri, onları efsaneler arasına yerleştirmemizi sağlıyor. Oyun yazarlığımıza gelince… Genç ölümden ziyade, erken ölümlerden söz açabiliriz. Bunlardan en acıtıcısı geride üç büyük eser, “Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi”, “Rumuz Goncagül” ve “Nafile Dünya”yı bırakan Oktay Arayıcı’dır. Yapıtlarında, 1960’ların başından itibaren, Türk tiyatrosunda esen toplumcu rüzgârı arkasına alarak, epik tiyatroyla geleneksel Türk tiyatrosunun sentezini oluşturan Arayıcı, yeryüzüne veda ettiğinde henüz kırklı yaşların başındaydı. 80’li yıllardan sonra marjinal imgesiyle birlikte tüketim kültürünün malzemesi haline dönüşen Oğuz Atay’ı, tek oyunu, “Oyunlarla Yaşayanlar”la oyun yazarlarımız arasında sayabiliriz. O ğ u z Atay, beyin tümörü nedeniyle öldüğünde yazdıklarıyla Türk romancılığına büyük bir hediye bırakıp gitti. Belki de hayatı edebiyatımıza bir hediyeydi. Baştan sona sorgulama tiyatrosu gerçekleştiren Memet Baydur, uygarlığın dünyayı “bilimkurgusal” bir ortama dönüştürülmesini, 12 Eylül döneminin bireyler üstünde kurduğu baskıyı, yozluğu, kültürsüzlüğü, zevksizliğin egemen olduğu toplumu ele aldı. Baydur asabi bir kansere yakalandığında, onun hastalığın üstesinden geleceğine inanıyordum. Yanılmışım. Örnekler çoğaltılabilir. Çünkü ölüm yaşamın kıyısında… G