Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29 Temmuz 2011 Cuma 369 15 loğlu’nun yönettiği oyun, kısaca şu sözlerle tanımlanıyor: “Toplum olarak, ‘Bu kadar da olmaz!’ demeyi ve şaşırmayı unuttuk galiba. Oysa şaşırmak, kabullenmemenin, doğrusunu aramanın ilk refleksidir. Anasını da alıp gidenler, kaderinden taşan dereler, ölmek mesleğinin kaderinde olanlar, güzel ölenler… Demokrasi treninden inenler, halkının sırtına binenler… Mısır yüklü kervanlar, gemicikler, fetvalar, ulemalar, ucubeler, kız çocukları ile erkek çocukları ayrı okula gitsin diyenler…” (417 56 59) TİYATRO Sevgili başkentliler, yaz sıcaklarında tiyatro da izlenir mi demeyin. Bizce izlenir. Hele de oyun, kapalı değil, açık havada sahnelenecekse. Ankara Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin (NHKM) Kızılay’daki yerinde, bir açık hava sahnesi mevcut. Hani şu eski yazlık sinemalarını andıran türden. Tahta sandalyeler ve masalar... Değişim Atölyesi Oyuncuları da “Tam Aziz Nesin’lik” dediğimiz olaylardan yola çıkarak oyunlaştırdığı “Azizlik Vaziyetler” adlı oyunu bugün saat 20.00’de, başkentli izleyicilerin beğenisine sunacak NHKM Açık Hava Sahnesi’nde. Harun Güze GÖRÜNÜM A. Celal BİNZET Sururi Taylan nkara’ya ve Cumhuriyete gönül vermiş sanatçılar kuşağındandı o. Ailesinin, bugünkü Bulgaristan’ın Şumnu bölgesinden göç etmesi sonucu 1891 yılında İstanbul’da doğan, tam adıyla Mustafa Sururi Taylan. Vefa İdadisi’ni bitirdikten sonra Darül Fünun’un Edebiyat bölümüne devam etti. Ancak, resme olan ilgisi nedeniyle birinci yılın sonunda buradan ayrılarak 1908 yılında Sanayii Nefise Mektebi’ne girdi. Dört yıllık eğitimini Valery’nin atölyesinde tamamladığında 1912 yılıydı. Ülke, yokluk, kargaşa ve belirsizliklerin tam ortasında. Başlayan savaşın içinde kendini, orduda zabit vekili olarak bulan sanatçı Ruslara tutsak olacaktır. Zor günler Sibirya’da sürgünde geçer. Savaş sonunda özgürlüğüne kavuşup yurda dönünce Tapu ve Kadastro’da desinatörlük yaparak geçimini sağlar. Çalışırken sanatsal uğraşından da vazgeçmez. 1930’lu yıllarda açılan İnkılap sergilerinin tümüne katılan Taylan’ın resimleri akademik anlayışın etkilerini taşır. Bu dönem resimlerinde Ulusal Kurtuluş savaşı konusundan vazgeçmeyecektir. “Atatürk’ün Ankara’ya Gelişte Karşılanması”, “Çift Süren Kadınlar” ve “Atilla” gibi konular dışında Ankara ve İstanbul’dan görünümler ve figüratif düzenlemeleri dikkati çeker. “Eski Ankara” adlı resmi, kale siluetinin önünde uzayıp giden bir sokağın görüntüsünü yansıtır. Atatürk ideolojisi sanatçının yaşamında olmazsa olmaz bir düşüncedir. Birçok resmini bu anlayışın etkisi altında ortaya koymuştur. Bu arada Atatürk ile İnönü’yü birlikte gösteren düzenlemesi birtakım sorunların çıkışına neden olur. Cumhurbaşkanı İnönü zamanında büyük boyutlu bir Kurtuluş Savaşı tablosu sipariş edilir kendisine. Resimde Atatürk’ün İnönü’den daha önde ve büyük gösterilmesinin yarattığı hoşnutsuzluk belirtilir. Ancak sanatçı, resmi üzerinde hiçbir düzeltme önerisini kabul etmez ve tuvali parçalara ayırıp üzerlerine ayrı resimler yapar. Böyle bir tepki üzerine sanatçının başına gelen iş önce Adana’ya, ardından da Elazığ’a sürgün edilmektir. Bu süreç içinde devlet sergilerine katılması ve resim satışı yapması yasaklanacaktır. Yaşadığı bu olumsuzluklar sanatçının toplumdan koparak içe kapanmasına neden olmuştur. 1936 yılında Bartın Halkevi’ne ödül olarak gönderilen ve bugün belediye başkanlığı odasında yer alan 2.52x3.17 cm. boyutundaki “Büyük Taarruz” tablosu dışında Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Milli Kütüphane, İstanbul Askeri Müze ile Gazi Müzesi’nde yer alan çok sayıda resmi bulunuyor bugün. Yaşadıklarından ötürü sanatına ve çevresine küs olarak öldüğünde 48 yaşındadır. (17 Kasım 1947) Sağlam bir desen yapısıyla kurgulanmış yapıtlarını izlerken Atatürk devriminin coşkulu savunucusunu anımsamanın başımızda biriken karanlık bulutları dağıtmada yararı olur mu dersiniz? A CUMHURiYET ANKARA’NIN SEÇ TiKLERi GEZİ KİTAP Sevgili Cumhuriyet Ankara okurları, sizlere bu hafta uzun yıllar bitirilemeyen Ayaş Tüneli’nin trajikomik öyküsünün anlatıldığı “Ayaş Yollarında Tünelim Kaldı/Türkiye’nin Hızlı Tren Serüveninin Trajik Öyküsü” adlı kitabı tanıtmak isteriz. Kitabın yazarı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’nın (BTS) genel başkanı Yavuz Demirkol. Demirkol, kitabın önsözünde, “Ayaş Tüneli üzerine çok şey söylendi, söylenecek de... Ayaş Tüneli sadece sıradan bir tünel inşaatı değil, Ankaraİstanbul Sürat Demiryolu Projesi’nin yapılması gerekli bir bölümü. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın 701 milyon TL’nin harcandığını belirttiği projeye işte bu bölüm üzerinden (Ayaş Tüneli) olumsuzluk yüklenmek istenmektedir. Aslında proje (Ankaraİstanbul demiryolunun kısaltma çabalarının tarihi) 1976’da değil, 1936’da başlıyor. Yani 75 yıllık bir özlem bu” ifadelerine yer veriyor. 75 yıllık özlemin anlatıldığı kitaba BTS’den ulaşabilmek mümkün. (424 04 70) “Ankara yaz sıcaklarından kavruluyor. Tatile de gidemiyoruz” diyenler için bir önerimiz var. Ankara’ya iki saat uzaklıkta yer alan Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesi, hem doğal hem de tarihi güzellikleriyle görülmesi gereken yerlerden. İlçede yer alan Hacıbektaş Veli Külliyesi ve Müzesi, Hacıbektaş Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Bektaş Efendi Türbesi, Atatürk’ün Konakladığı Atatürk Evi, Kadıncık Ana Türbesi, Atkaya ve Hamurkaya müzeleri Hacıbektaş felsefesini anlatan yerlerden. İlçenin merkezine bin 500 metre uzaklıkta yer alan Çilehane’de de, Delikli Taş, Zemzem Çeşmesi, Mahzuni Şerif gömütü, gazetemiz başyazarı İlhan Selçuk ve ağabeyi, karikatüristimiz Turhan Selçuk’un gömütleri, Hacıbektaş Veli Heykeli, Ozanlar Yolu, Âşık Veysel, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Mahzuni, Semah Dönenler, Karanlıktan Aydınlığa İnsanlık Anıtı gibi anıtlar yer alıyor. Hacıbektaş’ın yöresel yemekleri, Hacıbektaş Tava, Hacıbektaş Yahnisi, Hacıbektaş Mantısı, Hacıbektaş Sulu Köfte, Hacıbektaş Erişte, Hacıbektaş Küp Şarabı da tatmaya değer. (Hacıbektaş Belediyesi: 0 384 441 30 17)