26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 Bakanlık, Büyük Kolej’i örnek aldı 22 Nisan 2011 Cuma 355 Bu okulda SİNAN TARTANOĞLU sınıf yok! alındığını belirterek, “Sınav sonuçlarına göre velilere bilgi veriyoruz. Ardından rehber öğretmenlerimiz öğrencilerle görüşüyor. Bu aşamaların ardından kayıt işlemi tamamlanıyor” dedi. NKARA Büyük Kolej’in ilköğretim okulu bölümünde öğrencilerin sınıfı sabit değil. Öğrenciler ders saatinde alanına göre hazırlanmış öğretmenlerin derslerine giriyor. “Öğrenci Dolaşımlı Sistem” ile öğrencilerin sınıfta oturup öğretmen beklemiyor, tam tersi öğretmenler sınıfta oturarak öğrencilerin gelmesini bekliyor. Ankara’nın ilk kolejlerinden biri olan Büyük Kolej’in ilk ve orta kısım eğitimi 1986–1987 öğretim yılında Demirtepe’deki binasında 350 öğrenciyle başladı. Gaziosman Paşa semtindeki binasında öğrenci kapasitesini 2 bin 138 öğrenciye çıkaran Büyük Kolej’in sınıfları 24 öğrenci ile sınırlı. Büyük Kolej’in İlköğretim Okulu Müdürü Figen Işık, Uluslararası Okullar Birliği (CIS) tarafından hazırlanan dünyanın seçkin uluslararası okulları listesindeki yerlerini 2006 yılında aldıklarını söyledi. Figen Işık, 4. sınıftan itibaren ilk kayıtlarda öğrencilerin sınava A ‘Derslerin teması aynı’ Işık, Büyük Kolej’de diğer okullardan farklı olarak “Proje tabanlı öğrenme ve öğrenci dolaşımlı sistem” uyguladıklarını söyledi. “Proje tabanlı öğrenme sisteminde” farklı dersler için ortak bir tema (ana fikir) belirlendiğni dile getiren Işık, “Örneğin, öğrenci matematik dersinin ödevini balıklar üzerinden yapıyor ise fen dersinde balık inceliyor, resim dersinde balık resmi çizmesi isteniyor” dedi. Işık, bu sistemin okulöncesinden lise son sınıfa kadar farklı düzey ve ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak uygulandığını anlattı. Işık, “Proje tabanlı öğrenme yöntemi uygulandığında farklı ders alanları arasında etkileşim ve iletişim arttırılmak suretiyle öğrenilen bilginin farklı alanlara aktarılması ve günlük yaşamla özdeşleştirilmesi sağlanır” dedi. “Öğrenci dolaşımlı sistem” adını verdikleri eğitimöğretim yöntemi ile ilgili olarak Işık, “Bir öğrencinin bütün gün bir sınıfta oturup öğretmenin gelmesini beklemek yerine, her ders için farklı sınıfa gitmesi öncelikle öğrenciyi monotonluktan uzaklaştırır. Her ders için alana uygun ortam hazırlanması hem öğrenmeyi hem de öğretmeyi kolaylaştırıcı bir etken. Öğrenci, dolabından dersle ilgili materyallerini aldığı andan itibaren kendisini o derse hazırlamaya başlar. Tamamen ders materyalleri ve ilgili dekorla donatılmış bir sınıfta dersi öğrenir” dedi. Sistemin bir gereği olarak, örneğin fen bilgisi dersi öğretmeni fen bilgisi için ayrılmış özel sınıfta oturuyor, sınıfların kapısında öğretmenlerin adı ve alanı yazıyor. Bu sistemi ilk olarak Büyük Ko lej’in uyguladığını dile getiren Işık, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu sistemi fark ettiğini ve konuyla ilgili genelge yayımladığını söyledi. Okula başlayacak miniklerin anne babasına uzman önerisi: ‘Korku güvenle aşılır’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İdeal Çocuk Psikolojik Eğitim ve Aile Danışmanlığı Merkezi terapisti Anıl Saraç, okul korkusunun güven duygusuyla aşılabileceğini söyledi. Saraç, “Okuldaki ilk günün kontrolü çocuğa bırakılmalı ki çevresini keşfetsin. Öğretmenler okulun ilk günü güven temellerini atar” dedi. İdeal Çocuk Psikolojik Eğitim ve Aile Danışmanlığı Merkezi Çocuk, Ergen ve Evlilik Terapisti Anıl Saraç, anaokulu ve 1. sınıfa başlayan çocukların alışma sürecinde hassas davranılması gerektiğini söyledi. Okula başlayan çocuklara kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri konusunda güven duygusunun verilmesi gerektiğini vurgulayan Saraç, şu değerlendirmeyi yaptı: “Çocuk okulun başladığı dönemlerde başkalarına güven duyacağını bilmeli. Aile kendini buna inandırdığında çocuk da kısa sürede okula adapte olur. Örneğin 57 yaş arasındaki çocuklar ailesine çok bağlıdır. Ayrılmak istemezler. Ama okul süreci çok farklıdır. Kimi çocuklar bu süreci kısa, kimisi uzun sürede atlatır. Bu dönemin sağlıklı atlatılabilmesinde anneler önemli bir role sahip. Çünkü anne kendini duygusal olarak hazırlarsa, çocuğunu olumlu anlamda etkiler. Birçok ailenin okula alışma sürecini öğretmene bıraktığını da görüyoruz.” Okuldaki ilk günün kontrolünün çocuğa bırakılması gerektiğini ve ortam keşfinin önemli olduğunu vurgulayan Saraç, şunları söyledi: “Öğretmenler okulun ilk günü güven temellerini atarlar. Bu günlerde çocuk yemek yeme ve faaliyetlere katılma gibi konularda çekingendir. Bu yüzden de çocuk zorlanmamalıdır. Örneğin çocuğa bütün okul gezdirilip, temizlik görevlisine kadar çalışanlarla tanıştırılabilir. Çünkü çocuk aklına ‘Benim yanımdan geçen adam kim?’ sorusu getirmemeli. Tabii okula girişçıkış saatleri de çok önemli. Çocuğa servis saatleri ve eve gidiş süreciyle ilgili ayrıntılı bilgi verilmeli.” Okulun ilk günlerinde ağlamaya başlayan çocuklara “Anneni çağıralım da seni eve götürsün” cümlesinin kullanılmaması gerektiğine dikkat çeken Saraç, çocukların bunu alışkanlık haline getirebileceğini kaydetti. Saraç, okul yönetimlerinin ve ailelerin bu yanlışa düşmeden, çocuklara okula gitmenin gerekliliği hakkında bilgi vermesi gerektiğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear