Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Ankara 303/23 Nisan 2010 ‘Şarkı’nın Büyüsü,Örnek Dayanışmave Modern Dansın Gerçekleri... Lasaridis Grüneis Sermet sefik@kahramankaptan.com / www.kahramankaptan.com Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN Yeşim Gökalp Jüheren Ç ocuklarımız bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı şarkılarla kutluyorlar. Şarkı, en eski müzik biçimlerinden biri... Neredeyse “ses”le yaşıt. İnsanlar önce sesle ile Solistlerin örnek dayanışması tişim kurdular, ardından ilk müzik denemelerini de gene sesleriyle yaptılar. Toplumların olu Kadroları İzmir’de bulunan devlet solistlerinin en etkinşum sürecinde şarkı, yerel alışkanlıklara, dile gö lerinden olan Yeşim Gökalp’i birkaç gün sonra yeniden re farklı formlara dönüştü, değişik biçimlerde adlandırıl CSO sahnesinde gördük. Ama bu kez, bir başka piyaniste, dı. İtalyanların Napoliten’i nasıl Napoli yöresinin türkü “devlet sanatçısı ve solisti” Hüseyin Sermet’e yardımcı olmak üzere oradaydı. İlk kez böyle üst düzey süşarkısı ise, Almanların “lied”i, Fransızların “şanbir dayanışma örneği gördüm, çünkü Göson”u, bizim de “türkü” ve “şarkı”larımız var. kalp, Sermet’in notalarını çevirmek 27. Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nde iki için gelmişti. Yunan piyanist Geetkinlik, bu alanda iki anlamlı örneği oluşturdu. orge Emmanuel Lasaridis’le Birincisi, 19. yüzyılın en duyarlı, romantik, Mozart’ın iki piyano konçerduygulu şarkı yazarı olan Franz Schutosunu seslendirdiler. Serbert’in (17971828), ölümünden bir yıl met, sanırım Paris’ten Türkönce 30 yaşındayken tamamladığı WinYunan Dayanışma Gruterreise (Kış Yolculuğu) adındaki 24 şarbu’nda da birlikte çalıştığı kıdan oluşan buketiydi. Bu şarkı dizisinde Lasaridis’e bir “konukseyaşıtı Wilhelm Müller’in, karda yürüverlik” yaparak ana tema yerek yapılan bir yolculuk sırasındaki seslendirmelerinin yeraldıgözlemler, yaşanan duygular, karşılaşılan ğı birinci piyanoyu kendisiolayları anlattığı dizeleri hayli duygusaldır. ne bırakmıştı. Bu konserin Schubert’in karamsar ruh halini de zaman zaana yapıtı ise ikinci yarıdaki man yansıtmasına kolaylık sağlayan sözler, besRichard Strauss’un dev senfonik Yastıklar ve insanlar tecinin lied sanatındaki başyapıtlarından birini yayapıtı “Böyle buyurdu Zerdüşt” idi. Şef ratmasına aracılık etmiştir. Raoul Grüneis yönetiminde CSO, başarılı Bu yapıtı “devlet solisti” piyanist Yeşim Gökalp, Albir seslendirme çıkardı. Geçen yıl heldentenor Ünüşan manya’nın Detmolt kentinde hazırladı. Detmolt Operası solistlerinden bariton Andreas Jüheren’le CSO salonunda Kuloğlu sayesinde ülkemizin tanıdığı bu iyi şeften artık seslendirdiler. Ne yazık ki, pop kokan konserlere itibar opera da yararlanıyor. CSO gelecek yıla birkaç konser için edenler salonda yoktu, 150 kişilik rafine bir dinleyici kit umarım gene anlaşma yapar, hem de programında böylesi gelmişti bu lied konserine... Son olarak üç yıl önce alto le büyük kadrolu yapıtlar bulunan konserler için... Natalie Stutzmann’dan dinlediğimiz Kış Yolculuğu, ba Şarkı alanında ikinci etkinlik de bariton Sedat Öztoprak’ın riton Jüheren’in doğal, kadife gibi yorumu, Gökalp’in özen bestecişefpiyanist Selman Ada’nın eşliğinde, ilk yarıli, yumuşak tuşesi ve iyi zamanlamasıyla çok iyi seslen sı Avrupa şarkılarından, ikinci yarısı da bizimkilerden oludirildi. Bu yapıtın kaydı çok fazladır. Örneğin ünlü Al şan resitaliydi. Program için güzel bir seçki yapılmıştı. Baman bariton Dietrich FischerDieskau 19481990 yılları kanlık, Resim Heykel Müzesi salonundaki eski piyanonun yerine yeni bir konser piyanosu alırsa eğer, bu tür reMDT selamda arasında tam on bir kez yapıtı kaydetmiş, bunlardan üçünde ünlü İngiliz piyanist Gerald Moore kendisine eşlik etmiştir. Beş soprano, altı mezzosoprano, bir alto, on yedi tenor, otuz sekiz bariton, altı basbariton, on bas solist bu yapıtı kaydetmişlerdir. Son konserden sonra bariton Andreas Jüheren’in de Yeşim Gökalp’e “Bu yapıtı sizinle kaydedelim” önerisiyle sayı daha da artacağa benziyor. sitaller muhakkak ki daha keyifli olacak. Bu tür şan resitallerine daha sık tanıklık etmeyi dileriz. Uzakta... Geçmişte mi, gelecekte mi? Genel Sanat Yönetmenliği’ni Bürge Öztürk Kayacan’ın yaptığı Modern Dans Topluluğu, 18. yılında festivale İsrailli Uri İvgi ile Hollandalı Johan Greben’in “Far From Now/Şimdiden Çok Uzakta” başlıklı yapımının prömiyerini armağan ederek katıldı. Müziği elektronik olarak Ari Rosenweig yapmıştı. Sekiz yıldır birlikte çalışan iki koreograf, bu yeni yapıtlarında, bulundukları ortamdan rahatsız ve hep “farklı” olanı arayan insanların öyküsünü anlatmaya çalıştıklarını ifade ettiler. Yeni bir ev, yeni bir yurt düşlerini büyük yastıklarla simgelemişlerdi. Arayış kavramı, genellikle olumlu anlam içerir, umuda daha yakındır. Ancak bu yapıtta karamsar bir hava egemendi. Soyut başlayıp sona doğru ezgiselleşmeye başlayan, içinde sürekli bir dip parazitini de barındıran elektronik müzik ve Gazal Erten’in esir kampı üniformalarına benzeyen giysileriyle karamsarlık daha çok algılanıyordu. Yapıt bana önce Nazi toplama kamplarını çağrıştırdı. Daha sonra da bilimkurgu filmlere özgü, derinliklerdeki uzay kolonisinde unutulmuş bir topluluğu! Onların umutsuzluk içindeki yaşamları ve her şeye rağmen birbirleriyle kurabildikleri ilişkileri, yaşadıkları duyguları yansıttılar sanki... Koreograflardan birinin Yahudi olması nedeniyle bunun bir “bilinçaltı tezahürü” olabileceğini düşündüm. Modern dansın en büyük handikaplarından biri, uzun soluklu öykü anlatmaya elverişli olmaması. Nitekim İvgiGreben ikilisinin 60 dakikalık bu yapımı, şayet 20 dakika olarak tasarlansaydı, kuşkusuz daha nabızlı, etkileyici bir anlatım diline sahip olacaktı. Ama 60 dakikayı doldurabilmek için hayli ağır bölümler, hem tempoyu düşürüyor, hem de ana fikri dağıtıyor. Bir temsilde 60 dakikayı dolduracak yapıt çıkarmak kolay iş değil. Eğer bu yapım 20 dakikada toparlansaydı, başka bir yapımla birlikte ideal temsil süresini kapatır, daha da etkileyici olabilirdi. Gene de yapıtın tempolu dansları ve tiyatrosu iyi işlenmişti. Üç erkeğin dansı ile finalde Özgür Adam İnanç’ın yürekten solosu akılda kalan, etkileyici çalışmalardı. İnsanyastık karışımı tablolar ise, görsel olarak anafikri yansıtan kareler veriyordu. Çıplak ayaklı dansçılara kolay gelsin diyoruz. 18