26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

06 31 Aralık 2010 Cuma 339 NKARA Yıldız Gök, 2010 yılına damga vuran, önemli işçi hareketlerinden biri kabul edilen TEKEL eylemlerine katılan on binlerce işçiden yalnızca biri. İki çocuk annesi Gök, TEKEL’de 21 yıllık emeği olduğunu, özlük haklarını yok eden 4/C’yi kabul etmek zorunda ‘Ekmeğimizitaştançıkarmayıöğrendik’ ‘Herşeye karşın A ayaktayız’ SELDA GÜNEYSU Dünya çapında yankı bulan ‘TEKEL direnişi’nin eylemci işçisi Yıldız Gök: bırakıldıklarını anlatıyor ve ekliyor:“TEKEL eylemleri ekmeğimi taştan çıkarmayı, birlik olmayı öğretti bize... Çok soğuk gecelerde üşümemek için hep birlikte halay çektik.” Kızılay’daki Türkİş binasının önü, Bayındır Sokak ve bu sokağa çıkan paralel tüm sokaklar, 2010 yılında bir işçi direnişine mekân oldu. TEKEL işçilerinin haklarından vazgeçmemek için yap tıkları eylem dünyada yankı buldu. Bir parça naylon, birkaç tahta parçasıyla kurulan onlarca çadırda, 78 gün boyunca, 4/C’ye “hayır” dedi işçiler. Pek çok sivil toplum örgüt temsilcileri, yazarlar, şairler, bilim adamları, tiyatro oyuncuları destek için işçilerle kol kolaydı. Ankaralılar, evlerinde bulunan giyecekten kitaba, yiyecek malzemelerinden battaniye ve sobalara değin yardımına koştu işçilerin. İşte o işçilerden biri de Yıldız Gök. 21 yıllını TEKEL işçisi olarak geçirmiş. 78 gün boyunca kimi zaman kızıyla birlikte Ankara’da, sokaklarda, kalmış.“Bilemezdim bir gün böyle bir eyleme katılacağımı. Ankara çok soğuktu. Kar, kış... Özellikle sabah saatleri... Buna rağmen çok güzel bir yardımlaşma, bir birliktelik vardı. Bu eylemler sırasında sürdürdüğümüz direniş bana neyi öğretti biliyor musunuz? Ekmeğimi taştan çıkarmayı, sokakta yaşayabilmeyi, birlik olmayı... Soğuk gecelerde üşümemek için birlikte halay çektik” diyor. Yıldız Gök ‘Hakdedik,bibergazıyedik’ Gök, eylemlerde yaşadıklarını da şöyle anlatıyor: “2003’te Mersin’e gelmiştim. Ben geldikten sonra da özelleştirmeler oldu zaten. Sonra, 2008’de, ‘Eş durumu olanlar kalacak’ denilmesine karşın, Adana’ya tayin edildim. O dönemde çocuklarım üniversiteye hazırlanıyordu. Kızım bir yandan dersaneye gidiyor, diğer yandan evle ilgileniyordu. Neyse ki, iki çocuğum da üniversiteyi kazandı sonra. Eylemin ilki hayli olaylıydı. Önce AKP binasının önüne gitmiştik. Derdimizi anlatalım istedik. Biz ‘dert anlatalım’ derken, panzerlerle, barikatlarla karşılaştık, biber gazı yedik. Yarım saatlik yolu 4 saat yürüttüler bize. Kadın işçi olarak yola çıktık, direnişçi olarak döndük.” Kadın işçi olmanın çok zor olduğunu belirtiyor Gök. “Erkek bir yıpranıyorsa, biz iki... Çocuklarla ilgilenmek, ev derken sürüp gidiyor yaşam” diyor. Pek çok kişinin 4/C’yi kabul etmemek için emekli olmak zorunda kaldığının da altını çiziyor. Gelecekten umutlu olduğuna dikkat çekiyor. Anayasa Mahkemesi’ne açılan davanın sonucunu beklediklerini söyleyen Gök, duygularını şu sözlerle paylaşıyor: “Emeklerimi düşünüyorum. Belimden rahatsızlandım çalışırken, ameliyat oldum. Önceleri ‘Ölürüm de 4/C’yi kabul etmem’ diyordum. Sonra mecbur kaldım. Şimdi umut var içimde. Umutluyum, çünkü hakkımız elimizden alındı. Anayasaya göre ‘verilen hak geri alınmaz ki.’ Yargısal anlamda mücadele sürüyor yani. Anlamadığımız bir şey var. Belediye çalışanları, hakları korunarak başka kurumlara gönderilebiliyorlarken, biz neden aynı şekilde diğer kurumlara geçemiyoruz? Ancak her şeye karşın ayaktayız.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear