Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Ankara 328/15 EKİM 2010 NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ressam Sadık Kınıkoğlu’nun resim sergisi TBMM Mustafa Necati Kültür Evi’nde, sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ressam Prof. Hasan Pekmezci, Kınıkoğlu’nun eserleri hakında, “Her şeyden önce sanatın temel ilkelerinden olan başarılı bir gözlem ve bu gözlemi fotoğrafik alma gücü ile görsel hale getirebilen yetkin bir el ve göz uyumu var” yorumunu yapıyor. 1941 yılında Malatya’da doğan ressam Kınıkoğlu, ortaokul yıllarında ilk yağlıboya resim denemelerine başladı. 1964 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden mezun oldu. Ara verdiği resim çalışmalarına 19711972 yıllarında pastel boya ile devam etti. 30 yıl aradan sonra, 2004 yılı başlarında, ressam Firdevsi Feyzullah’ın atölyesinde çalıştı. Gerçekçi bir üslupla yaptığı resimlerinde Türk kültür değerlerinin yağlıboya toblolarıyla gelecek kuşaklara aktarılmasını amaç edindi. Sanatçının insanı anlatan eserlerinden oluşan resim sergisi, TBMM Mustafa Necati Kültür Evi’nde sergileniyor. Sergi, pazar gününe değin görülebilecek. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ressam Prof. Hasan Pekmezci, sanatçı ve eserleri hakkında şu yorumda bulunuyor: “Her şeyden önce sanatın temel ilkelerinden olan başarılı bir gözlem ve bu gözlemi fotoğrafik alma gücü ile görsel hale getirebilen yetkin bir el ve göz uyumu var çalışmalarında. Bu ön birikimin resim alanında yeniyepyeni bir düzen kurabilme, yeni yorum ve ifadelendirme A Nesnelerve portrelersergisi zenginliği arayabilme konusunda önemli kaynaklar oluşturabilmesi söz konusudur. Resmine konu edindiği nesnelerin nesnel kimliğini çok iyi kavrayan bir algılama gücü ve sezgisel odaklar oluşturma yetkinliği bir araya etrafında sırayla dizilen cumbalı evlerin, geçmişte kalan ihtişamlı günlerine hayıflanmadan: ‘Evet, buradayız ama artık yaşlıyız, sadece bize iyi davranın ve bir zamanlar var olduğumuzu hatırlayın’ dercesine, dökülmüş sıvalarıyla birbirlerine yaslanarak sohbet ettiklerini hissedebiliyorsunuz. Taş kapılı duvarın dibine yığılmış oturan ihtiyarın, yılların birikmiş dertlerini bu tarihi yapıyla paylaştığı izlenimi içinizde bir hüzün bırakıyor. İçindeki sanat tutkusundan vazgeçmeden yıllarca mühendis olarak hizmet veren Kınıkoğlu, bu eserleriyle hayatında yeni bir yola doğru dümen kırmaya başlamıştır. Böyle bir yolda azimli ve titiz çalışmalarıyla gelecek kuşaklara önemli eserler bırakacağına inancım tamdır...” Kınıkoğlu’nun eserleri TBMM Kültür Evi’nde GÖRÜNÜM A.CELALBİNZET Munch’tanBaykam’a S geldiğinde bu görsel disiplin ve betimleme gücünün yeni açılımlara zemin hazırlama açısından önemli bir birikim olduğuna inanıyorum. Tutku, gözlem gücü ve betimleme kapasitesi bu denli yüksek olan Kınıkoğlu’nun önünün resim çalışmalarında her açılıma fırsat vereceğine inanıyorum.” ‘Araştırmacı kimliği ön planda’ Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ressam Prof. Dr. Adnan Tepecik de, Kınıkoğlu’nun “kuyumcu hassasiyetiyle detaylara girerek işlediği resimlerinde araştırmacı kimliğinin ön plana çıktığını” vurguluyor. Tepecik, Kınıkoğlu’nun eserlerine ilişkin şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Eserlerindeki taş binaların içine süzülen ışığın içeride bıraktığı keskin parlaklık ve bu parlaklığın altında bulunan eşyaların, ışıktan pay kapma çabası içimizi ısıtan bir anlam kazanmaktadır. Arnavut kaldırımı anatçı, yaratma eylemi sırasında birçok durumdan beslenir. İçinde yaşadığı ortamın çeşitli yapılanmaları bulunmaz bir kaynaktır sanatçı için. Esinlenme konusunun herhangi bir sınırlandırma içinde düşünülemeyeceği açıktır. Bu bağlamda yapılanmadan hedeflenenin, dış görünüm yanında toplumun ekonomik, kültürel, tarihsel olguların da kapsandığı bir kültürel birikim olacağı bilinmelidir. Bunların tümünün harmanlanmasıyla oluşan bilincin potaya dökülmesi sonucu yapıt ortaya çıkacaktır. Anılan yönleriyle bir sanat yapıtı döneminin tüm özelliklerini az ya da çok içeren bir anlayışın ürünü sayılsa gerek. Bazen de sanatçı için çıkış noktası olma anlamında, başka sanatçıların düşünceleri izinde yola koyularak onları kendine kılavuz alma eylemi görülür. Birçok sanatçının başvurduğu bu yöntemi sıklıkla kullanan adların başında Bedri Baykam gelir. Kendi anlatı anlayışına uygun olarak toplumsal olayları gündeme getirir Baykam. Güncelliğin damarlarında gezinip, sanatın toplumdaki dinamik öncülüğünü kışkırtır. Resimleriyle olduğu kadar yazılarıyla da söz konusu dinamizmin her alanda duyulmasını sağlar. Yaratıcılık konusunda uzak ya da yakın, öteki benzerlerinin izlerini sürme anlamında sanatçı, bu kez kuzeyden bir ressamın, Edvard Munch’un (18631944) izlekleri peşinde üretimlere koyulmuş. Bilindiği gibi Munch, dışavurumcu (ekspresyonist) akımın önemli temsilcilerinden biri kabul edilir. Özellikle Alman dışavurumculuğuna öncülük eden resimleri arasında en ünlüsü Çığlık tablosudur. Ruhsal ve duygusal etkilerin ağır bastığı düzenlemeleri nedeniyle adından çokça söz ettiren bu sanatçının resimleri yanında onun bulunduğu ortamlarda dolaşıp, kullandığı eşyalarını inceleyerek Munch üzerine odaklanan bir süreç yaşadığını öğreniyoruz Baykam’ın. Savaş yıllarının Avrupası’ndaki kitlesel kıyım ve yıkıntıları yaşayan sanatçının tuvaline aktardığı insanlar bu ruhsal çöküntülerin izlerini taşır yüzlerinde. Hüzünlü bir ortamın resmi yanında dönem eşyalarından da etkilenerek bunlardan yeni bireşimlere ulaşma çabasının işleri bu kez Galeri Siyah Beyaz’da sergileniyor. Bu resimlerin daha önce Fransa’daki izleyicilerin karşısına çıkmış olduğunu anımsamakta yarar var. Ayrı bir bilgi notu olması anlamında sanatçının 4D olarak adlandırdığı bu tekniğin göz yanılsaması esasına dayalı bir sistem olduğunu aktarmakla yetinelim. Söz konusu teknik, resim yüzeyine yerleştirilen saydam ve paralel kabartıların ışığı kırarak resmin, farklı açılardan hareketliymiş gibi algılanmasına neden oluyor. 5